2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aktarım Karşı Aktarım
MAKALE #20996 © Yazan Dr.Mehmet TEKNECİ | Yayın Aralık 2019 | 4,923 Okuyucu
AKTARIM

Aktarım kavramı Freud tarafından ilk kullanılmaya başlandığı dönemden bu yana belirli ölçüde evrilmiştir. Aktarım; hastanın, terapisti gelişimsel alt yapılarında kendileri için önemli olan bakım verenleriyle ve başka önemli buldukları figürlerle yaşanılan deneyimler üzerinden görme eğilimi olarak tanımlanmaktadır (Safran, 2014).Diğer bir ifadeyle aktarım; hastanın özel yaşamı hakkında henüz bilgi sahibi olmayan terapistine karşı sanki onun annesi, babası veya kendisi için özel olan birisiymiş gibi hissettiği durumdur. Bilinçdışı olarak gerçekleşen ve geçmişin bugüne yansıması olarak nitelendirilebilen bu durumu terapistin fark etmesi hastanın ruhsal yapısının dinamiğini anlamasında önemli bir yere sahiptir. Aktarımın terapi sürecini ketlemesini önlemek amacıyla bilinç düzeyine çıkarılması önemlidir(Odağ, 1999).Aktarım, hastanın terapistine verdiği tepkilerin ortama ve duruma uygun olmayan öğeleri olarak nitelendirilmektedir (Kernberg, 2008). Uygun olup olmadığını değerlendirmek için terapi ortamında hastanın belli bir durumu ısrarla ve sürekli olarak aynı biçimde getirmelerine dikkat etmek gerekmektedir (Odağ, 1999). Bu ifadeyi Divan kitabından bir örnekle açıklamak gerekirse; ‘‘Danışan Bella’ nın terapisti Dr. Torotter’ e karşı sürekli ve ısrarcı biçimde erotizasyon davranışlarında bulunması ve flört davranışlarıyla cinsel isteklerini yansıtması, örneğin yanına oturmak, sarılmak gibi ısrarcı bir tavırla bulunduğu davranışların cinsel aktarım geliştiğinin bir göstergesi olduğu görülmektedir’’ (Yalom, 2008).


Aktarımın anlaşılması, ilk aşamada hastanın gözlemlerinin ne kadar gerçek olduğunu dikkate almadan ve belirli gözlemlerin belirli zamanlarda neden önemli olduğunu araştırarak başlayabilir. Terapist, aktarımda etkin duruma gelen ve bilinçdışı olarak içselleştirilmiş nesne ilişkilerini daha iyi anlar. Bununla beraber hasta içselleştirilmiş nesne tasarımıyla kurduğu özdeşimi görüşmede yeniden canlandırdığı sırada tamamlayıcı bir özdeşim kurduğunda, terapist yalnızca hastanın ‘‘iç nesneleri’’ ile değil yansıtılmış kendilik nesneleriyle de özdeşim kurar (Kernberg, 2008). Aktarımdaki düşünce ve duyguların tamamı geçmişte yaşanmış fakat işlenmemiş çatışmaların dışavurumudur. Geçmişte yaşanmış ve danışan için çözülmemiş olan problemler veya çatışmalı durumlar hasta ile terapistin ilişkisinde yeniden gün yüzüne çıkarak terapi sürecinde belli tutum, düşünce ve isteklerle dışa vurulurlar ve söz konusu bu dışavurum terapi sürecinin tanı koyma ve sağaltım alanlarında büyük katkı sağlamaktadır. Sağlanan bu katkının yanı sıra terapi sürecindeki sağaltımı engelleyici gücü de vardır. Özellikle alışılmış davranışları değiştirmeye yönelik gelişen zorlanmanın sağaltıma karşı bir direnç olduğu söylenebilir (Odağ, 1999).

