2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Affetme Sürecinde İnsan
MAKALE #21600 © Yazan Psk.Emre ŞENGÜR | Yayın Temmuz 2020 | 2,474 Okuyucu
Affetmenin, TDK sözlüğünde iki önemli açıklaması vardır. Biri mazur görmektir, diğeri de bağışlamaktır. Affetmek; mazur görmek ve bağışlamak alt başlıklarından oluşur. Mazur görmek, mazereti kabul etmek anlamına gelir.Bağışlamak ise bağış kökünden gelen bir sözcüktür. Bağış; bizde olan, bize ait olan bir şeyi başka bir yere isteyerek bırakma halidir. Peki affetme ile bağışın arasında nasıl bir ilişki vardır? Affetmek aslında bende kalan ötekinin tekrar geri bırakılmasıdır. Nasıl para ve malımızı bağışlıyorsak, affetmede de bizde kalmış ötekiyi bağışlayabiliriz. Affedemediğimiz kişiler bizim için sırtımızdaki birer yük gibidirler ve onlardan arınmamız gerekir.


Affetmeyi öncelikle mazeret zemininde değerlendirelim. Affetme çalışılırken, affedeceğimiz meseleleri mazeret açısından ikiye ayırabiliriz: Mazereti Kabul Edilebilir Davranışlar, Mazereti Kabul Edilemez Davranışlar. Söz gelimi arkadaşımızın kırıcı bir sözü birinci kategoriye girerken, bir kimsenin alkol kötüye kullanımı ile kazaya sebep olması ikinci kategoriye girebilir. Eğer mazereti kabul edilemeyecek bir davranışla karşı karşıyaysak yeni adımlar atmamız gereklidir. Bazen bu adımlar devlet kurumlarının yürüttüğü ceza mekanizması iken, ilişkisel boyutta yaşanan olaylarda sınır koymamız ve ilişkiyi mevcut davranışa göre yeniden şekillendirmemiz atılacak adımlara örnek verilebilir. Yaşadığımız olayı, mazeret açısından ikiye ayırıp gerekli adımları attıktan sonra affetmeyi tamamlayabilmek için ikinci aşamaya geçmemiz gerekmektedir. Bu aşama ise bağışlama aşamasıdır.



Affetmeyi bireysel ve ilişkisel olmak üzere ikiye ayırabiliriz.Bağışlama aşamasında bu ayrım üzerinden gitmek önemlidir. İlişkisel bağışlama, ilişkinin devam edeceği affetme süreçlerine işaret etmektedir. Bireysel bağışlama ise ilişkinin devamının olmadığı affetme süreçleri için kullandığım bir kavramdır.


Affetme konusu gündeme gelince öne çıkan bir diğer kavram Engellenme kavramıdır. Engellenme, çeşitli nedenlerle amaçladığımız davranışın gerçekleşmeme hali ve dolayısıyla amaçladığımız doyuma ulaşamama halidir. Engellenme durumu affetme-affedememe sürecine giden yolu açar. Her birimizin istekleri, amaçları ve hayalleri vardır. Karşılaştığımız olaylar sonrası bu konularda engellenmelerle karşılaşıyoruz. Karşılaşılan her engellenme bizde öfke duygusuna yol açıyor. Öfke duygusu bazen kendimize bazen de ötekine doğru yöneliyor. Affetmeme ise engellenme sonrası yaşadığımız öfke halinin uzun süreli, sık sık ve şiddetli bir şekilde günlük hayatımızı etkileme halidir. Karşılaştığımız engellenme öfke yaşamamıza ve affetmeme sürecine girmemize neden oluyor. Affetmeme süreci ise artık iç kaynaklı bir engellenme ile devam etmemize neden oluyor. Affedemediğimiz her olay, kişi veya davranış sırtımızdaki bir yük gibi kendimizi engellememize neden olacak bir sürece götürüyor bizi. Bu nedenle affetme çok önemli bir konudur. Şu ana kadarki bilgileri özetlersek affetmeyi mazeret ve birey-ilişki durumuna göre ikişer ayrı kategoriye ayırdık. Ayrıca affetmeyi, engellenme durumunun getirdiği öfkenin günlük hayatı etkileyecek bir uzunlukta devam hali olarak ele aldık. Peki bağışlama sürecine girmek için ne yapmamız gerekiyor?


