2007'den Bugüne 92,300 Tavsiye, 28,217 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikolojik Savunma Mekanizmaları- Ego Savunmaları
MAKALE #20563 © Yazan Uzm.Psk.Enes KUŞ | Yayın Mayıs 2019 | 8,612 Okuyucu
Psikolojik ve fizyolojik olarak insan sağlıklı olma halini devam ettirmek üzerine devamlı bir çalışma içerisindedir. Kişinin bedensel ve ruhsal olarak sağlıklılık halinin bozulması ihtimali, insan fizyolojisini ve psikolojisini rahatsızlık veren durumun değişimi üzerine savunmalar üretmeye sürükler. Kişi kendisini hem içsel hem dışsal zarar verici uyaranlardan korumak üzerine çalışır. Bu sistem adeta bir matematik gibi formüle edilmiştir. Hem fiziksel hem psikolojik olarak en sağlıklı olarak nitelendirebileceğimiz kişinin hayatına bakıldığında bu formülü görmek mümkündür. Ancak, bu formül fenni bir bilimde olduğu kadar katı, net ve değişmez değildir. Kişinin sağlıklı olmak adına savunmalar geliştirdiği bir formül iken, formülün içerisindeki tüm değerler kişiden kişiye göre değişiklik göstermektedir. Her birey hem fiziksel olarak hem psikolojik olarak farklı ve kendine özgü bir hayat yaşamaktadır. Aynı koşullar altında iki kimsenin fiziksel ve psikolojik tepkilerinin aynı olamayacağı bu gerçeği desteklemektedir.


Biyolojik Savunma Mekanizması


Biyolojik olarak insan bedeni ele alındığında, kişinin bedeninin sağlıklılık durumunu tehdit edecek bir durum karşısında bedeni bir savunma geliştirecektir. Günlük hayatın içerisinden bir örnekle bu durumu açıklamak mümkündür. Kış aylarında, vücudunun direnci kırılan bir kişi enfeksiyon geçirebilir. Bu durum, en temel iki noktada ele alınabilir. Birinci etmen, kişinin daha önce aynı ya da benzer bir duruma maruz kalıp kalmadığıdır. İkinci etmen ise, bedeninin bu duruma vereceği reaksiyonlardır. Eğer kişi daha önce aynı ya da benzer şartlar altında kaldıysa beden enfeksiyona benzer reaksiyon verecektir. Vücudun sağlığını tehdit eden zararlı bakteri ve virüsleri ortadan kaldırmak için vücut ısısı yükselecek, kırgınlık, yorgunluk, uyku hali vs olacaktır. Hastalık esnasında ateşin yükselmesi hastalığın kendisi değil, vücudun kendisini savunmasıdır.


Psikolojik Savunma Mekanizması


Benzer durum insanın psikolojisinde de gözlenir. İnsan psikolojisini rahatsız eden durumla karşılaşıldığında, kişi psikolojik olarak bir tepki oluşturacaktır. Psikolojik olarak savunmaları ele alırken de günlük hayatın içerisinden örnekler konunun anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Örnek olarak bir travmayı ele alabiliriz. Deprem yaşamış iki kimsenin deprem sonrasında verdikleri psikolojik tepkiler birbirinden farklı olabilir. Bu nokta değerlendirilirken, depremde yaşantıladıkları durumun kişi için ne anlam ifade ettiği bu farklılığın sebeplerinden başlıcasıdır. Deprem yaşamış bir kimse ağır bir depresyona girebilir. Kendisini ikinci plana atarak diğerkamlığı yüksek bir kişi olarak hayatına devam edebilir. Kendi arzularını kontrol etmekte zorluklar yaşayabilir. Gerçekte olmayan uyarıcılar duyumsayabilir. Bu değişkenlerin her kimsede aynı olmamasının en temel sebebi kişinin, erken anılarında ilişkilendirdiği duruma verdiği tepkilerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir.


Kişinin sağlıklı olmak adına ateşinin çıkması sonucu hissedilen baş ağrısı, yorgunluk, kırgınlık, uykusuzluk hali gibi tepkiler kişiyi sağlıklı yapmak adına olsa da kişinin sağlığını olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Bu durum insan psikolojisi için de geçerlidir. Kişinin durumlar karşısında geliştirdiği ya da kullandığı savunmalar kişiyi sağlıklı tutmak adına olsa da kişiyi her zaman daha sağlıklı yapmamaktadır.


İnkar


Savunma mekanizmaları kişiyi rahatsız eden duygu, düşünce ve davranış örüntülerinden uzaklaştırmayı amaçlar. Ancak her savunma kişiyi rahatsız eden durumdan uzaklaştırarak daha sağlıklı bir sürece dahil etmez. Bazı savunmalar, içerik bakımından son derece akıl dışı ve çocukça görünür. Bu savunmalar, birincil savunma mekanizmaları olarak tanımlanır. İnsanın savunmayı öğrendiği ve geliştirdiği dönem itibari ile ilkel savunma mekanizmaları olarak da tanımlanır. İnkar savunma mekanizması birincil (ilkel) savunma mekanizmalarından biridir.


Küçük yaşlarda çocuklar gözlendiği zaman bazı çocukların olumsuzlukları kabul etmediği açık bir şekilde reddettiği gözlenebilir. İstek ve beklentilerinin karşılanmaması, istediği gibi ilerlemeyen bir olay gerçekleştiğinde, bu durumu görmezden gelmek zorunda hissedebilir. Kişi incineceğini düşündüğü duygu, düşünce ve davranışla karşılaştığı noktada, incinmeyi engellemek adına karşılaştıkları durumu inkar ederler ancak anlaşılabileceği üzere karşı karşıya kalınan duygu, düşünce ve davranış ortadan kalkmamaktadır. Gerçeklik değişmeden inkar ancak kişinin gerçeği inkarı anlamına gelir. İnkar savunma mekanizması ancak belirli bir süre rahatlama sunabilir. Kişiyi rahatsız olduğu durumdan uzaklaştırmaya yetmeyecektir.


Ergenlik ve yetişkinlik döneminde bazı insanların çocukluğunda kullandıkları inkar savunma mekanizmasını aynı şekilde kullandıkları gözlenebilmektedir. Yetişkin birey, kendisini rahatsız edecek duygu, düşünce ve davranışla karşılaştığı noktada, bu duygu, düşünce ve davranışı görmezden gelmeye eğilimli davranmaktadır. Rahatsızlık veren duygu, düşünce ve davranışları görmezden gelerek, gerçekte var olan bir durumu ortadan kaldırmak gibi çocukça fantezilerine geri dönmektedir. Ancak, inkar edilen gerçek kişiyi daha sağlıklı ilişkilere, duygulara, düşüncelere ve davranış kalıplarına yönlendirmeyecektir.


Gerçeğin reddedildiği savunma mekanizmaları bireyin sağlıklı olmak adına kaçtığı, görmezden geldiği ve inkar ettiği örüntülerden daha sağlıklı bir yaşantıya sahip olmayacağı ve bu durum kişinin psikoterapiye başlama gereksinimi hissetmesine neden olacaktır.


