2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Flörtün mü Var Derdin Var!
MAKALE #21803 © Yazan Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ | Yayın Ekim 2020 | 1,497 Okuyucu
Modern zamanlarda sağlıklı romantik ilişki kuracak insanı bulmak, bu ilişkiyi kurmak ve sürdürebilmek mevcut sistem tarafından sürekli olarak dayatılan hayatı tarzına –çok fazla etken altında sürekli hızlı ve doğru karar verme baskısı- karşı tam bir meydan okuma diyebiliriz. Partnerimizi seçerken fiziksel çekicilik, ortak değerler, ilgi alanları, sosyoekonomik durum, ilişkisel tercihler ve en önemlisi yarım kalan hikayelerimize bir sonuç yazabileceği hissi ilk etapta akla gelen etkenler. Esasen, partner seçerken (fiziksel, duygusal, davranışsal vb.) tanıdıklık hissi arıyoruz. Tehlikeli olan şu ki, olumsuz, istenmeyen ve kötü olsa bile çoğu zaman tanıdık olanı yeğliyoruz. Bazılarımızın tanıdık olduğu şeyler olumlu duygu ve eylemlerden ziyade öfke, değersizlik, işgal veya ihmal olabiliyor ve istemeden bize bunları yaşatma ihtimali olan kişilere doğru çekiliyoruz.

Partnerler arasında bağlanma gerçekleşmişse artık ayrılmak, mevcut olan durumu değiştirmek/yenilemek çok zor gelebiliyor. “Bağlanma” sistemimiz –çoğumuz için- bir kere bağlandık mı ayrılmamıza direnç gösteriyor. Bu güvenli bağlanan kişilerde de böyle ve gayet normal. İlişkimizi korumak, neslimizin devamını sağlamak, güvende ve kapsanmış hissetmemiz için bunu yapıyor. Sürekli zihnimiz “Ondan iyisini mi bulacağım?”, “Başka kimseyi onu sevdiğim gibi sevemem.”, “Beni kimse onun gibi sevemez.”, “Yalnız kalacağım.”, “Dayanamam.” gibi cümlelerle bize oyunlar oynuyor. Bir kere bağlandık mı, ayrılmak yeterince zor değilmiş gibi bir de ayrılık sonrası keder ve yas süreci bekliyor bizi. Yani yanlış kişiye bağlanmak hem yıpratıcı bir süreç hem de zaman kaybı demek. İşte bu yüzden kime bağlandığımız çok önemli.

Bağlanma tohumları ilk randevularda atılıyor. Romantik ilişkilerde ilk randevular bu yüzden önemli. Çoğu zaman kişiler bu randevularda birbirlerini birçok açıdan örtük ve açık bir şekilde değerlendiriyor ve ilişkinin geleceği, insan yaşamı içinde çok kısa bir süre olan bu zamanlarda belirleniyor.

Kişilerin bireysel patolojileri en çok romantik ilişkilerde ve ilişki ilerleyince kendini bariz bir şekilde gösteriyor. Dışardan “çok iyi bir insan, arkadaş, dost vb.” diye tabir edilen birçok kişi ilişki içerisindeyken bambaşka bir hal alabiliyor. Benzer şekilde, ilk randevularda çok nazik, dürüst, güvenilir, istekli, kapsayıcı vb. gibi görünen partner adayınız ilişki ilerledikçe bu özelliklerin zıttı davranışlar sergileyebiliyor. İlk zamanlarda ve kısa zaman dilimlerinde kişinin nasıl biri olduğunu anlamak imkânsız diye düşünüyor olabilirsiniz ancak işin gerçeği öyle değil. Ufak detaylara dikkat ederek, kendinize ve karşınızdakine doğru soruları sorarak, kendi kısır döngülerinizi bilerek, kendi beden duyumsamalarınızı ve duygularınızı fark ederek en azından hüsranla bitmeyeceğine emin olacağınız bir ilişkiye başlamak mümkün.

