2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Şema Terapi
MAKALE #20691 © Yazan Uzm.Psk.Özlem YILMAZ | Yayın Ağustos 2019 | 4,869 Okuyucu
Şema Terapi Genel Bilgi

Şema terapi; bilişsel davranışçı terapi, bağlanma kuramları, Geştalt terapi, psikanaliz gibi farklı yaklaşımlardan ögeleri bir araya getirerek harmanlayan bütüncül bir yaklaşımdır. Akut psikiyatrik belirtiler yerine, özellikle kişilik bozuklukları ve kronikleşmiş psikolojik bozukluklar gibi (uzun süreli depresyon, kaygı, öfke gibi) tedavisi zor gibi düşünülen durumlara uygun olarak tasarlanmıştır. Şema terapide bilişsel, davranışsal, duygusal ve kişiler arası yöntemler birlikte kullanılır.

Bir insanın gelişmek için ihtiyacı olan şeyler; 1) Temel güvenlik, başkaları ile güvenli bağlanma, 2) özerklik, olumlu kimlik algısı 3) kendini ifade etme özgürlüğü, 4) kendiliğindenlik ve rol yapma ile 5) gerçekçi sınırlardır. Bu ihtiyaçları karşılandığında kişiler sağlıklı bir gelişim gösterirken, karşılanamadığında sorunlar oluşmaya başlar. Çocukluk dönemindeki bu temel duygusal ihtiyaçların karşılanmaması şemaların (erken dönem uyumsuz şemalar) oluşumunun temellerini oluşturur. Şema terapi, danışanların bu ihtiyaçlarını giderebilmeleri için uygun yollar bulmalarına yardım etmeyi amaçlar.

Erken dönem olumsuz yaşam deneyimleri ise 4 grupta toplanabilir:
1) İhtiyaçların toksik engellenişi (Çocuğun çok az iyi şey deneyimlemesi)
2) Travmatize veya kurban olma (Çocuğun zarar görmesi, kurban durumunda olması)
3) Çok fazla iyi şey deneyimleme (Çocuğun şımartılması ya da çocuğa çok iyi davranılması)
4) Seçici içselleştirme veya önem verdiği kişilerle özdeşleşmedir (Çocuk ailesinin değerlerini, düşüncelerini, duygularını içselleştirir ve özdeşim kurar).
Tüm bunlar farklı şemaların oluşumuna zemin hazırlayan deneyimlerdir

Bu etkenlerle, çocuğun doğuştan gelen özelliklerinin (mizaç) etkileşimi şemaların biçimlenmesinde rol oynar.

Şema terapinin amacı, danışanın şemalarını belirlemesine ve çocukluk deneyimleri, duyguları, bedensel tepkileri, düşünceleri ve başa çıkma biçimlerini fark etmesini sağlamaktır. Bu nedenle şemalarla bağlantılı deneyimleri, duyguları, düşünceleri, davranışları ve duyumları azaltmaya çalışarak onları kontrol edebilmek amaçlanmaktadır.

Şemalar

Şema, çocukluktan itibaren oluşmaya başlayan ve yaşam boyu tekrarlayarak kronikleşen, değiştirilmesi zor, yıkıcı bir duygusal ve bilişsel kalıptır. Kişinin özellikle aile ve arkadaşları gibi yakın çevresindeki insanlarla olan erken dönem ilişkileri üzerinden ortaya çıkar. Şema duygu, düşünce, davranış ve ilişki kurma biçimleri üzerinde etkilidir. Şimdiye kadar, 5 farklı alanda toplam 18 şema olduğu tespit edilmiştir. Davranışlar, bu şemalara tepki olarak ortaya çıkar; şemaların parçası değildir.


Kopukluk ve reddedilme alanı

Bu alan bağlanma zorlukları ile ilişkilidir. Kişilerarası ilişkiler konusunda kendini gösterir.

Terk edilme/değişkenlik:

Kişinin, sevdiği insanların onu terk edeceği ve duygusal olarak dışlanmış olacağı hissidir.
Bu şema aşk hakkında umutsuzluk hissi verir. Bu şemaya sahip insanlar için diğerlerinin kendisinin yanında olacağına inanması çok zordur. Terk edilme deneyimi genellikle çok erken dönemde (sözel dönem öncesi) yaşanır, bu nedenle de duygusal olarak etkisi çok fazladır. Terk edilme şeması genellikle yakın ilişkilerde tetiklenir. Gerçekten bir kayıp veya terk edilme yaşanmasa bile uzaklaşma hissedilen her durum tetikleyici olabilir.