İnkar savunma mekanizması dinamik psikoterapi içerisinde çalışılırken, bireyin çocukluk dönemlerinden getirdiği ilkel savunmaları farkındalıkla ortadan kaldırarak, kendi arzu ve isteklerini karşılamasına yönelik, sağlıklı ilişki, duygulanım, düşünce örüntüleri ve davranış kalıpları oluşturmasına destekleyici ileri savunma mekanizmaları kullanmasını amaçlar.

Bastırma


Psikolojik savunma mekanizmaları , kişinin günlük hayatında kullandığı işlevsel eylemleri, psikolojik olarak zorlandığı ya da zorlanacağını düşündüğü zaman; bilişsel, duygusal ve davranışsal olarak içsel çözümlemelerinde kullanmasıdır. Bireyi hiçbir zaman tek yönlü değerlendiremeyiz. Birey doğumuyla birlikte toplumun bir parçası haline gelir. Toplumun zaman içerisinde oluşturduğu çeşitli kuralları her bireyine sunar. Bu kurallar kimi zaman bireyin arzu ve istekleriyle uyumlu olurken, çoğu zaman bu arzular gerek toplum kuralları gerekse bireyin içsel yargıları sebebiyle olduğu gibi hayata konulamaz. Eğer arzular kişiyi rahatsız edecek düzeyde yargılar dışındaysa çoğu zaman, bastırılmalıdır. Diğer bütün savunma mekanizmalarında olduğu gibi, bastırma savunma mekanizması da kişinin zarar görmesini engelleme amacı ile çalışır. Bu psikolojik savunma mekanizmalarının bazıları kişinin isteklerini karşılamamak için öğrendiği en ilkel yöntemi kullanır. Bastırma savunma mekanizması da birincil (ilkel) savunma mekanizmalarından bir tanesidir.


Unutma


Bastırma psikolojik savunma mekanizması için günlük hayattan örnekler verilebilir. Sigmund Freud’un da üzerinde durduğu iki örnek bastırmanın tanımlanması ve kavranmasında yeterli olacaktır. İlk örnek, unutma eylemi üzerine olacaktır. Birçok kimse daha önce tanıştığı hatta uzun süredir yakın temas halinde olduğu kişilerin hayatlarını zaman zaman unutabilmektedir. Bilimsellik dışında değerlendirildiğinde olağan bir süreçmiş gibi görülse de psikanaliz ile uğraşan kişilerce bu unutkanlığın diğer eylemlerimizde olduğu gibi bilinçdışı bir motivasyon kaynağı vardır. Sigmund Freud bu tarz işim unutmalarını analiz ederken unutan kişinin unutulan kişiyle alakalı olumsuz bir düşünce ya da duygusunun olduğunu belirtir. Kişi hakkında bastırılan olumsuz duygu veya düşünce, unutma eylemi ile dışa vurulmaktadır. Bastırma ile unutma arasındaki bağlantı sadece isim ve kişi özelinde değildir. Her türlü unutmanın sebebinin psikolojik savunma mekanizması olan bastırma olduğunu söyleyebiliriz.


Sürçmeler ( Lapsus )


Basırma psikolojik savunma mekanizması için günlük hayattan verilebilecek ikinci örnek ise sürçmelerdir(lapsus). Dil ve el sürçmeleri, unutma eyleminde olduğu gibi sıklıkla karşılaşılan durumlardır. Dil sürçmeleri üzerine en iyi ve etkili örnekleri siyasetle uğraşan kimselerin verdikleri demeçlerde gözlemleyebiliriz. Gizlenmek istenen ve bastırılan asıl neden istemsiz olarak ağızdan çıkmakta ya da şekil değiştirmiş halde anlamsız görünen ancak incelendiğinde asıl amacın şekil değiştirmeye çalışırken kelimeye döküldüğünü gözlemlemek mümkündür. El sürçmesi ise dil sürçmesi ile benzer bir şekilde gerçekleşir. Açığa çıkarılmak istenmeyen durum bastırılır. Baskılanan duygu, düşüne yoğun ise baskıdan bir şekilde kurtulur ve dışarıdan kaza olarak değerlendirilebilecek bir davranış olarak karşımıza çıkar. İstediği hizmeti alamayan bir müşterinin cafe veya restorantta kaza (el sürçmesi) ile bir eşyaya zarar vermesi örnek olarak verilebilir.
Dinamik yönelim ile çalışan psikolog/psikoterapist için bastırmanın önemi çok fazladır. Psikoterapide amaç psikolojik savunma mekanizmalarını ortadan kaldırmak değil, bastırılan arzunun uygun bir davranışa yönlendirlimesine yardımcı olarak bastırılmasının önüne geçmektir.

Bölünme


Psikolojik savunma mekanizmaları , önceki yazılarımızda bahsettiğimiz üzere işlevsel olarak değerlendirildiğinde kişiyi anlık olarak rahatlatsa da resmin geneline bakıldığında kişiye sağlıklı bir yaşam içerisinde sağlıklı nesne ile ilişki kalıpları sunmamaktadır. Psikolojik savunmaların sınıflandırılmasında önemli olan diğer konu başlığı ise kişinin bu savunma örüntüsünü hayatının hangi döneminde kazandığıdır. Birincil (ilkel) savunma mekanizmaları, çocukluk döneminin başlangıç dönemlerine ait olan ve dış gerçeklikten kopuk düzenlenen savunma kalıplarıdır. Bölünme savunma mekanizması da birincil (ilkel) savunma mekanizmalarından bir tanesi olarak değerlendirilir. Bölünme savunma mekanizmasını da çocukluk dönemi ve yetişkinlik döneminden birer örnek ile tanımlamak, bölünme savunma mekanizmasının anlaşılmasında yararlı olacaktır.


Çocukluk Döneminde Bölünme Savunması


Bölünme savunma mekanizması hem çocukluk döneminde hem de yetişkinlik döneminde birbirine çok benzer şekilde gözlemlenir. Özellikle konuşma yetisi henüz olmayan çocuklarda bölünme savunmasını görmek çok daha kolaydır. Oral dönem olarak tanımlanan evrede olan çocuklar, belirli nesnelere karşı takıntılı şekilde bağlanırlar. Bu nesneler; ağzına götürdükleri parmak konusunda olabileceği gibi, beslendikleri anne memesi tercihleri ve o memeye karşı tutumlarında da gözlenebilir. Bir kişiyi gördüğünde devamlı ağlama tepkisi göstermesi, başka bir kimseye karşı devamlı olarak gülme davranışı ve rahatlama ifadesi göstermesi bu durumu destekler niteliktedir. Konuşma yetisi kazandıktan sonra çoğu zaman bu örüntünün devam ettiği gözlemlenebilir. “En” ifadesi sıklıkla kullanılır. En sevdiğim arkadaşım, en sevdiğim oyuncak, en sevdiğim ders gibi. Kişi çocukluğundan başlayarak iyi ve kötüyü birleştirmek istemez ve devamlı olarak iyi ile kötüyü kendi değer yargıları ile ayırır.


