2007'den Bugüne 92,300 Tavsiye, 28,217 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kimlik Sorunları ile Kişilik Bozuklukları Arasındaki İlişkiler
MAKALE #21025 © Yazan Prof.Dr.Doğan ŞAHİN | Yayın Ocak 2020 | 2,152 Okuyucu
KİMLİK ve KİŞİLİK BOZUKLUKLARI

Prof. Dr. Doğan Şahin

GİRİŞ VE BİR VAKA

Kişilik bozukluklarında sıklıkla kimlik sorunlarına da rastlanır. Bu yazıda kimlik sorunları ön planda olan kişilik bozukluklarını ele alarak, kimlik ve kişilik arasındaki ilişkilere değinmiş olacağım.

On beş yıl kadar önce, bir danışmanlık firmasında çalışan 35 yaşlarında erkek bir hasta başvurmuştu. Yakınmasını “kendim olamıyorum” diye tanımlıyordu. Şöyle diyordu “Kendimi bir role kaptırmış olarak buluyorum. Bir yandan tam olarak girdiğim roldeki O kişi imişim gibi hissederken de aslında O olmadığımı da biliyorum”.

-Bir role girmezseniz nasıl hissediyorsunuz?
-Bir role girmezsem ne olduğumu, nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum.
Ancak bir şey olduğumda O’nun nasıl davranması gerektiğini tasavvur edebiliyor ve daha rahat davranıyorum. Mesela sosyal bir ortamda bir konsept varsa o ortamın gerektirdiği biri oluyorum. Diyelim birinin doğum günü, “doğum gününe gelmiş arkadaş” rolünü oynayınca rahat ediyorum, böyle bir rol tayin etmediğimde ne yapacağımı bilemiyorum. Ancak bunlar kendiliğinden oluyor, otomatikleşmiş gibi. Mesela dindar biriyle konuşurken daha dindarmışım gibi, liberal biriyle konuşurken liberalmişim gibi konuştuğumu fark ediyorum.

İlk okuldan itibaren diğer çocuklardan daha küçük, zayıf ve efemine olduğunu bundan dolayı da küçümsenip dışlandığını ifade ediyordu. “Çocukların arasında bir yerim yoktu, onlarla oynayamıyordum.” “Uyumlu davranmaya çalıştığım ve uslu olduğum için gene de sevilirdim.”

Orta okul, lise yıllarında efemine davranışlarından dolayı çok dışlandığını, neredeyse itilip kakıldığını söylüyordu. Okuduğu lisenin Alman kültürünün etkisinde daha da yargılayıcı bir ortama sahip olduğunu söylüyordu. “İnsanlar beni severdi ama beraber bir şey yapmak istemezdi, teneffüsleri hep tuvalette ya da sürekli dolaşarak geçirirdim. “

Üniversite okumak için gittiği Almanya’da çapkın, sürekli kız peşinde, maskülen birini oynamaya karar vermiş. “Şaşırtıcı sonuçları oldu. Çok çabuk kabul görmeye başladı bu halim ve orada kaldığım dört yıl boyunca çok sosyal, çok çapkın birini oynadım.” “Bundan sonra nerede hangi rol prim yapar diye düşünürsem otomatik olarak o role girmeye başladım. Elimde olmadan, kendiliğinden oluyor. Artık ben diye bir şey kalmadı adeta. Her zaman bir rol içindeyim. Ben kimim, nasıl biriyim bilemiyorum.”

Üniversite’den sonra giyim kuşamları ve yaşam tarzları çok karizmatik geliyor diye Japonya’ya yüksek lisans yapmaya gitmiş. Geleneksel bir Japon evi kiralayıp, geleneksel Japon kıyafetleri içinde bir hayat sürmüş. Kılıç dersleri almış, saçlarını Japonlar gibi yaptırmış. 2 yıl sonra sıkılıp dönmüş.

KİMLİK VE KİMLİK BÜTÜNLÜĞÜ

Kimlik kişinin “ben kimim?” sorusuna verdiği yanıt olarak tanımlanabilir. Oldukça uzun ve karmaşık dönemlerden geçerek oluşur. Yaşamın ilk yıllarında daha çok içe alım ve içe atım gibi mekanizmalarla gerçekleşen ilk özdeşimler, kimliğin çekirdeklerini oluştururlar. Çocuk daha sonra başta ebeveynler olmak üzere etrafındaki büyükleri idealize ederek, onlarla özdeşimler kurmak suretiyle onların çeşitli özelliklerini içselleştirerek kimliğini zenginleştirir. Bu farklı kimlik öğelerinin bir kimlik bütünlüğü oluşturacak ölçüde birleşmesi büyük oranda ergenlik dönemindeki süreçlerde şekillenir.

