2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Zenofobi Gölgesinde Ben ve Ötekinin Kökeni
MAKALE #21499 © Yazan Psk.Emre ŞENGÜR | Yayın Haziran 2020 | 2,118 Okuyucu
Zenofobi, Yunanca yabancı anlamına gelen “Xenos” ve korku anlamına gelen “Fhobos” kelimelerinden oluşmaktadır. Zenofobi kavramı, yabancı olarak algılanan kişiye karşı hissedilen korku duygusu başta olmak üzere olumsuz duygu ve olumsuz düşünceler bütünüdür. Peki Zenofobide yer alan Xenos yani yabancı kime denir? Yabancı, sınırın dışında kalan olarak tanımlanabilir. Peki o zaman sınır nedir, ne zaman oluşturulur, nasıl işler ve neye yarar? Anlamak için sorulması gereken birçok soru mevuttur. Bu yazıda temelde kişi düzeyinde Zenofobi gelişimini anlatmaya çalışacağım. Sınır kavramını da bu bağlamda düşünmekte yarar vardır. Yabancı ve yabancı korkusu bizi temel bir felsefi soruya götürmektedir: Ben ve Öteki ayrımı. Ben fikri nerede başlar ve ötekiyle karşılaşmamız nasıl olur? Nasıl olur ki Zenofobi dediğimiz bir sürece götürür bizi?


Ben’in kökeni üzerine Psikoloji literatüründe birçok çalışma yapılmıştır ve yapılmaktadır. Bu yazı ise bu çalışmaları bir potada eritmeyi amaçlamaktadır. “Ben Yolculuğunda” ilk adım başkaları tarafından ilk fikri oluşturulan bir Ben’dir. Anne ve babamız daha kendi ergenlik süreçlerinde ileride sahip olacakları çocuklarının benine dair tasarımlarını oluşturmaya başlarlar. Döllenme ve bebek için uygun şartların oluştuğu biyolojik atmosfere kadar bu tasarım olgunlaşmaya devam eder. Çiftin erinliklerinden, birbirleriyle buluşacakları ilk ana kadar bu tasarımları birbirinden bağımsız devam eder. Çift üyelerinin karşılaşmasıyla birlikte sperm ve yumurtanın karşılaşması gibi çocuklarına dair erinlikten beri tasarladıkları Ben imajları da karşılaşır. Bunun sonucunda çiftin çocuğu ile ilgili Ben tasarımı oluşmuş olur. Çiftin cinsel birlikteliği ve döllenme ile birlikte, biyolojik bir süreç devreye girer. Döllenmeyle başlayıp bebeğin anneden bağımsız bir şekilde hayatta kalabileceği biyolojik olgunluğa eriştiği döneme kadar (ki bu süreç en geç doğum ve kordonun kesilmesi ile bitecektir)(bağımsız hayatta kalma hali temel bakım verme durumunu yadsımamaktadır) geçen sürece Biyolojik Bütünlük dönemi deriz. Bu dönem içerisinde anne ve bebek bir bütündür. Birbirlerinden ayrı düşünmek çok ideal değildir. Bebek, annenin organları gibi kendi içinde özerk ama diğer yapılardan etkilenen yegane bir bölümdür. Yegane bir bölümdür çünkü binlerce yılın gösterdiği doğum sonrası potansiyel tarihine şahitiz. Kordonun kesilmesinden sonra Psikolojik Bütünlük dediğimiz evreye geçilir. Bu evre yaklaşık 18-24 aylık sürece kadar devam eder. Bebek anne karnında sıcak, güvenli ve ideal şartlar içerisinde hayatına devam etmiştir. Sağlanmış olan hemoastatik bir denge vardır. Doğum ise bu ideal şartların bozulduğu travmatik bir deneyimdir. Bebek doğum sonrası bu travmayı atlatmak ve eski biyolojik bütünlüğüne ve hemoastaziye ulaşmak ister. Bu varoluşsal ve bilinçdışı bir süreçtir. Bebek bu dönem içerisinde tamamen kendi varlığı ile haberdardır. Mahler bu duruma Normal Otistik Dönem der ve yaklaşık 1 ay sürer. Birinci aydan sonra ise Simbiyotik Dönem başlar ve bu dönemde bebek için anne