Güvensizlik/kötüye kullanılma:

İnsanların güvenilmez olduğu, inciteceği veya kötüye kullanacağı hissidir. Taciz yaşantısıyla bağlantılı olarak bu şemaya sahip kişilerin değişken ruh halleri olabilir; birdenbire çok üzülebilir ya da öfkelenebilirler. Diğer zamanlarda da dalgın veya kopmuş olabilirler. Bu şemaya sahip kişiler için ilişkiler rahatlatıcı değil acılarla doludur; tehlikeli ve istikrarsızdır. Bu durum kişiye aşırı tetikte olma halini getirir, çünkü kendini her an savunmasız hissediyordur. Belirli tip insanlara ya da herkese karşı bu tutum sergilenebilir. Taciz dışında kandırılma, aşağılanma veya ihanete uğrama gibi deneyimler de bu şemanın oluşumuna yol açabilecek çocukluk dönemi yaşantılarındandır.

Duygusal yoksunluk:

Sevilme ihtiyacınının başkaları tarafından yeteri kadar karşılanmayacağı hissidir. Kişinin, sonsuza kadar yalnız kalacağı, anlaşılamayacak ve duyulamayacak olacağı inançlarını içerir. Çocukluk döneminde ihmal edilmiş olmakla ilişkilidir. Çocuk, genellikle anne tarafından yeterli bakımı alamamıştır. Duygusal yoksunluğun üç türü; ilgi yoksunluğu, empati
yoksunluğu ve korunma yoksunluğudur. Bu şemaya sahip kişiler ilişkilerinde çok ısrarcı olma eğilimindedirler. Diğer insanlar ne kadar çok verirlerse versinler, yeterli gelmez. İlgi isteyen ve saldırgan bir hale gelerek yoksunluk duygularını kapatmaya çalışırlar. İnsanlar tarafından sürekli hayal kırıklığına uğramak bu şemanın bir göstergesidir. Sürekli bir kopukluk hissi vardır. Bu şemaya sahip kişiler romantik ilişkilerden ya tamamen kaçınır ya da kısa süreliğine birliktelik yaşarlar.

Kusurluluk/utanç:

Kendin içten içe eksik, kötü ve kusurlu hissetme halidir. Çok yaygın bir şemadır ancak dışarıdan fark edilmesi güçtür. İlişkili duygu ise utançtır. Nedeni anlaşılamayan bir biçimde kronik ve belirsiz bir mutsuzluk söz konusudur. Çocukken sevilmemiş veya saygı duyulmamış olmanın yarattığı hisler; ebeveynler tarafından sürekli eleştirilme, cezalandırılma ya da reddedilme, diğer kardeşlerle olumsuz şekilde karşılaştırılma kusurluluk şemasının oluşmasına yol açan kökenlerdir. Bu şema genellikle gerçek bir kusur üzerine kurulmamaktadır. Önemli olan kusurun varlığı değil, aile üyelerinin kişiye hissettirdikleridir. Bu şemaya sahip kişiler uzun süreli ve yakın ilişkilerden kaçınabilir. Böylece birinin onların kusurlarını görmesini engellemeyi ve böylece şemadan kaçınmayı sağlayabilirler.

Sosyal izolasyon/yabancılaşma:

Kendini farklı ya da dışlanmış hissederek başkalarından ayrı algılama halidir. Yalnızlık duygusu hakimdir. Kişi kendisini iyi anlamda farklı görse de bu durum bir mutsuzluk kaynağıdır. Bu şemaya sahip kişiler kalp sorunları, uyku sorunları, baş ağrıları gibi psikosomatik belirtiler göstermeye yatkındır. Fark edilen bir özelliğe sahip olmak (fiziksel, davranışsal, psikolojik vb.) ya da çevreye göre farklı tür bir ailede yetişmek bu şemanın kökenini oluşturabilir. Farklı veya istenmeyen bir özelliğe sahip olma sonucunda diğer çocuklar tarafından dışlanmak bu şemanın oluşumuna katkı sağlar. Kusurluluk ve bağımlılık şemaları ile aşırı eleştiren ebeveynler de sosyal izolasyona yol açabilir.


Zedelenmiş özerklik ve performans alanı

Bu alan özerklik ve başarı ile ilgilidir.

Bağımlılık/yetersizlik:

Günlük hayatı başkalarının yardımı olmadan sürdürememe ve sürekli bir destek ihtiyacı hissidir. Yetişkinlik yaşamının olağan sorumlulukları yoğun ve yorucu olarak görülür. Kişi bu niteliklerin kendinde eksik olduğunu, kendinin güçsüz, eksik ve yetersiz olduğunu hisseder. Karar vermesi gerektiğinde başkalarının fikrini sorar, öneri ve onay almaya çalışır; zor karar verir. Kişi diğer insanlarla olan yakın ilişkilerinde daha aşağı bir konumda olmayı kabul ediyordur ve bu durumda (farkında olmasa bile) öfkeye yol açıyordur. Bu şemaya sahip kişilerin kaygı ve depresyon gibi sorunlar yaşama ihtimali de yüksektir. Bu şemanın kökenlerinde aşırı korumacı ebeveynler ya da yeterince korumacı olamayan ebeveynler yatabilir. Bağımsızlığa giden iki adım olan “güven alanı oluşturmak “ve “özerk olmak için bu alandan uzaklaşmak” konularında eksiklik varsa, çocukta bağımlılık şeması gelişebilir.