Kimlik duyumu bir yandan kişiye zamansal olarak tutarlılık ve aynılık duygusunu verirken diğer yandan da başkalarıyla farklarını göstererek kişinin özgün bir varlık olduğu duygusunu verir. Dolayısıyla kimlik duyumunun oluşumu hem özdeşleşmek hem de farklılaşmak için ötekinin varlığına ihtiyaç duyar.

Bireysel kimlik yanında kişinin ait olduğu çeşitli gruplarla paylaştığı kolektif kimlikleri de vardır. Bir aile üyesi olmak, bir etnik gruba, bir dine, mezhebe, ya da siyasi bir gruba üye olmak ya da bir meslek sahibi olmak gibi. V. Volkan’ın belirttiği gibi gruplar, çeşitli derecelerde kolektif kimliği biçimlendiren bayrak, anıtlar, tarihi olaylar gibi belli ortak imgeler, temsiller ve idealler geliştirirler. Toplumun üyelerine bu imgeler kutsal, çok değerli ve idealler olarak sunulup, duygusal yatırım yapmaları beklenir. Çeşitli topluluklar üyelerine bu ortak yatırımlar üzerinden aidiyet duygusu ve ortak bir kimlik verirler. Bu süreçler toplulukları kaynaştıran ve dayanışmayı sağlayan bir çimento vazifesi görür. Ulusalcı ve milliyetçi söylemler işte bu imge, temsil ve idealleri belirleyip bunları “ulusal/milli” ilan ederek idealize etmek suretiyle “ortak değerler” üzerinden bir kaynaşma ve güç oluşturmaya çalışırlar.

KİŞİLİK VE KİŞİLİK BOZUKLUKLARI

Kişilik; bir bireyin kendisini ve ötekileri nasıl algıladığı ile bağlantılı olarak; bilinçli ve bilinçdışı duyguları, güdülenmeleri, arzuları, bilişleri ve insanlarla veya hayatla ilişki kurma biçimlerinin devamlılık gösteren dinamik örgütlenmesi olarak tanımlanabilir.

Klinik anlamda kişiliğin ve kişilik patolojisinin değerlendirilmesi şu açılardan yapılabilir:

1) Nevrotik, borderline veya psikotik olarak yapılaşabilen kişilik örgütlenme düzeyi,

2) Bulunduğu kişilik örgütlenmesi düzeyindeki patolojinin şiddeti veya katılığı, (Söz gelimi alt düzey borderline kişilik örgütlenmesi ya da üst düzey borderline kişilik örgütlenmesi gibi.)

3) Mevcut kişilik özelliklerinin ne kadar uyum bozucu ve katı ya da uyum sağlayıcı ve esnek olduğu,

4) Süperego özellikleri ile bağlantılı olarak etik değerlerin ve ülkülerinin doğası,

5) Ego gücü, yani stres ve anksiyete ile başa çıkma kapasitesi,

6) Kullandığı savunma mekanizmalarının düzeyi ve çeşitleri,

7) Sevgi ve saldırganlık düzeyi,

8) Benlik saygısının sağlamlığı,

9) İdeallerin olup olmaması, idealizasyon ve süblimasyon kapasitesi

Normal kişilikte, kişilik özellikleri farklı durumlarda aşırı değildir ve esnek ve uyum sağlayıcı bir şekilde etkinleştirilir. Bu kapsamda, psikopatoloji yokluğunda, bir bireyin kısmi kişilik “tarzı”ndan, örneğin obsesif-kompulsif, narsisistik ya da histriyonik özellikleri olduğunu söyleyebiliriz. Kişilik özellikleri daha aşırı ve daha az esnek bir şekilde etkinleşmiş olduğunda ve belli bir şiddete ulaştığında kişilik bozukluklarına dönüşür.

DSM'de kişilik bozukluğu, "Ergenlik ya da erken erişkinlik yıllarında başlayan, sıkıntılara ya da işlevsellikte bozulmaya yol açan, esneklikten yoksun, kişinin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden büyük ölçüde sapma gösteren, süregiden bir içsel yaşantı ve davranışlar genel örüntüsü" olarak tanımlanmıştır. DSM'ye göre bu örüntünün en az iki alanda kendini göstermesi beklenir.