bir uzantı gibidir. Duyum ve algı kapasitesinin henüz yeterli olgunluğa erişmemesi önemli bir etkendir. Kendini tek ve tüm olarak algılayan bebek için libido diyebileceğimiz enerji, doğum travmasını atlatmak ve kendi için yeniden en ideal şartları oluşturmak üzerinedir. Doyum arama temeldir, libido bebeğin kendisine yönelmiştir. Lacan bu nedenle Birincil Narsisizm olarak bahseder. Altıncı ay civarında ise Lacan’ın Ayna Evresi dediğimiz aşamaya geçilir. Bebek, aynada kendini gördüğünde diğer canlılardan farklı olarak aynadaki yansımasını fark eder ve imgesel döneme geçiş adımını atar. Ayna burada sadece maddi bir yansıtma aracı olarak düşünülmemelidir. Bebeğin duyum ve algı kapasitesi gelişmekte olduğu için deneyimlerini bölünmüş, tek tek anılar olarak yaşar. Erikson’un Temel Güvene Karşı Güvensizlik evresi dediği bu evrede eğer temel bakım veren yeterli, dengeli ve alan açıcı bir şekilde bebeği kapsarsa bebek bir sonraki aşamaya geçecektir. Ayna evresini de bu kapsamda Kohut’un aynalama kavramıyla annenin bebeğin bölük anılarını varlığıyla ve kapsayıcılığıyla birleştiren bir yardımcı olarak düşünebiliriz. Aynalama kavramını, sıcak olan mamanın önce anne ağzı tarafından ılıklaştırılıp bebeğe verilmesine benzetebiliriz. Ben kavramı henüz oluşmamasına rağmen bebek için ben olmayanla karşılaşma yine bu dönem içersindedir. Mahler’e göre hemoastaziyi sağlama amaçlı doyumların beden dışından geldiğini sezme anı ile birlikte Simbiyotik döneme geçiş olur. Aynı zamanda yaklaşık 6. Aylarda başlayan ve 24.aya kadar devam eden Yabancı Kaygısı, ben olmayanla ilk karşılaşmamızdır. Bu karşılaşma sırasında tıpkı sıcak mamanın bebeğin ağzı için gerekli ama zarar verme potansiyeli olması gibi yabancı da gerekli ve zararlı olma potansiyeli olan bir şeydir. Libidosu kendine yönelmiş ama yaklaşık 6.ay Simbiyotik Dönem ile birlikte yatırımın dışa döndüğü bu aşamada bebek için yabancı, anne tarafından mama gibi ılıklaştırarak bebeğin libidosuna sunulmalıdır. Bunun için verilebilecek öneriler yazının konusu olmamakla birlikte yabancıyla karşılaşma anında annenin; bebeğin yanında olması, bu süreç içinde olumlu bir duygu ile yabancıyı sunması ve karşılaşma öncesi bebeğin sakin bir anının seçilmesi önerilebilir. Psikolojik Bütünlük diyebileceğimiz bu süreç içerisinde yine karşılaştığımız diğer bir durum Ayrılık Kaygısıdır. Ayrılık kaygısını da bebeğin kendinden bağımsız bir annenin uzaklaşması olarak düşünmememiz gerekir. Ayrıca bu dönemin sonuna doğru da Nesne Devamlılığının oluştuğu unutulmamalıdır. Yaklaşık 24.ayla birlikte Psikolojik Bütünlük evresi sona erer ve ben-ben olamayan ayrımı yerleşmeye başlar. Böylece Varoluşsal Ben diyebileceğimiz kavram oluşmuş olur. Lewis, Varoluşsal Benlik olarak isimlendirir ama ben, benlikten daha çok bir ben oluşumunun olduğunu düşünmekteyim. Benlik için daha fazla olgunlaşma gerekmektedir. Varoluşsal Ben aşaması sonucunda Psikolojik Bütünlük sona ermiştir, artık ben fikri oluşmuştur. Ayrılık ve sınır fark edilmiştir. Duyum ve algılar bir bütüne hizmet etmeye başlamıştır. Libido dışa yönelmeye başlamıştır ama bu yönelme sadece doyumun sağlanması amaçlı çocuk tarafından oluşan öz eylemlerdir. Terrible two dönemi bu aşamaya denk gelir.