Hastalık ve zarar karşısında dayanıksızlık:

Dünyada kendini güvende hissetmeme ve her an bir felaket korkusu içinde olma halidir. Bu şemayla ilişkili birincil duygu kaygıdır. Bu şemaya sahip kişiler hem tehlike ihtimalini abartır hem de başa çıkabilme becerisini küçümser. Kişinin korktuğu şeye bağlı olarak dayanıksızlık türleri; tıbbi felaket (örn., hastalık), duygusal felaket (örn., kontrolü kaybetme), dışsal felaket (örn., tehlikeli durumlar) şeklinde sınıflandırılabilir. Aşırı korumacı ya da yeterince koruyucu olamayan ebeveynler, çocukluk döneminde yaşanan ciddi bir hastalık ya da travmatik bir olay, dayanıksızlık şeması olan ebeveynleri model alma gibi faktörler bu şemanın oluşumunda etkili olabilir. Dayanıksızlık şeması başka birçok şemayla birlikte görülebilir. Bu şemaya sahip kişilerin kendilerine bakan, koruyan kişilere ilgi duyarak onlarla ilişki kurduğu ve böylece şemalarını pekiştirdiği görülmektedir. Bu şema, yol açtığı kaçınma nedeniyle kişileri kısıtlar ve duraklatır. Sosyal olarak zayıflatır. Batıl inançlar ve bağlantı olarak görülen obsesif kompülsif ritüeller yoğun olarak görülür. Bağımlılık ve dayanıksızlık şemaları genellikle birlikte görülür.

İç içe geçme/gelişmemiş benlik:

Normal sosyal gelişimi ve bireyleşmeyi engelleyecek düzeyde, önem verilen kişilerle aşırı yakınlık durumudur. Kişinin, başkalarının desteği, güvencesi ve ilgisi olmadan mutlu olamaması ve hayatla başa çıkamamasını içerir. Bireysel kimliğin yetersizliği, başkalarının yönlendirmesi olmadan kişinin boşluk duygusu yaşamasına yol açar. Bu kişilerin kendilerine ilişkin zayıf bir algıları vardır.

Başarısızlık:

Okul, iş gibi başarı gerektiren alanlarda yetersiz olma hissidir. Kişi, başkalarına kıyasla başarısız olduğuna inanır. Genellikle bu şemaya sahip kişilerin gerçek başarı seviyeleri kendi potansiyellerinin altındadır. Başarısızlık olasılığından kaçma eğilimi, başarılı olma ihtimalini de düşürmektedir. Başarısızlık şemasını fark etmek genellikle kolaydır. Bu şemanın temelleri genellikle çocukluk dönemindeki başarısızlık deneyimlerine bağlıdır. Performansı eleştiren ebeveynler, çok başarılı ve yüksek standartları olan ebeveynler, olumsuz şekilde karşılaştırılan kardeşler gibi faktörler bu şemanın oluşumunda etkili olabilir. Genellikle başka şemalarla bağlantılıdır.

Zedelenmiş sınırlar alanı

Bu alanda, insanların normal sınırları kabul etmede zorlanması söz konusudur. Sakin kalmak ve sınırları aşmamak zordur.

Haklılık:

Kendini ayrıcalıklı ve üstün hissetme halidir. Hayattaki gerçekçi sınırları kabul etme becerisi ile ilgilidir. Şımarık haklılık (kendini özel görme, talepkar ve kontrolcü olma hali), bağımlı haklılık (diğerlerinin güçlü olup size bakması gerektiği hissi) ve dürtüsellik (sonuçlarını düşünmeden istekler ve duygulara göre hareket etme hali) şeklinde üç türü vardır. Bu şema, ihtiyaçları aşırı vurgulamayı içerir. Haklılık şemasının kökeninde çocukluk döneminde ebeveynlerin kişiye sınır koymada yetersiz kalmasıdır. Ebeveynler yeterli disiplin ve kontrolü sağlayamamıştır ve çocuk çeşitli şekillerde ebeveyne bağımı kalacak düzeyde şımartılmıştır. Kişiler karşılıklılık ilkesini öğrenememiş olurlar.