AKTARIM TÜRLERİ

Olumlu Aktarım

Olumlu aktarım, terapiste karşı sevgi duygusu ve benzeri duygular olan hoşlanma, hayranlık, güven ve teslimiyet gibi duyguların aktarılmasıdır. Bu duygular her ne kadar olumlu aktarımın göstergesi olsa da danışanın terapistine karşı duyduğu her sevgi benzeri duyguyu da bir aktarım olarak yorumlamamakta dikkatli olmak gerekir. Söz konusu duyguların aşırıya kaçtığı, normalden farklı olduğu ve inatçı bir tutumla süreklilik gösterdiği durumlarda aktarım olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır (Odağ, 1999). Örneğin, Bella’ nın, terapisti Dr. Torotter’ a karşı ısrarcı ve sürekli biçimde sevgi, yakınlık, tutku ve teslimiyet gibi duygular ile yaklaşması olumlu aktarımın bir örneğidir (Yalom, 2008). Oral dönemde anne ile çocuk arasındaki duygu alışverişi baskındır ve önemli bir yere sahiptir. Bu dönemdeki sıcaklık ve sevgi duyguları çocuğun hissetmeye en çok ihtiyacı olan duygulardır. Bu dönemde onaylanması, bir birey olarak kabullenilmesi önemlidir. Fakat tam tersini de yaşayabilir. Temel güven duygusunun ve umudun olumlu veya olumsuz olarak gelişmesi söz konusudur. Olumlu veya olumsuz olarak psikoseksüel gelişim dönemleriyle bağlantılı olarak yetişkinlik döneminde kişinin terapistiyle olan ilişkisi buna göre gelişir. Özetle,oral,anal ve ödipal durum olumlu aktarımın önemli bir belirleyicileridir. (Odağ, 1999).

Olumsuz Aktarım

Olumsuz aktarım, daha çok güvensizlik, terapiden yararlanacağına dair umutsuzluk, kişisel çıkarlarını her şeyin ötesinde görme duygularıyla beraber oral, anal ve ödipal dönemden kaynaklı gelişen olumsuzluk yüklü davranışların terapiste aktarımıdır. Hastanın, terapistin sınırlayıcı, aşırı yasaklar koyucu davranışları olan, özerklik alanı tanımayan ve inatçı bir kişi olarak algılaması ve terapiste karşı olan yaklaşımını ona göre belirleyerek davranması anal dönemin etkisinin olduğu olumsuz aktarımın belirtilerindendir. Ödipal çatışmaların terapi sürecine olan yansıması ise olumlu veya olumsuz olabilmektedir. Örneğin bazı hastaların kendi cinsiyetlerinden olan terapistlere gitmek istememeleri ödipal dönemde yaşanmış olan ve çözümlenmemiş problemlerin varlığını gösterir. Bu gibi durumlarda da çocukluk döneminde yaşanmış olan güzel ve olumlu anların varlığı da söz konusudur. Kendisine bakım veren veya yakını olan kişilerin olumsuz davranışları kadar olumlu olan davranışları da içselleştirilmiştir. Fakat aktarım sürecinde hangi tür davranış, düşünce ve duygu kalıplarının olduğuna bakılarak aktarımın olumlu veya olumsuz belirtileri incelenir (Odağ, 1999).

Freud'un kuramı psikoseksüel gelişim evreleri( oral,anal, odipal) üzerinden olumsuz ve olumlu aktarım anlatılırken nesne ilişkileri kuramı üzerinden de izah edildiğinde aktarım ve karşı aktarım net bir şekilde anlaşılacaktır. Anne ile bebek arasında yaşanan deneyimlerin, mizaca bağlı davranışların etkisiyle libidinal, saldırgan dürtülerle bağlantılı içsel zihinsel kendilik ve nesne temsilleri oluşur. Bu içsel her bir kendilik ve nesne temsilleri libidinal ve saldırgan dürtülerle bağlantılı halleriyle birbirleriyle bütünleşebilir. Böylece bütünleşmiş kendilik ve Nesne tasarımı oluşur. Böylece normal bir örgütlenme ya da nevrotik bir örgütlenme olur. Ya da libidinal dürtü ile bağlantılı parça kendilik -parça nesne ikilerinden oluşan tümden iyi hissedilen yada saldırgan dürtülerle bağlantılı parça kendilik -parça nesne ikilerinden oluşan tümden kötü hissedilen bölünmüş örgütlenme oluşur. Libidinal dürtülerle bağlantılı parça nesne ve parça kendilik baskın ikilerinden oluşan danışanda olumlu aktarım ve buna bağlı terapistte olumlu bir karşı aktarım oluşabilir. Yada saldırgan dürtülerle bağlantılı parça nesne ve parça kendilik baskın ikilerinden oluşan danışanda olumsuz aktarım oluşurken ve bu duruma bağlı olumsuz karşı aktarım oluşabilir. (Clarkin, Kernberg, Yeomans, 2016).


