Sürekli İyi Hissetmek Zorunda Değiliz
Düşüncelerini çok beğendiğim Dr. Ali Bayramoğlu hocamızın kitabından aldığım bu cümleyle, duyguları farklı ele almamız gerektiği üzerinde durmak istiyorum. İyi hissetmek hayatımızın temel amacı haline gelmiş. Herşey onun için. Çözüm iyi hissetmekte ! Bu yüzden olumlu duyguların peşinde koşuyoruz. Keyifli olmak, huzurlu olmak, gülmek, sevinmek, güvenmek, gururlanmak vb.. bunlar yoksa hep eksik hissediyoruz bunun için psikolojik destek alıyoruz, ilaçlar kullanıyoruz. Peki ya diğer duygular? Onlar niçin var ve ömrümüz onlardan kaçarak mı geçecek? Bu büyük bir kaygı.. Mutlu olma kaygısı.
Psikolojik danışmanlık hizmeti alan danışanlarıma beklentiniz nedir diye sorduğumda aldığım cevaplar; mutlu olayım, hiç üzülmeyeyim, hiçbir şeyi takmayayım gibi cümleler oluyor. Anlıyorum ve hak veriyorum. Çünkü bizi besleyen ayakta tutan bu duygulara bazen çok aç kalıyoruz. Fakat amacımız bu mu olmalı? İşte bu noktada diğer duyguların işlevselliğini aktarmaya çalışıyorum. Amacımız doğru duyguyu doğru yerde yaşamak olmalı. Çünkü üzülmek ağlamak kaygılanmak vücudumuzun ihtiyacı olan diğer duygular. Bizi geliştiren olgunlaştıran ve hatta olumlu duyguların da kıymetini bilmemize sebep olan duygular. Bunlar niçin olmasın ki.. Sadece dozu fazla olduğunda terazide ağır basan olumsuz duygular vücut dengemizi bozup işlevselliğimizi bozabiliyor ve zarar veren her duygu için kişilere psikoterapi ile müdahale etmek gerekebiliyor.
Bilinmesi gereken şu ki amacımız insanları mutlu sorunsuz bir hayat sürmelerini sağlamak değil, olumlu ve olumsuz duyguları dengede tutarak sağlıklı kalabilmelerini sağlamak. Bu noktada psikologluk mesleği sorun çözen, iyiyi veren, mükemmel hayatın sırrını sunması gereken bir meslek dalı gibi görülürken seans alan kişiler bunun böyle olmadığını hatta sağlıklı olanın da bu olmadığını görebiliyorlar.
Peki nereden geliyor bu ‘’iyi hissetme’’ telaşı? Hayatımızın tüm olumsuzluklarını yok etme çabası ta en başından beri beklenendir bizden. Ağlama, üzülme, iyi yönünden bak. Hayır ağlıyorum üzülüyorum kaygılanıyorum canım acıyor. Ama devam ediyorum.. Diğer bir deyişle olgunlaşıyorum büyüyorum ders çıkarıyorum. Yani bu olumsuz duygulara da ihtiyacım var. Bunun farkına varmış olan birçok birey olsa bile kültürel anlamda yetişme şekline baktığımızda toplumun bizden beklediği hep iyi olma hali. Bu yüzdendir ki ‘bilinçaltı temizliği’ ya da‘hipnozla her şeyi unutuyoruz’ gibi reklam cümleleriyle hayatımıza dokunmayı isteyenler çoğalıyor. Bilinçaltımız temizleniyor aman Allahım.. Böyle bir şey mümkün değil. Mümkün olmamalı da. Ne kadar ürkütücü. Tüm deneyimlerimiz silinecek öyle mi? Olumlular kalacak mı? Bunu ayırt edebiliyor musunuz silerken? Sorular sorular.. sildiklerini düşünelim evet siliyoruz olumsuzluklar gidiyor o da demektir ki yaşımızın olgunluğunu siliyoruz o da demektir ki küçük savunmasız bir çocuk olacağız .. 30-40 yaşında küçük bebekler düşünün. İşlevsel yetilerimizi kaybetmişiz. Yaşamımızı nasıl devam ettireceğiz? Çünkü onları olumsuz deneyimlerimiz sayesinde kazanmıştık. Düşünmesi bile ürkütücü. Ama cezbeden nokta geçmişe gidip o kötü olayı hiç yaşanmamış saymak. Bu cümlelere inanmak isteyişimizin sebebi de bu. Bunun yerine o olayın verdiği olgunluğu alıp size zarar veren anlamlarını ‘şimdi’ nin gücüyle söndürmeye ne dersiniz? İşte sağlıklı olan budur.
İyi neydi? İyi olan şey olumlu duygular değildir her zaman. Olumsuz duygular da iyi gelir insana. Kısacası bize uzun vadede zarar vermeyen her duygu bizim için önemli ve gereklidir. Bu konuyla ilgili çalışırken şunu belirtme ihtiyacı duyuyorum. Bizler doğarken ayarlarımız tam oluyor duygu anlamında. Nerede ağlayacağını nerede güleceğini nerede ne hissedeceğini bilen fabrika ayarlarımız var bizim. Zamanla bunu şekillendiren çevresel ailesel toplumsal faktörler oluyor. Bu şekillendirmede sorun yaşandığında ise birey sorun yaşamaya başlıyor.