Yetişkinlik Döneminde Bölünme Savunması


Bölünme savunma mekanizması yetişkinlik döneminde de çocukluk dönemine benzer ifadeler ile gözlenebilir. Yetişkin bir birey, sosyal çevresindeki arkadaşlarını iyi ve kötü olarak ayırabilir. Özel hayatında bulunan kimseleri kendi değer yargılarına göre iyiden kötüye sınıflandırabilir. Yaşadığı bir olayın iyi ve kötü taraflarını görmek yerine iyi taraflarına ya da kötü taraflarına odaklanabilir. Bölünme savunma mekanizması, kişinin hayatının bütününde gözlemlenebilir. Bölünme savunmaları olan bir kişi için bir nesne ya da olay bütünü ile iyi ya da bütünü ile kötüdür. Genellikle bu kimselerin hayatında siyah ile beyaz vardır. Ara renkler genellikle beyaza ya da siyaha doğru çekilir.
Dinamik yönelim ile çalışan psikolog/psikoterapistler bölünme savunma mekanizması ile çalışırken, amaç diğer psikolojik savunma mekanizmalarında olduğu gibi savunmayı ortadan kaldırmak değil, bölünme yapılan nesnelerin bir bütün halinde görülmesini sağlamaktır.


Tüm güçlülük


Savunma mekanizmaları içerisinde tüm güçlülük, uzman olmayan kişilerce özellikle ebeveynler tarafından olumlu olarak yorumlanabilmektedir. Özellikle çocukluk döneminde, çocukların anlık durumlarını ifadelerinde ve geleceğe yönelik düşüncelerinde gözlemek mümkündür. Diğer psikolojik savunma mekanizmaları gibi, tüm güçlü savunma mekanizması da sadece çocukluk döneminde gözlenip, çocukluk döneminde kalmamaktadır. Çocuğun anneden ayrılma ve bireyleşme döneminde; ben ve öteki ayrımını yaptığı dönemde ben ile ötekini bir kabul etmektedir. Birincil (İlkel) savunma mekanizmaları olarak tanımlanan psikolojik savunma mekanizmaları arasında yer alan tüm güçlü savunma mekanizması, diğer birincil savunma mekanizmalarında olduğu gibi ortaya çıktığı dönem itibari ile ve işlevselliği itibari ile ilkel savunma olarak değerlendirilir. Tüm güçlü psikolojik savunma mekanizmasını tanımlamak için, çocukluk ve yetişkinlik dönemine ait örnek ile anlaşılmasının kolaylaşmasını amaçlayacağız.


Çocukluk Dönemi


Tüm güçlü savunmaları olan çocuk, ileride ne olmak istediği sorulduğunda; süper kahraman, cumhurbaşkanı gibi tüm güçlü nesneler seçmektedir. Bu kahramanlar ya da cumhurbaşkanlığı gibi meslekler çocuk için bütün güçleri elinde tutan yenilmez bir imgedir. İyi ile kötü, güçlü ile güçsüz ayrımı yapamadığı bu dönemde çocuk karşılaşacağı problemlerle baş etmesi en kolay yol olan güçlerin birleşimini hedef almaktadır kendisi için. Bir başka benzer örnek ise, sanal oyun yapımcıları tarafından kullanılmaktadır. Oyunlarda kullanılan karakterlerin doğa üstü güçleri vardır. Uçmak, kahraman olmak, ölümsüz olmak gibi. Çocukların içerisindeki yok olma kaygısını yaşamadığı, tüm güçlülüğe hizmet eden karakterler sunulmuştur.


Yetişkinlik Dönemi


Yetişkinlik döneminde gözlenen tüm güçlü psikolojik savunma mekanizması ise çocukluk döneminde gözlenen savunma mekanizması ile benzer şekilde işler ancak çoğu zaman sahip olunmak istenen nesneler değişmiş olur. Yetişkinlik döneminde de ben ile öteki ayrımı yapılmamaktadır. Yetişkinlik döneminde gözlenen tüm güçlü psikolojik savunma mekanizması için bir ebeveynin çocuğuna karşı hem analık hem babalık yaptığı söylemidir. Gerçekliği mümkün olmayan doğa üstü bir durum olmasına karşın ebeveyn olan kişi bu duruma inanmaktadır. Hem erkek hem kadın olma arzusunun bir projeksiyonu olarak karşımıza çıkan bu örnek yetişkinlik döneminde gözlenen tüm güçlü savunmaya örnek olabilir.


Dinamik yönelim ile çalışan psikolog/psikoterapistler tüm güçlü savunma mekanizması ile çalışırken, amaç diğer psikolojik savunma mekanizmalarında olduğu gibi savunmayı ortadan kaldırmak değil, kişinin tüm güçlü arzuların gerçek hayatlarında olamayacağı, olamadığı için ise kişiye rahatsızlık verdiği farkındalığını kazandırmaktır.


Somatizasyon


Psikolojik savunma mekanizmaları, kişinin yaşantıladığı durumlara, önceki yaşanmışlıklarından elde ettiği savunma kalıplarını yenilenen şekilde kullanmasıdır. Bu savunma mekanizmasına bağlı kalıplar, kişinin kendisini rahatsız hissettiği yaşantıdan uzaklaştırma çabasının bir sonucudur. Bu kalıpların psikolog/psikoterapist/psikoterapi için önemi, kişinin hangi durumlarda tekrarladığı ve yaşamının hangi döneminde oluşturduğudur. Diğer psikolojik savunma mekanizmalarını tanımlarken sıklıkla bahsedildiği üzere, savunma mekanizmaları en temelde kişinin yaşantısındaki gelişim dönemlerdeki konumuna göre sınıflandırılır. Somatizasyon hem oluşum hem de işlevsellik olarak birincil (ilkel) savunma mekanizmaları arasında yer alır. Somatizasyon, kişinin psikolojik olarak rahatsızlığını bedenselleştirmesi sonucunda tıbbi olarak bir bozukluğun sebep olmadığı sıklıkla nörolojik semptomlar gösterir. Bu belirtiler; çoğu zaman mide bulantısı, göz kararması, baş dönmesi, kol/bacak uyuşması şeklinde olabilir. Somatizasyon psikolojik savunma mekanizmasına ait örnekleri çocukluk dönemi ve yetişkinlik dönemi olarak iki alt başlıkta tanımlayacağız.


Çocukluk Dönemi


Somatizasyon psikolojik savunma mekanizmasını kullanan çocukların özellikle yapmak istemedikleri ya da yapılmasını istemedikleri durumlarla karşılaştıklarında sebepsiz ve aniden oluşan ağrıları oluşmaktadır. Bu durumla karşılaşıldığında ilgili uzman tarafından kontroller yapılsa dahi geçerli biyolojik ve tıbbi bir sebep bulunamamaktadır. Kişi rahatsız olduğu ya da rahatsız olabileceğini düşündüğü bir durum ile karşılaştığı noktada bu durumdan duyduğu ya da duyacağı muhtemel rahatsızlığı bedenine yansıtmaktadır. Kişi sözel olarak ifade edemediği rahatsızlığı bedenselleştirerek ifade etmektedir.


