2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ruh Sağlığı Çalışanlarında Borderline’lara Dair Mitler ve Gerçekler
MAKALE #21022 © Yazan Prof.Dr.Doğan ŞAHİN | Yayın Ocak 2020 | 2,358 Okuyucu
RUH SAĞLIĞI ÇALIŞANLARINDA BORDERLİNE’LARA DAİR MİTLER VE GERÇEKLER

Prof. Dr. Doğan Şahin

GİRİŞ

Başka hiçbir psikiyatrik tanı borderline kişilik bozukluğu kadar etiketlenmeye, ön yargıya, yargılanmaya, alaya, aşağılanmaya ve hatta öfke ve nefrete maruz kalmamıştır. Ruh sağlığı çalışanlarının en az bilgiyle en fazla olumsuz yargıya sahip oldukları tanı borderline kişilik bozukluğudur. Borderline kişilik bozukluğu, bilgi azlığının nasıl klişelere, mitlere ve ön yargılara neden olabileceğinin en somut örneklerinden biridir. Ancak borderline’lar hakkındaki etiketlemelerin ve karalamaların sadece bilgisizlikten kaynaklandığını söylemiyorum.

Borderline kişilik bozukluğu vakaları ile çalışmak zordur, ilişkide özenli olmak gerekir, ilgisizliğinizi, mahsustan ilgileniyormuş gibi yapmanızı, reaksiyon formasyonunuzu, onlara karşı olumsuz duygu ve düşüncelerinizi herkesten daha çabuk fark ederler ve başkalarından farklı olarak da bunu söylemekten çekinmezler. Dolayısıyla da ruh sağlığı çalışanlarını sıklıkla yetersiz ve kusurlu hissettirirler.

Kendisinden şüphe etmek ve yetersiz hissetmek yerine sorunun onlarda olduğuna inanmak rahatlatıcıdır. Önce kendinizi aranızdaki sorunların onlardan kaynaklandığına inandırırsınız sonra da başka hoşunuza gitmeyen ne kadar özelliğiniz varsa onlara projekte edersiniz. Ruh sağlığı çalışanları bu nedenlerle kendilerinde olmasını istemedikleri, nefret ettikleri ve kurtulmak istedikleri özellikleri borderline kişilik bozukluğu tanısının üzerine boca ederler. Dolayısıyla biraz abartarak ve fazla genelleştirerek şöyle diyebiliriz: “Bana borderline kişilik bozukluğuna dair mitini söyle, sana hangi kişilik özelliğini inkar edip ondan kurtulmak istediğini söyleyeyim.”

BORDERLİNE KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ VE BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU KAVRAMLARI

Borderline kişilik örgütlenmesi (BKÖ) gösteren kişiler, nevrotik kişilik örgütlenmesi gösteren kişilerden öncelikle kimlik bütünlüğünün olmaması ile ayrılırlar.

Ayrıca nevrotik kişilik örgütlenmesi gösteren kişiler temel savunma mekanizması olarak bastırmayı ve yardımcı savunma mekanizmaları olarak üst düzey savunma mekanizmalarını kullanırlarken, borderline kişilik örgütlenmesi gösteren kişiler temel savunma mekanizması olarak bölmeyi ve yardımcı savunma mekanizmaları olarak ilkel savunma mekanizmalarını kullanırlar.

Borderline kişilik örgütlenmesi gösteren kişiler bunların yanında gerçeği değerlendirme yetisi, agresyon düzeyi, yakın ilişkiler ve süperego yapılanması konularında da nevrotik kişilik örgütlenmesi gösteren kişilerden farklılık gösterirler.

Nevrotiklerde gerçeği değerlendirme yetisi bozulma göstermezken borderline kişilik örgütlenmesi gösteren kişilerde özellikle stres durumlarında geçici bozulmalar ortaya çıkabilir ve buna bağlı olarak birkaç saatten bir iki haftaya kadar uzayabilen persekütif hezeyanlar başta olmak üzere kimi psikotik semptomlar görülebilir.

Borderline kişilik örgütlenmesi gösteren kişilerin agresyon düzeyleri nevrotiklere göre daha yüksektir hem kendilerine he de başkalarına karşı ciddi agresif davranışlar gösterebilirler.