InTreatment dizisinde, 16 yaşındaki Sophie’nin terapisti Paul ile olan seansı sırasında Sophie’ nin Paul’ a karşı öfkesinin olduğu görülmektedir. Sophie’ nin güvensiz oluşu inatçı tavrı, ve bir şeyler saklaması terapi sürecini olumsuz etkilemektedir ve terapiste yönelik olumsuz aktarımın bir örneğidir. Borderline örgütlenmeli bazı danışanların terapi sürecinin başlarında ikili nesne ilişkileri çeşitlerininden olan Saldırganlık yüklü ikili yani korku, nefret ve şüphe duyguları yüzeye daha yakın olmaktadır. Sevilmeye özlem duyan içsel deneyimler ise gizli ve yoğun incinme hassasiyetini barındırır. Sophie'nin Paul'e karşı gösterdiği olumsuz aktarım davranışlarının altında bilinçdışında zıttı olan olumlu nesne ilişkileri ikilisi olduğunu tahmin edilmektedir. Bu Bakılan Çocuk-Mükemmel Tedarikçi ikili nesne birimi çıkmasın diye Saldırganlık yüklü ikili nesne birimi savunma amaçlı bulunduğu düşünülmektedir. (In Treatment, 2008). Bir anlık sevilme ve ilgiye özlem davranışları ortaya çıkar. Bu anlarda terapistlerin dikkatli ve hassas olması gerekir. Danışanın nefret yerine içsel sevgi ihtimalini fark etmesine destek olarak yoğun hissedilen nefret duygusunun incinme hassasiyeti olan sevgi özlemini saklamaya çalıştığını ve bu sevgi özlemi ortaya çıktığında ise kaybedeceğinden korktuğunu fark etmesi sağlanır (Clarkin, Kernberg, Yeomans, 2016). InTreatment dizisinde, Laura karakteri,terapist Paul'a karşı olumlu erotik bir aktarım veya olumlu gibi görünen fakat olumsuz olan erotikleştirme aktarım ortaya koyuyor olabilir.Danışan Laura bir şekilde terapistin kafasını karıştıran ''psikodinamik süreçlerin dışında da bir insanın birinden hoşlanabileceğini, sevebilir '' ifade eden kelimeler kullanıyor.Terapisti bu konuşmanın içine doğru çekerek ''Bizim buradaki ilişki bir samimiyet mi değil mi'' diyerek terapist Paul'a '' evet, samimiyet'' cevabıyla yine iki sevgilinin ya da iki samimi insanın, birbirinden hoşlanan iki insanın ifadesi gibi bir ifade çıkıyor.Danışanın aktarımına terapist karşı aktarımla eşlik etmiş oluyor.. Bu yaşanan aktarım ve karsı aktarımın oluştuğu nesne ilişkileri baskın ikilerine bakılmalıdır.Danışan bilinçdışı önemli öteki kaynaşma isteğinde ile libidinal dürtülerle erotik aktarım geliştirmektedir.Yada Bilinçdışı saldırgan dürtülerin etkisinde sadist saldırgan/zalim-örselenmiş nesne ilişkileri ikilisinde erotikleştirilen Aktarım geliştirmiştir. Burada danışanın erotik davranışları terapiye ve terapiste bilinçdışı bir saldırı olabilir.Terapist bu erotik davranışın anlamını oda da konuşmadan cinselliğin etkisinde durmaya çalışıp bunu konuşmaması örselenmiş bir kurban hissiyatında olabileceğini düşündürüyor.Danışanın terapiye gelen başka biriyle birlikte olmasını terapiste teşhirci bir şekilde göştermesi yine terapiyeve terapiste bir saldırı olduğunu düşündürmektedir. (InTreatment, 2008).


Olumsuz aktarım kavramını divan kitabından bir örnekle daha açıklamak gerekirse; Carolyn daha önce gittiği iki terapist tarafından da tacize uğraması sebebiyle terapistlere yönelik ‘terapistler kötüdür’ algısının Dr. Ernest içinde geçerli olduğunu ispatlamak amacıyla kendi kimliğini gizleyerek seansa başlaması durumu da Carolyn’ ın terapistine yönelik olumsuz aktarımıdır (Yalom, 2008).


Hastaların dikkatlerinin tamamını terapistleriyle olan ilişkilerine yöneltmeleriyle, günlük hayatlarındaki problemlerini bu ilişkiye dayanarak çözmeye çalışmaları ve terapistleriyle olan ilişkileri dışında bir şey düşünmemeleri terapi süreçlerinde karşılaşılan bir durumdur. Kimi zaman bunun tersiyle de karşılaşılarak, hastanın terapistiyle olan ilişkisine hiç değinmediği durumlarda yaşanabilmektedir. Birbirinin zıttı olan bu türden durumlarda problemler, çatışmalar yeteri düzeyde işlenemiyor ve terapi sürecinde hedeflenen gelişim sağlanamıyorsa aktarım dirençlerinin olabileceği düşünülmelidir. Aktarım veya karşı aktarımın terapi sürecinin ilerlemesini engelleyen bir güç olarak etkili olması durumunda aktarım dirençlerinden bahsedilebilir (Odağ, 1999).