İlk randevu ve flört döneminde, doğru kişiyle doğru bir ilişki kurabilmek adına elimizde bir yol haritasının olmasında fayda var:

Randevu Havuzu

Öncelikle randevu havuzunuzun kimlerden oluştuğu çok önemli. Kırmızı çizgilerinizi belirleyin. Asla birlikte olmak istemeyeceğiniz kişileri randevu havuzunuzdan çıkartın ve onlarla hiç flört etmeyin. Çok yalnız hissettiğiniz ve ilgi görmeye ihtiyacınız olan bir dönemden geçiyor olabilir ve ilk başta sadece biraz değerli hissetmek için konuşuyor, görüşüyor olabilirsiniz. Ancak bu öylesine gibi görünen iletişimin bağlanmaya dönmesi zor olmuyor ne yazık ki. Değerli hissetme ve ilgi görme ihtiyacınızı etrafınızda sizi tanıyan güvenilir insanlarla iletişim kurarak gidermeye çalışabilir ve/veya en güzeli bu konuyu halletmek için bir uzmandan yardım almaya başlayabilirsiniz. Kırmızı çizgilerinizi neye göre belirleyeceğiniz ise başlı başına bir konu olsa da fiziksel görünüşten ziyade daha objektif olan medeni durumu, ahlak anlayışı, karakter özellikleri vb. özelliklere dikkat etmeye çalışın. Kültürel ve dini değerler de birçok insanın kırmızı çizgisi olabiliyor. Mesela, evli bir kadın/erkek ile uzun bir ilişki size göre değilse başlangıçta onunla hiç flört etmeyin. Ya da çocuk yetiştirmek istiyorsanız çocuk istemeyen birisine bağlanmak zorlayıcı olur, hiç o topa girmeyin. Tabi ki kırmızı çizgilerinizin çok kısıtlayıcı olmamasına özen göstermek gerek. Eğer, 3 nesilden İstanbul’u, anne-babası profesör, yurtdışında doktorasını yapmış, 3 kitap yazmış ama bugüne dek hiç ilişkisi olmamış bir partner arıyorsanız çok beklersiniz. Dahası kırmızı çizgileri çok katı olan insanlar güvensiz- kaçıngan bağlanma stili geliştirmiş ve bağlanmamak adına kendilerine bahane uyduruyor olabiliyorlar. Kaçıngan bağlanma stili baskın olan kişilerden bazıları kendilerine öyle katı kriterler koyuyor ki, ruh eşlerini bulmak için ömür boyu bekliyorlar.

Fiziksel Çekicilik

Romantik ilişkide iki kişi arasındaki bağ ilk başta testosteron, östrojen, seratonin, oksitosin gibi birtakım kimyasallarla kuruluyor. Tanıştığınız kişiye karşı nötraliteden daha ziyade tiksinme, uzaklaşma gibi şeyler hissediyorsanız ve beden duyumsamalarınız son derece olumsuz ise zorlamanın manası yok. Yine de diğer konulardan eminseniz minicik bir çekim daha sonra büyüyebilir ve kendine alan açabilir. Erkekler kadınlarda fiziksel görünüşe çok önem verir; yani bir erkeğin henüz başlangıçta kadını çekici bulması çok önemli. Kadınlar da fiziksel çekiciliğe önem veriyor olsa da ilk başta çekici bulmayıp zaman içerisinde çok yoğun duygular hisseden çok kadın var. Yukarıda bahsettiğim gibi birisinin çekiciliği üzerinde düşünmeden önce muhakkak bu kişinin sizin randevu havuzunuzdan olup olmadığına dikkat etmenizi tavsiye ederim.

Strateji İşe Yarar mı?