Yetersiz öz-denetim ve öz-disiplin:

Kişinin hedeflerine ulaşmak veya duygu ve isteklerinin aşırı ifadesini engellemek için öz-denetim uygulamada zorluk yaşaması ve yetersiz kalmasıdır. Olumsuz duygu ve deneyimlerden (acı, uyuşmazlık vb.) ve sorumluluktan kaçınma ile kişisel haz uğruna aşırı çabalama söz konusudur.

Başkaları yönelimlilik alanı

Bu alanda, kişinin başkalarının gereksinimlerini, isteklerini kendininkilerden önde tutması söz konusudur.

Boyun eğicilik:

Kendi ihtiyaç ve duygularını başkalarını memnun etmek ve onların ihtiyaçlarını karşılamak için kontrolü başkalarına bırakma halidir. Bu şemaya sahip kişilerde diğer insanları memnun etme inancı hakimdir, ancak kendilerini memnun etme ihtiyacı duymazlar. Diğer insanların onları kontrol ettiğini hissederler. Boyun eğicilik kişinin kendisine olan güvenini ve benlik algısını düşürür. Boyun eğici kişiler genellikle uyumlu bir tutum sergilemesine rağmen bu tutum zaman içinde kişide pasif agresif davranış, psikosomatik belirtiler, orantısız ve ani öfke patlamaları gibi etkiler yaratabilir.

Kendini feda:

Kişinin kendini önemsemeksizin başkalarının ihtiyaçlarını gidermeye gönüllü olarak odaklanmasıdır. Bencilliğin yarattığı suçluluk duygusundan kaçınma, başkalarının acılarına aşırı hassasiyet, başkalarının acısına neden olmaktan kaçınma söz konusudur. Kendini feda eden kişilerin, çocukluk dönemlerinde yakınlarının fiziksel ve duygusal anlamda bakımına dair çok fazla sorumluluk almış olduğu görülür. Bu durum, abartılmış bir erdem şeklindedir. Başkalarının zorlamasından çok kişinin kendi isteğiyle gerçekleşir.

Onay arayıcılık:

Başkalarından onay alma, tanınma, ilgi görmeye aşırı önem verme halidir. Kişinin kendisine duyduğu saygı başkalarından gelen tepkilere bağlıdır. Reddedilmeye karşı aşırı hassasiyet söz konusu olabilir. Kişi, başkalarından onay veya ilgi görebilmek için başarı, para veya statü gibi konulara aşırı önem veren bir tutum sergileyebilir. Başkaları üzerinde iyi bir izlenim bırakmak amaçlanır.

Aşırı tetikte olma ve baskılanma alanı

Bu alanda, insanların kendiliğinden ortaya çıkan duyguları ve gereksinimleri dile getirmekten ve deneyimlemekten kaçınmaları söz konusudur.

Karamsarlık/kötümserlik:

Hayatın olumsuz yönlerine (ölüm, acı, hayal kırıklığı, vb.) aşırı odaklanma ve olumu yönlerini küçümseme halidir. Kişinin; bir şeylerin şu anda iyi gitmesine rağmen sonunda bozulacağına veya eninde sonunda her şeyin kötüye gideceğine dair inançları vardır. Kişi, hata yapma veya kötü duruma düşme kaygısı yaşar. Kronik endişe, dikkat, şikayet veya kararsızlık gibi özellikler gösterirler.

Duygusal baskılanma:

Başkaları tarafından reddedilmekten, utanç duygusundan, kontrolü kaybetmekten kaçınmak gibi sebeplerle anlık doğal duygu, davranış ve düşüncelerin baskılanması halidir. Bunları göstermeyi uygunsuz, önemsiz, gereksiz ya da saçma bulurlar. 1) Öfke ve saldırganlığın bastırılması, 2) olumlu dürtülerin bastırılması (mutluluk, cinsellik vb.), 3) duygu ve ihtiyaçlar ile ilgili serbest bildirim veya kırılganlığı ifade etmede güçlük, 4) aşırı mantıksal olmaya çalışıp duyguları görmezden gelme gibi alanlarda yaygınlık görülür.

Yüksek standartlar:

Kişinin kendisi ve başkaları ile ilgili aşırı yüksek beklentiler içinde olma halidir. Bu yüksek beklentileri karşılamak için aşırı çaba söz konusudur. Kişide baskı duygusu hakimdir; gevşemek ve hayattan zevk almak çok zordur. Sürekli en iyi olmak ve mükemmele ulaşma çabası mevcuttur. Bu standartlar karşılanamadığında kişide gerginlik, stres, huzursuzluk, öfke gibi olumsuz duygular ortaya çıkar. Bu kişiler, kendi standartlarının yüksek olduğunun genellikle farkında değildir. Yüksek standartlar şemasına sahip kişilerde baş ağrısı, bağırsak rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, uykusuzluk, panik atak, kalp sorunları, mide sorunları gibi sağlık sorunları sıkça görülebilir. Zorlantılılık, başarı odaklılık ve statü yönelimlilik yüksek standartların üç alt tipidir. Ebeveynler tarafından koşullu sevgi almak, yüksek beklentileri karşılayamadığı için ebeveynler tarafından eleştirilmek, ebeveynlerin yüksek standart modelleri olması gibi faktörler bu şemanın kökenlerini oluşturabilir. Düzen, başarı ve statüye çok fazla odaklanan kişi, kendi doğal benliğiyle bağlantıyı kaybederek fiziksel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını arka plana atabilir.