Aktarımda Cinsellik ve Saldırganlık

Erotik aktarım kavramı ile erotikleştirilen aktarım kavramı terapide ki farklı durumları ifade etmektedir. Erotik aktarım sevgi duygusunu içerir; erotikleştirilen aktarımın ise görünen yüzünde sevgi vardır fakat içerisinde farklı duygulanımları da barındırır. Freud’ un erotik aktarımları konu aldığı "Aktarım Aşkı Üzerine Gözlemler” makalesinde, hastanın terapiste aşk duygusu hissetmesinin kaçınılmaz olduğu ve bunu duyguyu kabul ederek çalışmanın önemli bir gereklilik olduğunu ifade eder. Aktarım aşkı ile çalışmaktan kaçınmayı, Freud “Bir ruhu türlü büyülerle ölüler, diyarından çağırıp, tek bir soru sormadan geri göndermeye benzer” olarak ifade etmektedir. Blum, bu kavramları açıklarken erotikleştirilen aktarımı erotik aktarımın en sonuna konumlandırır ve “hasta yoğun ve erotik biçimde terapiste takılıp, aşk ve cinsel taleplerini açık olarak terapiste gösterir ve bu tavırları benliğiyle uyumlu görünümdedir” şeklinde ifade eder. Asıl olarak libidinal duygulanımları gösteren ve erotik aktarımdan farklı olan, erotikleştirilen aktarımdaki duygulanımlar saldırgan duygulanımların aracı rolündedir (Clarkin, Kernberg, Yeomans, 2016).


Blum söz konusu bu erotik isteklerin altında yatan durumun, nesneye duyulan bir açlık hali olduğunu öne sürer. Yetersiz kendilik ve nesne sürekliliği, yutulma ve yok edilme korkuları ve yoğun sadomazohizm de erotik isteklerin altında yattığı düşünülen diğer durumlardır. Ortak yaşamsal evrede ‘‘tamamıyla iyi’’ olan annenin peşinden koşma, olumlu ödipal arzular ile yoğunlaşır. Bununla bağlantılı olarak ‘‘kötü anne’’ tasarımının ödipal rakip ile birleşimi ise düşmanlık duygusunu ortaya çıkarır. Sıklıkla bölünen bu duygular, yadsınır, diğerlerine yöneltilir veya çelişkili fakat özümsenmemiş bir tutumla terapiste aktarılır (Akhtar, 2009). Divan kitabında Dr. Torotter’ ın seanslarında danışanı Belle’ nin cinsel birliktelik istediğini gösteren davranışları terapiste yönelik erotik aktarımın bir örneğidir. Terapistini baba figürü yerine koyduğu ve böylece kocasının işlevsel olmayışını bastırdığı düşünülmektedir. Diğer yandan kendini güçlü hissetmek için güçlü birisiyle bütünleşme arzusu duymaktadır (Yalom, 2008).


Kernberg, erotik aktarımların hastanın, terapi sürecinde terapist ile geliştireceği olumlu ilişki kurma ihtimalini engelleme veya tamamen yok etmeye yönelik bilinçdışı çabası olabileceğini düşünmektedir. Dikkat çekici biçimde, sevgi-nefret, libido-saldırganlık gibi karşıt kavramlar erotikleştirilen aktarımda her ne kadar kaynaşmış gibi görünse de bu gerçek bir bütünleşme durumundan çok hastanın bölünmüş iç dünyasının bir parçasının öbür parçasına hizmet etmek üzere ele geçirildiği bir durumdur (Clarkin, Kernberg, Yeomans, 2016).

KARŞI AKTARIM

İlk yıllarda Freud tarafından tanımlanmış olan karşı aktarım kavramı günümüzde daha çok ‘‘ bütünsel’’ ve ‘‘küresel’’ bir karşı aktarım anlayışını ifade etmektedir. Klasik karşı aktarım kavramında analistin hastaya yönelik aktarımlarını ve hastanın aktarımlarına karşı analistin bilinçdışı tepkilerini içeren tanımlamalar yapılmıştır. Klasik yaklaşımda daha çok odaklanılan nokta analistin bilinçdışı sürecidir. Freud’ un da özellikle dikkat çektiği tarafı yalnızca analistin kendi üzerine yapacağı uzun süreli bir analiz çalışması ile analistlerin bu karşı aktarım kavramının terapiye olan belirsiz etkisinden kurtulabileceğidir (Kernberg, 1975).


