Çocuğumuz Bizimle mi Yoksa Takıntılarıyla mı Sorunu Var?
Çocuğumuz Bizimle mi Yoksa Takıntılarıyla mı Problem Yaşıyor?
Ergenlik; çocukluk ile yetişkinlik arasındaki yolculukta köprü olan gelişim dönemi; ‘’ben’’in oluşumundaki belirleyiciliği barındıran; çocukluğu ile vedalaşarak ,yeni olan yetişkinliğe kucak açarak büyüyüp gelişilen bir dönemdir. Bu dönemde, bazı sebeplerden dolayı ergen zamanla ev, okul ve sosyal hayatında içine kapanır, akademik başarısı düşer, ilişkilerinden sorun yaşar ve erişkinliğin getireceği büyümeyi olması gerektiği gibi tamamlayamadan yetişkin olur. Bu sağlıkla tamamlanamayan süreç ergenin yetişkinlğe geçerken ruh sağlığında semptom olarak bir hastalık ile gelme ihtimali vardır.
Aile çocuğun bu türbülanslı sürecini ergenlik dönemine yorar, üstüne gitmemeyi tercih edebilir. Ancak çocuğunuzun ihtiyaçlarını görmek ve anlamaya çalışmak önemlidir. Belki de çocuğunuz daha kendi dahi fark etmeden ruhsal bir bozukluğun pençesinde sorun yaşıyor olabilir. Unutmayalım ki, birçok psikolojik rahatsızlıklar çocuklukta eşik altında ilerlediğinden fark edilmez ve ergenlik başlangıcı ile patlak verir. Bu durumda hastalık olarak karşımıza çıkanların başında OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) yer almaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), OKB’yi en fazla işlevsellikte yıkım oluşturan 10 hastalık içerisinde almıştır. Hastalık elle tutulur ve gözle görülür değildir. Takıntılar zihindedir. Ancak hem ergen hem yetişkin içinde kompulsif eylemler yani kişinin takıntısının sonucu hyapmak zorunda hissettiği davranışlatın artıp hayatını kısıtlamaya başlaması ile bir problem olduğu anlaşılır. OKB, çocuk ve ergenlerde nadir görülen bir ruhsal bozukluk gibi inanılırken, yapılan bir çok araştırma da gösterildiği ve gözlemlerimizde de yetişkinlerde görülme sıklığı arasında fark bulunmamaktadır. Çünkü bir çok yetişkinin takıntıları da ergenlik hatta çocukluk başlangıcında olup, fark edilmediğinden hastalığın OKB’ye evrilmesiyle sonuçlanmaktadır. İstanbul’da lise öğrencileri ile yapılan psikiyatri alanındaki bir uzmanlık tezinde ise (A. Akpınar, Ergenlik Döneminde Obsesif Kompulsif Bozukluğun Yaygınlığı, İstanbul, 2007), OKB başlangıç yaşının ortalama 14 olduğu bulunmuştur.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?
Obsesif Kompulsif Bozukluk, halk arasında takıntı hastalığı olarak bilinir. Obsesyon (takıntı), kompulsiyon (zorlantı) ve kaçınma davranışı arasında bir kısır döngü oluşturup, beslendikçe büyüyerek hayat kalitesini düşüren bu hastalığın bir çok çeşidi bulunmaktadır. Genetik faktörler, ebeveynlerinden birinde takıntıların olması ile öğrenerek gelişmiş, travmalar sonucunda ya da bunların bir veya daha fazlasının birlikteliği ile ortaya çıkabilmektedir.
Obsesyon, kişinin zihnine gelerek rahatsızlık veren, gitmesi için uğraştıkça tekrarlayıcı bir biçimde devam eden düşünce, görüntü ya da dürtüdür. Hem ergen, hem de yetişkin kendini rahatsız eden obsesyon halinden kurtulmak ister. Huzursuzluk hissini rahatlatmak için yapılan zihinsel ya da davranışsal her türlü davranış ise kompulsif eylemdir. Kişi kompulsif eylemler ile başa çıkamadığı nokta da ise takıntının gelebileceği her şeyden uzak durma çabasına girer ki bu da kaçınma davranışıdır.