Cezalandırıcılık:

Kişinin yaptığı hatalar nedeniyle ağır bir şekilde cezalandırılması gerektiğine dair inancı içerir. Kişi kendisini veya başkalarını affetmekte zorlanır. Hafifletici sebepleri dikkate alma, insani kusurları göz önünde bulundurma, empati kurma gibi konularda isteksizlik duyar. Beklentileri veya standartları karşılanmayınca öfkelenme, sabırsızlanma, cezalandırıcı olma gibi eğilimleri vardır. Kendilerine ve başkalarına karşı acımasız ve sabırsız olma ihtimalleri yüksektir.


*Çocukluk çağında güven ve emniyet eksikliği “terkedilme” ve “güvensizlik/kötüye kullanılma”; tek başınıza iş yapabilme beceriniz “bağımlılık/yetersizlik” ve “hastalık ve zarar karşısında dayanıksızlık”; başkaları ile olan duygusal bağlılığınızın gücü “duygusal yoksunluk“ ve “sosyal izolasyon/yabancılaşma”; özgüveniniz “kusurluluk/utanç” ve “başarısızlık”; ne istediğinizi ifade etme biçiminiz ve gerçek ihtiyaçlarınızın karşılanması “boyun eğme” ve “yüksek standartlar” şemalarıyla ilişkilidir. Bu nedenle, terapide karşılanması gereken ilişkili temel gereksinimler “kopukluk ve reddedilme” alanı için “güvenli bağlanma, kabul, bakım”; zedelenmiş özerklik ve performans alanı için “özerklik, yeterlik, kimlik hissi”; “zedelenmiş sınırlar” alanı için “gerçekçi sınırlar, özdenetim”; “başkaları yönelimlilik” alanı için “gereksinimlerin ve duyguların özgürce dile getirilmesi”; “aşırı tetikte olma ve baskılanma” alanı için “kendiliğindenlik ve oyun”dur.


*Şemalar çoğunlukla koşulsuzdur. Yani kişi ne yaparsa yapsın sonuç değişmeyecektir. Başarısız, değersiz, kötü, sevilmez olduğu ve hiçbir şeyin bunu değiştiremeyeceğine inanır. Bu durum da umutsuzluğu beraberinde getirir. Öte yandan, sonradan gelişen şemalar koşulludur. Kişi, sonuçları değiştirebileceğine; başarılı, sevilir, iyi, değerli olabileceğine inanır. Bu durumda umut vardır. Koşullu şemalar, koşulsuz şemaları ortadan kaldırmak amacıyla oluşur ve bu nedenle ikincildir. Bunlar; kusurluluğa tepki olarak yüksek standartlar ya da kendini feda, terk edilmeye tepki olarak boyun eğicilik gibi olabilir. Ancak koşullu şemaların gerektirdiği şekilde davranmak her zaman mümkün olmayabilir.

Şema başa çıkması

Herkes şemalarıyla farklı şekillerde başa çıkmaya çalışır. Bu durum üzerinde mizaç özelliklerimiz ve hangi ebeveyni model aldığımız etkili olabilir. Şema teslimi, şema kaçınması ve şema aşırı telafisi olmak üzere üç tür şema başa çıkma tarzı vardır.

Şema teslimi:

Olayları şemayla uyumlu olacak şekilde çarpıtarak yorumlamaktır. Şema hep kişiyle birliktedir. Şema tetiklendiğinde güçlü duygular yaratır. Kişi, şemayı sürdürecek şekilde davranır. Her ne kadar sağlıksız da olsa, insanlar alışık oldukları durum ve şartlarda kendilerini daha güvende hissederler.

Şema kaçınması:

Kişi, şemayı düşünmekten ve hissetmekten kaçmaktadır. Şemayı tetikleyebilecek olay ve durumlardan kaçınır. Düşünce, duygu ve davranışları şema hiç yokmuş gibi işler. Şemayla birlikte ilişkili duygular tetiklendiğinde ise kişi onları azaltabilmek için aşırı yeme, aşırı uyuma, aşırı temizlik, aşırı çalışma, ilaç/alkol kullanma gibi tepkiler gösterir. Hissedilen duygular acı verici olduğundan kişi bunlarla yüzleşmek istemez. Bu nedenle de kaçınmanın dezavantajı şemayla yüzleşilemediği için şemanın üstesinden hiç gelememektir. Kişi kısa vadede acıdan kaçınır ama uzun vadede sorunları çözememiş olur. Böylece şema sürdürülmüş olur ve değişim gerçekleşemez.