Hastanın terapiste bir yakınıymış hissiyle davranması aktarım kavramının en belirgin özelliklerinden biridir. Karşı aktarım kavramı ise danışanın aktarımının terapistte uyandırdığı karşılıktır ve terapistin tutum, düşünce ve duygularının etkilendiği bir olgudur. Kimi tanımlamalarda ise terapistin, hastanın tüm davranışlarına, duygularına ve isteklerine yönelik her tür tepkisinin bir karşı aktarım olduğu ifade edilmektedir. Her ne kadar iki durumu birbirinden ayırmak zor olsa da terapistin de erken çocukluk dönemindeki yaşantıları karşı aktarım tepkisini belirler. Tam da bu sebeple terapistin geçmişinin, yaşadıklarının ve şahsi problemlerinin farkında olması sürecin gelişimi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir (Odağ, 1999). Dr. Torotter’ ına yaşlı ve aciz bir konumda olması ve eşini uzun yıllar önce kaybetmesi sebebiyle uzun zamandır kimseyle bir ilişkisi olmamasından kaynaklı olarak Dr. Torotter danışanı Bella’ nın erotik aktarımı karşısında kendisini genç ve dinç hissetmesi karşı aktarımdır. Böylece altta yatan kendi güçsüzlüğünü tamamlamaya ve ispatlamaya çalışıyor olabileceği düşünülmektedir (Yalom, 2008).

Terapistin Kişisel Sorunlarının Karşı-Aktarıma Etkisi

Terapistler her ne kadar kendilerinin yetersiz ve eksik yanları üzerinde çalışsalar da bu olumsuzlukların her birini onarmak ve ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu sebeple terapistler ortadan kaldıramadıkları veya düzeltemedikleri bazı problemleri ve eksiklikleriyle birlikte yaşamaktadırlar. Böylece terapistin kişisel problemlerinin de terapi sürecini etkilememesi kaçınılmazdır. Fakat terapistin bu kişisel problemlerinin farkında olması onların terapi sürecine olacak olan olumsuz etkilerini minimuma indirmeyi sağlar (Odağ, 1999). Örneğin, kumar oynama şikayeti ile gelen hastanın, terapistten her şeyi bırakmasını ve kendisine para kazandırmasını istemesi ve terapisti bir kurtarıcı olarak görmesi danışanın terapistine olan aktarımıdır. Buna karşı olarak Dr. Marshall’ ın danışanıyla kumarhaneye gitmesi ve ona para kazandırmak için kendisini ortaya koyduğu, büyüklenmeci bir hal içinde bulunması da aslında Dr. Marshall’ ın zayıf yanını yönetemediğini gösteren bir karşı aktarım örneğidir (Yalom, 2008).


Sevgi duygusunu tam yaşayamamış, bir başkasından yakınlık görme ihtiyacı olan terapistlerin terapi sürecini farkında olmaksızın kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaları durumuna da rastlanmaktadır (Odağ, 1999). Örneğin, Dr. Ernest’ in, Carolyn ile olan terapi sürecinin tamamlanmış olmasına rağmen terapiyi sürdürmesi bu süreci kendi çıkarları doğrultusunda kullandığı anlamına gelmektedir (Yalom, 2008).

Hastaların Kişilik Yapılarının Karşı-Aktarıma Etkisi

Terapistin geçmişi ve kişisel problemleri kadar hastaların nasıl bir kişilik yapısına sahip oldukları da karşı-aktarımı etkileyen bir durumdur. Çözümlenmemiş olan problemler hangisi tarafından gelirse gelsin hem aktarım hem de karşı-aktarım durumu oluşur. Örneğin bazı hastaların terapi sürecinde terapistte, çaresizlik ve yetersizlik duyguları hakim olur. Bütün çabalara rağmen olumlu yönde bir adım atılmadığı, terapi süreci ilerlese de sağaltım açısından yerinde saydığı durumlara rastlanmaktadır. Bu gibi durumlarda sıklıkla duygu ve gözlemler obsesif-kompulsif nevrozun karşı-aktarımdaki yansıması olduğu belirtilmektedir (Odağ, 1999).

