2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Boşanma Röportaj
MAKALE #21877 © Yazan Psk.Mehmet CAN | Yayın Kasım 2020 | 1,238 Okuyucu
MUTLUYUZ BOŞANIYORUZ!!

GAME OF KAYNANA:)

Game of Thrones, taht oyunları, son dönemin en popüler dizilerinden biri. Dizi tahtı ele geçirmek için bir çok ailenin verdiği mücadeleyi anlatıyor. Tabi konu aile mücadelesi olunca her türlü entrikayı görmek kaçınılmaz oluyor. Dizinin sıkı takipçilerinden biriyim. Seanslarımda boşanma eşiğinde olan ailelerin öykülerini dinledikçe dizinin çok masumane bir yapım olduğuna kanaat getirdim. Abarttığımı düşünebilirsiniz. Lakin kendi evliliğinizi objektif bir şekilde değerlendirebilirseniz bana hak vereceğinize eminim. Aksi durumda kendinizi şanslı hissetmelisiniz. Çünkü toplumumuzda kaynana etkisinden dolayı evliliği sarsılan ya da boşanan çiftlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Kaynana etkisini sadece partnerinizin annesi ile sınırlamayın. Anne, baba, ağabey, görümce, elti, baldız gibi geniş ailenin üyeleri olarak düşünün. Bu geniş ailenin etkisi bazen kasıtlı bazen de dolaylı olarak çiftlerin aile yapısına yansıyabilmektedir. Söz sahibi olmak adına yapılan bu müdahaleler ülkemize özgü bir durum olmasa da toplumuzun ataerkil-anaerkil yapısından dolayı bölgemizde çok sık yaşanmaktadır. Bu sebepten dolayıdır ki toplumumuzda boşanma sebeplerinin başında kaynana etkisini görebilmekteyiz. Madem bu kadar etkili bir yöntem o zaman vakit kaybetmeden kullanabileceğimizi düşündüm.



Çoğunuzun malumu biz bu yola mutlu beraberlikleri boşanmaya sürüklemek adına çıkmıştık. Şuana kadar bir çok taktiği kullandık. Çoğu çiftlerden teşekkür mesajı almasam da işe yaradığına inanıyorum. Belki sıkı bağları olan çiftleri ayırmakta zorlanmış olabiliriz. Ama bu acımasız taktiğimi kullanırsanız iktidarı temsil eden evinizin koltuğunda tek başınıza kahvenizi yudumlarken ailenizin ''sen prensessin'' ya da ''sen daha iyilerine layıksın'' söylemleri ile teselli olabileceğinizi garanti edebilirim. Bu düşünce sizi heyecanlandırdıysa ilk yapmanız gereken şey kutsal olan aile yapınıza müdahale edilmesine izin vermenizdir. Kısa süre içinde eşinizle aileniz arasında kalacak bunun akabinde evdeki huzursuzluk artacak ve çatışmalar kaçınılmaz olacaktır. Şimdi hazırsanız tahta doğru yürüyebiliriz..

Aile, kendilerine has kişilik ve karakter özelliklerine sahip bireylerin birleşip, entegre olup kendi sistemlerini oluşturdukları toplumun en küçük yapı birimidir. Bir başka tabirle ''sen'' ve ''o'' olgularının ''biz'' olabilme sürecidir. Çiftlerin biz olabilmesi yani bir bütün olabilmesi de her bireyin partnerini rahatsız edebilecek tutum ve davranışlarını değiştirmesiyle mümkündür. Karakterinizi değiştirmeniz değil egonuzu törpülemeniz gerekmektedir. Fakat bu sanıldığı gibi basit değil, zor ve bir o kadar da sancılı bir süreçtir. Çünkü oturmuş bir kişilik yapısı değişime her zaman katı bir direnç gösterir. Bu sebepten dolayıdır ki evliliğin ilk yılları adaptasyon sorunundan dolayı çiftler için zorlu geçmektedir.
. Bu sebepten dolayıdır ki her birey kendi aile sistemini oluştururken büyüdüğü düzeni koruyup yeni sisteme entegre etmeye çalışır. Buna ek olarak, alışkanlıklarından taviz vermediği gibi değişimi sadece partnerinden beklemeye başlar. Aile olabilme ruhuna ters düşen bu amatörce yaklaşım, ilişkilerde çatışmalara zemin hazırlayan en tehlikeli etkendir. Bu yolculukta çatışmalar ilişkiye zarar verse de doğal ve sağlıklı bir sonuçtur.En nihayetinde, çiftlerin karşılıklı beklentilerini dengeli bir noktaya çekip uyumlu bir hal alabilmeleri için tartışmayı da öğrenmeleri gerekmektedir. Hiç kimsenin müdahalesi olmadan bir başlarına öğrenmeleri gereken bir derstir aslında. Oysa ki toplumumuzda kaynana etkisinden dolayı yolculuk dersten ziyade zorlu bir parkura dönüşmektedir.



Peki her kaynana mı ilişkiye zarar verir?