Borderline kişilik örgütlemesi gösteren kişiler kimlik karmaşalarının, yüksek agresyon düzeylerinin ve ilkel savunma mekanizmalarının birleşik etkileri dolayısıyla uzun süreli ve derin ilişkiler kurmakta zorlanırlar.

Süperegoları bazı alanlarda oldukça katı ve cezalandırıcı iken bazı alanlarda hiçbir süperego yasağı yok gibidir ya da dönemsel önemli değişiklikler gösterir.

Antisosyal, Histrionik, Borderline, Narsisistik, Şizoid, Şizotipal, Paranoid KB’ları ile Siklotimik, İmmatür, Pre-psikotik, Sado-mazohistik karakterler büyük oranda BKO düzeyinde yer alırlar.

Borderline kişilik örgütlenmesi derken yukarıdaki özellikleri gösteren ve yaklaşık nüfusun % 20 kadarını oluşturan, içinde 11 farklı kişilik bozukluğu bulunan büyük bir grubu kastediyoruz. Borderline kişilik bozukluğu derken de kadınlarda % 3, erkeklerde % 1 oranında görülen ve ölçütleri belli bir tanıdan söz ediyoruz. Bu yazıda zaman zaman borderline kişilik örgütlenmesi zaman zaman borderline kişilik bozukluğu kavramlarının geçtiğini ve aynı anlama gelmediğini hatırlatmak isterim. Bazen de sade borderline kavramını kullandım. Borderline dediğim yerde kast ettiğim şey borderline kişilik örgütlenmesidir.

BORDERLİNE'LARA DAİR RUH SAĞLIĞI ÇALIŞANLARINDA EN SIK GÖRÜLEN DÖRT MİT

Borderlinelar devamlı ve rastgele sevişirler…

Yalnızlıklarını, kimsesizliklerini gidermek, ilgi ve şefkat görebilmek umuduyla sık cinsel yakınlık kuran borderline’lar vardır. Ancak bunlar azınlıktadır. Birçok borderline kişilik bozukluğu vakası hayatı boyunca cinsel yakınlık kurmamış, cinsel ilişkiden kaçınmıştır. Arada nispeten daha kolay cinsel yakınlık kurma dönemleri olanlarda bile uzun süren cinsel perhiz dönemleri olur.

Birçok borderline kişilik bozukluğu vakası için cinsel ilişki, cinsel haz ve tatmin veren bir şey değildir. Birçoğu cinsel etkinliklerden cinsel zevk almaz, uyarılmaz ya da cinsel ilişki ile orgazm olmazlar. Cinsel ilişkileri yakın hissedebilmek ya da karşı tarafı memnun edebilmek için kurarlar. Yaşam öyküsünde cinsel travmalar da dahil çeşitli travmalar bulunan borderline kişilik bozukluğu vakaları çoğunluktadır, aşağıda anlatacağım nedenler yanında bu travmalar da rahat ve keyifli bir cinsel yaşam için zorluk yaratırlar.

Ek olarak borderline kişilik örgütlenmesi içinde yer alan şizoid, paranoid ve şizotipal kişilik bozuklukları gibi kimi kişilik bozuklukları çok seyrek olarak cinsel ilişki kurarlar.

Borderline’ların cinsel fantezi dünyaları ve cinsel yaşamları sınırsızdır…

Tamamen yanlış bir düşünce. Borderlinelarda cinsel fanteziler genellikle pregenital düzeyde olup, agresyonla kontaminedir. Yani öyle çok çeşitli değil, daha sınırlı bir alandadır. Oral ve anal agresyonun değişik biçimlerinden oluşurlar. Yani fanteziler daha çok yeme, yutma, ısırma; dışkıyla kirletme gibi içeriklere sahiptir ve acı verme/çekme, egemenlik kurma/boyun eğme, kirletme/kirletilme, aşağılama/aşağılanma gibi motivasyonlara hizmet eder.

