2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ebeveyin Ölümünün Çocuk Üzerindeki Etkileri
MAKALE #21540 © Yazan Uzm.Psk.Sinem ERUSTA | Yayın Haziran 2020 | 1,834 Okuyucu
EBEVEYİN ÖLÜMÜNÜN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

1.GİRİŞ
Ölüm, bilişsel olarak anlaşılması oldukça karmaşık, duygusal olarak da üzerinde konuşulması zor bir konudur. Ölümlerin çoğu ölen kişinin yakınları için ani ve beklenmediktir. Ani ve beklenmedik ölümler daha fazla kaygı yaratırken üstesinden zor gelinmesi güç etkilere yol açar.



Çocuklar ise farklı ölüm olaylarından farklı şekilde etkilenir .Farklı ölüm türleri içinde şüphesiz ki çocuğu en fazla etkileyeni anne veya babasından birinin ölümüdür. Çocuklar için zorlu bir yaşam deneyimini beraberinde getiren anne baba kaybı, çocuğun pek çok sorunla karşı karşıya kalmasına , fiziksel, duygusal ve sosyal açıdan zarar görmesine,bu sorunların tüm yaşamlarını etkileyebilecek boyutlara ulaşabilmesine sebep olabilmektedir.


Ebeveynin ölümü sadece sevgi veren ve günlük gereksinimleri karşılayan birinin kaybına değil ,dengenin ve günlük yaşamın alt üst olmasına yol açar . Bir çok çocuk , ölen ebeveynnin geri dönmeyeciğini kabullenmekte zorlanır . (Dyregrov, 2000).
Çocuklar için güven ve destek sağlayan, bakan, büyüten kişiler anne babasıdır.Bu kişilerin ölümü durumunda çocuğun hayatı birçok açıdan etkilenmektedir.Anne ya da baba kaybıyla yaşamlarında meydana gelen değişikliklere çocukların uyum sağlaması çoğunlukla kolay olmaz. Çocukların kişilik ve gelişimsel özellikleri, içinde yaşadıkları çevre ve ölüme ilişkin kültürel değerler, kaybın nasıl gerçekleştiği de kaybın çocuk üzerinde ki etkilerini ve ölüme vereceği tepkiyi etkileyen faktörlerdir.


Ölüm, çocuklar için anlaşılması zor bir kavramdır. Çocukların anne ya da babasının kaybı çocuğun yaşamına yeni zorluklar getirmektedir. Kaybı izleyen süreçte çocuklar bir yandan ölüm olayını anlamlandırmaya çalışırken, diğer yandan da anne ya da babanın kaybını kabullenmeye ve değişen yaşam durumlarına uyum sağlamaya çalışmaktadırlar (Attepe, 2010).


Çocukların anne veya baba kaybının yatarttığı duyuyla başa çıkabilme becerisi ve yeni yaşamına uyumu çevrelerinde bulunan yetişkinlerin kayıp karşısında sergiledikleri tepkiler fazlasıyla etkilenir. Yetişkinlerin uygun desteği sağlayabilmesi için , çocukların ölümü algılama biçimini ve çocukların kendileri ile benzer şekilde yas tutamayacaklarının farkında olmaları gerekir.


Ölen kişi her kim olursa olsun, çocukları anlamak ve korumak için çocukların tepkileri hakkında bilgi sahibi olmak ve durumu gerektiği gibi ele almanın yollarını bilmek gerekir. Çevredeki yetişkinler, çocuğun başına gelen olayları kavrayıp, anlamasına yardımcı olabilirlerse, çocuklar bu zor dönemleri daha kolay atlatırlar (Dyregrov, 2000).
Ölüm kavramının farklı yaş dönemlerinde nasıl algılandığı ve buna göre ölüm algısının gelişimi oldukça önemlidir. Araştırmalara bakıldığında genelde ölüm kavramının yaş, deneyim, kültür, inanç sistemi ve bunun gibi faktörlerden etkilendiği ortaya çıkmıştır. (Fatma Tahta, 2015)Bu faktörler çocukların anne baba kaybını algılamalarında ve yaşadıkları yasla başa çıkmalarında etkili olmaktadır.