Şema aşırı telafisi:

Şemayla baş edebilmek için kişi kendini ve başkalarını, durumun tersinin doğru olduğuna inandırır. Bu, kırılganlıktan bir kaçış yoludur. Kişi özel, mükemmel, üstünmüş gibi hisseder, davranır ve düşünür. Bu durum aşağılanmaya, eleştirilmeye, alay edilmeye karşı geliştirilen bir stratejidir. Kişiler içlerinde hissettikleri değersizlik, başarısızlık, eksiklik gibi duyguları başarıları ve/veya aşırı yönleriyle maskelerler. Bu durum başta dışarıdan sağlıklı gibi görünse de aşırıya kaçtığında kişinin yalnız kalmasına, sevdiği kişi ve şeyleri kaybetmesine yol açabilir. İzole olmuş ve şemayla yüzleşememiş olduğu için sorunlar çözülemez ve şema sürdürülür.

Şemalar Nasıl Değişir?

1. Şemanızı adlandırın ve tanımlayın.
2. Şemanızın çocukluktaki kökenini anlayın.
3. Şemanıza karşı bir dava oluşturun. Onun geçerliliğini mantıklı bir şekilde çürütün.
4. Şemanızın oluşmasına yardımcı olan ebeveyn, kardeş veya akranınıza mektuplar yazın.
5. Şema örüntünüzü dikkatli bir şekilde inceleyin.
6. Şema örüntünüzü bozun.
7. Denemeye devam edin.
8. Ebeveynlerinizi affedin.

Değişime Karşı Engeller Nelerdir?

1. Şemanızı kabul etmek ve sorumluluğunu almak yerine karşıt saldırıya geçiyorsunuz.
2. Şemanızı deneyimlemekten kaçıyorsunuz.
3. Şemanızı kendinize karşı henüz çürütmediniz ve hala kabul ediyorsunuz.
4. Çok zor olan bir şema veya adımla başladınız.
5. Mantıklı düzeyde şemanızın yanlış olduğunu fark ediyorsunuz ama duygusal olarak hala şemanın doğru olduğunu hissediyorsunuz.
6. Değişim hakkında sistemli ve disiplinli olamadınız.
7. Planınız önemli bir noktayı kaçırıyor.
8. Sorununuz kendinizin düzeltemeyeceği kadar derin köklü ya da yerleşik.


Modlar

Şema ve/veya şemaların birlikte tetiklenmesi sonucunda kişinin içine girdiği duygusal ve davranışsal durum olarak tanımlanabilir.

* İşlevsel olmayan çocuk modları:

Kırılganlık

Yalnız çocuk: Kişi, kendini yalnız bir çocuk gibi hisseder. Çocukken duygusal gereksinimleri karşılanmadığı için kendisini duygusal olarak boş, yalnız, sevilmeyen biri olarak hisseder.

Terk edilmiş çocuk: Ebeveyn, çocuğu uzun bir süre yalnız bırakmıştır. Kişi, yoğun bir terk edilme korkusu yaşar.

Kötüye kullanılmış çocuk: Ebeveyn, çocuğa şiddet uygulamıştır. Kişi yoğun bir kötüye kullanılma korkusu yaşar.

Küçümsenmiş/aşağılanmış çocuk: Çocukluk yaşantıları ile ilgili küçümsenmişlik ve aşağılanma duygusu yaşar.

Bağımlı çocuk: Yetiştirilme tarzından kaynaklı özgüven ve özerklik gelişiminin yetersizliği sonucunda yetişkin hayatının gereklilikleri karşısında eziklik hissi nedeniyle kendisine bakım verilmesini ister.

Yoksun çocuk: Ebeveyn, çocuğa sevgi göstermemiştir.

Kusurlu çocuk: Ebeveyn, çocuğu sert bir şekilde eleştirmiştir.

Öfke

Öfkeli çocuk: Kişi, terk edilme, kötüye kullanılma gibi şemaları ile ilgili haksız davranış algıladığında, ihtiyaçları giderilmediğinde doğrudan öfkelenir.

İnatçı çocuk: Kişi, başkaları tarafından inatçı ve dik kafalı olarak görülür. Öfkeli hisseder ama öfkesini açık bir şekilde değil dolaylı olarak yansıtır.

Kızgın çocuk: Kişi, diğer insanlara veya eşyalara zarar vermek gibi denetleyemediği bir saldırganlıkla yoğun hiddet duygusu yaşar. Kişi öfkesini davranışa, saldırıya dönüştürebilir.