24 ay ile 60 ay arasındaki sürece ise Kategorik Ben aşaması diyebiliriz. Bu aşamada çocuk için kategori kullanımı devrededir. Kategoriler sonucu ismini, cinsiyetini, memleketi gibi bilgileri içeren bilgi kategorilerine sahip olmaya başlar. Ve böylece erkek-erkek olmayan, doktor-doktor olmayan gibi kimi kategorik yerleştirmeler oluşur. Fallik döneme denk gelen bu aşamada, Lacan açısından Simgesel Boyuta geçiş meydana gelir. Bu dönemde baba ön plana çıkmaya başlar. Özellikle de dilin kullanımı önem kazanır. Öteki ile ikinci karşılaşmamız ise bu döneme denk gelir. Kategorilendirme sonucu oluşan bilgiyi, dilde nasıl kurduğumuz Ötekiyi dilde nasıl yerleştireceğimiz Ötekiye dair geleceğimizi etkileyecektir. Sözgelimi çocuk için erkek- erkek olamayan kategorileri arasında büyük bir ayrım yoktur. Dilde bu ayrım keskinleşir ise çocuk bunu özdeşleşme ile kazanacaktır. Hemcins ebeveynle özdeşlemenin olduğu bu dönem, öteki fikrine özdeşim kurmamıza neden olacaktır.


60 ay sonrası döneme Benlik aşaması diyebiliriz. Bu aşamada artık Ben sorusuna verilecek cevaplar mevcuttur. Ben, çocuk tarafından üzerine düşünülebilen bir bendir. Benliğin bu aşamada iki belirleyicisi vardır. Birincisi mizaç ve biyolojik özelliklerimiz diyebileceğimiz, genetik alt yapımızdan gelen Freudyen manada İdimizi şekillendiren özelliklerimizdir. İkincisi ise karakter olarak isimlendirebileceğimiz, ilişkiler sonucu şekillenen Süperegonun da temeli olan yapıdır. Carl Rogers Benlik için üç kavramın gerekliliğinden bahseder: Öz imaj, Özgüven ve İdeal Benlik. Öz imaj ve öz güven, Benlik aşamasına geçişimizi sağlayan kavramlardır. İdeal Benlik ise bizi bir sonraki aşamaya geçirecektir. İdeal Benliği, her bireyin kendine özgü sahip olmak istediği özellikler bütünü olarak düşünebiliriz. İdeal Benliğin etkisini diğer aşamanın sonunda değineceğiz.
