2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kadına Yönelik Şiddete Psikolojik Bir Bakış
MAKALE #20925 © Yazan Uzm.Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER | Yayın Kasım 2019 | 3,480 Okuyucu
Kadına yönelik şiddet, Dünya Sağlık Örgütü tarafından; cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarlarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ve özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranış olarak tanımlanıyor. Ülkemizde de her 3 kadından biri hali hazırda fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddete maruz kalıyor. Henüz geçtiğimiz Ekim Ayı’nda ülkemizde cinayete kurban giden kadın sayısı 36, bu sayı 2018 yılı için 300’ün üzerinde. Dünya Sağlık Örgütünün tanımında yer alan cinsiyete dayanan ifadesi, kadına, kadın olduğu için yapılan şiddet olduğunu vurgulasa da, kadına yönelik şiddeti genel şiddet eğiliminden ayrı düşünmek mümkün değildir. Erkekler kadına şiddet uygular çünkü zaten genel olarak şiddete eğilimlidir. Bu noktada öncelikle erkeklerin neden şiddete eğilimli olduğuyla ilgili evrimsel, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik açıklamalar getirmek, akabinde kadına uygulanan şiddet türleri özelinde bu açıklamaları detaylandırmak istiyorum. Son olarak farklı şiddet türlerine maruz kalan kadınların psikolojileri, şiddetin etkileriyle nasıl çıkılabileceği ve esas olarak şiddetin nasıl önlenebileceği ya da kadına şiddetle nasıl müdahale edilebileceğiyle ilgili birtakım bilgiler sunacağım.

Cinsellik ve saldırganlık... iki temel içgüdümüz. İkisi de özünde tek bir amaca hizmet ediyor: Yaşam. İnsan yaşamını, daha doğrusu türünün devamlılığını sürdürmek ve korumak için, cinselliğe ve saldırganlığa ihtiyaç duyuyor. Anne karnında son haftalarını yaşayan bebeğin tekmelerini düşünün. Belki de insanın gösterdiği ilk şiddet eylemi olabilecek bu olgu, bebeğin tamamen içgüdüsel olarak gerçekleştirdiği, yaşama arzusunun ilk tezahürlerinden biridir. Bütün insanlar cinsellik ve saldırganlık içgüdülerine sahip olmasına rağmen, saldırganlık ve şiddetin erkeklerde daha baskın görülmesi ise, ilkel toplumlardan bu yana edindiğimiz genetik kodlarımızdan kaynaklanır. Kadının fiziksel olarak daha güçsüz yaratılışı veya hamile kalarak uzun süre iş görememesi benzeri nedenler, avlanmak, toplamak, evi korumak, savaşmak gibi şiddet içerikli görevleri kendiliğinden erkeğe yüklemiştir. İlkel insanın ne kadar şiddet gösterirse o kadar hayatta kalması, dişilerin şiddet gösteren erkeği seçmesi, zamanla saldırganlık ve şiddet dürtüleri güçlü olan erkeklerin türünün devam etmesini, böylece bu genlerin modern insana taşınmasına neden olmuştur. Orta ikiye giderken hoşlandığım, bana kalırsa su gibi güzelliği olan hanımefendiyi anımsıyorum. Neden benim gibi komik, zeki, kendisine iyi davranacak birini seçmek yerine okulun en kavgacı, en serseri, en kabadayı tiplerinden birisiyle sevgili olduğunu sorduğum bir arkadaşım, o yaşta nasıl verebildiğine şu yıllarda şaşırdığım bir cevap vermişti: “Kendini güvende hissediyor.” İşte ilkel insandan bize kadar ulaşan gen aktarımının günümüzdeki yansıması.

Elbette ki erkekleri şiddete ve doğal olarak kadına şiddete eğilimli hale getiren nedeni sadece evrimsel görüşle açıklamak çok sığ kalacaktır. Bazı erkekler şiddete, birtakım kalıtsal ve biyolojik nedenlerle şiddete eğilimli doğabilir ve henüz bebekken bile fark edilebilir. Bebek emziren annelerden bazıları, bebeklerinin, meme uçlarını çok sert emdiği, diş etleriyle sıkmaya çalıştığı gibi deneyimler anlatırlar. Böyle bir anneyle karşılaşırsam, “Dikkatli ol!” derim. “Yoksa seninki ilerde kadın döven bir saldırgan olabilir.”