Çocukların bireysel ve gelişimsel özelliklerine göre kayba nasıl tepki vereceklerinin bilinmesi, yas sürecini yaşayış biçimleri çocuklara nasıl davranılacağının ,destek oluna bileceğinin bilinmesi açısından önem taşımaktadır.


2.GELİŞİMSEL AÇIDAN ÖLÜM KAVRAMI


2.1 Bebelik Dönemi
Ölümü kavramı yoktur. Ancak bakım verenin yokluğunu farkına varabilir.
Normal yas tepkileri çocuğun ebeveynini araması , ağlaması, başkası tarafında rahatlatılmayı reddetmesi, duygusal içe çekilmesi, üzgün yüz ifadesi, yaşına uygun etkinliklere katılmaya isteksizliği, yeme ve uyku sorunları olarak gözlenirken, Komplike yas tepkileri kısıtlanmış duygulanım, bakım veren kişiyi anımsatan her şeye karşı aşırı duyarlılık, ayrılık kaygısı, bağlılığın kopması, daha önce kazandığı gelişimsel özelliklerin kaybı şeklinde gözlenebilir.


2.2 3-6 Yaş Dönemi
Ölüm geçici ya da kademeli, geri dönülebilir ve nihai olmayan bir durum olarak görülür. Büyüsel düşünme hakimdir. Yoğun duygulanım ile baş edemez. Sürekli ölen kişiyi bulmaya çalışırlar. Yaşam rutininin değişmesinden ve yakınlarının yas sürecinden etkilenirler. Sıklıkla geçici olarak enürezis, enkoprezis, bebeksi konuşma, parmak emme, kardeş ya da ebeveyni ile uyumak isteme, yeme ve uyku alışkanlıklarında değişme gözlenebilir.



Komplike yas tepkileri ise sık ağlama, öfke patlamaları regresyon, yatak ıslatma, yapışma davranışı, uyku sorunları ve yaşıt ilişkilerinde sorunlar olarak ortaya çıkabilir.


2.3.6-9 Yaş Dönemi



Ölümü kendi suçu olarak veya bir cezalandırılma gibi algılar Ölümün bir sona erme ya da yaşam işlevlerinin durması olduğunu kavrayışı kademeli olarak gelişir. Yedi yaşlarında ölümün kaçınılmaz ve herkesin başına gelebilecek bir durum olduğunu kavramaya başlarlar. Büyüsel düşüncenin bazı yönleri hakimdir. Bu yaş grubunda ölümü bir ruh, hayalet, ya da melek gibi düşünebilir. Ölenin davranışlarını taklit edebilirler.


Okulda odaklanmada güçlük, okul reddi, bedensel belirtiler; özkıyım düşünceleri; regresif davranışlar komplike yas tepkileri olarak karşımıza çıkar .


2.4. 9-12 Yaş Dönemi



Ölüm bilişsel olarak farkına varılır. Ölümün bir son olduğu algılanır. Ölümün nasıl ve neden olduğuna ilişkin sorular ve ölümün mekanizmasına ilişkin meraklar gelişmiştir.Endişe, utanç, suçluluk, üzüntü ve öfke şeklinde duygusal tepkiler gözlenir. Ölüme karşı gösterilen yas tepkisi cinsiyete göre değişiklik gösterir.Sıklıkla erkekler saldırganlık ve yıkıcı davranışlar ile yas tepkileri gösterir. Kızlar ise bağlanma davranışında ve yapışmada artma biçimindedir.Komplike yas tepkileri olarak ise terk edilme korkusu, yakınlarını veya kendinin öleceğine dair korkular gelişebilir.


