Ergenlik Sorunları
Ergenlik, bir kişinin vücudunun çocuktan yetişkine değiştiği ve cinsel olgunlaşma sürecinin yaşadığı zamandır. Psikososyal ve psikoseksüel gelişimin yaşandığı sancılı bir dönemdir.
Çocuklar büyüdükçe ruh hallerinde ve davranışlarında değişiklikler yaşarlar. Çocuklar ve ergenler veya gençler, büyüdükçe sosyal beceriler kazanır ve duygusal zekâ geliştirirler.
Bunlar genellikle sağlıklı, mutlu yaşamlara yol açar. Ancak bazı çocukların duyguları onların refahlarını bozacak şekilde davranmalarına sebep olur.
Bireylerin günlük yaşamında kullanabilmesi için yaşına, cinsiyetine, yaptığı işine, hastalık durumuna, genetik ve psikolojik yapısına göre farklılık gösteren enerjiye ihtiyaçları vardır. Böylece bireylerin özellikle de ergenlerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için, aldığı enerji ile harcadığı enerjiyi dengede tutabilmesi gerekmektedir. Çocuklar ergenliğe ulaştığında ilişkilerinde çatışmalar yaşarlar. Duygularını kontrol edemez, büyüdüğünü ispatlama gayretine girer.
Ergenler veya gençler daha bağımsız ve özgür hale gelme isteği ile boğuşurlar. Yeni davranışlar ve roller deneyerek kimlikler oluşturabilirler. Ergenlik genellikle bu aşamada ortaya çıkar. Birçok fiziksel ve duygusal değişiklik gösterir. Bu yıllardaki değişiklikler ebeveyn-genç ilişkilerini bir hayli zorlayabilir. Yeni davranışlar ve sınırları zorlamanın ötesine geçebilir ve büyük sorunlara neden olabilir. Bu duygusal iniş ve çıkışlar bireyde endişe ve depresyona neden olmaktadır.
Platonik ve romantik ilişkiler strese neden olabilir. Ebeveynler ve çocuklar arasındaki ilişkilerin sağlıklı gelişimi için iletişim kurmak çok önemlidir. Ancak, ergenlik döneminde gelen değişikliklerden etkilenen Ergenler kendi içine kapanır ya da iletişimden uzak durmaya çalışabilir. . Örneğin, gençler romantik ilişkiler hakkında sürekli endişe içine girer. Bu ruh sağlığı sorunlarına veya daha düşük depresyona ya da yaşam kalitesinde bozulmalar yaşayabilir.
Bu süreçte biyolojik gelişimler yaşanmaktadır. Ergenlik görüşünün en önemli mirası ergenliğin kaçınılmaz bir fırtına ve stres dönemi olduğuna inanılmaktadır.. Erinliğin hormonal değişimlerinin hem birey için hem de genç insanın etrafındakiler için karışıklığa yol açtığına inanılmaktadır. Freud ve izleyicileri ergenliğin en önemli sorununun psişik bir denge oluşturmak ve bu çatışmaları çözümlemek olduğuna inanmıştır. Erikson’un kuramında vurgu, büyümenin her döneminin özelliği olan psikososyal bunalımlar üzerineydi. Freud’dan farklı olarak zaman içinde bireyin karşılaştığı çatışmaların psikoseksüel olmaktan çok psikososyal olduğunu vurgulamıştır. Erison’a göre ergenliğin en önemli sorunu kimlik bunalımını başarıyla ve dönemden kim olduğu ve nerede yükselebileceği konusunda uyumlu bir duygu ile çıkmaktır. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı biyolojik ve bağlamsal güçler arasındaki etkileşimi vurgular. Buluğ dönemi olarak adlandırılan dönem ise ergenlik dönemi öncesindeki iskelet sistemindeki hızlı gelişimin yaşandığı dönemdir.
Buluğ döneminde testosteron erkeklerde 18 kat artarken kızlarda 2 kat artmaktadır. Östrojen ise kızlarda 8 kat artarken bu artış erkeklerde 2 kattır.
Ergenlikte Kimlik arayışı vardır. "Ben kimim, Neyim, Hayatımda neler yapacağım, Benim farkım ne, Ben kendi başıma nasıl yapabilirim" gibi sorulara cevap aranmaktadır. kimliğe karşı kimlik karmaşası, ergenlik yıllarında ortaya çıkar. Bu dönemde ergenler kim olduklarına, nasıl biri olduklarına ve yaşamda ne yapacaklarına karar vermekle karşı karşıyadır. Kimlik arayışının bir parçası olarak ergenler psikososyal moratoryum yaşarlar. Psikososyal moratoryum: Erikson’un çocukluk dönemi güvenliği ile yetişkin özerkliği arasındaki dönem için kullandığı terimdir.
Sosyal baskılar ve stres, gençlerde yeme bozukluğuna neden olabilir. Geçmişte düzensiz yemenin çoğunlukla genç kadınlarda meydana geldiğine inanılıyordu. Ancak şimdi, tüm cinsiyetlerden insanlarda düzensiz beslenme davranışlarının ve ilgili endişelerin ortaya çıktığı bilinmektedir. Ergen terapisi daha mutlu bireylerin yetişmesine yardımcı olmaktadır.