Karşı Aktarımın Boyutları

Karşı aktarım ile terapistin kişiliği arasındaki ilişkinin en az üç kavramsal boyuta bağlı olarak değerlendirildiği söylenebilir. İlk boyut olan ‘‘alan’’ karşı aktarımın içerdikleriyle ilişkili olan bir kavramdır. İkincisi ‘‘zamana bağlı boyut’’ tur; ani gelişen karşı aktarım tepkilerini uzun dönemlere yayılan kalıcı karşı aktarım tepkilerinden ayırır. Üçüncü boyut ise danışanın probleminin ağırlığını belirler. Ayrıca karşı aktarım terapistin hastanın aktarımına verdiği bilinçdışı bir tepki olduğu da söylenebilir. Aynı zamanda terapistin çözümlenmemiş çatışmalarından kaynaklanan, hastadaki karanlık noktaların açıklanmasına yardım eder (Kernberg, 2008).


Eğer analist kişilik özelliklerini gerçekçi bir biçimde değerlendirebiliyorsa ve bunları narsisistik bir yadsıma ya da savunmacılık kullanmadan kabul edebiliyorsa, hastaya olan duygusal tutumu terapi sürecinde buna yönelik olur (Kernberg, 2008). Divan kitabının bir bölümünde Dr. Marshall’ ın kumar oynama şikayetiyle gelen danışanını terapiye ücretsiz olarak almasıyla terapi sürecinde danışanı değersizleştirmesi ve terapistin kendisinin maddiyata yüklediği anlamı terapiye yansıtması bir karşı aktarım örneğidir (Yalom, 2008). Bu örnekteki gibi eğer terapist, kendisiyle ilgili gerçekçi ve gerçekçi olmayan algılarını ayırt edemiyorsa karşı aktarım devrede demektir
Psikanalitik ortamda, hastanın ve terapistin karşılılıklarını korudukları fakat (art arda kendilik ve nesne tasarımlarıyla özdeşleşerek) rollerini tekrar tekrar değiştirdikleri bir içselleştirilmiş ilkel nesne ilişkisinin etkinleşmesinin tanısal açıdan önemi ve terapötik işlevleri vardır. Bu gelişmelerden terapide yararlanabilmek için terapist, eyleme vurmaya izin vermeden terapi sınırlarını sıkı tutmalı ve hastanın nesne ilişkilerinin yansıtılan öğelerini fark edebilmek için kendi iç özgürlüğünü devam ettirebilmelidir. Ayrıca terapist hastanın kendisine yansıttıkları ile karşı aktarımının farkına varmalıdır. Onaylayıcı bilgiler toplanmasıyla detaylı bir konumlandırma yapılmalı ve terapist içe bakışını zamanla bağlantılı olmayan aktarım değerlendirilmelerine dönüştürmelidir. Diğer bir ifadeyle terapist, hastadaki aktarımın etkisiyle kendi iç dünyasındaki deneyimlerinin çarpıtılmasına dayanabilirse, hastanın kendi içindeki dayanılmaz öğelerle empati kurabilir. Bu empati, aktarım yorumlamaları için gereken önemli bilgilerin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Terapistin aktarıma verdiği bilinçdışı tepkiler ile hastaya verdiği tüm duygusal tepkiler arasında bir bağ kurması, hastanın aktarımının psikanalitik ortamı nasıl çarpıttığının anlaşılmasını daha kolay hale getirir. Bu bağlantılar sayesinde terapist gerçekçi duygusal tepkilerini ve karşı aktarımını daha doğru biçimde değerlendirebilir. Normal koşullarda terapistin kişilik patolojisinin ya da kişiliğiyle ilgili durumların olabildiğince az etkisi olmalıdır (Kernberg, 2008).

Ağır Kişilik Bozukluklarının Tedavisinde Karşı Aktarımın Sınıflandırılması

Aktarım ve karşı aktarım kavramlarının kişilik bozukluklarının sağaltımı sürecinde nasıl ortaya çıktığına bakılırsa, borderline ya da ağır bir biçimde gerilemiş olan hastalar ile birlikte çalışırken, daha hafif olarak nitelendirilebilecek bozuklukların terapi sürecinin aksine, terapist tedavi de mutlaka hastanın yoğun ve karmaşık aktarımlarıyla ilişkili olarak yoğun duygusal tepkiler deneyimleyecektir. Genellikle bu veya benzeri durumlarda çözüm terapistin geçmişinde yaşamış olduğu problemlerden ziyade terapistin ruhsal olarak strese ne kadar dayanabilme gücünün olduğuyla ilişkilidir (Kernberg, 2014).