Özellikle erkeklerin şiddete daha eğilimli olması ve kadınlar üzerinde baskı oluşturmasının başka bir nedeni ise hala ataerkil, yani atanın anadan daha çok söz sahibi ve önemli olduğu yanılgısıyla yaşıyor oluşumuzdur. Bugünün Türkiye’sinde bile çoğu ayrıcalık erkeklere tanınmıştır. Erkek adam aldatır, bir kereden bir şey olmaz, kadın aldatır ise bu erkeğin namusuna sürülmüş bir lekedir. Kadın namusunu korumak ve erkeğine laf getirmemek zorundadır ancak evli erkek konsomatrisli gece mekanlarına gidebilir. Erkekler ilk cinsel deneyimlerini çoğunlukla evlenmeden yaşarlar ancak bakire kadınla evlenmek isterler. Kadınlar etek boyuna göre bağnazlıktan fahişeliğe kadar uzanan sıfatlardan birini layık görülebilir. Bunlar toplumumuzun ataerkil anlayışının kadınlara zarar veren çok küçük bir kısmı, TV programlarında, reklamlarda, günlük hayatın içinde, siyasetçilerin söylemlerinde rastlanan çok sayıda cinsiyetçi tutum, kadınları sindirerek, erkeklerin daha saldırgan olmasına yol açıyor.

Şiddet ve kadına şiddet, evrimsel, genetik veya toplumsal nedenlerin yanında doğrudan kişilik özellikleriyle ilgili bir konudur ve bugün biz biliyoruz ki kişilik, genetik ve biyolojik faktörlerin yanında, ilk çocukluk yıllarından yetişkinliğe kadar içinde bulunulan her sosyal çevrenin etki ettiği bir olgudur. İnsan dünyaya hayatta kalmasına hemen hemen yetecek birkaç refleks ve içgüdüyle doğar, ancak öğrenir. Bunu bir buğday tarlası gibi düşünebiliriz. Doğduğumuz andan itibaren hepimizin hiç basılmamış bir buğday tarlası vardır. Yaşadıkça, bu buğday tarlasında koşturur, bazı buğdayları ezer ve kendimize bir yol çizeriz. Dışardan müdahale edilmez ve yaşamın ilk yıllarında aynı yoldan koşturur durursak bu yol iyice belirginleşir. Bir ergen, yetişkin veya yaşlı olarak o buğday tarlasının başına dikildiğimizde, aynı yolu tercih ederiz. İşte buna kişilik denir. Değişmez değildir ancak ilk ve defalarca tecrübe edinilenlerin yerine yeni bir şey koymak, örneğin başka yol bilmediğiniz ve tek yolu kullanarak vardığınız işinize giderken o yolun kapatıldığını görünce yeni bir yol keşfetmek kolay olmamaktadır. Özetle erkekler bir şekilde, ama evrimsel olarak, ama biyolojik olarak, ama psikososyal nedenlerle kadınlardan daha fazla şiddet ve kadına şiddet eğiliminde olabiliyor. Şimdi kadınların ne tür erkek şiddetine maruz kaldıklarına ve bunların nedenlerine daha yakından bakalım.

1) Fiziksel Şiddet

Zorla bir şey yaptırma ya da alı koyma amaçlı fiziksel zarar verici şiddettir. Bir erkek neden bir kadına, sevgilisine, karısına, ondan daha güçlü olduğunu bildiği halde şiddet uygular? Aile kadınlarına şiddet uygulayan erkeklerin hepsinin ortak birkaç özelliği var. Bunlardan birisi aşağılık kompleksidir. Kadın döven erkeklerin çoğu evlerinin dışında, eril içgüdülerinin neden olduğu üstünlük duygusunu tatmin etme ihtiyacını karşılayamaz, yabancı erkekler veya kadınlar tarafından itilmiş, kenara atılmış bireylerdir. Kendine ve başkalarına duyduğu öfkeyi esas hedefe yansıtmaları mümkün olmadığından öfkenin yerini değiştirerek kadının üzerinde bir egemenlik kurarak ego tatmini sağlamaya çalışırlar. Bu erkeklerin çocukluk ve aile yaşantıları incelendiğinde, ya annelerinin maruz kaldığı şiddete tanık olmuş ya da bizzat kendilerinin şiddete maruz kalmış oldukları görülür. Bu bir kısır döngüdür, şiddetin uygulandığı, onaylandığı ya da yüceltildiği çevrede büyümek, o erkeğin şiddetiyle gurur duyan bir birey olarak yetişmesine neden olur. Günümüzde kadınların güçlenmeye başlaması, ev ekonomisinde erkek kadar rolünün olması, sosyal yaşam ve iş hayatında hatta siyasette güçlenmeye başlaması, erkeklerin alıştıkları eski güçlerini kaybetmelerine güçlerini ilkel yollarla elde etme yanılgısına düşmelerine yol açmıştır. Bizim buralarda kızını dövmeyen dizini döver derler. Atasözleri bir toplumun genel zihniyetini gözler önüne seren, toplumdan bireye yapılan manipülasyonun bir örneğidir. Böylesi bir toplumda, kadına fiziksel şiddetin teşvik edildiği toplumda elbette ki erkekler de topluma sırtını dayayarak fiziksel şiddete başvuracaktır. Benzer şekilde kocası değil mi hem döver hem sever anlayışı gibi bunun bir suç olduğunu göz ardı eden geleneksel bakış açılarımız da kadına fiziksel şiddeti kolaylaştırmaktadır. Patolojik kıskançlık, madde kullanımı ve psikiyatrik hastalıklar da diğer nedenler olarak belirtilebilir. Bir de kadının kendi ailesinde babasından dayak yemesi de kurbanla ilgili nedenler arasında gösterilebilir. Araştırmalara göre babasından sık sık fiziksel şiddet gören babasına aşık kız çocuğu, büyüdüğünde o babanın yerini alabilecek bir adamla bilinçsizce evlenebiliyor.