2.5 Ergenlik ( 12 yaş ve Üstü)


Ölüm geri dönülmez olduğu algısı gelişmiştir. Ölüm mutlak bir gerçektir ancak kendileri için uzak bir gelecekte olduğunu düşünürler. Yakın çevresinde bir ölüm olayı yaşandığında suçluluk, kızgınlık veya sorumluluk duyabilirler. Komplike yas tepkileri olarak duygudurum dalgalanmaları, sürekli öfke, düşük okul başarısı, okul reddi, ısrarlı depresyon, sosyal geri çekilme/izolasyon, madde kötüye kullanımı ve cinsel davranış gözlenebilir (Bildik, 2013).

3. ANNE BABA KAYBININ ETKİLERİ

Kayıp, bireylerin yaşamında önemli yer tutan bir yaşam olayı olarak değerlendirilmektedir. Olumsuz bir yaşam olayı olarak değerlendirilen kayıp, özellikle kaybedilen kişi anne ya da baba olduğunda çocukların ruh sağlığını etkilemektedir. Çocukluk çağındaki yakın kaybının depresyon ile ilişkili olabileceği saptanmıştır. Ebeveyn kaybı ruhsal bir travma olarak ele alınmaktadır. Ebeveyn kaybı yaşayan çocukların psikolojik, davranışsal ve duygusal açıdan savunmasız hale geldiği söylenmektedir (Uluğ, 2008).


Erken çocuklukta ebeveyn kaybı uzun dönemde etkilerini koruyacak travmatik bir yaşantı olarak görülmektedir (Berna Güllüoğlu, 2017).


Çocukların büyük bir çoğunluğu ölen ebeveyinin geri dönemeyeceğine inanmak istemez.Böyle bir ölüm çocuğun içine öylesine işler ki ,ölümü kabul edebileceği bir mesafede tutar (Dyregrov, 2000). Çocukların çoğu ağlamaz , gündelik hayatın aynen devam ettiğini görmek istercesine okula gitmek ..vb taleplerde bulunabilir.Güçlü durumlar bir film izlerken,herhangi bir nedenle acı çeken insanları dinlerken ortaya çıkabilir.
Yaşamın ilk yıllarında psikolojik ve fiziksel gereksinimlerin karşılanması noktasında ebeveyine bağımlı olan çocuklar anne veya babalarını kaybettiklerinde temel gereksinimlerini karşılayan kişiyi kaybetmiş olurlar.Okul öncesi çocuklar olaydan kendilerini sorumlu tutma eğilimdedir.Kayıp yaşayan küçük çocuklar genelde suçluluk hissedebilirler. Küçük çocuklar neden-sonuç ilişkisini kavramakta güçlük çektiklerinden bunu adeta bir ceza olarak da nitelendirebilirler. Çocuklar hala güvende oldukları ve sevildikleri duygusunu hissettiklerinde bunun üstesinden gelebilirler. Kızgınlık duygusu hem küçük çocuklarda hem de yetişkinlerde görülebilir. Kayıp sonrasında çekilen acılardan Ölen kişi sorumlu tutulabilir. Acıya eşlik eden bencilce ilgiler de bazen yaşanabilir. Böyle zamanlarda yakın çevrenin desteği çok önemlidir (Yıldız, 2004).
Ölen kişiyi yüceltme eğilimi, bazı çocuklar için o kişiye açıkca kızgınlığı ifade etmeyi engellediği için çocuk bu öfkeini çevresine yöneltir.Bu tip tepkiler geride kalan ebeveyinin çocukla ilişki kurmasını güçleştirir. Bu tür sorunlar ,çocuklar ailede alışkanlıkların,tutumunların ve kuralların olduğu gibi devam etmesini talep ettiklerinde ortaya çıkar (Dyregrov, 2000).


Bir ebeveynin kaybı ile kalan ebeveynin de evin düzeni ile ilgili tüm sorumluluklar kendisine kalmış olduğundan bunlarla fazla meşgul olacağı için ya da belki de sadece kendi yası ile meşgul olacağı için aslında çocuk, her iki ebeveynini birden kaybetmiş sayılabilir (Uluğ, 2008).Bazı çocuklar ve ergenler hazır olmadıkları halde yaşlarına uygun olmayan sorumluklar almak zorunda kalabilir.Bu durum tamamen olumsuz bir durum değildir.Çocuğu üstlendiği görevin üstünden gelebilmesi durumunda olgunlaşma ve büyümeyi teşvik edebilir.Öte yandan ,çocuğun sağ kalan ebeveyini ile karşılıklı dayanışma olgunlaşmasını, bağımsızlaşmasını yetişkin rolüne doğru adım atmasını kolaylaştırır (Dyregrov, 2000).