Bunca örnek ve benzetmelerimdeki amacımı yine hocamızın değerli bir cümlesiyle tamamlayacağım. ‘’Hava her zaman iyi olmak zorunda değil ! Ancak yağmurun altında yürümek de mümkün.’’ İşte biz uzmanlar aslında bunun için varız. Olumlu ve olumsuz tüm duygularla barışık olduğunuz psikolojik denge terazinizde hepsine yer verdiğiniz bir yaşam sürebilmeniz dileğiyle..
Psikolojik danışmanlık hizmeti alan danışanlarıma beklentiniz nedir diye sorduğumda aldığım cevaplar; mutlu olayım, hiç üzülmeyeyim, hiçbir şeyi takmayayım gibi cümleler oluyor. Anlıyorum ve hak veriyorum. Çünkü bizi besleyen ayakta tutan bu duygulara bazen çok aç kalıyoruz. Fakat amacımız bu mu olmalı? İşte bu noktada diğer duyguların işlevselliğini aktarmaya çalışıyorum. Amacımız doğru duyguyu doğru yerde yaşamak olmalı. Çünkü üzülmek ağlamak kaygılanmak vücudumuzun ihtiyacı olan diğer duygular. Bizi geliştiren olgunlaştıran ve hatta olumlu duyguların da kıymetini bilmemize sebep olan duygular. Bunlar niçin olmasın ki.. Sadece dozu fazla olduğunda terazide ağır basan olumsuz duygular vücut dengemizi bozup işlevselliğimizi bozabiliyor ve zarar veren her duygu için kişilere psikoterapi ile müdahale etmek gerekebiliyor.
Bilinmesi gereken şu ki amacımız insanları mutlu sorunsuz bir hayat sürmelerini sağlamak değil, olumlu ve olumsuz duyguları dengede tutarak sağlıklı kalabilmelerini sağlamak. Bu noktada psikologluk mesleği sorun çözen, iyiyi veren, mükemmel hayatın sırrını sunması gereken bir meslek dalı gibi görülürken seans alan kişiler bunun böyle olmadığını hatta sağlıklı olanın da bu olmadığını görebiliyorlar.
Peki nereden geliyor bu ‘’iyi hissetme’’ telaşı? Hayatımızın tüm olumsuzluklarını yok etme çabası ta en başından beri beklenendir bizden. Ağlama, üzülme, iyi yönünden bak. Hayır ağlıyorum üzülüyorum kaygılanıyorum canım acıyor. Ama devam ediyorum.. Diğer bir deyişle olgunlaşıyorum büyüyorum ders çıkarıyorum. Yani bu olumsuz duygulara da ihtiyacım var. Bunun farkına varmış olan birçok birey olsa bile kültürel anlamda yetişme şekline baktığımızda toplumun bizden beklediği hep iyi olma hali. Bu yüzdendir ki ‘bilinçaltı temizliği’ ya da‘hipnozla her şeyi unutuyoruz’ gibi reklam cümleleriyle hayatımıza dokunmayı isteyenler çoğalıyor. Bilinçaltımız temizleniyor aman Allahım.. Böyle bir şey mümkün değil. Mümkün olmamalı da. Ne kadar ürkütücü. Tüm deneyimlerimiz silinecek öyle mi? Olumlular kalacak mı? Bunu ayırt edebiliyor musunuz silerken? Sorular sorular.. sildiklerini düşünelim evet siliyoruz olumsuzluklar gidiyor o da demektir ki yaşımızın olgunluğunu siliyoruz o da demektir ki küçük savunmasız bir çocuk olacağız .. 30-40 yaşında küçük bebekler düşünün. İşlevsel yetilerimizi kaybetmişiz. Yaşamımızı nasıl devam ettireceğiz? Çünkü onları olumsuz deneyimlerimiz sayesinde kazanmıştık. Düşünmesi bile ürkütücü. Ama cezbeden nokta geçmişe gidip o kötü olayı hiç yaşanmamış saymak. Bu cümlelere inanmak isteyişimizin sebebi de bu. Bunun yerine o olayın verdiği olgunluğu alıp size zarar veren anlamlarını ‘şimdi’ nin gücüyle söndürmeye ne dersiniz? İşte sağlıklı olan budur.
İyi neydi? İyi olan şey olumlu duygular değildir her zaman. Olumsuz duygular da iyi gelir insana. Kısacası bize uzun vadede zarar vermeyen her duygu bizim için önemli ve gereklidir. Bu konuyla ilgili çalışırken şunu belirtme ihtiyacı duyuyorum. Bizler doğarken ayarlarımız tam oluyor duygu anlamında. Nerede ağlayacağını nerede güleceğini nerede ne hissedeceğini bilen fabrika ayarlarımız var bizim. Zamanla bunu şekillendiren çevresel ailesel toplumsal faktörler oluyor. Bu şekillendirmede sorun yaşandığında ise birey sorun yaşamaya başlıyor.
Bunca örnek ve benzetmelerimdeki amacımı yine hocamızın değerli bir cümlesiyle tamamlayacağım. ‘’Hava her zaman iyi olmak zorunda değil ! Ancak yağmurun altında yürümek de mümkün.’’ İşte biz uzmanlar aslında bunun için varız. Olumlu ve olumsuz tüm duygularla barışık olduğunuz psikolojik denge terazinizde hepsine yer verdiğiniz bir yaşam sürebilmeniz dileğiyle..
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sürekli İyi Hissetmek Zorunda Değiliz" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Burçin KOYUNCU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Burçin KOYUNCU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
7 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