1) Biliş ( kendini, diğer insanları ve olayları algılama ve yorumlama yolları)

2) Duygulanım (duygusal tepkilerin uygunluğu, yoğunluğu, değişkenliği, şiddetti vb)

3) Kişiler arası işlevsellik

4. Dürtü denetimi

Kişilik bozuklukları, kişilik işlevselliğinde bozukluklar ve sağlıklı olmayan kişilik özellikleri ile belirlidir. Kişilik işlevselliği ise şu alanlarda sorunlar gösterebilir.

Kimlik: Kendisi ve başkaları arasında açık sınırlarla, kendini biricik olarak yaşantılama; benlik saygısında ve kendilik değerlendirmesinde değişmezlik; duygusal yaşantı aralığını düzenleyebilme yeterliği ve yetisidir.

Kendini yönlendirme: Tutarlı ve anlamlı, kısa erimli ve genel yaşam amaçlarına ulaşmaya çalışma; yapıcı ve toplum yanlısı içsel davranış ölçütlerini kullanma; kendini üretken bir biçimde sunma yetisidir.

Duygudaşlık: Başkalarının yaşantılarını ve içsel nedenlerini kavrama ve değerlendirme; değişik bakış açılarını hoş görme; kendi davranışlarının başkaları üzerindeki etkilerini anlama yetisidir.

Yakınlık kurma: Başkalarıyla ilişki kurma derinliği ve süresi, yakın olma isteği ve yeterliği; kişilerarası ilişkilerde karşılıklı saygı gösterme yetisidir.

Görüldüğü gibi kimlik sorunları kişilik işlevselliğindeki sorunlardan biridir ancak kişilik bozukluklarında kimlik sorunlarından öte başka alanlarda da sorunlar bulunur.

KİMLİK SORUNLARI VE KİŞİLİK BOZUKLUKLARININ KLİNİĞİ

Nevrotik düzeydeki kişilerde kimlik kararlı, tutarlı bir bütünlüğe sahiptir. Yani kişi kendini çeşitli durumlarda farklı biriymiş gibi hissetmez ya da kendisini mutlak iyi veya mutlak kötü olarak algılamaz, iyi ve kötü yanları ile bir bütün olarak hisseder. Bu şekilde bütünlüklü bir kimliğin şu temel özellikleri vardır.

1.Kararlıdır : Kendisiyle ilgili uçlarda dalgalanan dramatik yargıları ve bunlarla paralel duygulanımları olmaz. Keza aynı şekilde başkalarına ilişkin de dalgalanan dramatik yargılar söz konusu değildir.

2. Tutarlıdır: Kimlik öğeleri arasında tutarlı bir uyum olduğu için çeşitli öğeler arasında belirgin bir tutarsızlık söz konusu olmaz.

3. Bütünlüklüdür: İyi ve kötü kendilik ve nesne temsillerinin birleşmiş olması dolayısıyla kişi hem kendisinin hem de başkalarının iyi ve kötü yanlarını birlikte algılayabilir.

4. Uyumludur: Kimliğin farklı bileşenleri arasında bir uyum vardır bunlar birbirinden kopuk veya bölme ya da disosiyasyonla ayrılmış değillerdir

PSİKOPATOLOJİ DÜZEYLERİNE GÖRE KİMLİK SORUNLARI

Kimliğin çeşitli öğelerinin bütünleşmemesi ya da oluşmuş bir bütünlüğün bozulması söz konusu olabilir. Bazen iyi bütünleşmemiş bir kimlik, çeşitli nedenlerle dağılabilir. Bütünlüğün sağlanamadığı durumlarda kimliğin diğerleri ile uyumsuz bir yanı diğerlerinin aleyhine baskınlık kazanabilir.

Psikotik düzey

Kimlik dağılmasının en alt düzeyinde şizofreni bulunur. Burada çeşitli kimlik öğeleri bir birinden ayrılır, kişi farklı zamanlarda çok farklı kimliklerinin bir tezahürü olarak “Mehdi” ya da “kurban” ya da “cinlerin esiri” vb olabilir.