2) Cinsel Şiddet

Taciz, tecavüz, istenmeyen cinsel ilişkilere zorlama, cinsel ilişkide inciten uygulamalar yapma, cinsel organına zarar vermek, bekaret kontrolü, “namus” adı altında baskı ve öldürmeye varan şiddet eylemleri gibi eylemler, erkeklerin kadınlara uyguladığı cinsel şiddet örnekleridir. Cinselliğin tabu olduğu, cinsel bilgisizliğin olduğu, bekarete kutsallık atfedilen, cinsel bilgi düzeyi düşük toplumlarda (ki Türkiye o toplumlardan birisi) cinsel şiddet suçları daha yaygın olur. Diğer yandan erkekleri, tanıdığı ya da tanımadığı kadınlara cinsel şiddet uygulamaya iten güç cinsel sapkınlık olarak da bilinen parafililerdir (Sadizm, mazoşizm, fetişizm, pedofili, nekrofili vs. gibi). Parafililer suç teşkil ettikleri ve suç işlenmeden ortaya çıkmadıkları için tedavi edilemez. Cinsellik ne kadar büyütülen bir konu olursa, kadınların cinsel şiddete maruz kalmaları da o kadar yaygın olur. Cinayetin mi yoksa ölümle sonuçlanmayan tecavüzün mü daha kötü bir suç olduğunu düşünüyorsunuz? Eğer soruya cevabınız tecavüzün daha kötü bir suç olduğuysa, kadınlara farkında olmadan kötülük yaptığınızı bilmelisiniz. Bu düşüncedeki başka çoğu insandan dolayı, tecavüze uğramış olmak ölümden beter bir olgu olarak görülüyor, kadınlar ömür boyu çöküntü veya intihara sürükleniyor.

3) Psikolojik Şiddet

Hakaret, bağırma, kadın üzerinde baskı kurma, kadını aşağılık görme, kadına birey olarak değer vermeme ve eşyalaştırmaya giden her türlü şiddetli davranış, kadına yönelik psikolojik şiddettir. Bir erkeğin içinde bulunduğu toplumda, kültürde, yaşadığı çevrede, ailenin içinde, izlediği televizyon programlarında, okuduğu masallarda kısaca hayatındaki her alanda kadının nasıl görüldüğü, o kişinin kadınlar hakkındaki algılarını manipüle eder ve tanıdığı ya da tanımadığı bir kadına psikolojik şiddet uygulamaya eğilimli hale gelir. Bizim ülkemizde kadınlar; inatçı lekelerle savaşan, anne olunca kutsallaşan, güçlü ve karizmatik serseriye âşık olan, ya iyi bir eş ve anne ya da seksi ve cinsel ilişkiye açık biri olan, erkeğini memnun etmesi gereken, uyanmak için beyaz atlı prensin öpücüğünü bekleyen ve daha nice cinsiyetçi tutuma maruz kalan gruptur. Kadınların rolleri sınırlandırıldıkça ve erkeğin süsü olarak görüldükçe, psikolojik şiddet uygulamak da daha kolay bir hal alıyor.