İki farklı niyete sahip kaynana modelini analiz edip karşılaştıralım sonuca siz karar verin. İlk modelimiz evliliğinde yaşadığı zorlukları çocuğunun yaşamasını istemeyen iyi niyetli kaynana modelini ele alalım. Her evlat anne için kıymetlidir. Bu yüzden hiç bir anne çocuğunun mutsuz bir evlilik yaşamasını istemez. Bu sebepten dolayıdır iyi niyetli kaynanamız bu sürecin onların bir başlarına deneyimleyerek öğrenebilecekleri bir ders olduğunu göz ardı ederek müdahale eder. Çiftlerin süreçlerini kolaylaştırmaya çalışırken sorumluluk bilinçlerinin gelişmesine engel olduğunu göremez. Farkında olmadan evliliğin sorumluluğu alamayan aileye bağımlı bir çift yaratmış olur. Sonuç itibariyle iyi niyetine rağmen genç çiftlere kısa vadede yararlı uzun vadede zarar verir.


Diğer modelimiz ise kıymetli olan evladını ezdirmek istemeyen iktidar heveslisi kaynanadır.İşte filmlere konu olabilecek müdahaleleri ile iktidarı ele geçirmeye çalışan kaynana modelimiz. Bu kaynanamızın iktidar çabaları flört ve nişanlılık sürecinde kendini çok belli etmese de düğün arifesinde kendini göstermeye başlar. Düğünün yeri, gelecek misafirler, oturma düzeni,takılan altınlar, alınan eşyalar, evin düzeni gibi kararlar çiftlerden ziyade onun için önemlidir. Savaş yeni başlıyordur. Düğün arifesinde doğan huzursuzluk memnuniyetsizlikle örtbas edilse bile balayı dönüşü farklı kulvarlara taşınır. Çiftleri yalnız bırakmamak, evin düzenine müdahale etmek, eve giriş çıkışları kontrol etmek, çocuk yapma baskısı, gibi konuları kaynanalık hakkı olarak görür. Daha da ötesi gelinin kaynanayı sürekli ziyaret etme, gelen misafire hamarat görünme zorunluluğu, eltiyi memnun etme, görümcenin ruhunu okşama misyonlarını gelinine yükler.
Bu yüzden yeni çiftlerin süreçlerine yardım etmeye çalışırken onlara zarar verdiğini fark etmez. Çünkü kendi evliliğinde yaşadığı problemleri kızının yaşamasını istemez. Erkek annesi ise evladını ezdirmek istemez. Bu bu mücadele içinde çiftler kendi mutluluklarına odaklanamadıkları için evliliği sorumluluk yumağı olarak görmeye başlar. Bir annenin 25 yıllık deneyimini yeni evli çiftlerin yaşamadan uygulamadan tavsiye ile aktarmaya çalışır.
Bundan sonraki süreç biraz daha farklı ilerler. Çiftlerin bu sorunları bastıramaması ve dile getirmesi çiftlerin taraf tutmasını ailesini koruma çalışmasıyla daha da çıkılmaz bir hale getirir. Sonrası malum.. senin annen , senin baban...
Tam olarak istediğimiz böyle bir çatışma ortamı yaratıp beraberliği yıpratmak olduğu için itinayla şu adımları izliyoruz.
-- sorunlarınızı kendi aranızda çözmek yerine aile fertlerine anlatın. Anlatın ki eşinize tavır oluşturup cephe alabilsinler.
--en mahrem sırlarınızı da paylaşın. Paylaşın ki bir özeliniz kalmasın.
-- evinizin sınırları olmasın, aileniz istediği zaman yatak odanıza kadar girip her yeri kontrol edebilsin. Bu şekilde eşinizin aidiat duygusunu köreltebilelim.
-- ana kuzusu gibi davranın. Alacağınız her kararı önce ailenize danışın. Bu tavırla eşinizi değersizleştirmiş olursunuz.
-- ailenize eşinizi eleştirme hakkını tanıyın.
-- her özel etkinliklerinizde aile fertlerini dahil edin.
--önceliğiniz ailenizin istekleri olsun, hatta çocuğun isim hakkından bakımına kadar ailenizin istekleri doğrultusunda şekillenin
-- eşinize yapmadığınız jestleri ailenize yapın
--tüm bunları yaparken de eşinizin ailesini eleştirmekten geri kalmayın.
-- kendi ailenize tanıdğınız imtiyazları sizin hakkınız partnerinizn ailesine lütuf olarak sunun.
--

--


Sonuç olarak, evliliği dış etkenlere karşı korumak, iki tarafın sorumluluğundadır. Eşler iyi anlaşıp dayanışma sağladığı sürece her türlü dış etkenle baş edebilir. Evlilik her iki aileden oluşmuş, bağımsız bir aile ve sistemdir. İki aile ile de ilişkisini sürdürebilir ama bunlar evliliğe zarar vermeden olmalıdır..