“As if” (mış gibi) karakter

Yukarıda vaka örneğini verdiğim “as if” kişilik, ilk kez Helene Deutsch tarafından tanımlanmıştır. Deutsch, bu kişileri "teknik açıdan iyi eğitilmiş" ancak rol için herhangi bir canlılık hissi vaat edemeyen aktörlere benzetir. Bu kişiler başkalarının duyguları, inançları ve ideolojileri ile özdeşleşebilmek için adeta boş bir kalıp gibi beklerler. Kolaylıkla başkalarının yaşam tarzlarını, ideolojilerini bir kıyafet gibi üzerlerine geçirir ama aynı şekilde de kolaylıkla çıkarırlar.

Bu kişilerin belirli bir kimlik algıları, hatta bir kişilikleri yok gibidir. Psikotik olmadıkları için normal bir görünüm arz ederler, ancak herhangi bir andaki görünümleri aslında bir yerden çalıntı yapılmış bir taklittir. O sıralarda, o anda ya da o günlerde imrendiği birinin kılığına ve kişiliğine bürünmüşlerdir. Deutsch, bu kişilerin yüzeyde normal bir izlenim verdiklerini, genellikle yetenekli olduklarını belirtir. Bununla birlikte, daha yakından incelendiğinde, "ilişkilerinde herhangi bir sıcaklık izi bulunmadığı, duyguların tüm ifadelerinin resmi olduğu, tüm iç tecrübelerin tamamen dışlandığı" anlaşılır demiştir.

Bu kişiler görüp beğendikleri, kendilerinden daha üstün buldukları birinin hareketlerini, giyim ve konuşma tarzını taklit ederek, hissettiği değersizlik duygusunu yenmeye, değerli bulduğu birinin yerine geçerek kendini değerli biriymiş gibi hissetmeye çalışır. Ancak bir süre sonra buna rağmen değersizlik duygusu hissettiği için ya da yeni biri daha değerli göründüğü için yeni birinin kılığına bürünür.

Woody Allen’ın “Zelig” filmi “as if” karakterin gerçek üstü, komik bir profilini sunar. Filmin kahramanı bir arada bulunduğu kişilere dönüşmektedir. Siyah biri ile aynı ortamda olduğunda siyah olmakta, şişman biri ile beraber olduğunda anında şişmanlamaktadır.

As if karakterlerin bir başka özellikleri telkine çok yatkın olmalarıdır. S. Akthar’ın dediği gibi günlerden cumartesi olmasına rağmen biri “Bugün Çarşamba” dese inanırlar. Telkine yatkınlıkları aynı zamanda kolay kandırılabilmelerini ve suiistimal edilmelerine neden olabilir. Ayrıca hiçbir şey istemedikleri, hep uyum sağlamaya ve kabul görmeye çalıştıkları için iyi biri olarak algılanırlar.

Akthar bu kişilerde nesne sürekliliğinin olmadığını vurgular. Ona göre insanlarla özdeşim yapsalar bile bu gerçek bir özdeşim değil, taklittir. Ayrıca diğerleriyle eşduyum yapamazlar. Eşduyum kapasitesindeki eksikliğe karşın, diğerlerinin kendisinden ne beklediğinin farkındadırlar ve bu beklentilere karşılık vererek çevrelerine uyum sağlarlar.

Akthar’a göre insanlarla hızlı bir şekilde narsisistik özdeşim kurarlar ancak bu özdeşimler içselleştirilmez, yüzeysel bir biçimde eyleme vurulurlar. İnsanları taklit etmek, kırılgan, zayıf kendiliklerini desteklemeye yardım eder. İnsanlarla gerginlik yaratacak ve kendisini güvensiz hissettirecek farklılık ve anlaşmazlıkları askıya almaya ve böylelikle de onların desteğinin devam etmesine yarar. Saldırgan eğilimlerini bölüp dışlayarak kendilerine sevimli bir hava, cana yakınlık ve yalancı iyilik oluştururlar.

Akthar’a göre yaşadıkları en temel örselenme, duyusal yatırım yapacakları sürekli nesneler bulamamış olmalardır. Bu kişilerin özdeşim süreçleri taklitin ötesine geçememiştir. İçsel ruhsal yapılar zayıftır ve anlamlı derin ödipal deneyimler gerektiren süperego oluşumu sağlıklı ve yeterli değildir.