Yas; değer verilen, hayatımızda yer alan bir varlığın kaybı sonucu oluşan tepki sürecidir. Affedememe süreci de bir yas sürecidir. Yaşanılan olumsuz olay, engellenme; hayallerimizin, amaçlarımızın, mevcut kişinin hayatımızdaki şeklinde değişiklik oluşmasına neden olur. Oluşan değişiklik de bir nevi yas sürecine girmemize neden olur. Yasın 5 aşaması vardır. Affedememe sürecine; yasın 5 aşamasında bazen takılı kalmamız, bazen de dalgalı bir seyir izlememiz neden olur. İlk aşama İnkar aşamasıdır. İnkar aşaması mevcut durumun kabul edilmediği ya da edilemediği aşamadır. İnkar aşamasında, kişi kendisinin içine girdiği engellenme sürecini reddetmeyi seçer. Bu aşamada kalmak ise kişiye zarar verir. Çünkü ortada bir engellenme vardır ve engellenmeye bağlı olumsuz duygu değişimi yaşanır. Söz gelimi bir çift ilişkisinde kişinin, partneri için aslında benim iyiliğimi düşünüyor dediği aşama buraya denk gelmektedir.


İkinci aşama Öfke aşamasıdır. Öfke aşaması, engellenmenin farkına varıldığı aşamadır. Affetme veya affedememe süreci bu aşamada başlar. Kişi, yaşadığı engellenmeyi fark eder ve inkar aşamasından geçer. Ama öfke aşaması da uzun süreli kalışlarda yararlı bir basamak değildir. Uzun süreli olumsuz duyguların psikolojik ve bedensel yansımaları olacaktır. Ama şunu da unutmamak gerekir ki her duygunun insani doğamızın yansıması olan bir tarafı vardır. Affetme sürecinde öfkenin 3 nedeni vardır. Öfke duygusu, geçilmiş inkar aşamasına tekrar dönmeyi engeller. Söz gelimi çift ilişkisinde partnerimizle yaşadığımız bir sorun var ve öfke duyuyoruz. Öfke yaşanılan sorunun tekrar olmasını engelleyici bir işleve sahiptir. Bu nedenle mevcut öfkenin hemen ortadan kalkmasını istemek beyhude bir istek olacaktır. Yapılması gereken, mevcut engellenmeyi yaşamamızı engelleyecek yeni çözüm yolları bulmaktır. İlişkisel affetmede bahsettiğimiz gibi eğer ilişki devam ediyorsa, yaşanılan olayı ilişkiyi yeniden şekillendirmek için bir referans olarak görüp hareket etmek gerekiyor. İlişkinin yeniden yapılandırılamadığı veya yapılandırılmak istenmediği ki burada da mazeretin kabul edilemeyeceği affetmelerdir ilişkide sınır konabilir. Eğer engellenme karşısında yeni bir çözüm bulursak öfke duygusu azalmaya başlayacaktır ve yeni basamaklara geçiş sağlanacaktır. Yeni çözüm bulmamız ise psikolojik olgunlaşmamızı gösteren bir adımdır.