Borderlinelar başkalarını çok iyi manipüle ederler…

Borderlinelar ancak nesnenin ilgili, sevecen ve müşfik olduğu belli nesne ilişkileri içinde rahat edebildikleri için, ilişkide oldukları kişileri kendi rahat ettikleri pozisyonda davranmaya zorlarlar. Genellikle karşılarındakini yetersiz ve suçlu hissettirerek bunu yapmaya çalışırlar. Bunlar genellikle doğrudur. Ancak sıklıkla ihmal edilen bir başka gerçek daha vardır. Borderlinelar aynı zamanda çok kolay da manipüle edilirler.



Kendilerine ilgi gösteren insanlara çabucak güvenir ve çok çabuk onlara uyum sağlarlar. Dolayısıyla borderlinelar ilişkilerinde süistimal eden taraf olmaktan çok suiistimal edilen taraf olurlar. Mesleki pratiğinin çok büyük bir bölümünü borderline kişilik örgütlenmesi gösteren insanlara yardım etmeye çalışarak geçirmiş biri olarak şunu söyleyebilirim: Borderlinelar ilişkilerinden çoğunlukla zararlı ve alacaklı çıkarlar, belki öfkelenmiş ve bağırmış olabilirler ancak bir bileşke olarak bakıldığında daha fazla zarar gören, incinen onlar olur.

Borderlinelar sürekli idealizasyon devalüasyon gösterirler…

Borderline bireylerin sık sık birilerini idealize edip daha sonra da devalüe ettikleri doğrudur. Ancak bu borderlinelarda diğer insanlara göre daha fazla görülse de borderlineların tümünde olan ve sürekli tekrarlayan bir durum değildir. Her türlü yakınlığa tamamen kapalı, neredeyse izole bir yaşam süren çok sayıda borderline vardır. Bazı vakalar bir dönem idealizasyon ve davülasyonlarla giden kısa süreli yakınlıklar kurduktan sonra uzun süre her türlü yakınlıktan kaçınırlar.

Bu klişenin aksine, idealizasyon devalüasyon süreçlerinin işleyişinde de önemli farklılıklar vardır. Bazı vakalarda aynı kişiye yönelik idealizasyon devalüasyon süreçlerinin aynı günde veya aynı hafta içinde bir birini takip ettiğini görürsünüz.

Bir yakınlaşıp bir uzaklaşma biçiminde gözlemlenen bu davranış, ambivalansla karışabilir ancak ambivalanstan faklı olarak hasta idealize ederken devalüe ettiği şeyleri, devalüe ederken de idealize ettiği şeyleri görmez ya da önemsemez.

İdealizasyon devalüasyonun bir başka biçimi ise hem idealizasyonun hem de devalüasyonun diğer borderlinelara göre daha yavaş gelişmesidir. Hastamız birine ilgi duyar ve onun da kendisine ilgi duyup duymadığını gözlemleyerek, kendisine gösterdiği ilgi düzeyine göre onu giderek daha çok idealize eder. İlişkileri başladıktan sonra da uzun süre bu idealizasyonu korur. Terapist hastanın zaman zaman sevgilisini devalüe ettiği ona karşı ciddi olumsuz duygu ve düşünceleri olduğunu fark eder ancak hasta bunları görmezden gelir veya inkar eder. Ancak bu inkar ettiği devalüasyonlar belli bir noktaya ulaştığında ani bir kırılma olur ve bir daha tersine dönmeyecek ölçüde devalüasyon yerleşir.

Öte yandan borderline kişilik örgütlenmesi grubu içinde bulunan şizoid, paranoid ve hatta Şizotipal kişilik bozukluğu vakalrında iç dünyalarında çeşitli fırtınalar olsa da dışarıdan bakıldığında idealizasyon neredeyse hiç görülmez, idealizasyon olmadığı için de idealizasyon devalüasyon döngüsü görülmez.

BORDERLİNE KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ VAKALARINDA AŞK VE CİNSELLİĞİN DİNAMİKLERİ

Borderline kişilik örgütlenmesi gösteren kişilerde ebeveyn figürlerine yönelik yoğun pregenital ve özellikle oral agresyon mevcuttur. Yoğun pregenital agresyon, nesneye yönelik yeme, yutma, içine alma, kontrol etme, yok etme gibi bilinçdışı fantezilere yol açarken, bunların yansıtılması, yenme, yutulma, kontrol edilme, yok edilme korkularını doğurur. Her türlü yakın ilişki ve cinsellik tehlikeli hale gelir.