Erinliğe doğru iki yeni aşama ön plana çıkmaya başlar. Bu iki aşama Benlik aşamasında olsa da filizlenmeyi bekleyen bir tohum gibi düşünebiliriz. Bunlar Kişisel Kimlik ve Sosyal Kimliktir. Kimliği kendimizi sunma biçimi olarak düşünebiliriz. Sosyal Kimlik, grup aidiyetleri sonucu oluşan yüzümüzdür. Kişisel Kimlik ise Sosyal Kimliğimizin dışında kalan Benlik kavramının(ki mizaç ve karakter bütünü) sosyal hayata yansıyan halidir. Sözgelimi benliğimle ilgili düşüncem yardımsever olabilir ama bunu sosyal hayata yansıtmadığım için Kişisel Kimlik adı altına yazamayabilirim. Öteki ile üçüncü karşılaşmamız ise bu döneme denk gelmektedir. Kimlik oluşumu sürecinde ise temel bir mekanizma kullanırız. Sınıflandırma, Kimlik Saptama ve Sosyal Karşılaştırma aşamalarından oluşmaktadır. Sınıflandırma erken dönem kategorilendirmeye benzemektedir. Kendimizi ve uyaranları tanımlamak için kullanırız ayrıca bu beynimizin enerji tasarrufu yapabilmesini sağlar. Sınıflandırma sonucunda kendimize ve uyaranlara Kimlikler oluştururuz. Sonrasında Sosyal Karşılaştırma ile kimliklerimizi ve gruplarımızı karşılaştırmaya başlarız. Erken dönem kategorilendirdiğimiz bireysel ötekiler, Kimlik aşamasında grup haline gelir. Öteki ile üçüncü karşılaşmamız olan bu dönemde en önemli etken İdeal Benliktir. Benlik ile İdeal Benlik arasındaki ayrım ne kadar fazla ise bizi o kadar olumsuz etkileyecektir. Çözüm için bireysel ve sosyal manada sağlıklı ve sağlıklı olmayan çözüm yolları bulmaya çalışırız. Zenofobi, bu noktada devreye giren sağlıksız diyebileceğimiz bir çözümdür. Benliğin Öz İmaj ve Öz güven aşamalarında yaşanan sorunlar ile İdeal Benliğin kendisinden kaynaklı sorunlar Zenofobiyi arttıracaktır. İyi, doğru olan her şey iç gruba dolayısıyla Kimliğe ve Benliğe atfedilirken; kötü, doğru olmayan, olumsuz her şey dış gruba atfedilecektir.


Benlik ve İdeal Benlik farkı nasıl oluşur diye baktığımızda ise şunları söyleyebiliriz:
*Benlik Sürecinde Yaşanan Olumsuzluklar
-Biyolojik Bütünlük Aşamasında Yaşanan Sorunlar(Erken Doğum, İhmalkar anne, anne karnı olası sorunlar)
-Psikolojik Bütünlük Aşamasında Yaşanan Sorunlar(Bebeğin taleplerinin yeterli karşılanamayışı, Bebeğin kapsanamaması ve sakinleştirilememesi, Libidosunun dışarıya sağlıklı bir şekilde yönlendirilememesi, simbiyotik evrenin uzun sürmesi ve ayrılık kaygısı, yabancı ile karşılaşmanın travmatik olması)
-Kategorik Benlik Aşamasında Yaşanan Sorunlar(Tehditkar baba algısı, girişimciliğinin ketlenmesi, Özdeşim bakım vereninin yokluğu ve ihmali)
-Kişisel Kimlik aşamasında benliğin sunumu ile ilgili problemler
*İdeal Benlik Kavramında Yaşanan Sorunlar
-Özdeşim bakımvereninin, ketleyici ve kastre edici oluşu
-Benliğin, onay amaçlı çevre temelli olması
-İdeal Benliğin, Benliğin biricik özelliklerinden ayrık oluşu( Kendilik diyebileceğimiz bu süreç, ayrı bir yazının konusu olacaktır)
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Zenofobi Gölgesinde Ben ve Ötekinin Kökeni" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Emre ŞENGÜR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Emre ŞENGÜR'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     26 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Emre ŞENGÜR'ün Yazıları
► Ötekinin Tarihini Yaşamak/Yaşamamak Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Geçmişin Gölgesinde Yaşamak Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Zenofobi Gölgesinde Ben ve Ötekinin Kökeni' başlığıyla benzeşen toplam 11 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kanserin 5 Aşaması Haziran 2022
► Kanser ve Psikoloji ÇOK OKUNUYOR Haziran 2022
► Dijitalleşen Yas Eylül 2021
◊ Psikoterapi ve Sohbet Eylül 2021
◊ İstisna Davranış Mayıs 2021
◊ Dönüşüm Nisan 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:18
Top