2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Pandemi Döneminde Kaygı
MAKALE #21968 © Yazan Psk.Kamil DEMİR | Yayın Aralık 2020 | 2,136 Okuyucu
KAYGI NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Kaygı, birçok insan tarafından rahatsızlık olarak kabul edilen, kötü görülen ve kurtulmak için uğraşılan bir duygudur. Bazı insanlar, kaygılarından kurtulmak için türlü türlü yöntemler denerler. Gerçek olan şu ki; kaygı kurtulmaya çalışılması gereken bir duygu durumu değil, anlaşılması gereken, insanoğlunun sahip olduğu, medeniyetimizi borçlu olduğumuz ve kurtulmak istemeyeceğimiz en kıymetli duygudur. Şaşırtıcı gelmiş olabilir ama kaygının bizim için ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu okudukça anlayacaksınız.

Yazıya başlamadan önce kavram karmaşalarına son vermek için, birbirleri yerine sıkça kullanılan kaygı, korku ve endişe gibi duyguların tanımlamasını yapalım.

Korku, bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici, olumsuz bir histir. Belirli bir ağrı veya tehdit olarak algılanan bir olay sonucunda, uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizmadır. Evrensel bir duygudur ve tüm canlılarda görülen somut bir tehlikeye verilen yanıttır.

Kaygı, kişinin korku verici veya tehdit edici bir duruma karşı vermiş olduğu ruhsal ve bedensel bir tepkidir. Bu durumu zaman zaman her insan yaşar. Bir sınava girerken, bir topluluk önünde konuşurken olduğu gibi. Bir belirsizliğe ve potansiyel tehlikeye karşı verilen yanıttır. (Ya olursa ya öyleyse vs. gibi)
Endişe ise sonucu belli olmayan ancak olumsuz sonuçlanacağına inanılan gelecek olaylar hakkındaki duyum olarak tanımlanabilir.

Örnek ile açıklamak gerekirse; bir caddeden karşıya geçiyorsunuz ve size doğru hızla bir araba geliyor, bu durumda tehlike altında olduğunuzu fark edip, tepki vermenizi sağlayan duygu, korkudur. Gördüğünüz gibi korku, tepki vermenizi sağladı ve sizi kurtardı. Böyle bir durumda korkmamak daha tehlikelidir. Bir şey olmaz derseniz zarar görme ihtimaliniz yükselir. Korkunuz sayesinde, tehlike altında olduğunuzu anlayıp, tepki verebildiniz.

Kaygı; ortada araba yokken veya belki siz yolda bile değilken, ya bir araba gelirse ve bana çarparsa diye düşünmeye başladığınızda ortaya çıkan duygudur. Düşünme süreçlerini barındırdığı için, düşünebilen canlılara ait bir duygudur. Bu duygu sayesinde insanoğlu, tehlikeleri önceden hesaplayıp tedbir alabilmiştir. Kıtlık olmadan ambarlar yapmış, kuraklık olmadan da barajlar kurabilmiştir.

Endişe ise, yoldasınız bir araba geliyor, hızlı değil, yakın değil ya da sizin tarafa geldiği bile belli değilken “bu araba gelip bana çarpabilir” dediğinizde ortaya çıkan duygudur. Ortada bir olay var, tehlikeye dair pek bir şey yok, sadece ihtimal var ama siz sonu kötüye dönebilir diye düşündüğünüz zaman oluşan duygu, endişedir.

Görüldüğü üzere korku, kaygı, endişe gibi bu duygular, bizi ciddi tehlikelere karşı uyaran ve uyanık olmamızı sağlayan, çok yararlı duygulardır.

Peki, o zaman sorun ne diye sorarsanız:

-Sorun, her şeyin fazlasının rahatsız ediciliğindedir. Bu duyguların fazla olmasının sebebi ise, hem duygunun o an bize anlattığını anlamamak hem de bu duygulardan rahatsız olmaktır.

Eğer duygumuzun o an bize anlattığını doğru anlayıp, doğru tedbirler alabilirsek; kendimizi, önemsediğimiz şeyleri ve kişileri tehlikelere karşı koruyabiliriz.

Duygudan rahatsız olmak nedir dersek; duyguları kötü gördüğümüz için korkmaktan korkmak, kaygılanmaktan kaygılanmaktır. Bu yüzden de bu duygulardan kurtulamaya çalışmaktır. Biz duygularımızdan kurtulmaya çalışmayacağız, emin olun, zaten bunu da istemeyiz. Biz duygularımızın, bize anlatmak istediklerini anlayacağız.

Öncelikle bu duyguları bir alarma benzetebiliriz. Biz, kıymet verdiğimiz yerlerde alarmların hassasiyetini arttırırız. Sağlık konusunda mı kaygılısınız, panik atak mı geçiriyorsunuz, sağlığınıza önem veriyorsunuz demektir. Çocuklarınıza bir şeyler olacağı konusunda mı kaygılısınız, çocuklarınıza fazla değer veriyorsunuz demektir. Dini olarak mı kaygılarınız var, dindar birisi olmaya özen gösteriyorsunuz demektir. Rezil olmaktan mı kaygılanıyorsunuz, beğenilmeye önem veriyorsunuz demektir. Sınav kaygısı mı yaşıyorsunuz, başarılı olmayı istiyorsunuz demektir. Duyguları kontrol edebilmek için, önce duygunuzun sizin için ne anlama geldiğini anlamanız gerekiyor.