Karşı aktarım sınıflaması Racker tarafından ‘‘uyumlu’’ ve ‘‘tamamlayıcı’’ olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Uyumlu özdeşimde, terapist duygusal olarak hastanın yaşamakta olduğu kişisel deneyimi olan empati kavramına karşılık gelmektedir. Bir diğer ifadeyle terapistin hastanın aktarımda yaşadığı durumu paylaşabilme düzeyini gösterir. Olası riskleri açısından düşünüldüğünde ise, terapistin hasta ile ileri düzeyde özdeşim kurabileceği ve böylece hastanın bilinçli veya bilinçdışı isteklerine karşı bir şekilde karşılık vermesidir. Terapistin hasta ile bu şekilde ileri düzeyde bir özdeşim kurmuş olması karşı aktarımın eyleme vurulmasıyla sonuçlanabilir (Kernberg, 2014). Örneğin, uyuşturucu kullanma, barlarda tanıştığı insanlarla cinsel birliktelik yaşama gibi eyleme vurma davranışları olan danışan Bella’ nın terapi sürecinde Dr. Torotter’ a yakınlaşma çabaları sürekli devam etmektedir. Terapi sürecinin başlarında kendini ve danışanını korumaya çalışan Dr. Torotter süreç ilerledikçe ‘‘bir kerelik yanıma oturabilir’’, ‘‘çıkarken sarılmanın bir sakıncası olmaz’’ gibi adım adım değişen düşünceleriyle danışanının kendisine yaklaşmasına müsaade etmeye başlamıştır. Dr. Torotter, arzulanmış olma durumuyla da kendini iyi hissetmiştir ve bu sürecin sonunda danışanı Bella ile birlikte tatile çıkmaları ve cinsel birliktelik yaşamaları terapide eyleme vurma davranışının bir örneğidir (Yalom, 2008).



Karşı aktarımın uyumlu veya tamamlayıcı özellikleri açısından analizi, karşı aktarım tepkilerinin sınıflaması için klinik açıdan oldukça faydalıdır. Bu analizi ve ayrımı yapabilmek her zaman kolay görünmeyebilir. Bu analiz sadece terapistin yalnızca bilgi kaynakları üzerine düşünmesini değil buna ek olarak ayrıca da hastanın getirdiği durumları zihinsel olarak da analiz etmesi gerekmektedir (Kernberg, 2014).

Karşı Aktarımın Değerlendirilmesi ve Yönetimi

Terapistin benimsemiş olduğu terapi yaklaşımından bağımsız olarak seansta hastaya karşı gelişecek olan karşı aktarım tepkisi engellenemez. Fakat bu konuda bilinçli olarak olabildiğince dikkatli biçimde davranmanın sürece olan etkisi de göz ardı edilemez. Psikanalitik terapi sürecinde karşı aktarım kavramının ayrıntılı biçimde irdelenmesi terapi sürecinin önemli bir parçasıdır. Karşı aktarımın yönetiminin söz konusu olduğu durumlar bazı şartları gerektirir. Bunlardan biri hastanın veya terapistin eyleme vurmasını engelleyen ve terapi sürecinin sınırlarını netleştiren çerçevedir. In Treatment dizisinde Laura’ nın 5. seansında Paul yine örtülü olarak dürtülerini kontrol etmeye çalışan bir pozisyonda ama örtülü mesajlarla karşı tarafa (Laura) bir ilgisi olduğu hissinin hissedildiği bir durum yaşanıyor. Ayrıca Laura’nın seanslarını sonlandırmaya karar veriyor fakat çıkarken hasretle Laura ile sarılması ve ona eşlik etmesi terapistin aktarıma bir karşı aktarımı eyleme vurmasının örneğidir (In Treatment, 2008).