Yetişkinlik Dönemi


Somatizasyon psikolojik savunma mekanizmasını kullanan yetişkinlerde ise durum çocuklardan farklı değildir. Kişi rahatsız olduğu ya da olacağını düşündüğü bir durum ile karşılaştığında sebepsiz ve ansızın oluşan bir ağrı ile karşılaşmaktadır. Bu yetişkinlerde her zaman ağrı olarak gözlenmez. Kimi zaman sebepsiz bayılma gibi yine nörolojik semptomu olan tepkiler de geliştirmektedir. Sebebi tespit edilemeyen kol/bacak ağrıları da gözlenebilen durumlara örnek olarak verilebilir. Ancak psikolojik savunma mekanizması olarak somatizasyonun çalışma mekanizması çocukluk dönemi ile aynı işlemektedir. Kişinin ifade edemediği rahatsızlığı bedenine yansıtarak ifade etme çabası olarak tanımlanabilir. Kişinin geliştirdiği bu ifade yöntemi psikanalitik/psikodinamik terapi yönteminde kazanılacak farkındalık olmaksızın ortadan kalkmayacaktır.
Somatizasyon kişinin yaşamını doğrudan olumsuz etkilemektedir. Kişinin özel hayatındaki, sosyal hayatındaki ve iş hayatındaki sorumluluklarını yerine getiremeyecek durumlara ulaşabilmektedir. Bu durumda kişi, yaşadığı problemin önemini fark etmekte ve çözüm aramaya başlamaktadır. Hekimlerin sebep bulamadığı ağrıların sonucunda kişi yönlendirilmelerle psikoterapiye başvurmaktadır. Somatizasyona duyulan ihtiyaçların fark edilmesi ve bu ihtiyaçların daha olgun yöntemlerle karşılanması sonucunda somatizasyon ortadan kalkmaktadır.


İlkel İdealizasyon


Savunma mekanizması olarak ilkel idealizasyon, kişinin çocukluk dönemindeki temel bakıcıları ve kendisi ile kurduğu ilkel nesne ilişkilerinin devam etmesidir. Çocukluk dönemi içerisinde, kendilerini süper güçlü kahramanlar olarak tanımlayan çocuklara sıklıkla denk gelinmiştir. Bu çocukların ebeveynlerine de bakışı kendilerine bakışları gibidir. Ebeveynlerini süper güçlü anne, süper güçlü baba olarak algılamaktadır. Ebeveynlerinden beklentileri de bu yöndedir. Birçok çocuğun ebeveynlerden beklentilerinin ve isteklerinin karşılanmaması durumu algılanamaz ve anlamlandırılamaz. Algılandığı ve anlamlandırıldığı noktada idealize ettiği ebeveynin gerçek ile bağlantısının olmaması da kişiye acı vermektedir. Bu idealize etme eğilim çocukluk dönemine özgü bir savunma mekanizması değil, yetişkinlik döneminde de benzer idealizasyonlar yapılmaktadır. Savunma mekanizması olan ilkel idealizasyonu çocukluk döneminden ve yetişkinlik döneminden örnek ile açıklayacağız.


Çocukluk Dönemi


Ebeveynlerin bir çoğu çocukları için en iyisi olanı istemektedir. Bu istek çocuk için de bazen geçerli olmakta ve çocuk sahip olduğu benliği, anne ve babasının en iyisi olması yönünde arzuları olabilmektedir. Brenner ilkel idealizasyonu olan çocukların bu arzularının hayatlarındaki karşılıklarını tanımlarken, çocukların anne babalarının başlarına gelen (ölüm, iflas, vb.) olumsuzlukları algılamakta zorlandıkları ve aşırı derecede korku duyguları ile içselleştirdiğinden bahsetmektedir. Çocuk anne ve babasının herhangi bir olumsuzluğunun olması fikrini benimsemekte zorlanmaktadır.


Yetişkinlik Dönemi


Çocukluk döneminden gelen ilkel idealizasyon savunma mekanizması yetişkinlik döneminde de benzer şekilde devam etmektedir. İdealize edilmiş ebeveyn ile kurulan ilişki yetişkinlik dönemindeki nesne ilişkilerinde de devam etmektedir. Çocuklukta tümgüçlü ebeveyne sahip olma arzusu yetişkinlik döneminde en iyi işe sahip olma, en güçlü konumda bulunma, kusursuz erkek/kadın olma arzusu, kusursuz bir partnere sahip olma arzusu şeklinde gözlenebilmektedir. Nesne ilişkisi olarak artık ebeveynle kurulan ilişki yerine bir partnerle kurulan ilişki yerini almıştır. Sahip olduğu partnerin mükemmel olma arzusu çoğu zaman karşısındaki kimsenin hata yapmasına karşılık verdiği tepkilerde gözlenebilmektedir. Kişi partnerinin hata yapmamasını, kusursuz olmasını beklemekte aksi durumla karşılaştığında hem kendisine hem karşısındaki kişiye yıkıcı ve olumsuz duygu, düşünce ve davranışlar yöneltmektedir.
Kişi için ilkel idealizasyon savunma mekanizması özel hayatı, iş hayatı ve sosyal hayatı için olumsuzluklar barındırmaktadır. Bu olumsuzluklar, sağlıklı ilişkiler kurmasını engellemekte, iş hayatında mutlu olmasına engel olmaktadır. Psikolog/psikoterapist için ilkel savunma mekanizması, terapi içerisinde ivedilikle ele alınması gereken konulardan biridir. Kişinin sağlıklı ilişki kuramaması terapi içerisine de yansıyacak ve terapiden beklenen işlevselliğin karşılanmasını geciktirmektedir.

İlkel Geri Çekilme


Savunma mekanizması olarak ilkel geri çekilme, özellikle çocuk gelişimi üzerine uzmanlaşmış psikologlar tarafından rahatlıkla gözlenebilen bir durumdur. İlkel geri çekilme, savunma mekanizmaları arasında işleyiş ve dinamik olarak ilkel olarak tanımlanan kişinin hayatını gerileten bir savunma mekanizmasıdır. İlkel ifadesinin kullanımı, kişiyi ileriye ya da yetişkinlik yönünün tersi yönde harekete götürmesidir. Savunma mekanizmasının sıklıkla gözlendiği alan çocukluk dönemi olsa da yetişkinlikte sıklıkla eylemlerin yorumlanması sonucunda bu savunmayı görülebilir. Diğer savunma mekanizmalarında olduğu gibi, ilkel geri çekilme savunma mekanizmasını tanımlarken çocukluk dönemine ve yetişkinlik dönemine ait örnekler sunulacaktır.


Çocukluk Döneminde İlkel Geri Çekilme Savunma Mekanizması


Çocukluk döneminde bazı çocukların istemedikleri bir durumla karşılaştıkları zaman kendi içsel dünyalarına dönüş olarak bildikleri yol olan uyku durumuna dönme arzuları gözlenmektedir. Çocuğun uyku düzeni dışında stres altında hissettiği zamanlarda uyku arayışı içerisinde olduğu sıklıkla çocuk gelişimi alanında çalışan uzmanlar, çocuk gelişimi üzerinde bilgi sahibi kimseler ve bilinçli anne babaların dikkatini çekmiştir. Bu durum, çocuğun uykusunun gelmesi ile açıklanamayacak bir durumdur. Çocuğun uykuya yönelmesi, mevcut yaşantı ile yüzleşmekte zorlanması ve kendi fantezi dünyasına dönme arzusunun bir sonucu olarak açıklanabilir.