Denetim eksikliği

Dürtüsel çocuk: Kişi, başkalarının sınırlarını dikkate almadan, dürtüsel bir şekilde kendi hazzının peşinde koşar ve ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Sorumsuz, bağımsız, ketlenmemiş bir çocuk gibidir.

Denetimsiz çocuk: Kişi, sıradan ve sıkıcı işleri yapmak için kendisini zorlayamaz veya kısa sürede vazgeçer.

* İşlevsel olmayan ebeveyn modları:

Ceza

Cezalandırıcı ebeveyn:

Kişi, çocukluk döneminde ihtiyaçlarını ifade ettiğinde ya da hata yaptığında ebeveynleri tarafından cezalandırılmış, eleştirilmiş ya da kısıtlanmıştır. Cinsel istismar, fiziksel istismar, duygusal istismar, ihmal, ağır cezalar bu modun ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Bu modda kişi, ebeveyninin acımasız ve sert sesini benimser ve kendini ya da başkalarını cezalandırır.

Eleştiri

Talepkar ebeveyn:

Kişi, çocukluk döneminde ebeveyninin gerçekçi olmayan yüksek beklentileri nedeniyle baskı altında kalmıştır ve ebeveyninin çok sık olarak hayal kırıklığına uğradığını fark ederek utanç duymuştur. Bu modda kişi, yüksek beklenti ve sorumluluk düzeyini benimser ve bunlara ulaşmak için kendini ve başkalarını baskı altına alır. Başarısızlık duygusu içeren ve suçluluk duygusu içeren olmak üzere iki şekilde görülebilir. Kişi gerçek duygularını dile getirmenin ya da kendiliğindenliğin yanlış olduğunu düşünür.

* İşlevsel olmayan başa çıkma modları:

Teslim olma

Kişinin, modun kurallarına uygun şekilde davranış göstermesi halidir.

Söz dinleyen teslimci:

Bu modda kişi teslim olmayı, pasif kalmayı ve bağımlılığı benimser. Daha güçlü bir figür karşısında kendisini savunmasız olarak görür ve onu memnun etmek zorunda hisseder. Başkalarının kendisini ihmal, istismar, kontrol etmelerine veya değersizleştirmelerine izin verebilir.

Kaçınma

Modla ilişkili duygularla ve sorunlarla yüzleşmemek için bunlardan kaçma halidir.

Kopuk korungan:

Bu modda kişi duygusal ve sosyal geri çekilme, iletişimsizlik, izolasyon ve davranışsal kaçınmayı benimser. İncinmekten kendilerini korumak için duygularını kapatırlar. Aşırı kendine güven, bağımlı kendini yatıştırma, hayal kurma, mızmızlanma, kendi kendini uyarma (tehlikeli spor faaliyetleri, cinsel içerik vb.) gibi davranışlar gözlemlenebilir. Böylece şemanın yarattığı olumsuz duygulardan korunmaya çalışır.

Kaçıngan korungan:

Davranışsal kaçınma ön plandadır. Kişi, zorlayıcı veya çatışmalı sosyal durumlardan, duygulardan, uyaranlardan kaçınabilir.

Öfkeli korungan:

Bu modda, kişi diğerleri ile arasına mesafe koymak için aralarına öfke duvarı örer. Tehdit olarak algıladığı diğer insanlardan kendini korumak için öfkeyi kullanır.

Kopuk kendini uyuşturan:

Kişi, kendini uyuşturacak, uyutacak veya dikkatini duygularından uzaklaştıracak etkinliklerle meşgul olur. İşkoliklik, kumar bağımlılığı, ekstrem sporlar, aşırı bilgisayar oyunları oynama, aşırı yeme, hayal kurma gibi davranışlar gibi tek başına yapabileceği aktivitelere kompülsif bir şekilde odaklanmaktadır.

Aşırı telafi

Modun tersi şekilde davranma halidir.

Büyüklenmeci:

Bu modda kişi, kusurluluk hissinin tam tersi olarak başkalarına karşı mükemmel ve üstün görünmeye çalışır. Rekabetçi, unvan arayan, iftira atan, kötüye kullanan bir tutum sergileyebilir. Genellikle bencildir, kendisini över ve başkalarına çok az empati gösterir. Başkalarının ona özel biri gibi davranmasını, üstün hissettirmesini bekler.

İlgi bekleyen:

Kişi, diğer insanların dikkatini çekmek ve onayını almak için fevri, uygunsuz, abartılı davranışlar sergileyebilir. Yalnızlık hissini ve tanınma ihtiyacını gidermeye çalışır.

Aşırı denetimci:

Kişi, algılanan veya gerçek tehditlere karşı ayrıntılı düşünerek, dikkatini odaklayarak, aşırı denetim sağlamaya çalışarak hazırlıklı olmayı amaçlar.