BKÖ olgularının bu özellikleri cinselliği algılama ve yaşama biçimlerini önemli ölçüde belirler. Kernberg, BKO olgularının cinsel yaşamlarının nitelikleri beş başlıkta betimlemiştir:

1-Ödipal rakip korkutucu, aşırı tehlikeli ve tahrip edici olarak algılanır.

Ödipal çatışmada yaygın bir agresyon vardır. Kastrasyon anksiyetesi ve penis haseti aşırı abartılıdır. Cinsel yakınlık ve hazza karşı yasaklar vahşi ve primitif bir kalite taşırlar ve şiddetli mazohistik eğilimler söz konusudur.

Örnek

Avukatlık yapan genç bir erkek hastam, kız arkadaşının bir önceki sevgilisine karşı ölçüsüz bir öfke duymaktaydı. Ona zarar vermekle ilgili çeşitli fanteziler kuruyor, hatta onu sosyal medya hesaplarından kontrol etmekle kalmıyor aynı zamanda zaman zaman çalıştığı yere gidip hakkında bilgi almaya çalışıyordu. Kendisinden daha iri ve girişken olarak tanımladığı bu kişiyi yok etmeye dair hayallerle oldukça uzun vakitler geçiriyordu.

Öte yandan kız arkadaşı ile ilişkisinde sürekli ihmal edildiğini, onun kendisini yeterince sevmediği ya da artık daha az sevdiği gibi ithamlarda bulunuyor ve sinir krizleri geçiriyor, ağlıyordu. Sevgilisinin bir önceki erkek arkadaşını kendisinden daha fazla tutkuyla sevdiğine dair bir inancı vardı. Belki kendisini de seviyordu ama kendisine duyduğu sevginin daha şefkatli ama daha az tutkulu olduğuna inanıyordu.

Cinsel yakınlıkları genellikle sevgilisini yeterince ilgi göstermemekle ve sevmemekle ağır bir şekilde suçlamalarını takiben oluyordu. Sevgilisini uzun uzun suçlayıp öfke gösterdikten sonra sevgilisinin üzülüp depresif olduğunu görünce merhamet ve suçluluk hissediyor o suçluluk duygusu ile cinsel yakınlık kurabiliyordu. Ancak hissettiği suçluluk ve pişmanlığın ardından gelişen cinsel yakınlığın ardından gene sevgilisinin daha önceki ilişkisine dair bir şey düşünüp bunun üzerinden yeni bir kavga başlatıyordu.

2- İlkel öfkeye karşı savunmacı işlevi nedeniyle, pozitif ödipal ilişkide heteroseksüel aşk objesi; negatif ödipal ilişkide de homoseksüel aşk objesi aşırı idealize edilmiştir.

Aşk objeleri için özlem ve bunların gerçek dışı idealizasyonu hem de idealize nesne ilişkisinden devalüasyona dönüş ani ve hızlı olabilir.

Mitlerin yaygınlaşmasına neden olan şöyle bir patern vardır: Hastamız yeni biri ile tanışmış ve yakınlaşmaya başlamışlardır. Karşısındaki kişinin çok az niteliğini ya da bir iki özelliğini aşırı idealize ederek ona büyük bir hayranlık duymaya başlar. Arada hoşuna gitmeyen şeyler olsa da görmezden gelir ve her şeyiyle mükemmel kusursuz bir partner bulduğunu düşünür. Mutlu ve heyecanlıdır, şimdiki sevgilisinin tanıştığı tüm insanlardan çok daha mükemmel olduğuna ve bu ilişkisinin de şimdiye dek olan tüm ilişkilerinden daha iyi olacağına inanır. Ancak şimdi çok kötü bir insan olduğuna inandığı bir önceki sevgilisini de ilişkinin başında aynen bu şekilde tanımladığını ve o zamanki duygularının şimdiki ilişkisinde hissettikleri ile aynı olduğunu hatırlamaz.