Disosiyatif Kimlik Bozukluğu

Daha önce çoğul kişilik bozukluğu denen bu tablonun isminin disosiyatif kimlik bozukluğu olarak değiştirilmesi isabetli bir karardır. Çünkü bu hastalarda bir biriyle bütünleşmemiş, kimlik parçaları bulunur. Çeşitli zamanlarda bu kimlik parçalarından biri bir süreliğine ortaya çıkıp bir süre sonra kaybolur. Kişide farklı, birbirinden habersiz kimlik parçaları farklı zamanlarda sevk ve idareyi ele alır. Kişinin hayatında hatırlamadığı dönemler diğer kimlik parçalarının aktive olduğu zamanlara denk gelir.

Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Antisosyaller as if karakterden farklı olarak başka insanları kandırmak ve çıkar elde etmek için kasten bir role girebilir ve farklı biri gibi davranabilirler. Çoğunlukla bu davranışlarının ardında bir çıkar elde etmek yatar ve bu rolü as if karakterler kadar uzun süre sürdürmezler.

Catch Me If You Can (Sıkıysa Yakala) filmindeki, Leanardo Di Caprio’nun canlandırdığı Frank Abagnale Jr karakteri, “as if” ve antisosyal kişilik bozukluğunun bir karışımı gibidir. Çıkar elde etmek için çeşitli rollere girer, doktor, pilot vb olur. Ancak bu rolleri foyası meydana çıkana kadar epeyce uzun süre sürdürür ve o rollerle özdeşim kurar.

Borderline Kişilik Bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu olgularında kimlik bütünlüğünün oluşmamasına bağlı olarak, kendini algılayışında ve davranışlarında belirgin bir dengesizlik ve tutarsızlık bulunur. Nasıl bir insan olduğuna ilişkin sorulara ya anlamlı yanıtlar veremezler ya da farklı zamanlarda farklı kendilik parçalarının etkinleşmesine bağlı olarak birbiriyle tutarsız tanımlamalar yaparlar. Bazen aynı görüşme içinde bazen de daha aralıklı olarak hem kendilerini tanımlayışları hem de tutum ve davranışları arasında belirgin tutarsızlıklar gözlemlenir. Kendilik tasarımlarının olduğu kadar nesne tasarımları da bütünleşmemiştir. Hayatındaki önemli kişilere dair düşünce ve duyguları anlamlı bir bütünlük oluşturamayacak denli yüzeysel ve dağınıktır. Annesi, babası ve kardeşlerinin nasıl kimseler olduğuna ilişkin sorulara yanıt verirken ya da onlardan bahsederken ya görüşmecinin zihninde bir kişiyi canlandırmaya el vermeyecek ölçüde bilgiden yoksun veya dağınık bilgiler aktarırlar ya da tutarlı bir kişilik çizseler bile, bir süre sonra bununla hiç uyuşmayan ve tam tersi özelliklerinden söz ederler.

Kimlik dağınıklığı olan kişilerde sıklıkla kronik boşluk duygusu ve can sıkıntısı ile yalnızlığa ve terk edilmeye tahammülsüzlük bulunur. Kendilik tutarlılıkları ve kendilik değerleri başkalarının varlığına bağlı olduğu için, yalnızlığa tahammül edemezler ve zorlayıcı bir tarzda sosyal olma ihtiyacı hissederler. Bu durum nesne sürekliliğinin olmamasına bağlıdır. Dolayısıyla ancak tutarlı değerleri olan yapılaşmış bir grup içinde, bu grubun bir parçası olarak tutarlı bir kimlik ve kişilik sergileyebilirler. Kendilerini ait hissettikleri bir grupta o grubun ortak kimliğini benimseyerek eksik kimlik duygularını giderebilirler. Çeşitli siyasi, dini ve hatta etnik çevrelerin en militan ve en tutkulu taraftarları genellikle kendi şahsi kimlik sorunlarına bu tarzda çözüm bulmuş kimselerdir. Bu kişiler gerek grup içinden gerek grup dışından gelen eleştirilere öfke ile yanıt verirler. Gruptaki farklı yaklaşımlara karşı da dışlayıcı ve ötekileştirici tutumlar alırlar.

Narsisistik Karakterler

Sağlam olmayan ya da düşük benlik saygısını ayakta tutmaya yönelik bir kimlik edinme çabası dikkati çeker: “Bir bilen”, “Asrın lideri”, “Führer”…

Yaşamış olduğu narsisistik yaralanmaları, onaylanmamayı, yeterince takdir edilmemiş, beğenilmemiş olmayı, şimdi müthiş biri olmaya çalışarak telafi etme çabası içindedir. Mümkün olduğunca kendilerini bilgili, donanımlı, hata yapmayan, yanılmayan bir kimlik içinde sunmaya çalışırlar. Yaşanacak aksaklıklar ve hatalar kendilerinden değil, dışsal nedenlerden veya başkalarının yanıltmasıyla olmuştur.

