2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Korku, Anksiyete ve Stres Karşısında Beynimizde ve Bedenimizde Ne Olur?
MAKALE #21791 © Yazan Uzm.Psk.Sergen AKBAY | Yayın Ekim 2020 | 1,808 Okuyucu
Korku, anksiyete ve stres; kendini panik ataklar, çarpıntı, sığ nefes alma, nefes darlığı, göğüs ağrısı/sıkışması, terleme, boğulma, baş ağrısı, uykusuzluk, sinirlilik, kontrol edilemeyen kas gerginliği/seğirmeleri, titreme, bayılacak gibi olma/gerçek dışı hissetme, ellerde/kollarda/bacaklarda karıncalanma, boğazda gerginlik, ağız kuruluğu, konuşma sorunları, ölüm korkusu, delirme ve kontrolü kaybetmek düşünceleri gibi bir dizi farklı düşünsel, duygusal ve fizyolojik (ve genellikle hoş olmayan) bedensel semptomlarla ifade edebilen otonom sinir sistemini harekete geçirir. Bilimsel araştırmalar bize çoğu insanın hayatlarında bir kere bir çeşit panik atak geçirdiğini ve hayatlarının bu döneminde yukarıdakilere benzer semptomlar yaşadığını söylüyor.

Peki nedir bu otonom sinir sistemi ve savaş kaç tepkisi ?

Kişi hayati bir tehdit ve tehlike algılandığında otonom sinir sistemi aktive olur. Otonom sinir sistemi kendi içinde ikiye ayrılır: sempatik ve parasempatik. Sempatik sinir sistemi savaş veya kaç tepkisini harekete geçtiği sinir sistemidir, korku hormonu olan adrenalin'e dayanır. Örneğin önümüzden hızlı bir araba geçtiğinde veya saldırgan bir köpekle karşı karşıya kaldığımızda bu sistem tetiklenebilir. Tetiklenme sonucu çarpıntı, sık nefes alma, mide kasılmaları, terleme, kaslarda gerilme, el-ayakta soğuma, bulantı, baş dönmesi, baş ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkar. Savaş veya kaç sürecinin tetiklenmesiyle beyin hipofiz bezini harekete geçirir, adrenalin salgılanmaya başlar. Beden kendini tehlike karşısında savaşmaya veya kaçmaya hazırlar. Kan temini, mide ve cinsel organlar gibi tehlike anlarında ihtiyaç duyulmayan vücut bölgelerinden alınır, çünkü kişi hayati tehlike arz eden bir durumda ise tek odağı o tehlike ve tehdit ile baş edebilmek için bedenini hazır tutmaktır. Bu genellikle bir kişinin sürekli stresli olduğunda hasta hissedebilmesi, yemek yiyememesi ve sekse girememesinin nedenidir. Parasempatik sinir sistemi ise tehlike geçtiğinde bedenin eski işlevine geri dönmesiyle rahatlama sürecinin başlamasıdır.

Eskiden bu sistem konutlarda değil de ormanlarda yaşayan atalarımızı hayatta tutuyordu. Bir aslan veya yırtıcı bir diğer hayvan ile karşı karşıya kaldıklarında ya savaşmaları ya da kaçmaları gerekiyordu. Böyle olmasaydı hayatta kalamazlardı. Ama şimdi ormanda yırtıcı hayvanlar ile yaşamıyoruz, insanlardan oluşan toplumlarda yaşıyoruz. Bu atalarımızdan kalan sistemimiz ise insanlarla etkileşimlerimizde tetiklenebiliyor. Patronumla iletişim kurarken, biriyle tartışırken, sevgilimden ayrıldığımda, sosyal ortamlarda vs. Bu sistem hayatımıza genellikle koşullanma ile girer. Nedir bu? Küçükken annemle kalabalık bir yolda karşı karşıya geçerken önümden hızlı bir araba geçtiğinde aniden geri çekilmişizdir. Annem ve ben aşırı korkmuşuzdur. Beyin bunu kaydeder çünkü bir sonraki yola çıktığımda bunu hatırlayıp daha dikkatli olursam hayatta kalma şansım artar. Ancak beynim bunu tam olarak işleyemezse ne olur? O anıya dair resimler (araba görüntüleri), sesler (trafik sesleri), o an hissettiğim duygu (muhtemelen korku), bedenimdeki duyumlar dağınık bir şekilde beynimde dolaşır. Ne zaman ki bir araba görsem, trafik sesi duysam o anıyla ilişkili duygularım tetiklenebilir. Sürekli bir tehdit algılarım. Bu sistemi başka durumlara uyarlarsak; patronumun karşısında kötü hissediyorum, topluluk karşısında konuşamıyorum, köpeklere yaklaşamıyorum, biri bana bağırınca boğuluyorum vs. gibi birçok varyasyon üretebiliriz.

Bu iki sistemi beynimizdeki gaz ve fren olarak düşünebiliriz. Yoğun stres, anksiyete ve korku altındayken hep gazdayızdır (sempatik). Bir araba her zaman gazdaysa zamanla boğulmaya başlar, belki duman çıkarabilir. Fren (parasempatik) ise arabanın boğulmamasına yardımcı olabilir. Beyine odakladığımızda ise herkesin freni farklıdır; kimi meditasyon yaparken, bir diğerinin freni ise yoga, sıcak bir duş veya sevdiği bir insanla güzel bir vakit geçirmesi olabilir. Nefes ve gevşeme egzersizleri de fazlasıyla yardımcı olabilir.

