Çocuk ve Oyun
ÇOCUK VE OYUN
Oyun; kısa bir tanımıyla çocuklara sayısız fayda sağlayan, öğrenme ve eğlenme aracıdır. Çocuk oyun oynayarak hayatı keşfeder, anlamlandırır, öğrenir. Yetişkinler için konuşmak iletişim aracıyken çocuğu iletişim aracı oyundur. Yaşadığı her şeyi oyuna aktarması sebebiyle çocuk için oyun çok önemli yer tutmaktadır. Oyun kuruşu, oyunu oynarken söyledikleri, oyunu nelerle kurup kurmayacağı bile çok önem arz etmektedir.
Çocukların günlük yaşamda ifade edemediklerini, anlatamadıklarını çocuk alanında uzmanlaşmış ruh sağlığı profesyonelleri oyun terapisi sayesinde anlarlar. Oyun terapisinde çocuk bir sürü sistematik ve anlamlı oyuncaklarla donatılmış odaya alınır, terapist onun oyun kurmasını izler ve davet ederse de onunla oynayarak bu süreci sürdürür. Burada terapist onun iç dünyasını anlamaya çalışır. Sistemli ve doğru sorular yöneltildiği takdirde çocuk içinde yaşadıklarını oyununa dökecektir ve doğru bir yöntemle sürece devam edilmiş olacaktır.
Oyun çocuğun gelişimi açısından oldukça fazla bir öneme sahiptir. Çocuk için oyun bir iştir. Çocuklar oyunlarını önemserler ve oyununa odaklanırlar aynı zamanda oynarken de öğrenirler.
Çocuklar oyundan mahrum edilmemelidir, çünkü oyunsuz kaldıklarında sadece eğlenceleri değil, öğrenmeleri de tatmin olmaz. Çocukların her gün belirli saatlerde oyun oynamaları gerekmektedir. Oyun çocuk için doyurulması gereken bir ihtiyaçtır.
Gelişim açısından oyun çocuğun; bedensel, dilsel, zihinsel ve kaba- ince motor kas becerilerinin gelişimini destekler. Oyunla çocuk yeteneklerini keşfeder, kendini ifade etmede kolaylık yaşar. Ayrıca oyun saldırganlık dürtülerinin boşaltımını da sağlar. En güçlü dürtülerden biridir. Çocuklar çoğu zaman da kaygılarını bastırmak için oyun oynarlar bu şekilde kaygı seviyelerinde düşme görülmektedir. Bu yüzdendir ki çocuktan oyunu mahrum etmemek gerekir. Çocuk oynarken tecrübe edinir, çocuk için zenginlik oyunlardadır. Çocukların kişilikleri oyunlarda gelişir. Oyun yaratıcılıklarının kanıtıdır.
Çocuklar başta ya yalnız ya da onlara bakım veren kişilerle oynarlar. Oyun arkadaşı olarak başkasına ihtiyaçları yoktur ama sonra çocuk oyun oynaya oynaya bir oyun arkadaşına ihtiyaç duymaya başlarlar. Çocuklarda yetişkinler gibi dost ve düşman edinirler, oyun arkadaşları vardır ama oyun dışında kolay kolay arkadaş edinme davranışında bulunmazlar. Yani oyun sosyal ilişkileri de geliştirir.
Oyun çocuğun gerçekle gerçek olmayanı ayırt etmesini sağlar. Arkadaşlarıyla oynamak çocuğa toplu yaşam kurallarını kurallarını öğretir ve işbirlikçi paylaşımcı olmasını sağlar. Çocukların toplum ve ahlak kurallarını öğrenip uygulamasında da oyunun payı yadsınamayacak kadar büyüktür. Çocuğun oyundaki davranış tutumuyla ailede gördüğü sahiptir. Aşırı hoşgörülü aileden gelen çocuklar oyunun kurallarına adapte olamazlar, her zaman olduğu gibi yine kendi istedikleri şekilde olmasını ister. Otoriter ve baskıcı tutumla yetişen çocuklar da oyunlarda çok silik ve pasif kalabilirler. İstediklerini açıkça ifade edemeyebilirler. Demokratik güven verici tutumla yetişmiş çocuklar da ise her şey olması gerektiği gibidir; çocuk istediklerini açıkça ifade edebilmesine karşın mızıkçı da değildir, kurallara uyar ama kendi de fikrini ortaya atar.