Nevrotik düzey

-Oral, bağımlı karakterler: Yetersiz, “aciz” dolayısıyla her zaman yardıma ve desteğe muhtaç bir kimlik oluşturarak başkalarının ilgi ve desteğini elde etmeye çalışırlar. Kendilerini başkalarına aciz, tek başına bir işin üstesinden gelemeyecek, öğüt almadan bir şeye karar veremeyecek, biçare ve zavallı biri gibi sunarlar.

-Anal, obsesif karakterler: Katı, yargılayıcı süperegolarına karşı “ahlakçı” bir kimlik geliştirmişlerdir. Süperegodan gelecek yargı ve eleştirilere karşı sürekli ne kadar ahlaklı ne kadar erdemli bir insan olduklarını tekrarlamaya ihtiyaç duyarlar. Sürekli başkalarını kötüleyerek ve kınayarak süperegosuna onlar gibi olmadığını, onların kötü, kendisinin iyi olduğunu söylemeye çalışırlar. Ancak altta geçmeyen bir suçluluk duygusu olduğu için devamlı suçlu, kabahatli birilerini bulup kendisinin onlar gibi olmadığını deneyimlemeye ihtiyaç duyarlar. Konuşanları öğretmene şikayet eden ya da bir kabahat işleyen kardeşini annesine ihbar eden biri gibi, “kötü” olanları söyleyerek, süper egosuna “ben öyle değilim” demiş olurlar. Devamlı başkalarının arkasından konuşan ve dedikodu yapan kişilerin bir bölümü böyledir.

-Histerik karakterler: Kimi histerikler daha çok süperegolarına hitap eden, dolayısıyla, “ben cinsel arzuları olan biri değilim, anneme- babama ilgi duymuyorum” demeye çalışan ve cinsel yakınlıktan kaçınan “aseksüel” bir kimlik oluştururlarken, kimi histerikler ise ikame ödipal zaferler peşinde “flörtöz” bir kimlik edinirler.

SONUÇ

Kişilik bozuklukları ile kimlik sorunları sıklıkla birlikte bulunurlar. Kimlik sorunları nevrotik düzeyden, kişilik bozukluklarına ve psikotik düzeye kadar her düzeyde görülebilir. Ancak psikopatoloji düzeyi ağırlaştıkça kimlik sorunları da daha ciddi boyuta ulaşır ve tersi de büyük oranda doğrudur. Yani kimlik sorunları ağırlaştıkça ciddi kişilik sorunları görülme olasılığı artar.

KAYNAKLAR

Akhtar S (2009) Ağır kişilik bozukluklarının tanı ve sağaltımı için başvurur kitabı. Çev: M Alkan, C Gürdal, Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Eğitim Hizmetleri, Org. Ltd. Şti Yayınları, İzmir

Amerikan Psikiyatri Birliği (2013) Ruhsal Bozuklukların Tanımsal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5) Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan, Çev. E. Köroğlu, Hekimler Yayın Birliği, Ankara

Caligor E, Kernberg OF, Clarkin JF (2007). Dynamic psychoterapi for higher level personality pathology. American Psychiatric Association, New York

Deutsch H. ( 1942) Some forms of emotional disturbance and their relationship to schizophrenia, Psychoanalytic Quarterly, 11.

Kernberg O (1999) Sınır durumlar ve patolojik narsisizm. Çev: M Atakay, Metis Yayınları, İstanbul

Kernberg O (2000) Sapıklıklarda ve kişilik bozukluklarında saldırganlık. Çev: MB Büyükkal, Metis Yayınları, İstanbul

VD Volkan (2017) Körü körüne inanç. Çev: Ö. Karaçam. Asi Kitap, İstanbul.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kimlik Sorunları ile Kişilik Bozuklukları Arasındaki İlişkiler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in Makaleleri
► Kişilik Bozuklukları Dr.Serhat İPEKÇİ
► Kişilik Bozuklukları Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
► B Kümesi Kişilik Bozuklukları Dr.Dilek YEŞİLBAŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Kimlik Sorunları ile Kişilik Bozuklukları Arasındaki İlişkiler' başlığıyla benzeşen toplam 91 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kişilik Testi Ocak 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:54
Top