- Mükemmelliyetçi aşırı denetimci: Kişi, mükemmeliyetçiliğe odaklanarak denetim sağlamaya ve olumsuzlukları engellemeye çalışır.

- Paranoid aşırı denetimci: Kişi, tetikte olmaya, şüphesinden dolayı diğer insanların davranışlarını incelemeye ve denetlemeye çalışır.

Zorba ve saldırgan:

Bu modda kişi kendisine hükmedildiği düşüncesinin tersi olarak başkalarına zorbalık eder. İstediği şeyi elde etmek veya zararlardan korunmak için tehdit, zorbalık ve saldırganlığa başvurur.

Entrikacı ve manipülatif:

Tasarlanmış bir şekilde yalan söyleme, kandırma veya manipülasyona başvurur. Başkalarını kurbanlaştırmaya veya cezadan kurtulmaya çalışmak için bu şekilde davranabilir. Bu mod daha çok adli suçlularda veya narsistik kişilik bozukluğu olan kişilerde görülebilir.

Kurnaz avcı:

Kişi, soğukkanlı ve acımasız bir saldırganlıkla tehditleri, rakipleri veya engelleri ortadan kaldırmaya çalışır.
* Sağlıklı modlar:

Mutlu çocuk:

Kişi, sevgi ve mutluluk hisseder. Çocukken ihtiyaçları yeterince giderilmiştir. Bu moddayken kişi neşe veren ve merak uyandıran oyun ve yaşantıların tadını çıkarabilir.

Sağlıklı yetişkin:

Kişinin işlevsel, sağlıklı, erişkin yanıdır. Çocukluk döneminde temel duygusal ihtiyaçların karşılanmış olmasına bağlıdır. Sağlıklı erişkin modunu kurmak ve güçlendirmek temel amaçtır. Bazı insanlar zayıf, bazı insanlarsa güçlü bir sağlıklı yetişkin moduna sahiptir.


Terapide modlar üzerinden çalışılarak da şema terapi yaklaşımı uygulanabilir.

Şema mod çalışması adımları şu şekildedir:

1. Kişinin modlarını tespit etmek ve isimlendirmek,
2. Modların kökeni ve çocukluk veya ergenlikteki uyumlu değerini incelemek,
3. Varolan sorunları ve belirtileri modlara bağlamak,
4. Başka bir moda erişimi engelliyorsa bir modu bırakmanın veya değişimin olumlu yanlarını göstermek,
5. Hayal kurma yoluyla “incinebilir çocuk”a ulaşmak,
6. Modlar arası diyalog yürütmek. Başlangıçta terapistin sağlıklı yetişkin modunu modellemesi ve kişiden bu modu oynamasını istemek,
7. Kişinin terapi seansı dışında da hayatında mod çalışmasını genelleştirmesinde yardımcı olmak.

Kaynakça

Jacob, G., van Genderen, H., & Seebauer, L. (2018). Mod terapisi: Diğer yollardan gitmek. Yaşam örüntülerini anlamak ve değiştirmek. (10. Basım). (M. Şaşıoğlu, Çev. Ed.) İstanbul: Psikonet Yayınları. (Orijinal çalışma basım tarihi: 2011).

Jacob, G., & Arntz, A. (2016). Uygulamada şema terapi: Şema mod yaklaşımına giriş rehberi. (G. Soygüt Çev. Ed.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi: 2011).

Young, J. E., & Klosko, J. S. (2017). Hayatı yeniden keşfedin: Daha cesur, üretken ve doyumlu bir hayat için gerekli araçlar. (14. Basım). (H. A. Karaosmanoğlu, & E. Tuncer, Çev. Ed.). İstanbul: Psikonet Yayınları. (Orijinal çalışma basım tarihi: 1993).

Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2017). Şema terapi. (3. Basım). (T. Özaakaş, Çev. Ed.). İstanbul: Litera Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi: 2003).
Kaynakça
Yazan
Uzm.Psk.Özlem YILMAZ
 
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Şema Terapi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Özlem YILMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Özlem YILMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Uzm.Psk.Özlem YILMAZ
Uzman Klinik Psikolog
 
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Özlem YILMAZ'ın Makaleleri
► Şema Terapi Yaklaşımı Psk.Ebrar YENİCE KANIK
► Şema Terapi Nedir? Psk.Dnş.Yusuf BAYALAN
► Şemalar, Şema Terapisi ve Bağlanma Dr.Psk.Ali İhsan YAKA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Şema Terapi' başlığıyla benzeşen toplam 28 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aleksitimi Aralık 2018
► Kaygı Duyarlılığı Aralık 2018
► Yaşam Kalitesi Aralık 2018
► Yaygın Kaygı Bozukluğu Aralık 2018
► Sağlık Kaygısı Aralık 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


22:00
Top