İlk tanışma ve flört döneminde arkadaş gruplarında tartışılan ve kafa yorulan bazı konular var. “Önce ben mi yazayım? Yazarsam çok istekli görünürüm.” “Bana yazdığı mesajı gördüm ama 20 dakika sonra açtım. İyi yapmışım değil mi?” “Ona şunu sormak istiyorum ama daha çok erken. Hemen atlamış gibi görünmek istemem.” “Daha sık görüşmek istiyorum ama yapamam.” gibi cümleler döner bu konuşmalarda. Özellikle, toplumsal normlarımızın da kaçınılmaz etkisiyle kadınlar ilk adımı atma konusunda çok çekimserler. Doğal olmak yerine stratejik davranmak kısa vadede işe yarıyormuş gibi görünse bile uzun vadede işe yaramayacaktır. Hatta kötü giden bir ilişkiyi daha da zora sokar.

Mesela, başlarda günaydın ve iyi geceler mesajlarına önem veren kadın erkeği boğmak istemediği için bunlara önem verdiğini ona hiç söylemezse erkek de buna dikkat etmeyebilir. Fakat kadın doğal davranmadığı için içinde gerilim birikir. Bu gerilimi belli etmemeye çalışsa da ses tonu, mimikleri ve daha birçok detaydan belli olur. Yine de erkeğin gözünde bu gerilimin bir karşılığı olmadığı için hissettiği gerilimi ilişkinin kendisine bağlayıp ilişkiden uzaklaşabilir. Alenen konuşulmayan, ifade edilmeyen şeyler çok tehlikelidir.

Başlangıçta doğal davranmak en güzel seçenek. Doğal davranın ve ihtiyaçlarınızı erken ifade etmekten çekinmeyin. Doğal halinizle sizi istemeyecek kişi zaten baştan gitsin ve bağlanma gerçekleşmeden ondan kurtulun.

Stresi Kontrol Etmek

Doğal olmak istiyorum ama olamıyorum diyebilirsiniz. İlk başlarda biraz heyecan olması hem normal hem de güzel. Ancak heyecan strese ve gerilime dönüşüyorsa nörobiyolojik olarak bedeninizi, duygularınızı ve davranışlarınızı kontrol etmeniz zorlaşır. Elinizi ayağınızı nereye koyacağınızı bilemeyebilir, diliniz sürçebilir, her şeyi mantıksız bir şekilde üzerinize alınıyor olabilirsiniz. Ancak bu siz değilsiniz ve karşınızdaki gerçek sizi göremiyor. Bu yüzden ilk randevulara gitmeden muhakkak kendinizi rahatlatacak bir şeyler yapmalısınız; bedensel esneme hareketleri, nefes egzersizleri, arkadaşlarla paylaşım, açık havada yürüyüş, hayvanlarla ilgilenmek gibi.

Acaba Beni Beğendi mi?

Randevuya gidince “Acaba beni beğendi mi? Beni nasıl buldu?” diye sormak yerine kendi kendinize “Ben onu beğendim mi? Onun yanında olmaktan keyif aldım mı? Nasıl hissettim?” gibi sorular sormalısınız. Sanki karşınızdaki bulunmaz Hint kumaşıymış ve siz kendi kendinizi ona beğendirmek zorundaymışsınız gibi hissediyor olabilirsiniz. Öyle hissetmekten hemen vazgeçin. Mesela, randevuda bir ara sessizlik olmuşsa, konuşacak bir şey bulmaya çalışıp sessizliği bir an önce sonlandırmak zorunda değilsiniz. Yanında sessizliğe katlanabileceğiniz ve yanınızda sessizliğe katlanabilen bir kişi çok daha değerlidir.

Ulaşılabilirlik

Flört ettiğiniz kişiye ulaşabildiğiniz zamanlar çoğunlukta mı yoksa ona sadece onun istediği kısıtlı zamanlarda mı ulaşabiliyorsunuz? Kendinize bu soruyu sorun. Flört zamanlarında partnerinizin ulaşılabilirliği çok önemli. Unutmayın telefonla ulaşamadığınız kişiye duygusal olarak ulaşmanızda mümkün olmayacaktır. Sürekli olarak iletişim halinde kalmak bir kriter olmasa da partnerinizin size, özellikle flört aşamasında, “bana istediğin zaman ve istediğin süreliğine ulaşabilirsin” mesajını tavırlarıyla vermesi gelecek vadeden bir ilişkinin işaretidir.