Oyun gelişimi oyuncaklara yaşa bağlı olarak değişir. 2-3 aylık bebeğin oyun faaliyeti yakınındaki nesneleri yakalamaktan ibarettir. Sonrasında kaba motor kaslar geliştiğinde çocuğun el kol faaliyeti artar ve oyunları da farklılaşır. Etraflarındaki objeleri yakalar, inceler. Oynarken keşfeder. Oyuncakları çeker, çarpar, işlevlerini bilmez, ağzına alır yani serbest bir şekilde oynar.
2 yaşa ulaştığında çocuklar kendi kültürlerini yansıtan oyunlar oynarlar. Bebeklerle konuşurlar onlara bakım veren kişilerin onlara yaptıklarını yaparlar, bebeği beslerler, bebeği uyuturlar. Mutfak eşyalarına yönelirler, etrafı karıştırmak isterler. Boş bardaktan su içerler ve etrafındaki insanlara da ikram ederler. Evcilik kurarlar ve bir düzen içerisinde oynarlar. Bir süre sonra insanları ya da hayvanları taklit biçiminde farklılaşır.
Çocuk başkalarıyla oynadıkları oyunlarda kendini değişik kişilerin yerine koyar. Baba, öğretmen, anne olur ve bu rolleri oynarken kendinin diğerlerinden farklı olduğunu görür. Oyun çocuğa kendini tanıtan bir etkinlikler bütünüdür, hem kendini hem çevresini. Oyun çocuğun yaratıcılığını sergilediği ortamdır.
Oyun süreci bir gelişim içersinde devam eder. İlk başta tek başına oynarlar. Burada çocuk sadece oyuncakları ve kendisiyle baş başa olmak ister sonrasında başka bir oyunu izleme evresine geçilir burada da çocuk hiçbir etkileşim göstermeden başka bir oyunu izler. Sonrasında paralel oyun evresine geçilir bunda da birçok çocuk aynı ortamda oyun oynarken beraber oynuyormuş gibi görünseler de aslında çocuklar burada tek başlarına oynarlar. Ortak bir oyunu sergiliyormuş gibi görünseler de hepsi tek başlarına oynuyorlardır. Sonraki evre birlikte oynanan oyun evresidir. Burada çocuklar kimi zaman birbirlerinin fikirlerinden yararlanırlar ve oyuncaklarını birbirleriyle paylaşırlar. Bir sonraki evre de işbirliğine dayalı kurallı oyun evresidir burada artık çocuk biraz daha büyümüştür ve amaç organize bir şekilde belirli bir sonuç için oyun oynamaktır. Saklambaç, yakartop gibi kurallı oyunları oynamayı öğrenen çocuk ilerleyen yaşlarında toplum ve ahlak kurallarına uyma zorluğu da çekmeyecektir.
Yaşamın ilk yıllarında çocuklar gelişimlerine göre şekillere ve seslere duyarlıdırlar. İlk ayların oyuncakları görsel ve işitsel özelliğe sahip oyuncaklar olmalıdır. İlk bir buçuk yıllık süreçte oyuncakları kırılmayan, esnek, yumuşak olmalıdır.