Doğada ki her canlı üşüdüğünde partnerine sarılarak vücut ısılarını korumaya çalışır. Bu kirpiler için zordur. Fazla yakınlaştıklarında birbirlerini yaralar, uzaklaştıklarında ise üşürlermiş. Bu uygun mesafeyi bulabilmek adına birbirlerini yaralamayı göze alarak hamle yaparlar. Bu hamleleri en makul mesafeyi keşfedene kadar sürdürürler. Aile ol
Bu faktör gerek iyi niyetli gerekse kötü niyetli olsun çiftlerin aile olabilme süreçlerine yapılan her müdahale o beraberliğe yarardan çok zarar vermektedir.

Bu süreci bir metaforla anlatacak olursak;
Romantizmin kalbi Venedik'te gondollarla başlayan yolculuğun Adriatik denizine açılması gibidir evlilik süreci. Üç bin sekiz yüz metrelik kanalın dingin sularında el ele göz göze yapılan şehir turu misali. Fırtınaların dalgaların olmadığı, çiftlerin uyumlu kürek çektiği, sorumlulukların uzağında geçen bir serüvendir.. Daima karşı tarafın istek ve arzuları öncelendiği, hataların görmezden gelindiği bir yolculuktur. Dahası fedakarlıklar mutluluk temelli, paylaşımlar ise kaçınılmazdır... Çoğu çift tüm bu sürecin aynı huzurlu dinginlikte geçeceği yanılgısına düşer. Lakin iyi günde, sağlıkta veya mutlulukta değil; olumsuz her koşulda beraberliği şart koşmuştu evlilik akdi. Bu şartın ilk maddesi sizin bindiğiniz gondolu her koşulda karaya çıkarabilmenizdir. Unutmayın ki, kimse sizin açık denizlerde ne yaşadığınızla ilgilenmez; geminizi limana ulaştırıp ulaştıramadığınızla ilgilenir. Belki klişedir fakat hayatın en acımasız gerçeklerinden biridir.

Peki siz yolculuğunuzu analiz edebilecek cesarete sahip misiniz? Şayet cevabınız evet ise analizinize başlamadan önce ihtiyaçlarınızı, kendinizi ve partnerinizi gözden geçirin.
Bu yolculukta ihtiyaç listeniz;
1- Duygularınız! Duygularınız geminizdir. Peki geminiz açık denizlerde sizi bekleyen sorunlarla baş edebilecek kadar güçlü mü?
2- Sabrınız! Sabrınız erzağınızdır. Yeterli erzağınız var mı?
3-Dengeli bir şekilde kürek çekebiliyor musunuz? Uyumunuzdur.
4-Fırtınada geminizi yönlendirebiliyor musunuz? Sorumluluğunuzdur.
5-Herhangi bir aksilikte olaya yaklaşımınız ? Tahammülünüzdür.
6-Partnerinizin herhangi bir sebeple kürek çekmeyi bırakması ve sizin bu duruma tavrınız? Fedakarlığınızdır..

İhtiyaç listesini oluşturduğunuza göre kendinizle beraber eşinizi de objektif değerlendirebilirsiniz. Şimdi aşağıda sıralanan dört resimde kendinizi hangi resimde gördüğünüzü kendinize itiraf edin.
İlk resimde fırtına esnasında sorumluluklarını bırakıp çözüm yerine partnerini suçlayan, eleştiren bir erkek,
İkinci resimde kırılıp alınarak kürek çekmeyi bırakan bir kadın,
Üçüncü resimde her iki tarafın pes edip geminin farklı uçlarında sadece birbirini eleştiren bir çift.
Son resimde her türlü hataya, soruna ve zorluğa rağmen kürek çekmekten vazgeçmeyen bir çift.

Beraberliğinizi hangi resimde görüyorsanız görün son resimde değilseniz çatlakları olan bir gemidesiniz ve maalesef batmaya mahkumsunuz. Çünkü tek taraflı kürek çekilmesi geminin kendi çevresinde dönmesine, iki tarafın kürek çekmeyi bırakması ise geminin akıntıya kapılıp rotasız bir yerden bir yere sürüklenmesine sebep olacaktır.
Evlilik uzun soluklu, ömürlük bir yolculuktur. Bu uzun yolculukta tahmin edilemeyecek kadar güzel anlar da yaşanır, hesaba katılamayan sorunlarda baş gösterir. Sağlıklı beraberliklerin kalıcılığı sorunların yokluğu ile değil her sorunla baş edebilecek kapasite ve tahammüle sahip çiftlerle kurulur. Sebebiniz ne olursa olsun fırtınada geminizi terk eden siz olmayın. Sabrınız tükenecek, yorulacaksınız ama pes etmeyin her defasında bir aile olmanın sıcaklığını yüreğinizde hissederek daha inançla kürek çekmeye devam edin...

Psikolog ve Aile Terapisti
Mehmet CAN

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Boşanma Röportaj" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mehmet CAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mehmet CAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Mehmet CAN'ın Yazıları
► Boşanma ve Boşanma Kararı Psk.Gökül KARLUK ER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Boşanma Röportaj' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Erken Boşalma Temmuz 2019
► Zümrüd-Ü Anka Kasım 2018
► Aşk-I Cemre Kasım 2018
► Yaşam Sebebi Ekim 2015
► Engelsiz Yaşam Mayıs 2015
► İlk Yazışmada @şk Mart 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:50
Top