Öfke duygusunun geçmesini engelleyen diğer bir nokta ise kabullenememedir. Kabullenememe kendimize veya ötekiye dairdir. Kendimize dair kabullenememede, kendimize dair güvenli ve olumlu bir evren yaratmışızdır. Yaşanan olay, güvenli ve olumsuzluk beklemediğimiz dünya algısında bir kırılmaya sebep olabilir. Bu aşamada temel düşünce “Nasıl benim başıma böyle bir şey gelir?”dir. Yapılması gereken bu soruyu cevaplayacak olumlu iç telkinlerde bulunmaktır. Söz gelimi “Yaşamımız içerisinde olumsuz ve olumlu olaylar ile karşılaşacağım. Karşılaştığım olumsuz olay hep olumsuz olaylarla karşılaşacağım anlamına gelmez. Böyle bir sorun yaşamak elbette istemezdim. Ama böyle bir sorun yaşayan ilk kişi değilim, son kişi de olmayacağım. Yaşadığım olumsuz olay benim için bir öğrenme fırsatı olabilir ve bu öğrenmeyle yoluma devam edebilirim” örnek olarak verilebilir. Diğer bir kabullenememe ötekine dairdir. Temel cümle “Nasıl böyle bir şey yapabilir?” şeklindedir. Burada da yaşanılan olaya göre olumlu iç telkin değişmekle birlikte özellikle ilişkisel affedememe süreçlerinde kişilerin farklı istek, arzu ve amaçlarının olabileceğinden başlamak fayda sağlayıcıdır. Hatta istek, arzu ve amaçların zaman içinde değişebileceğini de kendimize söylememiz önemlidir. Nasıl sorularıyla birlikte neden soruları da bu aşamada ön plana çıkar. “Neden böyle yaptır?, Nasıl böyle davranır?” örnek verilebilir. Diyabet hastası olan bir danışanımla şöyle bir konuşmam olmuştu:” Diyabet olma sebebinize dair doktorlarınız birçok neden sayabilir. Genetik altyapı, beslenme düzeni, egzersiz düzeni gibi. Ama öfke aşamasındaki neden sorunuza bu cevaplar tatmin edici bir rahatlama sağlamaz. Yapmanız gereken olumsuz olayların olabileceği ve bunların bazılarıyla bizim karşılaşabileceğimizi kendimize anlatmaktır. Neden sorusunun ise tatmin edici bir cevabı olmayacak. Sorguladıkça cevap beni rahatlatmayacak. Daha çok arayışa gireceğim o arayışta çamura saplanan bir araba tekerleği gibi daha derine saplanmama neden olacak” Aynı söylemi öfke aşamasında kendimize söylememiz gerekmektedir. “Neden veya nasıl sorusunun tatmin edici bir cevabı yok.” Bu noktada yapılan kendi penceremizden kişinin davranışını anlamaya çalışmaktır. Yapılabilecek, fayda sağlayabilecek diğer bir beceri ise empati becerisidir. Empati, kişinin penreceresinden bakmaya çalışmaktır. Empati, kendimi onun yerine koydum ve onu haklı buldum, affettim demek değildir. Empati, onu da anlamaya çalışmaktır. Empati yaparken kişinin aile geçmişi, travmatik anıları, uyum problemleri, hayata bakış açısı, psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkları, mevcut bulunduğu aile-arkadaş gibi sistemleri de düşünerek nasıl bir var oluş içinde olduğunu anlamaya çalışmaktır. Öfke aşamasında herkese karşı empati yapmalı mıyız, cevap hayır. Ama affetme sürecinde daha önce ve sonra söyleceklerimizin yanı sıra empati becerisini de kullanmak süreci kolaylaştıracaktır.


Öfke aşamasını devam ettiren diğer bir nokta da -meli, malı düşünce biçimdir. “Şöyle yapmalıydı, böyle davranmalıydı” tip düşüncelerimiz öfke duygumuzun devamına neden olan düşüncelerdir. -meli, malı cümlelerimizin bizim isteğimiz olduğunu ama kişinin isteğinin ya da hayatın akışı içinde karşılaştığımız durumun farklı olabileceğini kendimize hatırlatmalıyız.


Üçüncü aşama ise pazarlık aşamasıdır. Pazarlık aşaması durumu kabul edilebilir seviyeye indirmek veya çıkarmak için girilen bir çabadır. Ama bu çaba inkar aşamasındaki gibi bize zarar veren noktaları görmezden gelmemize ya da öfke aşamasındaki gibi psikolojik olgunlaşma ile yeni bir çözüm üretmemizi sağlamaz. Bu nedenle üçüncü basamak da işe yarar değildir.


Dördüncü basamak depresyon aşamasıdır. Depresyon aşaması, affedememe sürecinde takılı kalınan diğer bir basamaktır. Depresyon aşamasında kişi inkarı bırakmış, öfkesini yaşamış, pazarlıkları bırakmıştır. Ama bir nevi öfke kendine dönmüş gibidir. Yaşama dair olumsuz düşünceler ağır basar hale gelir. Zevk veren aktivitelere katılım azalımı ve sorumlukları gerçekleştirmeme görülebilir. Bu aşamanın temel yapısı ise Beck'in depresif üçlüsüyle daha net anlaşılabilir. Kişi kendisine dair yetersizlik ve beğenmeme içeren düşüncelere sahiptir. Çevresine karşı güvenmeme eğilimindedir. Geleceğe ise karamsar bir şekilde bakmaktadır. Depresyon aşamasında isteksizlik ve yorgunluğun geçmesini beklememek gerekmektedir. Kendimize küçük, yapılabilir adımlar içeren bir günlük program oluşturarak harekete geçmeye çalışmak önemlidir. Ayrıca depresif üçlüde bahsettiğimiz olumsuz düşünceler yerine mantığa dayanan alternatif düşünceler oluşturmamız gerekmektedir. Söz gelimi “ Herkesin iyi ve kötü olduğu yönleri vardır. Benim de iyi ve kötü olan yönlerim var. Bu çok doğal. Sevilmeye değer biriyim. Çevremde olumlu anılar yaşayabileceğim kişiler de mevcut. Adım attıkça gelecekte olumlu şeylerle karşılaşmam gayet olası” örnek verilebilir.