Yetişkinlik Döneminde İlkel Geri Çekilme Savunma Mekanizması


Yetişkinlik döneminde gözlenen ilkel geri çekilme savunma mekanizması, dinamik olarak çocukluk döneminde gözlenen ilkel geri çekilme ile benzerlik gösterir. Ancak, çocukluk döneminde fantezi dünyasına dönme yolu uyku iken yetişkinlik döneminde uykuya yönelim olsa da genellikle kişinin uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelimlerinin altında yatan dinamiğin de gerçekliğin verdiği rahatsızlıktan kaçış olduğu gözlenebilir. Kişi reel hayattaki kendisini rahatsız eden durum ile yüzleşmek yerine kendi isteklerinin tatmin edildiği bir alan olan fantezi dünyasına dönmeyi arzular ve uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanma eğilimi içerisinde olur. Madde kullanımı sadece ilkel geri çekilme savunma mekanizması ile açıklanacak kadar basit bir davranış kalıbı değildir. Ancak, kişiyi uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmaya yönelten mekanizmalar arasında değerlendirilebilir.


İlkel geri çekilme savunma mekanizması kullanan kimseler özellikle reel hayatta sağlıklı nesne ilişkileri kurmakta zorlanırlar. Kurdukları ilişkileri çoğu zaman içselleştirmekte ve karşılaştıkları zorluklarla yüzleşip üstesinden gelmek gibi bir durum içerisinde bulunamazlar. Dinamik psikoterapist/psikolog için psikoterapideki amaç kişinin ilkel geri çekilme savunma mekanizması kullanmasına neden olan olaylarla yüzleşmesini sağlamak ve aktüel reel hayatında sağlıklı nesne ilişkileri kurarak karşılaştıkları zorluklara çözüm yolları araması hedeflenmektedir.


Yansıtma


Psikolojik savunma mekanizmaları arasında bireylerin çoğu zaman empati kelimesi ile tanımladıkları davranışlar bütünü ile açıklanabilir. Empati kişilerarası etkileşimde olumlu bir kavram olsa dahi, insan psikolojisinde empati kavramına en yakın savunma mekanizması olan yansıtma psikolojik savunma mekanizmaları arasında ilkel savunmalar arasındadır. Empati kavramının tanımına bakıldığında, duygudaşlık olarak tanımlanan empati, karşıdaki nesnenin ne hissedip, ne düşündüğünü kendisi deneyimlemeksizin anlaması olarak açıklanabilir. Empati davranışının dinamiği kişinin kendisini karşısındaki nesnenin yerine koyarak davranmasıdır. Yansıtmanın dinamiği ise, bu noktada empatiden ayrılmaktadır. Kişi kendi yaşantısı, beklentisi, duygu ve düşünceleri ile eyleme geçerek, kendisine ait olanı karşısındaki kimsenin beklenti, duygu, düşünce ve yaşantısı olarak aktarmasıdır. Bütün psikolojik savunma mekanizmalarında olduğu gibi, savunma mekanizmasının oluşması ve çalışma amacı kişiyi olumsuz durum karşısında korumaktır. Ancak tekrar eden savunmalar, çoğu zaman kişiyi bilinçsizce daha olumsuz durumların içerisinde bırakabilmektedir. Diğer psikolojik savunma mekanizmalarının örneklendirilmesinde olduğu gibi yansıtma psikolojik savunma mekanizmasında çocukluk ve yetişkinlik döneminde gözlenebilen muhtemel örnekler sunulacaktır.


Çocukluk Döneminde Yansıtma


Doğumdan sonraki süreçte bireyler “ben” ile “öteki” ayrımını yapamamaktadır. “Ben” ile “Öteki”nin ayrımı olmaksızın hislerinin, duyum ve duygularının kendisine mi dış dünyaya mı ait olduğu konusunda ayrım yapamazlar. Konuşma becerileri kazandıktan sonra bu ayrımın olmamasının ve ortaya çıkan yansıtma savunma mekanizması daha açık bir şekilde gözlenebilmektedir. Küçük çocukların, anne ya da babalarının kendisi ile evlenmek istediklerini düşünme ve ifade etmeleri sıklıkla gözlenen klinik bir veridir. Bu süreçte, küçük çocuğun kendisi annesi ya da babası ile birlikte olmak istemektedir. Ancak bu düşüncenin verdiği rahatsızlık dolayısıyla, bu arzudan uzaklaşmak istemektedir. Ancak arzusunun büyüklüğü sebebiyle bütünü ile bu arzudan vazgeçememektedir. Bu noktada kişi arzusunu sanki karşı tarafın talebiymiş gibi sunmakta, kendi arzusunu karşı tarafa yansıtarak hem rahatsız edici düşüncelerden uzaklaşmakta hem de arzusunu dile getirmektedir.


Yetişkinlik Döneminde Yansıtma


Çocukluk döneminde aktarılan yansıtmanın dinamiği değişmeksizin yetişkinlik döneminde de devam etmektedir. Çocukluk döneminde gözlenen yansıtma psikolojik savunma mekanizmasını yetişkinlik döneminde de gözlemek mümkündür. Yetişkinlik döneminde kişilerarası etkileşimde karşılaşılan ve özellikle yoğun libidinal yatırımın yapıldığı ilişkilerde daha sık gözlenmektedir. İlişki içerisinde olan birey içerisinde var olan başka kimselerle birlikte olma arzusundan rahatsızlık duymaktadır. Bu davranış ya da düşüncenin kişide uyandırdığı olumsuz duygudan kurtulmak adına ilişki yaşadığı diğer kimsenin başka insanlarla birlikte olma arzusu taşıdığını dile getirmekte ve böyle bir arzu taşıyormuş gibi davranmaktadır. Bu durumda da aynı savunma mekanizmasını gözlemek mümkündür. Kişiyi rahatsız edecek duygu, duyum, davranış ve düşünceyi karşı tarafa yansıtarak kendi duygu ve düşüncesine tatmin bulmakta ve arzusunu doyurmaktadır.


Yansıtma savunma mekanizması, dinamik/psikanalitik çalışan psikolog/psikiyatrist/psikoterapistler tarafından kişinin hayatındaki konumu ve bu savunma mekanizmasına neden ihtiyaç duyduğu konusunda farkındalık kazandırmak üzere çalışmaktadır. Kişi yansıtma savunma mekanizmasını daha etkin örüntülere çevirdiği zaman, daha sağlıklı nesne ilişkileri kaçınılmaz olacaktır.


Dissosiyasyon


Psikolojik savunma mekanizmalarının oluşumuna bakıldığında kişinin bir süre maruz kaldığı sıkıntılı durumdan uzaklaşmak ya da onunla baş etmek için kullandığı çeşitli duygu, düşünce ve davranış tekrarları olduğu görülmektedir. Ancak diğer psikolojik savunmalardan oluşum itibari ile farklı olan dissosiyasyon, kişinin maruz kaldığı ağır tramvalar sonucunda ortaya çıkan bir savunma mekanizmasıdır. Klinik olarak en temel belirtisi, kişinin kendi yaşadığı travmaya yabancılaşmasıdır. Yaşadığı travmatik olay sırasında ve sonrasında travmatik olaya bağlı duygu, düşünce ve davranışları benimsememesidir. Genel itibari ile bakıldığında psikotik belirtiler gözlense de psikozdan farklı olarak sınırlı olaylar çerçevesinde kişinin gerçeklik olgusu ortadan kalkmaktadır. Çocukluk döneminde cinsel istismar, yetişkinlik döneminde ise cinsel taciz sonucunda ortaya çıkan dissosiyasyon tanımlanacaktır.