Tutarlılık

Partneriniz sözlerinde ve davranışlarında tutarlı mı? Mesela pazar akşam yemeğe gidelim diye konuşup sonra pazar öğlen anlamsız bir sebepten yemeği iptal ediyorsa bu kocaman bir soru işareti. Bazen flört aşamasının hemen başında “Seninle ciddi düşünüyorum, hayatımın erkeğisin/kadınısın.” diyen ve duygusunu en yüksek noktada yaşayıp gösteren kişiler oluyor. Bu kişilerin tutarlılığına özellikle dikkat edin. Geçmişlerinde ve şimdiki hayatlarındaki diğer konulardaki tutarlılıklarını sorgulayın. Mesela 7 sene boyunca her sene iş değiştirmiş, şimdiye kadar en uzun ilişkisi 2 ay olmuşsa kesinlikle durup düşünmekte fayda var. Ciddi düşündüğünü iddia eden kişi 6 ay sonra tek başına yapacağı uzun bir seyahatten bahsediyorsa bu da tutarsızlık örneğidir.

Kendi Duyumsamalarınız ve Duygularınız

Flört ettiğiniz kişinin yanında kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Onunlayken çok keyif alıyor, bolca gülüyor ve zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorsanız bu iyiye işaret. Ancak unutmayın bu zaman alabilir. İlk zamanlarda kişiler birbirlerini tanımaya ve uyumlanmaya çalışırken daha çekingen ve daha tutuk olabilir. Zaman verin ama zaman kaybına dönüşmemesi adına sık sık da kendinize dönüp duygu durumunuzu kontrol edin.

Fedakârlık, Saygısızlık

Tanıma aşamasında yukarıda dediğim gibi kişiler gereğinden fazla uyumlanma çabası gösterebilir. Bu yüzden partnerinin seçimlerine öncelik verebilirler. Örneğin, sinemaya gidilecekse film seçimini her iki tarafta karşıya bırakabilir. Bunda sorun yok. Ancak bu davranış her konuda oluyorsa, karşınızdaki kişi kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini her seferinde geri plana atıyorsa çok sağlıklı bir yapıyla karşı karşıya olmayabilirsiniz. Belirsizlik kötü hissettirir. Karşıdakinin varlığını hissetmezsiniz ve uzun vadede çekiciliğini yitirir. Bundan farklı olarak, sizin seçimlerinize saygı göstermeyen ve size hiç empati duymayan bir kişiden arkanıza bakmadan kaçabilirsiniz.

Çatışma Tutumu

Kişi çatışmalarda nasıl davranıyor? Çatışma olduğunda hemen konuyu kapatmaya mı çalışıyor, sizi hiç dinlemeden kendi bildiğini mi savunuyor yoksa hiç sorun yokmuş numarası mı yapıyor? Bunlara dikkat edin. İlk randevularda çatışma olmasından korkmayın. Partneriniz çatışma esnasında yapıcı mı yıkıcı mı davranıyor gözlemleyin. Pire için yorgan yakan insanlardan uzak durun.

Arkadaşlar ve/veya Aile ile Tanıştırmak

İlişki duayenlerinden Stan Tatkin, birisiyle ilişkiye başlamadan önce onu arkadaşlarımız ve bazı aile üyeleri ile tanıştırmamız gerektiğini söylüyor. Böylece onların üçüncü göz olarak bizim göremediğimiz durumları görebileceklerini ifade ediyor. Bizim kültürümüzde aile kısmı birçok insan için uygulanamaz olsa da arkadaş kısmının uygulanabileceğini düşünüyorum. Hem siz onu tanıştırıp arkadaşlarınızdan yapıcı fikirlerini alabilirsiniz, hem de onun çevresiyle tanışıp bilgi edinebilirsiniz. Eğer sizi çevresinden hiç kimse ile tanıştırmıyorsa bu da bir diğer soru işareti. Bu durumda size kendisi ve hayatı ile ilgili ne kadar bilgi verdiğine, tutarlılığına ve samimiyetine bakın.