18. aydan sonra keşif dönemi başlar burada çocuk yürümeyi de öğrenmiştir ve dünyayı tanımak istiyordur. Legoları inşa etmekten bir şeyleri birleştirip çıkartmaktan hoşlanırlar. Hareket edebildikleri bir dönem olduğu için arabaları sürmekten bebek arabasını itmekten keyif duyacaklardır. Deneyimsel açıdan hem keyif alacağı hem de oynarken mutlu olacağı bir diğer malzemede sudur ve su ile oynarken gayet yaratıcıdırlar.
Açık bir alanda çocuğun kum ve su ile oynamasına imkan verilmelidir. Bu onun hem yaratıcılığını açığa çıkaracak hem eğlenceli hem de zihinsel olarak onu geliştirecek bir aktivitedir.
Çocuğun etrafındaki her şey onun için oyuncak olma kapasitesine sahiptir bu bazen bir yastık bazen bir tencere olabilir. Çocuklara bu durumlarda fırsat vermeli ve engellememeliyiz.
Çocuğa oyuncak seçerken de daha eğitici olmasına özen göstermelidir. Onlara hayata dair bir şeyleri sayıları, sembolleri, hayvanları öğreten aynı zamanda eğlenceli oyuncaklar daha iyi olacaktır. Bunun yanında aile çocuğu engellememeli, çocuğa kızmamalıdır.
Onlar hayatı yeni yeni öğrenirken her şeyi kurcalamak isteyeceklerdir. Bu durum çok normal karşılanmalıdır.
Aileler olarak etkinlik zamanları düzenlenilmeli ve çocuğun oyununa zaman zaman anne babanın da katılımı çocuğa değerli hissettirecektir.
Günümüzde ebeveynlerin çalışıyor olması, işten yorgun gelmesi, teknolojinin bu kadar ilerlemiş olması zaman zaman çocuğu tablete ya da telefona itiyor. Bu durumun çok yanlış olduğunu ve çocukların gelişimi için çok zararlı olduğunu bilmeleri gerekiyor. Bu konuda mümkünse çocuğu bunlarla hiç tanıştırmamak, yapılamıyorsa zaman kısıtlaması yapılması gerekmektedir.
Oyun; kısa bir tanımıyla çocuklara sayısız fayda sağlayan, öğrenme ve eğlenme aracıdır. Çocuk oyun oynayarak hayatı keşfeder, anlamlandırır, öğrenir. Yetişkinler için konuşmak iletişim aracıyken çocuğu iletişim aracı oyundur. Yaşadığı her şeyi oyuna aktarması sebebiyle çocuk için oyun çok önemli yer tutmaktadır. Oyun kuruşu, oyunu oynarken söyledikleri, oyunu nelerle kurup kurmayacağı bile çok önem arz etmektedir.
Çocukların günlük yaşamda ifade edemediklerini, anlatamadıklarını çocuk alanında uzmanlaşmış ruh sağlığı profesyonelleri oyun terapisi sayesinde anlarlar. Oyun terapisinde çocuk bir sürü sistematik ve anlamlı oyuncaklarla donatılmış odaya alınır, terapist onun oyun kurmasını izler ve davet ederse de onunla oynayarak bu süreci sürdürür. Burada terapist onun iç dünyasını anlamaya çalışır. Sistemli ve doğru sorular yöneltildiği takdirde çocuk içinde yaşadıklarını oyununa dökecektir ve doğru bir yöntemle sürece devam edilmiş olacaktır.
Oyun çocuğun gelişimi açısından oldukça fazla bir öneme sahiptir. Çocuk için oyun bir iştir. Çocuklar oyunlarını önemserler ve oyununa odaklanırlar aynı zamanda oynarken de öğrenirler.
Çocuklar oyundan mahrum edilmemelidir, çünkü oyunsuz kaldıklarında sadece eğlenceleri değil, öğrenmeleri de tatmin olmaz. Çocukların her gün belirli saatlerde oyun oynamaları gerekmektedir. Oyun çocuk için doyurulması gereken bir ihtiyaçtır.