Çocukluk Döneminde Dissosiyasyon


Psikolojik olarak çocukluk döneminde yaşanan her travmatik olay dissosiyasyona sebep olabilir. Çocukluk döneminde, cinsel tacize maruz kalan bir çocuk, yaşadığı olayın duygusal ve düşünsel yükünü taşımakta zorlanmakdır. Kişinin maruz kaldığı travmatik olay, kişinin travmayı kaldırabileceğinden fazla olduğu zaman, gerçeği bütünü ile inkar etmeden yaşanan olayı kendisini dışında kabul etmeye yönelir. Kişi yaşanan travmatik olayı bütünü ile hatırlayabilmekte, ancak kendisinin travmatik olayı yaşayan değil, olaya şahit olan kimse konumunda değerlendirmektedir. Çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaya verilen psikolojik tepki hayatının geri kalanında benzer durumlara verdiği tepki olarak devam eder.


Yetişkinlik Döneminde Dissosiyasyon


Yetişkinlik döneminde yaşanacak travmatik olaylar da dissosiyasyona sebep olabilmektedir. Ancak çocukluk döneminde verilen örneğe yakın olması için yetişkinlik döneminde yaşanan cinsel taciz olayının kişi üzerindeki etkisi üzerinden dissosiyasyon tanımlanacaktır. Yetişkinlik döneminde yaşanan cinsel taciz olayında kişi tıpkı çocukluk dönemi için verilen örnekte olduğu gibi olayın yaşandığı andaki duygu ve düşünceleri kabul etmekte zorlanmak ve bu süreçte gerçeği inkar etmeye yönelmektedir. Yaşadığı olayın gerçekliğinin inkarı olayı tümü ile inkardan ziyade, kişi maruz kaldığı durumu kendisinin değil başkasının yaşadığı şeklinde hatırlamakta ve buna göre duygusal ve düşünsel tepkiler geliştirmektedir. Bu psikolojik savunma ile kişinin kaldırmakta zorlandığı travmatik olayın etkisini hafifletmektedir.


Kişinin kaldırmakta zorlandığı travmatik olay sonucunda verdiği dissosiyasyon, diğer psikolojik savunmalar gibi kişinin hayatına devam edebilmek için kullandığı yöntem olarak değerlendirilebilir. Diğer savunma mekanizmalarından farklı olarak kişiyi diğer patolojilerden kurtardığı düşünülebilir. Ancak psikoterapinin amacı kişinin gerçek ile yüzleşmesi ve hayatına bu yüzleşme ile devam etmesi olduğu kabul edilirse, terapide kişinin kaldırmakta zorlandığı travmatik olayın kabullenilmesini kolaylaştırmaktır.

Özdeşim Kurma

Psikolojik savunma mekanizmaları, kişiyi karşılaştığı ve üstesinden gelmekte zorlandığı durumlara karşı geliştirdiği davranış, düşünme ve duyumsama kalıplarıdır. Kişinin ideal benliği ile gerçek benliğinin uyuşmaması sonucunda hissedilen yetersizlik duygusu ortaya çıkar. Hissedilen yetersizlik duygusu kişinin hayatına devam etmesini engellemektedir. Kişinin hayata devam edebilmesi için gerçek benliğinden daha güçlü bir benliğe ihtiyaç duyar. İdeal benliğine en yakın benlik ile istek ve arzularını gerçekleştirebileceği düşüncesi ile çevresindeki güçlü gördüğü benlik ile özdeşim kurar. Kişi için sağlıksız bir psikolojik savunma mekanizması olarak görülmeyebilir. Ancak kişinin benliğinin oluşumuna olumsuz etkisi olduğu düşünüldüğünde kişilik gelişimi için engel olduğu görülecektir.


Çocukluk Dönemi


Çocukluk döneminde gözlenen savunma mekanizmasının örneğini kız ve erkek çocuklar için de verilebilir. Hem cinsi ebeveynin rol model olarak alındığı oyunlar oynandığı sıklıkla görülmektedir. Kız çocuğun oyunlarında, annesi gibi davranışlar geliştirebileceği rollerde yer alması kız çocuk için annenin ne kadar önemli bir kişilik olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan erkek çocukların da oynadığı oyunlarda daha erkeksi ve babanın hayattaki uğraşlarına benzer roller seçerek oyunlarda bulunması, erkek çocuklar için baba kişiliğinin önemini göstermektedir. Bu örneklerde görüldüğü üzere, kişiliğin yetersiz görülmesi üzerine ideal bir kişilik gibi davranması, onunla özdeşim kurması söz konusudur.


Yetişkinlik Dönemi


Çocukluk döneminde olduğu gibi yetişkinlik döneminde de kişi gerçek benliğini yetersiz gördüğü için ideal kişiliğe yakın kişilikler ile özdeşim kurarak, arzu ve isteklerini gerçekleştirmeyi beklemektedir. Yetişkinlik döneminde özdeşim kurmaya örnek olarak olarak, izlediği dizi ya da filmde yer alan karakterle özdeşerek, daha güçlü bir kendiliğe sahip olduğu yanılsamasına kapılır. Bir dönem mafya dizilerinden etkilenen kimselerin o dizilerdeki söylemlerde ve davranışlarda bulunmasıdır. Yetişkinlik dönemindeki benliğin yetersiz görülmesi üzerine ideal bir benlikle özdeşim kurulma gerekliliğinin bir sonucudur.


Özdeşim kurma savunma mekanizması, kişinin düşük benlik algısıyla baş etmek adına geliştirdiği savunma mekanizmasıdır. Ancak kişinin benliğinin oluşmasını engellediğinden dolayı benlik algısı gelişim gösteremez. Bu durum kişi için bir süre sonra rahatsızlık yaratan durum haline gelmektedir. Dinamik psikoterapide kişinin kendi benliği ile özdeşim kurduğu benlik arasındaki ayrımın fark edilmesi amaçlanabilir.

Yer Değiştirme


Psikolojik savunma mekanizmalarının temel amacı düşünüldüğünde, kişinin arzularını ortadan kaldırmak değil uygun nesnelerle tatmin etmek olduğu görülmektedir. Yer değiştirme savunma mekanizması, kişinin arzularını yapılan bu tanım için belki de en uygun örnek savunma mekanizmalarından biridir. Sigmund Freud, insanın saldırganlık ve cinsellik arzusunun olduğunu belirtir. Kişinin bu arzuları gerçek hayatta kimi zaman uygun nesneye yöneltilmesi engellenmektedir. Uygun nesneye yöneltilmeyen arzular doyum sağlamak adına farklı nesnelere yöneltilmektedir. Bu nesne arayışının temelinde doyum bekleyen cinsellik ve saldırganlık arzusu vardır. Diğer psikolojik savunma mekanizmalarının örneklendirilmesinde olduğu gibi çocukluk ve yetişkinlik döneminde gözlenen yer değiştirme savunma mekanizmasına örnekler verilecektir.