Bu durumu bir örnek ile açıklarsak; temizlik takıntısı olan bir ergen, okul da lavaboya girip ellerini yıkadıktan sonra ‘ellerim tam temizlenmedi’ obsesif düşüncesi ile gelen kirlilik hissiyatından huzursuzluk duyar. Temiz olduğunu bildiği hal de ‘ya tam olmadıysa’ şüphesi tekrardan ellerini yıkama zorunluluğu hissettirmeye başlar. Zamanla ne kadar yıkarsa yıkasın ‘tam olmadı’ düşüncesi el yıkama sayısını, süresini ve sabun kullanım miktarını arttırdığı gibi teneffüs vaktinin tamamını bu düşüncesinin getirdiği şüpheyle ellerini tekrar tekrar yıkarken kendini bulacaktır. Çözümü ‘kirli’ hissiyatına neden olan kapı kolu,sabunluk,sifon düğmesi gibi noktaları peçeteyle tutacak ancak yeterli olmayacaktır. Okul hayatı, zamansal olarak gününün büyük bir bölümünü oluşturan ergen için tuvalete gitme ihtiyacı yaşamamak için, sıvı tüketimin azaltma ya da evden çıkmadan önce ihtiyaç hissetmese de tuvalete girecektir. Artık kompulsiyonları ile başa çıkamadığını hisseden ergen, takıntının gelmemesi çözümü okula gitmemek hatta uzun süreli dışarıda kalabileceği hiçbir yerde bulunmadan evinde kalmak isteyecektir.
Ancak bazı obsesyon çeşitleri huzursuzluğun yanı sıra ızdırap ve suçluluk hissiyatı da getirir. Bunlar cinsel ve dini takıntılardır. Çocuğunuzun takıntıları bu yönde ise size paylaşmakta daha fazla zorlanıp, yargılanmaktan korkabileceğinden de genellikle kendisini açmayacaktır. Örneğin; ergenlerde en sık görülen cinsel obsesyonlardan olan ebeveynine karşı zihnine gelen cinsel içerikli düşünceler ya
da görüntüler ergeni yoğun kaygı,utanç ve suçluluk duygusu ile baş başa bırakır. Zihnine gelen obsesyonların gitmesi için uğraşan ergen çareyi takıntısını tetikleyen ebeveyninden fiziksel ve iletişimsel anlamda uzak tutarak bir süre sağlar. Bireysel, sosyal, okul, aile ve benzeri alanlarda sorunlar yaşamasına rağmen bu durumun hastalık olduğunu bilmediğinden yardım arayışına da girmemektedir. Aile olarak bu durum fark edilemediği içinde büyük sorunlara yol açacak takıntılar ileri de hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aile Olarak Ne Yapmalıyız?
OKB’nin doğası gereği her obsesyonun bir de kompulsiyonu vardır ve siz aile olarak fark etmeden hastalığı negatif anlamda yönlendiren bu kompulsif eylemlerin olduğu çarkın bir dişlisini oluyor olabilirsiniz. Takıntısı olan birçok ergen ve yetişkinin kompulsif eylemlerinden biri “onay almak yani teyit ettirmektir’’. Örneğin; ergen vücudundaki bir bölgeye takıntı geliştirmiş olup size her zaman ‘’burnum düzgün mü, kilo aldım mı’’ gibi onay bekleyen sorular soruyor ve siz de bilmeden onay veriyor olabilirsiniz. Fakat sorulara verilen cevaplar kişiye hiçbir zaman yetmemekte hatta soruların sayısı ve dozajı artmaktadır.
Her insan, ergen, yetişkin veya çocuk fark etmeksizin anlaşılmak, duygularının ve davranışlarının fark edilmesini ve yargılanmadan kapsanabilmek ister. Ergen arkadaşlarıyla yakınlaşırken, genellikle kendisini ailesinin anlayamadığı ve ihtiyaçlarının giderilmediğinden yakınır.
Çocuğunuzun ihtiyaçlarını öncelikle görmelisiniz. Ne yaşarsa yaşasın, ailesinin yanında olduğunu, sıkıntısı olduğunda paylaşabileceğini söylemek (en çokta bunu hissettirmek), çocuğunuzun takıntılarını size anlatabilmesini ve yardım talep edebilmesini kolaylaştıracaktır. Unutmayalım ki, takıntılar zihinde oluşur. Onları dışarıdan göremezsiniz, bu nedenle de paylaşılması gerekir. Siz de çocuğunuzun yaşadıklarını sizinle paylaşabileceğini hissettirmeniz önemlidir. Takıntılar kendi kendine geçmez, sadece söner yani üstü örtülür, ancak tedavi görülmezse daha kaygı verici bir biçimde ortaya çıkar. Bu nedenle ilerde daha büyük sorunlarla karşılaşmamak için konunun uzmanlarından yardım almak hastalığın tedavisi ve hayat kalitesini düşürmemesi açısından son derece önemlidir.