Çocuklar büyüdükçe ruh hallerinde ve davranışlarında değişiklikler yaşarlar. Çocuklar ve ergenler veya gençler, büyüdükçe sosyal beceriler kazanır ve duygusal zekâ geliştirirler.
Bunlar genellikle sağlıklı, mutlu yaşamlara yol açar. Ancak bazı çocukların duyguları onların refahlarını bozacak şekilde davranmalarına sebep olur.
Bireylerin günlük yaşamında kullanabilmesi için yaşına, cinsiyetine, yaptığı işine, hastalık durumuna, genetik ve psikolojik yapısına göre farklılık gösteren enerjiye ihtiyaçları vardır. Böylece bireylerin özellikle de ergenlerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için, aldığı enerji ile harcadığı enerjiyi dengede tutabilmesi gerekmektedir. Çocuklar ergenliğe ulaştığında ilişkilerinde çatışmalar yaşarlar. Duygularını kontrol edemez, büyüdüğünü ispatlama gayretine girer.
Ergenler veya gençler daha bağımsız ve özgür hale gelme isteği ile boğuşurlar. Yeni davranışlar ve roller deneyerek kimlikler oluşturabilirler. Ergenlik genellikle bu aşamada ortaya çıkar. Birçok fiziksel ve duygusal değişiklik gösterir. Bu yıllardaki değişiklikler ebeveyn-genç ilişkilerini bir hayli zorlayabilir. Yeni davranışlar ve sınırları zorlamanın ötesine geçebilir ve büyük sorunlara neden olabilir. Bu duygusal iniş ve çıkışlar bireyde endişe ve depresyona neden olmaktadır.
Platonik ve romantik ilişkiler strese neden olabilir. Ebeveynler ve çocuklar arasındaki ilişkilerin sağlıklı gelişimi için iletişim kurmak çok önemlidir. Ancak, ergenlik döneminde gelen değişikliklerden etkilenen Ergenler kendi içine kapanır ya da iletişimden uzak durmaya çalışabilir. . Örneğin, gençler romantik ilişkiler hakkında sürekli endişe içine girer. Bu ruh sağlığı sorunlarına veya daha düşük depresyona ya da yaşam kalitesinde bozulmalar yaşayabilir.
Bu süreçte biyolojik gelişimler yaşanmaktadır. Ergenlik görüşünün en önemli mirası ergenliğin kaçınılmaz bir fırtına ve stres dönemi olduğuna inanılmaktadır.. Erinliğin hormonal değişimlerinin hem birey için hem de genç insanın etrafındakiler için karışıklığa yol açtığına inanılmaktadır. Freud ve izleyicileri ergenliğin en önemli sorununun psişik bir denge oluşturmak ve bu çatışmaları çözümlemek olduğuna inanmıştır. Erikson’un kuramında vurgu, büyümenin her döneminin özelliği olan psikososyal bunalımlar üzerineydi. Freud’dan farklı olarak zaman içinde bireyin karşılaştığı çatışmaların psikoseksüel olmaktan çok psikososyal olduğunu vurgulamıştır. Erison’a göre ergenliğin en önemli sorunu kimlik bunalımını başarıyla ve dönemden kim olduğu ve nerede yükselebileceği konusunda uyumlu bir duygu ile çıkmaktır. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı biyolojik ve bağlamsal güçler arasındaki etkileşimi vurgular. Buluğ dönemi olarak adlandırılan dönem ise ergenlik dönemi öncesindeki iskelet sistemindeki hızlı gelişimin yaşandığı dönemdir.
Buluğ döneminde testosteron erkeklerde 18 kat artarken kızlarda 2 kat artmaktadır. Östrojen ise kızlarda 8 kat artarken bu artış erkeklerde 2 kattır.
Ergenlikte Kimlik arayışı vardır. "Ben kimim, Neyim, Hayatımda neler yapacağım, Benim farkım ne, Ben kendi başıma nasıl yapabilirim" gibi sorulara cevap aranmaktadır. kimliğe karşı kimlik karmaşası, ergenlik yıllarında ortaya çıkar. Bu dönemde ergenler kim olduklarına, nasıl biri olduklarına ve yaşamda ne yapacaklarına karar vermekle karşı karşıyadır. Kimlik arayışının bir parçası olarak ergenler psikososyal moratoryum yaşarlar. Psikososyal moratoryum: Erikson’un çocukluk dönemi güvenliği ile yetişkin özerkliği arasındaki dönem için kullandığı terimdir.
Sosyal baskılar ve stres, gençlerde yeme bozukluğuna neden olabilir. Geçmişte düzensiz yemenin çoğunlukla genç kadınlarda meydana geldiğine inanılıyordu. Ancak şimdi, tüm cinsiyetlerden insanlarda düzensiz beslenme davranışlarının ve ilgili endişelerin ortaya çıktığı bilinmektedir. Ergen terapisi daha mutlu bireylerin yetişmesine yardımcı olmaktadır.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ergenlik Sorunları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Murat GENÇOĞULLARI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Murat GENÇOĞULLARI'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.