Çocukluk Dönemi


Çocukluk döneminde gözlenen yer değiştirme, arzulanan nesneye ulaşılmaması sonucunda arzuyu farklı nesnelerle tatmin etme arayışıdır. Oral dönemde bir çocuğun davranışları gözlemlendiğinde sıklıkla anne memesinden beslenmeyi arzulamaktadır. Ancak her arzuladığında anne memesine ulaşmak mümkün olmamaktadır. Anne memesine ulaşamayan çocuğun oral doyum arzusunu tatmin etmek amacıyla ağzına çeşitli nesneler götürerek tatmin sağlamayı amaçlar. Sıklıkla bu dönemde yer alan çocukların ağızlarına götürdükleri nesnenin parmakları olduğu gözlenmektedir. Bu parmak emme davranışının dinamiğinde anne memesinden beslenmeye duyulan arzu olduğu söylenebilir. Verilen örnek, çocukluk döneminde gözlenen yer değiştirme savunma mekanizmasına örnek olabilir.


Yetişkinlik Dönemi


Çocukluk döneminde gözlenen yer değiştirme psikolojik savunma mekanizması örneği Sigmund Freud’un kişinin iki temel arzusundan biri olan cinsellik üzerinden verilmiştir. Yetişkinlik döneminde gözlenen yer değiştirme psikolojik savunma mekanizması ise saldırganlık arzusu üzerinden verilecektir. Anne, baba ve çocuğun olduğu bir aile üzerinden örnek vermek gerekirse, baba iş yerinde yaşadığı bir problemde öfkesini kendisinden üst konumda bulunan kimseye yöneltememekte, bu saldırganlığı bastırmak zorunda kalmaktadır. İçerisindeki saldırganlık arzusu kendisinden üst pozisyonda bulunan kimseye yöneldiğinde fazlasıyla zarar görebileceğini düşündüğünden dolayı bastırma işlemi uygunlanmaktadır. Eve geldiğinde içerisinde var olan bastırılmış saldırganlık bir sebeple ya da sebepsiz eşine yönelmektedir. Eşi kendisine yöneltilen öfkeye karşılık tepkisiz kaldığı zaman, eşinin içerisindeki saldırganlık daha az zarar göreceğini düşündüğü çocuğuna yönelmektedir.


Çocukluk ve yetişkinlik döneminde gözlenen yer değiştirme savunma mekanizmasına bakıldığında, arzunun tatmini farklı nesnelerle bir şekilde tatmin edilmektedir.
Yer değiştirme savunma mekanizması, diğer savunma mekanizmalarında olduğu gibi arzuyu bütünü ile ortadan kaldırmayı amaçlamaz. Kişi bir yandan arzuyu tatmin etmek isterken, diğer taraftan en az zarar göreceği nesneyi aramaktadır. Dinamik psikoterapide yer değiştirme savunma mekanizması ile oluşan davranışların altındaki asıl arzunun ortaya çıkması beklenebilir. Kişi, terapi sırasında elde ettiği farkındalıkla bilinçli tercihler yapabilmektedir.


Karşıt Tepki Oluşturma


Psikolojik savunma mekanizmalarının aralarında bağlantılı olduğu durumlar gözlenebilir. Karşıt tepki oluşturma psikolojik savunma mekanizmasının dinamiğine bakıldığında bastırma savunma mekanizmasının varlığı gözlenebilir. Arzu edilen bir durum, duygu ya da davranış kişinin iletişim halinde olduğu nesnelerce kabul görmeyeceği düşüncesi ile bastırılabilir. Bastırmaya sebep nesneler olabileceği gibi kişinin kendi içsel mekanizması da sebep olabilir. Karşıt tepki geliştirme savunma mekanizmasının dinamiğine bakıldığında, kişi zarar göreceğini düşündüğü duygu, düşünce ve davranışlarını bastırması sonucunda, duygu, düşünce ve davranışının tam tersini şiddetli bir şekilde dışa vurur. Karşıt tepki oluşturma psikolojik savunma mekanizmasının gözlemlenebileceği, çocukluk ve yetişkinlik dönemine örnekler verilerek açıklanacaktır.


Çocukluk Dönemi


Karşıt tepki oluşturma savunması yetişkinlik dönemindeki dinamiği ile çocukluk döneminde de gözlenebilir. Kendisinden küçük kardeşine karşı haset ve düşmanlık besleyen bir çocuğun kardeşiyle ilişkisinde karşıt tepki oluşturma savunma mekanizmasını gözlemlemek mümkün olacaktır. Kardeşine karşı duygulanımı haset ve saldırganlık dürtülerinden oluşmasına rağmen, çocuk bu duygu ve arzularının anne ve babası tarafından hoş karşılanmayacağını düşünmektedir. Bu arzularını, anne ve babasıyla olan ilişkisine zarar gelmemesi için bastırmak zorunda kalmaktadır. Ancak baskılanan arzuların doyum arayışı devam etmekte ve çocuk arzularına doyum sağlayabilmek için arzularını terse çevirerek kardeşine karşı aşırı hassa, duyarlı ve devamlı olarak yakın ilişki içerisinde bulunmaktadır. Çocuk kardeşine karşı beslediği olumsuz duyguları anne ve babasından tepki almayacak şekilde tatmin etmektedir.


Yetişkinlik Dönemi


Yetişkinlik döneminde gözlenen karşıt tepki oluşturma savunma mekanizmasının örneği saldırgan dürtüler üzerinden verilebilir. Kişinin en temel iki dürtüsü haz (cinsellik) ve saldırganlıktır. Kişi bu arzularını her zaman ve her şekilde tatmin edememektedir. Kişinin içerisindeki saldırganlık dürtüsünün toplum tarafından hoş karşılanmayacağından dolayı kişi bu saldırgan dürtülerini bastırmak zorunda kalır. Baskılanan saldırganlık arzusunun doyum arayışını sürdürmesi üzerine kişi karşıt tepki geliştirerek saldırganlık arzusunu, hayvan hakları savunucusu olmaya, yardım derneklerine yönelmeyle terse çevirip tatmin eder.


Karşıt tepki oluşturma psikolojik savunma mekanizması, eyleme geçirildiğinde tepki göreceği duygu, düşünce ve davranışı, kabul göreceği davranışa dönüştürerek tatmin arayışı olarak tanımlayabiliriz. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, ortaya koyulan eylem kabul görmeyi amaçlayan, yüceltilmiş bir eylemdir.


Psikoterapi’de karşıt tepki oluşturma savunmasının ardında yatan asıl arzu ile yüzleşip, bastırılan arzunun terapi sırasında açığa çıkarak doyum sağlamasını ve ego(benliğin)’nun üzerindeki baskının azaltılması amaçlanmaktadır. Bu kişinin hayatındaki farkındalığı artıracağı gibi, yaşamını da kolaylaştıracaktır.


Entellektüelleştirme


Psikolojik savunma mekanizmaları kişiyi rahatsız eden duygulanım ve düşünceleri asıl nesne ve davranıştan farklı bir şekilde doyurmasını hedefler. Entellektüelleştirme savunma mekanizması, diğer savunma mekanizmalarının amaçları ile aynı amaca hizmet eder. Kişinin sahip olduğu duygu, düşünce ve davranışları asıl kaynağından farklı alana yönelterek düşünce düzleminde tatmin etmesidir. Duygu, düşünce ve davranışın dışa yöneldiği zaman olumsuz etkilerin olacağı düşüncesi ile kişi eyleme dökmeksizin düşünce düzleminde bu arzusunu doyurmayı hedefler. Diğer psikolojik savunma mekanizmalarının tanımlanmasında olduğu gibi kişinin çocukluk ve yetişkinlik dönemine ait entellektüelleştirme savunma mekanizmasına örnekler sunulacaktır.