Bağ Kurabilmek

Randevuya çıktığınız kişi bağ kurabilen biri mi? İşte bu belki de en önemli soru. Cevabı ise tek bir değişken ile verilemeyecek kadar karmaşık. Bunu size tavırlarından, sizinle uzun vadede bağ kurup kuramıyor olmasından anlayabilirsiniz. Bu hisleriniz ve sezgilerinizle alakalı. Daha önce hayatında bağ kurduğu kişiler olmuş mu, bunu da anlamaya çalışabilirsiniz. Uzun ilişkisi olmuş mu? O küçükken bağ kurduğu insanlar (anne gibi) olmuş mu? Uzun yıllardır belirli arkadaşları var mı? Çözülmemiş travmatik deneyimleri var mı?

Bağlanma Stili

Daha önce bir yazımda bağlanma stillerinden bahsetmiştim. Bunları öğrenmek hem kendinizi hem partnerinizi tanıma ve doğru adım atma açısından çok değerli. Kişiler aslında birbirleriyle bağ kurma stilleri üzerinden ilişkiyi inşa ederler. Yüzeysel sorunların altında bu bağlanma stillerinin süreçleri yatar. Mesela, eğer kaçıngan bir kişiye bağlandıysanız ona alan vermeniz gerektiğini bilirsiniz. Alan vermediğinizde olur olmaz konudan tartışma çıkarıp kaçabilir.

Kendini Tanıma

Her şeyden önce kendinizi tanımalısınız. Psikolojik süreçler çok örtük olduğundan biz hiç fark etmeden hayatımızı yönlendirirler. Mesela, babanın duygusal eksikliğini çeken bir kadın kendine baba türevi bir partner arayabilir veya anne-babası evlilik içinde çok mutsuz olan bir erkek evlilikten kaçabilir. Kendimizi değersiz hissettiren bir ebeveynimiz varsa bize değer veren bir partner bize sıkıcı gelebilir. Yani gelişim çağınızda hayatta kalmak adına geliştirdiğiniz savunma mekanizmalarınızı hala kullanıyorsanız, artık revize etmenin zamanı geldi. Çözülmemiş bir travmanız varsa terapi desteği alabilirsiniz. Siz psikolojik olarak sağlam olursanız, yine sağlam bir partner bulursunuz.

Yukarıdakilere eklenebilecek çok şey var. Bir bireyin içsel dünyası bile bu kadar karmaşıkken iki bireyin kesişimi ile oluşan çok katmanlı bir ilişkinin karmaşıklığını tahmin etmek zor değil. Ama tüm bu bilinmezliğin içinde kaybolmamak adına en azından aşağıdaki sorulara cevaplar bulmaya çalışmak bir başlangıç olabilir:

Güvenilir mi? Kapsayıcı mı?
Sizinle ilgileniyor mu? Sizi dikkatlice dinliyor mu? Sizinle ilgili konuları içtenlikle merak ediyor mu? İhtiyaçlarınızı karşılamak için istekli mi?
Hayatında iş ve ilişki dışında neler var? Bütün enerjisini ilişkilerine mi harcamış? Sürekli tek gündemi ilişki mi?
Arkadaşları ve hobileri var mı?
Hayatla ilgili etkin bir anlam arayışı var mı?
Sınırlarınıza saygı gösteriyor mu?
En son ilişkisi ne zaman bitmiş? Hala eski ilişkisinin yasını mı tutuyor?
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Flörtün mü Var Derdin Var!" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Rüveyda ÇELENK YILMAZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ
Yurtdışı (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi140 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Flörtün mü Var Derdin Var!' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
► Sevmek Üzerine Ekim 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:55
Top