Ergenlik; çocukluk ile yetişkinlik arasındaki yolculukta köprü olan gelişim dönemi; ‘’ben’’in oluşumundaki belirleyiciliği barındıran; çocukluğu ile vedalaşarak ,yeni olan yetişkinliğe kucak açarak büyüyüp gelişilen bir dönemdir. Bu dönemde, bazı sebeplerden dolayı ergen zamanla ev, okul ve sosyal hayatında içine kapanır, akademik başarısı düşer, ilişkilerinden sorun yaşar ve erişkinliğin getireceği büyümeyi olması gerektiği gibi tamamlayamadan yetişkin olur. Bu sağlıkla tamamlanamayan süreç ergenin yetişkinlğe geçerken ruh sağlığında semptom olarak bir hastalık ile gelme ihtimali vardır.
Aile çocuğun bu türbülanslı sürecini ergenlik dönemine yorar, üstüne gitmemeyi tercih edebilir. Ancak çocuğunuzun ihtiyaçlarını görmek ve anlamaya çalışmak önemlidir. Belki de çocuğunuz daha kendi dahi fark etmeden ruhsal bir bozukluğun pençesinde sorun yaşıyor olabilir. Unutmayalım ki, birçok psikolojik rahatsızlıklar çocuklukta eşik altında ilerlediğinden fark edilmez ve ergenlik başlangıcı ile patlak verir. Bu durumda hastalık olarak karşımıza çıkanların başında OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) yer almaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), OKB’yi en fazla işlevsellikte yıkım oluşturan 10 hastalık içerisinde almıştır. Hastalık elle tutulur ve gözle görülür değildir. Takıntılar zihindedir. Ancak hem ergen hem yetişkin içinde kompulsif eylemler yani kişinin takıntısının sonucu hyapmak zorunda hissettiği davranışlatın artıp hayatını kısıtlamaya başlaması ile bir problem olduğu anlaşılır. OKB, çocuk ve ergenlerde nadir görülen bir ruhsal bozukluk gibi inanılırken, yapılan bir çok araştırma da gösterildiği ve gözlemlerimizde de yetişkinlerde görülme sıklığı arasında fark bulunmamaktadır. Çünkü bir çok yetişkinin takıntıları da ergenlik hatta çocukluk başlangıcında olup, fark edilmediğinden hastalığın OKB’ye evrilmesiyle sonuçlanmaktadır. İstanbul’da lise öğrencileri ile yapılan psikiyatri alanındaki bir uzmanlık tezinde ise (A. Akpınar, Ergenlik Döneminde Obsesif Kompulsif Bozukluğun Yaygınlığı, İstanbul, 2007), OKB başlangıç yaşının ortalama 14 olduğu bulunmuştur.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?
Obsesif Kompulsif Bozukluk, halk arasında takıntı hastalığı olarak bilinir. Obsesyon (takıntı), kompulsiyon (zorlantı) ve kaçınma davranışı arasında bir kısır döngü oluşturup, beslendikçe büyüyerek hayat kalitesini düşüren bu hastalığın bir çok çeşidi bulunmaktadır. Genetik faktörler, ebeveynlerinden birinde takıntıların olması ile öğrenerek gelişmiş, travmalar sonucunda ya da bunların bir veya daha fazlasının birlikteliği ile ortaya çıkabilmektedir.
Obsesyon, kişinin zihnine gelerek rahatsızlık veren, gitmesi için uğraştıkça tekrarlayıcı bir biçimde devam eden düşünce, görüntü ya da dürtüdür. Hem ergen, hem de yetişkin kendini rahatsız eden obsesyon halinden kurtulmak ister. Huzursuzluk hissini rahatlatmak için yapılan zihinsel ya da davranışsal her türlü davranış ise kompulsif eylemdir. Kişi kompulsif eylemler ile başa çıkamadığı nokta da ise takıntının gelebileceği her şeyden uzak durma çabasına girer ki bu da kaçınma davranışıdır.