Çocuğun ebeveyinin ölümüne karşı geliştireceği tepkiler kaybedilen kişinin ölüm şeklinden de etkilenir şayet kaybedilen ebeveyin bir şiddet olayı sonucunda kaybedildiyse çocuğun yaşadığı kaygı ve korkusu çok daha yoğun hale gelebilir.
Erken yaşta anne veya babasından birinin ölümüne sahit olan çocukların yaşamının ilerleyen yıllarında psikolojik sorunlar geliştirmeye daha yatkın olduğu , özellikle depresyon ve özkıyım riskinin normal popülasyona oranla daha yüksek olduğu, ölümün ani olduğu ve çocuğun ölen kişinin yerine koyabilecek bir yakını olmadığı durumlarda bu riskin arttığı bilinmektedir.



Erken çocukluk da baba kaybıyla bağlanma biçimlerini ve yakın ilişkilerdeki psikolojik eğilimlerin değerlendirldiği araştırmada, babalarını kaybeden yetişkin şehit çocukları içinde romantik ilişkisi olanların, romantik ilişkisi olmayanlara göre ilişkiye odaklanma, ilişki doyumu, ilişkide kendine güven ve içsel ilişki kontrolü psikolojik eğilimlerinden daha yüksek puan aldıklarını göstermektedir. Ayrıca, güvenli bağlananların sağlıksız bağlananlara göre ilişkiye odaklanma, ilişki doyumu, ve ilişki girişkenliği psikolojik eğilimlerinden daha yüksek puan aldıkları tespit edilmiştir. Bağlanma biçimlerini yordayan değişkenlere bakıldığında ise ilişkiye odaklanma, ilişki girişkenliği ve dışsal ilişki kontrolü değişkenlerinin güvenli bağlanmayı yordarken, ilişki korkusu ve ilişki girişkenliği değişkenlerinin ise korkulu bağlanmayı yordadığı tespit edilmiştir. Kayıtsız bağlanmayı yordayan değişkenlerin ilişki korkusu ve ilişkiye odaklanma; saplantılı bağlanmayı yordayan değişkenlerin ise ilişkiye odaklanma ve içsel ilişki kontrolü olduğu belirlenmiştir (Berna Güllüoğlu, 2017).


4.SONUÇ


Aile içindeki kayıp, yaşayan ebeveyn için de zorlu bir süreçtir. Kişisel kayıp duygusunun yanı sıra aileyi toparlamak, yeniden yapılandırmak ve organize etmek, güvenli bir hale getirmek hayattaki ebeveynin sorumlulukları arasındadır (Yıldız, 2004).Tüm aileyi etkileye bu kayıp ve yas sürecinde aile yakınlarıyla sürüdülecek ilişki çocuğun kendini güvende hissetmesine sürecin daha sağlılı atlatılmasına yardımcı olur.
Ailede ölüm sebebiyle aşırı koruyucu yaklaşım yerine eski ilişkiler aynı düzeyde sürdürülmeye çalışılmalıdır.Aile üyeleri kayıpla yaşamayı öğrendiklerinde çocukların endişelerini ve meraklarını giderecek şekilde açıklamaları yapmalıdırlar. Kayıp yaşayan ailelerde uyum süreci yaklaşık 18 ay ile 24 ay arasında değişebilir. Çocuğun kayıp yaşamadan önceki alışkanlıklarına dönebilmesi çok önemlidir (Yıldız, 2004).
Önemli bir yaşam olayı olan anne baba kaybı çocuklar için travmatik etki bırakabilecek bir yaşam deneyimidir. Çocuk üzerinde ki yas sürecinin sağlıklı atlatıla bilmesi için etkinin azaltıla bilmesi için yas sürecindeki çocukların doğru bir şekilde değerlendirilmesi, yaşına ve gelişim dönemine uygun açıklamalar yapılması,çocuğun çevresindeki yetişkinlerin yas belirtilerine duyarlı olması , kendini ifade etmesinin sağlanması, duygularının açığa çıkarılması, yaşına uygun açıklamalar yapılması ve gerekli görüldüğü takdirde profesyonel yardım alınması yararlı gerekir.
. Anne baba kaybının çocuklar için doğurduğu önemli sonuçlardan biri de, çocukların kurum bakımına alınmasıdır. Böyle bir durumda kurumda çalışan profesyonellerin de çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için çocukların bireysel ve gelişimsel özelliklerini dikkate alarak, çocuklarda yas tepkilerine duyarlı olması gerekmektedir. Çocukların kayıpla baş etmesinde iki önemli nokta bulun- maktadır. Birincisi, çocuğun duygularını dile getirmesine yardımcı olunmasıdır. İkincisi ise çocuğun bulunduğu gelişim dönemine uygun açıklamalar yapılmasıdır (Attepe, 2010).