Örnek

Bir reklam şirketinde çalışan 30’lu yaşlarında erkek bir hastam, amiri pozisyonda olan kadına büyük bir hayranlık beslemekte ve onu aşırı idealize etmekteydi. Onun her fikrini olağanüstü buluyor, önerilerinin son derece yaratıcı olduğuna inanıyor ve bir yazar ya da yönetmen olması gerektiğini düşünüyordu. Bir süre sonra ilişkileri başladı ancak sevgilisi kendisine iyi davranmıyor, sık sık ihmal edildiğini, önemsenmediğini düşünmesine yol açacak şekilde uzak durmak, bir süre görüşmek istememek gibi şeyler yapıyordu. Onun ilgisizliği karşısında kendini çok kötü hisseden hastam, kendi değersizlik duygularını azaltabilmek amacıyla sevgilisini devalüe etmeye başladı. Daha önce çok muhteşem bulduğu fikirlerinin ne kadar klişe, sıradan ve parlaklıktan yoksun olduğunu söylemeye başlamıştı.

3- Hem tehdit edici ödipal rakip hem de arzu edilen nesne gerçek dışı bir nitelikte algılanır.

Anne baba imagolarının bazı nitelikleri yoğunlaştırılmıştır. Kısmi tasarımların yoğunluğu ve ilkel fiksasyonlar nedeniyle ebeveynsel bir objeyle olan her ilişkide ve transferansta ciddi çarpıtmalar ortaya çıkar.

Kısmi tasarımların yoğunluğu nesnelerin her zaman çarpık algılanmasına ve
bunların sık sık değişmesine neden olur. Öyle ki aynı anda birçok borderline hastayı takip eden bir terapist hastaların bu özelliklerini fark etmezse kendisiyle ilgili hastalarının aktarımlarının çeşitliliği ve olağanüstü farklılığı karşısında şaşkına dönecektir.

Sadece farklı hastaların birbirinden çok farklı algılamaları değil aynı zamanda aynı hastanın farklı seanslarında hatta aynı seansın içinde bile terapistle ilgili nesne görünümlerinin ne kadar değişebildiği unutulmamalıdır.

Örnek

30’lu yaşlarda bir ruh sağlığı çalışanı tekrarlayıcı bir şekilde kendisine kötü davranan erkeklerle birlikte olduğu yakınması ile başvurmuştu. Sadece değerlendirme sürecinde gördüğüm, daha sonra onu takip eden meslektaşlarıma süpervizyon verdiğim için gelişimini izleyebildiğim bu hastamız çok kötü sadistik ve bencil bir baba ile zayıf, güçsüz bir anne imgesine sahipti. Kendisini takip eden erkek meslektaşım oldukça munis hatta biraz fazla müşfik ve verici bir olmasına karşın hasta tarafından son derece bencil ve sadistik biri olarak algılanmaktaydı.

Terapistini sürekli bencil, kaba ve kötü davranmaktan keyif alacak biri olarak algılıyordu. Terapisinin sonuna gelindiğinde terapistine ve anne babasına dair imgeler değişmiş, çarpıtmalar yumuşayıp gerçekçi boyutlara dönmüştü.

4- Ciddi pregenital fiksasyonlar, örneğin penise besleme/vermeme veya anneyi cezalandırma; vajinaya da açlık/ beslenme veya agresif ağız gibi sembolizasyonlara yol açar.

Nevrotik düzeydeki karakterlerde de bunların hafif şekilleri gözlemlenebilir ancak borderline düzeyde tüm pregenital işlevler aşırı derecede saldırganlaştırılmıştır.

Örnek

Bir kadın cerrah, kendi kanını akıtmaktan, onu viskiye katıp içmekten ve kanıyla resimler yapmaktan zevk alıyordu. Birçok erkekle cinsel deneyim yaşamış olmasına karşın uyarılması erkeğin yaralı veya mağdur olmasına bağlıydı. Uyarılmak için kullandığı en kestirme yol ise beraber olduğu erkeğin bir yerini kesip kanını emmekti.