Bu durumu bir örnek ile açıklarsak; temizlik takıntısı olan bir ergen, okul da lavaboya girip ellerini yıkadıktan sonra ‘ellerim tam temizlenmedi’ obsesif düşüncesi ile gelen kirlilik hissiyatından huzursuzluk duyar. Temiz olduğunu bildiği hal de ‘ya tam olmadıysa’ şüphesi tekrardan ellerini yıkama zorunluluğu hissettirmeye başlar. Zamanla ne kadar yıkarsa yıkasın ‘tam olmadı’ düşüncesi el yıkama sayısını, süresini ve sabun kullanım miktarını arttırdığı gibi teneffüs vaktinin tamamını bu düşüncesinin getirdiği şüpheyle ellerini tekrar tekrar yıkarken kendini bulacaktır. Çözümü ‘kirli’ hissiyatına neden olan kapı kolu,sabunluk,sifon düğmesi gibi noktaları peçeteyle tutacak ancak yeterli olmayacaktır. Okul hayatı, zamansal olarak gününün büyük bir bölümünü oluşturan ergen için tuvalete gitme ihtiyacı yaşamamak için, sıvı tüketimin azaltma ya da evden çıkmadan önce ihtiyaç hissetmese de tuvalete girecektir. Artık kompulsiyonları ile başa çıkamadığını hisseden ergen, takıntının gelmemesi çözümü okula gitmemek hatta uzun süreli dışarıda kalabileceği hiçbir yerde bulunmadan evinde kalmak isteyecektir.
Ancak bazı obsesyon çeşitleri huzursuzluğun yanı sıra ızdırap ve suçluluk hissiyatı da getirir. Bunlar cinsel ve dini takıntılardır. Çocuğunuzun takıntıları bu yönde ise size paylaşmakta daha fazla zorlanıp, yargılanmaktan korkabileceğinden de genellikle kendisini açmayacaktır. Örneğin; ergenlerde en sık görülen cinsel obsesyonlardan olan ebeveynine karşı zihnine gelen cinsel içerikli düşünceler ya
da görüntüler ergeni yoğun kaygı,utanç ve suçluluk duygusu ile baş başa bırakır. Zihnine gelen obsesyonların gitmesi için uğraşan ergen çareyi takıntısını tetikleyen ebeveyninden fiziksel ve iletişimsel anlamda uzak tutarak bir süre sağlar. Bireysel, sosyal, okul, aile ve benzeri alanlarda sorunlar yaşamasına rağmen bu durumun hastalık olduğunu bilmediğinden yardım arayışına da girmemektedir. Aile olarak bu durum fark edilemediği içinde büyük sorunlara yol açacak takıntılar ileri de hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aile Olarak Ne Yapmalıyız?
OKB’nin doğası gereği her obsesyonun bir de kompulsiyonu vardır ve siz aile olarak fark etmeden hastalığı negatif anlamda yönlendiren bu kompulsif eylemlerin olduğu çarkın bir dişlisini oluyor olabilirsiniz. Takıntısı olan birçok ergen ve yetişkinin kompulsif eylemlerinden biri “onay almak yani teyit ettirmektir’’. Örneğin; ergen vücudundaki bir bölgeye takıntı geliştirmiş olup size her zaman ‘’burnum düzgün mü, kilo aldım mı’’ gibi onay bekleyen sorular soruyor ve siz de bilmeden onay veriyor olabilirsiniz. Fakat sorulara verilen cevaplar kişiye hiçbir zaman yetmemekte hatta soruların sayısı ve dozajı artmaktadır.
Her insan, ergen, yetişkin veya çocuk fark etmeksizin anlaşılmak, duygularının ve davranışlarının fark edilmesini ve yargılanmadan kapsanabilmek ister. Ergen arkadaşlarıyla yakınlaşırken, genellikle kendisini ailesinin anlayamadığı ve ihtiyaçlarının giderilmediğinden yakınır.
Çocuğunuzun ihtiyaçlarını öncelikle görmelisiniz. Ne yaşarsa yaşasın, ailesinin yanında olduğunu, sıkıntısı olduğunda paylaşabileceğini söylemek (en çokta bunu hissettirmek), çocuğunuzun takıntılarını size anlatabilmesini ve yardım talep edebilmesini kolaylaştıracaktır. Unutmayalım ki, takıntılar zihinde oluşur. Onları dışarıdan göremezsiniz, bu nedenle de paylaşılması gerekir. Siz de çocuğunuzun yaşadıklarını sizinle paylaşabileceğini hissettirmeniz önemlidir. Takıntılar kendi kendine geçmez, sadece söner yani üstü örtülür, ancak tedavi görülmezse daha kaygı verici bir biçimde ortaya çıkar. Bu nedenle ilerde daha büyük sorunlarla karşılaşmamak için konunun uzmanlarından yardım almak hastalığın tedavisi ve hayat kalitesini düşürmemesi açısından son derece önemlidir.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuğumuz Bizimle mi Yoksa Takıntılarıyla mı Sorunu Var?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ceren TATAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ceren TATAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
gençlerde okb, gençlerde takıntı, ergen okb, ergenlerde takıntı, çocuklarda takıntılar, ergenlerde takıntılar
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.