Aktarım ve karşı aktarım durumlarını analiz ederken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri terapötik ilişkinin güvenliğinin ve sınırlarının sağlanmasıdır. İlişkide sınırın sağlanamadığına dair Paul’ un Laura ile olan bir başka seansından örnek verilebilir. Paul’ un Laura’dan hediye kabul etmesi çerçeve kurallarına uymadığını gösterir. Ayrıca Laura’nın babasının hastalığıyla ilgili hüzünlü anlatımı karşısında Paul’un destek olmak üzere Laura’nın yanına oturup,kolunu tutması psikanalitik yaklaşımlardaki terapiler açısından bir sınır ihlalidir, terapistin karşı aktarımı eyleme vurumu olarak kabul edilir. Paul bu seans ta Laura’ya kendi bastırdığı hoşlanma duygularını açması ve ona arzuyla sarılmış olması terapistin karşı aktarım eyleme vurumudur. Daha önceki seanslarda danışan (Laura) ısrarla erotik yada erotikleştirilen aktarımla (paul‘u ) cinsel davet olurken her ne kadar terapist cinsel dürtülerini kontrol ediyor olsa da terapi odasında yaşanan bu erotik/erotikleştirilen aktarım üzerine netleştirme, yüzleştirme ve yorumlama yapmıyor. Danışanın dışarıda yaşadığı cinsel eyleme vurmalar konuşulsa da oda da yaşanan erotik aktarım içerisinde nesne ilişkileri ikilerine fark ettirerecek güçlü bir odaklanma ile danışanın aktarımına çalışılmamaktadır. Burada ki çalışılması gereken tahmini aktarım nesne ilişkileri ikilileri Bağımlı Hoşnut Çocuk-Mükemmel Tedarikçi, Sevilmeyi özleyen Çocuk-Mahrum Bırakan Ebeveyn olma ve ayrıca örselenmiş kurban –sadist saldırgan/zalim olasılıkları mevcuttur.( In Treatment, 2008).


Ayrıca çift terapisinde Jake ve Ammy çiftlerinden Jake'in saldırgan terapisti sıkıştırmaya çalışan ne yapalım hadi söyle bebeği alalım mı aldıralım mı şeklinde uslubu karşısında terapist (Paul ) öfkelenip yapmaması gereken danışanların önemli hayat kararlarını kendileri verirler çerçeve kuralını bozup ‘ aldırın’ diyor.Burada danışanın aktarımına karşı aktarım eyleme vurumuyla karşılık vermiş oluyor.Bilinçdışı olası canlanan nesne ilişkileri ikilisi Saldırgan Rekabetçi Kendilik –Cezalandırıcı ,kinci öteki ortaya çıktığı düşünülmektedir.Terapide irdelenmesi ile anlaşılaçaktır.


Karşı aktarımın yorumlanmasının önemli olan bir diğer boyutu ise terapistin zihninde oluşma ihtimali olan duygusal gerileme veya ilkel fantezilere karşı dayanıklı olabilmesidir. Ardından ise bu şekilde ortaya çıkan duruma karşı kendine sorular sorarak içinde bulunduğu durumu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışması gerekmektedir. Ayrıca önemli olan bir diğer boyutta terapistin görevini yerine getirmek için duygularını hiç yansıtmadığı duvar gibi bir ifadeyle hastanın karşısında olması gerekmez. Aksine terapistin kendi olduğu gerçek haliyle terapi sürecinde bulunması ve kendi ruhsal süreçlerinin farkında olarak terapi sürecine devam etmesi önemlidir. Belirtilen koşullardan sonuncusu ise karşı aktarımın içe bakış yönüyle değerlendirilmesidir. Yani az önce de benzer biçimde ifade edildiği üzere, hastanın gösterdiği aktarımın üzerinden karşı aktarımın anlamının ne olduğu irdelenebilir. Özetle ifade etmek gerekirse karşı aktarımın değerlendirme ve incelemesinin yapılacağı durumlarda terapi sınırlarına dikkat edilerek sürecin devam ettirilmesi, süreç içerisinde gelişen karşı aktarım fantezilerine karşı dayanıklı olma, terapist rolünde kalmaya karşı dikkatli olma ve karşı aktarımın anlaşılması için terapistin ruhsal içe bakışı da göz önünde bulundurmasıdır. Tüm bu belirtilen dört ifade, karşı aktarımın yönetimi açısından oldukça önemli bulunan koşullardır (Kernberg, 2014).
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aktarım Karşı Aktarım" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Mehmet TEKNECİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Mehmet TEKNECİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Mehmet TEKNECİ Fotoğraf
Dr.Mehmet TEKNECİ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikoterapist
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi157 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Mehmet TEKNECİ'nin Makaleleri
► Terapide Aktarım ve Karşı Aktarım Psk.Alpaslan KESKİN
► Aktarım ve Karşı Aktarım Psk.Nurhayat YÜKSEL
► Aktarım Farkındalığı Psk.Erol AKDAĞ
► Nesiller Arası Aktarım ve İkame Çocuk Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Aktarım Karşı Aktarım' başlığıyla benzeşen toplam 34 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Grup Psikoterapisi Ekim 2019
► Depresyonu Anlamak Eylül 2019
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


05:48
Top