4) Ekonomik Şiddet

Kadının çalışmasına engel olmak, zorla çalıştırmak, parasına el koymak, varlıklarını harcamak, başlık parası gibi kadının ekonomik hayatına zarar vermeye yönelik her türlü davranış ekonomik şiddet kapsamındadır. Ekonomik şiddete maruz kalmanın en büyük nedeni, kariyer yaşamından önce aile hayatına geçmiş olmaktır. Kendini herhangi bir alanda yetiştirmiş, bir meslek sahibi olan ve kendi ayakları üzerinde duran kadınlar evlendiklerinde, ekonomik şiddete maruz kalmaları neredeyse imkansızdır. Kalsalar bile bununla kolayca başa çıkarlar. Buna karşın geleneksel kadın rolünü benimsemiş kadınlar, kocaları tarafından ekonomik olarak istismar edilmeye yatkındır.

Şiddetin Kadın Psikolojisine Etkileri

Şiddete maruz kalmak, kadınlarda çok sayıda çeşitli psikolojik tepkilere neden olabilir. Korku belki de en yoğun hissedilen duygudur. Özellikle sürekli fiziksel şiddete maruz kalan kadın korku içinde yaşar, evini kolay kolay terk edemez çünkü daha kötüsünün olabileceğinden korkar. Suçluluk, utanç, çaresizlik ve güvensizlik gibi duygular da korkuyu takip eder. Kadın kendine şiddet uygulayana katlandıkça kendini küçültür, zamanla değersiz bir eşya gibi hissetmeye başlar. Birtakım psikiyatrik sorunlar da baş gösterebilir. Anksiyete bozuklukları, post travmatik stres bozukluğu, depresyon, tekrar eden kendine zarar verme davranışları, öfke patlamaları, alkol ve madde bağımlılığı gibi sonuçlar doğabilir.

Neden Terk Edip Gidemiyorlar?

Aile içinde şiddete maruz kalan kadınlar çeşitli kişisel, ekonomik ve çocuklarla ilgili nedenlerle kolayca terk edemiyor. Bazen terk ederlerse başlarına bir iş geleceğinden korktukları için, failine acıdığı için, uygulanan şiddetin sorumluluğunu üzerlerine alarak kendilerini suçladıkları için, bazen de şiddetin düzeleceğine dair patolojik bir umutları olduğu için terk edip gitmek ancak şiddetin ölçüsü cana kastetmeye yaklaştığında mümkün olabiliyor. Kadının işinin ve gelirinin olmadığı, bir de bunlardan dolayı çocuklarının velayetini de alamayacaklarını düşündükleri zaman “olmayan kaderlerine” razı oluyorlar. Bunların dışında bir ya da birden fazla çocuğun olduğu durumlar da kadını çekip gitmekten alıkoyuyor.

Kadına Şiddeti Önlemek ve Müdahale Etmek İçin Ne Yapılabilir?

Türkiye kadın erkek eşitliği sıralamasında 130. Sırada. Kadın erkek eşitliğini sağlamadan kadına yönelik şiddete karşı atılacak adımlar etkisini yeteri kadar gösteremeyecektir. Bu nedenle öncelikle toplumsal cinsiyet kalıplarını yıkmak, kadının erkek kadar söz sahibi, erkek kadar güçlü, erkek kadar fırsat tanınan bir olgunluğa toplum olarak erişmek zorundayız. Kadına yönelik şiddetin bir kadın sorunu olmadığını ve kadınların kendi kendilerine baş etmek zorunda oldukları bir sorun olmadığını içselleştirmeli, kadın erkek şiddet karşıtı her vatandaş olarak kadın mücadelesinde aktif rol almalıyız. Kadının çalışma hayatına daha fazla dahil edilmesi, erkeklerle aynı ekonomik koşullarda olabilmesi için gerekli adımları sivil toplum örgütleri veya devlet eliyle atmalıyız. Bir kadın ya da erkek olarak, kadını ya da erkeği ayrıştıracak şekilde, cinsiyetçi bulduğumuz tüm medya içeriklerine tepki göstermeli, şiddeti yücelten ve kadını küçülten hiçbir şeyi ilgimizle ödüllendirmemeli, “sadece eğlenmek için” bile olsa kullanmamalıyız.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kadına Yönelik Şiddete Psikolojik Bir Bakış" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İsa Özgür ÖZER Fotoğraf
Uzm.Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER'in Yazıları
► Şiddete Analitik Bir Bakış Psk.Dila HOTLAR
► Kadına Yönelik Şiddet Psk.Dnş.Havva BAYAR
► Kadına Yönelik Şiddet Psk.Gökçe ÇAKIR ŞAHAN
► Kadına Yönelik Şiddet Nedir? Psk.Furkan YAVUZ
► Kadına Yönelik Cinsel Şiddet Psk.Cengiz TÜRKMEN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Kadına Yönelik Şiddete Psikolojik Bir Bakış' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Porno Bağımlılığı Şubat 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:04
Top