Beşinci ve ulaşmak istediğimiz aşama ise Kabullenme aşamasıdır. Kabullenme aşamasına geldiğimizde bağışlama gerçekleşecek ve affetme tamamlanacaktır. Kabullenme aşamasında karşılaştığımız olumsuz olay, engellenme inkar edilmiyordur. Neden ve nasıl sorularını içeren öfkemizi devam ettiren sorulara doğru yöntemle cevaplar verilmiştir. Yeni çözüm yollarıyla yeni bir engellenme yaşanması ortadan kaldırılmış olur. Pazarlık içeren düşünceler geçilmiş, depresif dönem atlatılmıştır. Kabullenme aşamasında kişi dünyada olumsuz olaylar yaşanabileceğini, yaşanan olumsuz olayın sadece yeni olumsuz olaylara sebep olmayacağını, olumlu olayların da var olduğunu özümsemiştir.


Son olarak affetme ile ilgili doğru ve yanlışları ele alalım. Affetme, ilişkisel bir af şeklinde olabilir. Mazereti kabul edeceğimiz tarz bir engellenme ile karşılaşmışızdır, mazeret kabul edilir ve ilişki devam eder. Mazereti kabul edilmeyecek bir engellenme yaşamışızdır, gerekli ilişkisel dönüşümü oluşturmuşuzdur ve ilişki devam eder. Ama ilişki devam etmese de bireysel af dediğimiz bir süreç de vardır. Her affediş, ilişkinin devamı anlamına gelmez. Affetmek; ötekini haklı görmek, aynı hatanın tekrarlanması demek, ilişkinin aynı şekilde devam etmesi, barışmak ya da ötekini sevmeye devam etmek değildir. Affetme mazeret aşamasından sonra tamamlanması gereken bağışlama sürecini içerir. Eğer mazeret kabul edilmiyorsa ve ilişki devamı yoksa affetmeyeyim demek çoğu örnekte psikolojik ve fiziksel semptom üretecek bir soruna dönüşebilir. Affetmenin bağışlama aşaması, bir nevi bize yük olan bir şeyi kendi isteğimizle bırakma halidir. Eğer bağışlamayı sağlayamazsak yaşanılan olay sırtımızda bir yük olarak devam edecektir. Ama şunu da unutmamak gerekir: Af bir süreçtir, yazı boyunca konuştuğumuz adımlar atılarak zamanı bir nehir gibi düşünerek kendimizi o nehire bırakmaya çalışmalıyız. Böylece yük olan engellenmelerimiz af ile sonuçlanacaktır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Affetme Sürecinde İnsan" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Emre ŞENGÜR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Emre ŞENGÜR'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     31 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Emre ŞENGÜR'ün Yazıları
► Affetme Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ
► Yas Sürecinde İyileşme Psk.Atakan ŞAHİN
► Pandemi Sürecinde Travma Psk.Dnş.Onur AKKOCA
► Boşanma Sürecinde Çocuklar Psk.Seda BİRCAN
► Nişanlılık Sürecinde Dikkat Nazlı ÇALIŞKAN
► Boşanma Sürecinde Çocuk Psk.İskender YUSUF
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Affetme Sürecinde İnsan' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kanserin 5 Aşaması Haziran 2022
► Kanser ve Psikoloji ÇOK OKUNUYOR Haziran 2022
► Dijitalleşen Yas Eylül 2021
◊ Psikoterapi ve Sohbet Eylül 2021
◊ İstisna Davranış Mayıs 2021
◊ Dönüşüm Nisan 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:07
Top