En işlevsel fren ise bir terapidir. Yukarıda bahsedilenler size çok tanıdık bir yerden dokunuyorsa alanında uzman bir terapistten yardım almayı değerlendirebilirsiniz.

Peki terapi nasıl yardım eder?

EMDR Terapisi travma perspektifi ile çalışır. Önce EMDR'yi tanıyalım.

EMDR'nin açılımı 'Eye Movement Desensitization and Reprocessing'tir. İngilizceden dilimize geçen bu kavram, 'göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme' anlamına gelmektedir. EMDR Terapi yaklaşımına göre bugün yaşadığımız psikolojik problemlerin temelini geçmişte yaşadığımız olumsuz yaşam olayları (travmalar) oluşturur. Yani EMDR, travma yaklaşımlı bir terapi ekolüdür.

Anılar belleğimize ya olumlu ya da olumsuz olarak kaydedilir. Nötr anılar yoktur. Bunun sebebi aslında beynimizin ekonomi yapmasıdır. Her şeyi kaydedemez, belirli bir kapasitesi vardır. Olumlu anıları kaydeder, çünkü yaşamak için buna ihtiyacımız vardır. Psikolojik sağlamlığımızı oluşturan kaynaklarımızı oluşturur bu anılar. Ne kadar çok olumlu anım var ise o kadar iyidir. Olumsuzları ise hayatta kalma şansını arttırmak için işler. Bu geçmişten atalarımızdan bizlere kalmış en büyük mirastır.
Yukarıdaki araba örneğini yeniden anımsayalım

"Küçükken annemle kalabalık bir yolda karşı karşıya geçerken önümden hızlı bir araba geçtiğinde aniden geri çekilmişizdir. Annem ve ben aşırı korkmuşuzdur. Beyin bunu kaydeder çünkü bir sonraki yola çıktığımda bunu hatırlayıp daha dikkatli olursam hayatta kalma şansım artar. Ancak beynim bunu tam olarak işleyemezse ne olur? O anıya dair resimler (araba görüntüleri), sesler (trafik sesleri), o an hissettiğim duygu (muhtemelen korku), bedenimdeki duyumlar dağınık bir şekilde beynimde dolaşır. Ne zaman ki bir araba görsem, trafik sesi duysam o anıyla ilişkili duygularım tetiklenebilir. Sürekli bir tehdit algılarım. Bu sistemi başka durumlara uyarlarsak; patronumun karşısında kötü hissediyorum, topluluk karşısında konuşamıyorum, köpeklere yaklaşamıyorum, biri bana bağırınca boğuluyorum vs. gibi birçok varyasyon üretebiliriz."

Bunun sebebi travmatik ya da olumsuz bir yaşantı sırasında bilgi işleme sistemimizde aksaklık yaşanır. Bu aksaklık travmatik anıların olduğu gibi saklanmasına neden olur. Peki bu ne demektir? İşlenmemiş anılar, günlük yaşantıda anıya dair hatırlatıcı benzer bir durum, ses, düşünce veya duygu deneyimlediğimizde yeniden tetiklenir. Tetiklendiğinde ise benzer olumsuz duyguları yeniden yaşantılarız. Anılar işlenmediği için şimdiki algılar geçmiş olaylara karşı işlevsel olmayan duygu, düşünce, inanç ve beden duyumları içerir. Anı geçmiştedir ancak dün yaşanmış gibi etkilidir.

Travmatik anılar sadece savaş, şiddet, doğal afetler vs. olarak ele alınmaz. Geçmişte yaşanılan yoğun eleştiri, dışlanma veya değersizlik tecrübeleri de bir o kadar travmatik olabilir. EMDR geçmişte yaşanan ve sağlıklı işlenmemiş anılar ile çalışır. Terapist ve danışan geçmişe yönelik bir anı planlaması çıkarır, belirlenen sıraya göre bu anıları işlemeye başlar. İşleme nasıl yapılır?

EMDR yeniden işlemeyi yaparken çift yönlü uyarımdan faydalanır. Çift yönlü uyarım, danışanın terapistin iki yana hareket ettirdiği parmaklarını gözleriyle takip etmesiyle olur. Göz hareketlerinin kullanılamadığı durumlarda çift yönlü dokunuş da kullanılabilir. Çift yönlü uyarımın beynin sağ ve sol yarım kürelerini uyardığı varsayılmaktadır. İşleme bittiğinde ise kişi geçmişte yaşadığı anının yükünden kurtulur ve bugün yaşadığı psikolojik sorunlarının da bununla birlikte çözülmesi beklenir. Artık onlar sadece bir anıdır, bugünü algılayışta gölgeleri yoktur.

Klinik Psikolog Sergen Akbay
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Korku, Anksiyete ve Stres Karşısında Beynimizde ve Bedenimizde Ne Olur?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Sergen AKBAY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Sergen AKBAY'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sergen AKBAY Fotoğraf
Uzm.Psk.Sergen AKBAY
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi7 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Sergen AKBAY'ın Makaleleri
► Korku Ama Korku Değil:Fobiler Psk.Dnş.Kemal TUNCER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Korku, Anksiyete ve Stres Karşısında Beynimizde ve Bedenimizde Ne Olur?' başlığıyla benzeşen toplam 43 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öz Şefkat Nedir? Ocak 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:21
Top