KAYNAKÇA
Attepe, S. (2010). Anne Baba Kaybının Çocuklar Üzerinde Etkileri. Aile Ve Toplum , 11 (6).
Berna Güllüoğlu, Ö. K. (2017). Erken Çocuklukta Baba Kaybıyla Bağlanma Biçimleri ve Yakın İlişkilerde ki Psikolojik Eğilimler. Türk Psikoljik Danışmanlık Ve Rehberlik Dergisi , 7 (47).
Bildik, T. (2013). Ölüm,Kayıp,Yas Ve Patolojik Yas. Ege Tıp Dergisi , 52 (4), 223-229.
Dyregrov, A. (2000). Çocuk ,Kayıplar ve Yas Yetikinler İçin El Kitabı. Ankara: Türk Psikologlar Derneği.
Fatma Tahta, K. T. (2015). Çocukların Yakınlarının Ölüm Kavramlarını Algılama Üzerine Kurdukları Sistemler ve Oyunlar. Hacettepe Üniversitesi sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi , 1 (1).
M.Humphrey, K. (2017). Kayıp Ve Yas İçin Danışmanlık Becerileri (1.Basım b.). (F. Tanhan, Çev.) Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Neslihan Kulluoğlu Türker, S. Y. (2019). Çocuk ,Ölüm ve Yas.anne-baba ve tüm bakım verenler için (1.Basım b.). Ankara: Nobel Akademik yayıncılık.
Şeyda Dülgerer, E. E. (2005). Çocuklarda Ölüm Kavramı ve Yas Sürecinde Psikiyatri Hemşiresinin Rolü. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi , 21 (1), 197-209.
Uluğ, Ö. Ş. (2008). Üniversite Öğrencilerinde Depresyon Düzeyine Ebeveyn Kaybının Ve Anne Baba Ayrılığına Etkisi. Yüksek Lisans Tezi . Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstütüsü.
Vakım D.Volkan, E. Z. (2019). Kayıptan Sonra Yas "Komplike Yas Ve Tedavisi (4.Baskı b.). Ankara: Pusula Yayınevi.
Yıldız, A. (2004). Çocuk,Ölüm ve Yas. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstisüsü Dergisi , 7 (12), 125-144.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ebeveyin Ölümünün Çocuk Üzerindeki Etkileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Sinem ERUSTA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Sinem ERUSTA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sinem ERUSTA Fotoğraf
Uzm.Psk.Sinem ERUSTA
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolojik Danışman - Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi3 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Sinem ERUSTA'nın Makaleleri
► Boşanmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri Dr.Psk.Nilgün Öngider GREGORY
► Boşanma Süreci ve Çocuk Üzerindeki Etkileri Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Ebeveyin Ölümünün Çocuk Üzerindeki Etkileri' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çocuk İstismarı Haziran 2020
► Boşanma ve Çocuk Kasım 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:41
Top