Çocukluk Dönemi


Çocukluk döneminde entellektüelleştirme savunma mekanizmasına örnek olarak, okul çağındaki bir öğrenci için verilebilir. Fazla kiloları sebebi ile arkadaşlarının oynadıkları spor oyunlarına katılamayan bir çocuk, akademik alandaki başarıya kanalize olabilir. Arkadaşlarının oyunlarına katılma arzusunun gerçeklik ilkesine uygun olmadığını düşünmesi sonucunda bu arzusunu akademik başarıya yönlendirmiştir. Kişi spor oyunlarının bedensellikle alakalı olduğunu ve herkesin bunu başarabileceğini, asıl önemli olanın akademik başarı olduğunu söyleyebilir. Bu örnekte de görüldüğü gibi, kişi asıl arzusuna doyum bulamamakta, arzuyu başka alana yönelterek arzusunu doyurmaktadır. Doyumun yanı sıra arzunun asıl yöneldiği alanı değersizleştirme çabası da gözlenebilmektedir.


Yetişkinlik Dönemi


Yetişkinlik döneminde entellektüelleştirme savunma mekanizmasına örnek olarak arkadaşları tarafından gruba dahil edilmeyen, daha çok bireysel vakit geçirmek zorunda kalan bir kişi üzerinden verilebilir. Bu kişinin arkadaşlarıyla vakit geçirme arzusu bir şekilde karşılık bulamamaktadır. Kişi bireysel olarak yaptığı aktivitelerin ( kitap okuma, tiyatro, sinemaya gitme, vb. ), grupla yapılacak aktivitelere göre kendisini daha çok geliştirdiğini savunmaktadır. Bu örnek üzerinden de görüldüğü gibi, kişi asıl arzusunu gerçeklik ilkesiyle uyuşmadığından dolayı karşılık bulamamaktadır. Bu arzusunu bireysel aktivitelerin kendisini daha çok geliştirdiği savunmasıyla arzu doyumunu sağlamaktadır.


Entellektüelleştirme psikolojik savunma mekanizması, kişinin kendisine en az zarar göreceği şekilde arzu tatmini arayışının bir sonucudur. Ancak kişi asıl arzusunu doyurmamaktadır, ne kadar bilinçdışı olursa olsun, arzu tam olarak doyurulmadığı için kişi belirli bir süre sonra bu durumdan rahatsız olacaktır. Entellektüelleştirme psikolojik savunma mekanizması kullanan kişiler genellikle sadece bu durumdan rahatsız oldukları için terapiye başvurmazlar. Ancak entellektüelleştirme, dinamik/psikanalitik psikoterapi için, kişinin öz farkındalığının kazanılması için önemli psikolojik savunma mekanizmalarından biridir.


Yüceltme


Yüceltme savunma mekanizması diğer savunma mekanizmaları ile benzer şekilde kullanılmaktadır. Kişinin doyum arayan arzularının çeşitli sebeplerle olumsuz sonuçlar doğuracağı düşünüldüğünden dolayı, arzuların doyumu farklı şekillerde gerçekleştirilmektedir. Yüceltme savunma mekanizması kullanan bir çocuk ya da yetişkin doyum arayan cinsel ya da saldırganlık dürtüsünü, olumsuz sonuçlar doğurmayacak yollar ile doyurmak ve hem olumlu sonuçlar almakta hem de arzusunu doyurmaktadır.


Çocukluk Dönemi


Çocukluk döneminde gözlenen savunma mekanizması, yetişkinlik döneminde olduğu gibi arzunun doyurulması sonucunda ortaya çıkacak olumsuz sonucu engellemek üzerinedir. Arkadaşlarına karşı yıkıcı arzuları olan bir çocuk, bu yıkıcı duygularını arkadaşlarına karşı fiziksel saldırganlık şeklinde ortaya çıkardığı zaman çevresinden olumsuz geri dönüşler alacağını düşünmektedir. Ya da tecrübeleri çocuğun böyle düşünmesine sebep olmaktadır. Ancak her iki durumda da çocuk yıkıcı arzularını fiziksel şiddet ile doyurmamaktadır. Bunun yerine hem arkadaşlarına karşı sahip olduğu yıkıcı arzularını doyuracağı hem de çevresindeki kimselerden bu arzunun doyumu ile ilgili olumsuz geri dönüş almayacağı bir yol seçmekte ve derslerinde devamlı olarak sınıf birincisi olarak sınıftaki arkadaşlarını geçmeye çalışmaktadır. Olumlu bir sonuç olsa da çocuğun bu davranışının altında yatan yıkıcı arzuların varlığı inkar edilemez.


Yetişkinlik Dönemi


Yetişkinlik döneminde gözlenen yüceltme savunma mekanizması çocukluk döneminde verilen örnekle benzer özelliklere sahiptir. Çocukluk döneminden süre gelen süreçte saldırgan arzuları olan ve devamlı olarak canlılara zarar verme arzusu olan kişi, arzusunun doyumunun sonucunda olumsuz sonuçlarla karşılaşmaktadır. Diğer taraftan saldırgan arzuları olumsuz sonuçlara rağmen doyum aramaktadır. Yetişkinlik hayatında cerrahi bölümlere yönelerek hem arzularına doyum sağlama hem de çevresi tarafından kabul görebilmektedir.


Yüceltme savunma mekanizması kişinin hayatını olumlu yönde etkileyen savunma mekanizmalarından biri olarak kabul edilebilir. Kişi saldırgan veya cinsel arzularını doyurmak için topluma ve kendi yaşamına olumlu etkileri olacak alanlara yönelmekte, hem de cinsel ve saldırgan arzularını doyurmaktadır.


Yüceltme savunma mekanizması değişmesi gereken savunma mekanizmalarından değildir. Kişinin yaşam refahına olumlu anlamda etki etmektedir. Ancak psikanalitik literatürde amaç değişimden ziyade farkındalık olduğu düşünülürse, kişi yücelttiği amaçların altında yatan arzuların farkına vardığı zaman yaşamındaki farkındalığı da yükselecektir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikolojik Savunma Mekanizmaları- Ego Savunmaları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Enes KUŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Enes KUŞ'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Enes KUŞ Fotoğraf
Uzm.Psk.Enes KUŞ
Kocaeli
Uzman Psikolog - Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Enes KUŞ'un Yazıları
► Psikolojik Savunma Mekanizmaları Psk.İ.Nil BİREYŞOĞLU ÖZEN
► Ego Savunma Mekanizmaları Dr.Mehmet TEKNECİ
► Savunma Mekanizmaları Psk.Nurhayat YÜKSEL
► Savunma Mekanizmaları Psk.Bahattin GÖKTAN
► Savunma Mekanizmaları Psk.Dnş.Abdullah TOPAL
► Bilinçdışı ve Savunma Mekanizmaları Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Psikolojik Savunma Mekanizmaları- Ego Savunmaları' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Benliğin Yapısal Modeli Mayıs 2019
► Kişilik Bozuklukları Ekim 2018
► Depresyon Ekim 2018
◊ Ayrılık Kaygısı Ekim 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:55
Top