Gelişim açısından oyun çocuğun; bedensel, dilsel, zihinsel ve kaba- ince motor kas becerilerinin gelişimini destekler. Oyunla çocuk yeteneklerini keşfeder, kendini ifade etmede kolaylık yaşar. Ayrıca oyun saldırganlık dürtülerinin boşaltımını da sağlar. En güçlü dürtülerden biridir. Çocuklar çoğu zaman da kaygılarını bastırmak için oyun oynarlar bu şekilde kaygı seviyelerinde düşme görülmektedir. Bu yüzdendir ki çocuktan oyunu mahrum etmemek gerekir. Çocuk oynarken tecrübe edinir, çocuk için zenginlik oyunlardadır. Çocukların kişilikleri oyunlarda gelişir. Oyun yaratıcılıklarının kanıtıdır.
Çocuklar başta ya yalnız ya da onlara bakım veren kişilerle oynarlar. Oyun arkadaşı olarak başkasına ihtiyaçları yoktur ama sonra çocuk oyun oynaya oynaya bir oyun arkadaşına ihtiyaç duymaya başlarlar. Çocuklarda yetişkinler gibi dost ve düşman edinirler, oyun arkadaşları vardır ama oyun dışında kolay kolay arkadaş edinme davranışında bulunmazlar. Yani oyun sosyal ilişkileri de geliştirir.
Oyun çocuğun gerçekle gerçek olmayanı ayırt etmesini sağlar. Arkadaşlarıyla oynamak çocuğa toplu yaşam kurallarını kurallarını öğretir ve işbirlikçi paylaşımcı olmasını sağlar. Çocukların toplum ve ahlak kurallarını öğrenip uygulamasında da oyunun payı yadsınamayacak kadar büyüktür. Çocuğun oyundaki davranış tutumuyla ailede gördüğü sahiptir. Aşırı hoşgörülü aileden gelen çocuklar oyunun kurallarına adapte olamazlar, her zaman olduğu gibi yine kendi istedikleri şekilde olmasını ister. Otoriter ve baskıcı tutumla yetişen çocuklar da oyunlarda çok silik ve pasif kalabilirler. İstediklerini açıkça ifade edemeyebilirler. Demokratik güven verici tutumla yetişmiş çocuklar da ise her şey olması gerektiği gibidir; çocuk istediklerini açıkça ifade edebilmesine karşın mızıkçı da değildir, kurallara uyar ama kendi de fikrini ortaya atar.
Oyun gelişimi oyuncaklara yaşa bağlı olarak değişir. 2-3 aylık bebeğin oyun faaliyeti yakınındaki nesneleri yakalamaktan ibarettir. Sonrasında kaba motor kaslar geliştiğinde çocuğun el kol faaliyeti artar ve oyunları da farklılaşır. Etraflarındaki objeleri yakalar, inceler. Oynarken keşfeder. Oyuncakları çeker, çarpar, işlevlerini bilmez, ağzına alır yani serbest bir şekilde oynar.
2 yaşa ulaştığında çocuklar kendi kültürlerini yansıtan oyunlar oynarlar. Bebeklerle konuşurlar onlara bakım veren kişilerin onlara yaptıklarını yaparlar, bebeği beslerler, bebeği uyuturlar. Mutfak eşyalarına yönelirler, etrafı karıştırmak isterler. Boş bardaktan su içerler ve etrafındaki insanlara da ikram ederler. Evcilik kurarlar ve bir düzen içerisinde oynarlar. Bir süre sonra insanları ya da hayvanları taklit biçiminde farklılaşır.
Çocuk başkalarıyla oynadıkları oyunlarda kendini değişik kişilerin yerine koyar. Baba, öğretmen, anne olur ve bu rolleri oynarken kendinin diğerlerinden farklı olduğunu görür. Oyun çocuğa kendini tanıtan bir etkinlikler bütünüdür, hem kendini hem çevresini. Oyun çocuğun yaratıcılığını sergilediği ortamdır.