Ancak çok sayıda erkekle cinsel ilişki kurmasına karşın şimdiye dek hiçbir cinsel ilişkisinden zevk almamıştı ve orgazm olamamıştı. İlk kez erkek arkadaşının kendisi gibi depersonlize olduğunu ve acı çektiğini gördüğünde birbirlerine sarılıp hıçkırıklarla ağlarken herhangi bir cinsel temasları olmaksızın orgazm olabilmişti.

Cinsel ilişkiyi erkeğin kadına uyguladığı şiddet içeren bir egemenlik kurma deneyimi olarak algılıyordu. Bir erkek kendisine arzu dolu gözlerle baktığında tüm cinsel isteği kaçıyordu. Cinsel arzu duymasının ve sürdürebilmesinin tek koşulu erkeğin isteksiz ve edilgen olması, süreci erkeğin isteksizliğine karşın kendisinin domine ederek sürdürmesiydi.

5- Bu hastalarda tipik olarak Ödipus öncesi çatışma ve ilişkiler zamanından önce ödipal hale gelir ve klinikte transferansın çok erken dönemde ödipal bir nitelik kazanmasıyla kendini gösterir.

Oral saldırgan çatışmaların anneden babaya yer değiştirmesi, erkek çocuklarda kastrasyon anksiyetesini ve kızlarda penis hasetini şiddetlendirir.

Kızların anneye yönelik oransız pegenital saldırganlığı, genitalliğe karşı süperego yasaklarını pekiştirir ve erkeklerle ilişkilerindeki mazohişistik eğilimleri pekiştirir.

Ebeveynler arası seksüel ilişkilerin agresif yorumu etrafında biçimlenen primitif çatışmalar, daha sonra sunulan tüm sevgilerin nefrete dönüşmesine neden olabilir.

Örnek

Orgazm olamama yakınması ile başvuran ve kısa süreli cinsel terapiye aldığım, 30’lu yaşlarında ve 5 yıllık evli bir kadın hastam, evlilik öncesinde kendisine kötü davranan ve hatta fiziksel ve ruhsal olarak şiddet uygulayan erkeklerle ilişkilerinde uyarılabildiğini ancak o zamanlar da orgazm olmadığını söylemekteydi. Şimdi ise oldukça uyumlu ve yumuşak huylu dediği eşi ile ilişkide gene orgazm olamadığı gibi uyarılamıyordu da. Daha önceki ilişkileri sürecinde kendini değersiz ve kötü bürü gübü hissederken, eşiyle ilişkide kendisini daha saygıdeğer ve iyi biri gibi hissetmekteydi. Aşağılanma, kötü muameleye maruz kalma ve gördüğü şiddet adeta süperegoya verdiği bir rüşvet işlevini görmekte, yeterince aşağılandıktan ve acı çektikten sonra süperego bir miktar haz almasına izin veriyor gibiydi. Öte penisle ilgili agresyonun baskın olduğu bir ambivalansı vardı. Penisi çağrıştıran salatalık, havuç gibi şeyleri kesemiyor, balığa dokunamıyordu. Eşini diğer erkeklere göre biraz kastre edilmiş biri olarak algıladığı için onunla evlenebilmişti ama onunla cinsel yakınlık süperego yasaklarını harekete geçiriyor ve haz almasını engelliyordu. Hastanın terapi sürecini daha fazla anlatmayacağım ancak eşiyle uyarılmaya başladığı dönemde çok fazla sayıda kastrasyon rüyası görmüştü. Bir dizi halinde neredeyse her gün rüyasında ya salatalık, havuç doğruyor ya fareleri sopalarla öldürüyordu.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ruh Sağlığı Çalışanlarında Borderline’lara Dair Mitler ve Gerçekler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in Makaleleri
► Bel Fıtığı ve Gerçekler Prof.Dr.M. Volkan AYDIN
► Meme Büyütmede Gerçekler Op.Dr.Gökhan ÖZERDEM
► Estetik Cerrahide Gerçekler ve Vaatler Prof.Op.Dr. Ege ÖZGENTAŞ
► Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Ruh Sağlığı Çalışanlarında Borderline’lara Dair Mitler ve Gerçekler' başlığıyla benzeşen toplam 96 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kişilik Testi Ocak 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:14
Top