Oyun süreci bir gelişim içersinde devam eder. İlk başta tek başına oynarlar. Burada çocuk sadece oyuncakları ve kendisiyle baş başa olmak ister sonrasında başka bir oyunu izleme evresine geçilir burada da çocuk hiçbir etkileşim göstermeden başka bir oyunu izler. Sonrasında paralel oyun evresine geçilir bunda da birçok çocuk aynı ortamda oyun oynarken beraber oynuyormuş gibi görünseler de aslında çocuklar burada tek başlarına oynarlar. Ortak bir oyunu sergiliyormuş gibi görünseler de hepsi tek başlarına oynuyorlardır. Sonraki evre birlikte oynanan oyun evresidir. Burada çocuklar kimi zaman birbirlerinin fikirlerinden yararlanırlar ve oyuncaklarını birbirleriyle paylaşırlar. Bir sonraki evre de işbirliğine dayalı kurallı oyun evresidir burada artık çocuk biraz daha büyümüştür ve amaç organize bir şekilde belirli bir sonuç için oyun oynamaktır. Saklambaç, yakartop gibi kurallı oyunları oynamayı öğrenen çocuk ilerleyen yaşlarında toplum ve ahlak kurallarına uyma zorluğu da çekmeyecektir.
Yaşamın ilk yıllarında çocuklar gelişimlerine göre şekillere ve seslere duyarlıdırlar. İlk ayların oyuncakları görsel ve işitsel özelliğe sahip oyuncaklar olmalıdır. İlk bir buçuk yıllık süreçte oyuncakları kırılmayan, esnek, yumuşak olmalıdır.
18. aydan sonra keşif dönemi başlar burada çocuk yürümeyi de öğrenmiştir ve dünyayı tanımak istiyordur. Legoları inşa etmekten bir şeyleri birleştirip çıkartmaktan hoşlanırlar. Hareket edebildikleri bir dönem olduğu için arabaları sürmekten bebek arabasını itmekten keyif duyacaklardır. Deneyimsel açıdan hem keyif alacağı hem de oynarken mutlu olacağı bir diğer malzemede sudur ve su ile oynarken gayet yaratıcıdırlar.
Açık bir alanda çocuğun kum ve su ile oynamasına imkan verilmelidir. Bu onun hem yaratıcılığını açığa çıkaracak hem eğlenceli hem de zihinsel olarak onu geliştirecek bir aktivitedir.
Çocuğun etrafındaki her şey onun için oyuncak olma kapasitesine sahiptir bu bazen bir yastık bazen bir tencere olabilir. Çocuklara bu durumlarda fırsat vermeli ve engellememeliyiz.
Çocuğa oyuncak seçerken de daha eğitici olmasına özen göstermelidir. Onlara hayata dair bir şeyleri sayıları, sembolleri, hayvanları öğreten aynı zamanda eğlenceli oyuncaklar daha iyi olacaktır. Bunun yanında aile çocuğu engellememeli, çocuğa kızmamalıdır.
Onlar hayatı yeni yeni öğrenirken her şeyi kurcalamak isteyeceklerdir. Bu durum çok normal karşılanmalıdır.
Aileler olarak etkinlik zamanları düzenlenilmeli ve çocuğun oyununa zaman zaman anne babanın da katılımı çocuğa değerli hissettirecektir.
Günümüzde ebeveynlerin çalışıyor olması, işten yorgun gelmesi, teknolojinin bu kadar ilerlemiş olması zaman zaman çocuğu tablete ya da telefona itiyor. Bu durumun çok yanlış olduğunu ve çocukların gelişimi için çok zararlı olduğunu bilmeleri gerekiyor. Bu konuda mümkünse çocuğu bunlarla hiç tanıştırmamak, yapılamıyorsa zaman kısıtlaması yapılması gerekmektedir.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuk ve Oyun" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Gamze GÜDER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Gamze GÜDER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
7 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.