Bundan sonraki aşama ise hassasiyet kelimesinde gizli. Hassasiyet duyarlılık demektir. Kişi hassasiyet gösterdiği alanlarda detaylara bakar. Detaylara bakarsak ne olur? Tabi ki sorun buluruz. Çünkü hiçbir şey yüzde yüz değildir, olsa da yüzde yüz sürmesi sağlanamaz. Örneğin temizlik hassasiyetiniz mi var etraftaki kirleri fark edersiniz. Sağlık hassasiyetiniz mi var bedensel ağrıları sızıları vs fark edersiniz. Bir yeri yüzde yüz temizleyemeyiz, temizlesek de koruyamayız. Yüzde yüz sağlıklı da olamayız, mutlaka vücudumuzun bir yerinde ağrılar ve sızılar vardır ve organlarımız zaman zaman faklı çalışır. Her insan için durum böyledir, o sorunlar sadece sizde yok, her yerde ve herkeste var. Yani aslında herkeste olmasına rağmen, önem verdiğimiz alanlarda normal olan durumları sorun olarak görme eğilimine sahibizdir.

Hassasiyet alanlarımızda, bulduğumuz sorunlara karşı toleransımız azalır, felaketleştirmelerimiz artar. Bir başka deyişle bulduğumuz sorunların, belirtileri tamamı gerçektir ama aslında umursanmaması gereken, istenmeyen ama her yerde, her insanda bulunan önemsiz detaylardır. Yerlerdeki kirler normaldir, zararsızdır, bedensel değişimler normaldir, zararsızdır ama felaketleştirme ile bunları biz korkunç şeyler olarak görürüz.

Yani yerdeki ufak tefek toz taneleri ile dışkılar aynı görünür, ufak tefek ağrılar ile kanser vs gibi durumlar aynı görünür. Bunlar tamamen normal şeylerdir, her yerde ve her insanda vardır, siz bunları felaket olarak görüyorsunuzdur, bunlar korkunç değil, tamamen doğaldırlar. Bunlarla ne kadar uğraşırsanız uğraşın yok olmayacaklar, yok edebilseniz bile tekrar ortaya çıkacaklardır.

Gerçek olan şu ki bunların tamamını normal olan şeylerdir ve onları normal görmeye, kabul etmeye ihtiyacımız vardır.

Son aşamada ise, kaygılarımızı yönetmek için kullandığımız yöntemlere odaklanacağız.

Kirli hissettiğiniz zaman temizlik yapıyorsunuz, peki bu kadar temizlik yapıyor olmanıza rağmen, temiz hissedebiliyor musunuz?

Hasta hissettiğiniz için doktora gidiyorsunuzdur, bu kadar çok doktor ziyaretine rağmen, kendinizi sağlıklı hissedebiliyor musunuz?
Cevap hayır mı? Peki, o zaman bu kadar sıkıntılı olmanızı sağlayan şey, acaba problemlerinizi çözmek için kullandığınız yöntemler olabilir mi? Normal ve doğru olanı fazlaca yapmak tam tersi bir etkiye neden olur. Kirli olunca temizlik yapmak doğrudur, fakat aşırı temizlik, kirli hissettirir. Hasta olunca doktora gitmek doğrudur fakat aşırıya kaçmak hasta hissettirir. Çok fazla tansiyon ölçmek, tansiyonun yüksek çıkmasına neden olur. Görüldüğü gibi aslında problem çözmek için kullanılan doğru olan yöntemler, aşırıya kaçtığı zaman, o sıkıntıları daha fazla yaşamaya neden olur.

Peki, iyi hissetmek için ne yapacağız, bu işin üstesinden nasıl geleceğiz?

Yapacağımız ilk iş kaygımızın bize ne anlattığını anlayacağız ve bunu tanımlayacağız. Ben sağlığıma önem veriyorum, ben temizliğe önem veriyorum, beğenilmeyi önemsiyorum, başarılı olmayı istiyorum gibi. Daha sonra da bu alanlarda herkes kadar tedbir alacağız, uzmanların önerdiği şekilde yaşayacağız. Ellerimizi doğru süre kadar yıkayacağız, gözle görülen, şiddetli olan veya uzun süren belirtilerde doktora gideceğiz, kitaplarda yazan kadar ibadet edeceğiz, ona göre abdest alacağız ve her durumda olması gereken kadar, normal olan kadar yapacağız. Yani bilinen, umursanan ve net olan şekilde hayatımızı sürdüreceğiz.

Aşırılıklarımızı da azaltmaya ihtiyacımız var. Aşırı temizlik yapmayı bırakacağız, sık sık doktora gitmeyeceğiz, doktor tarafından önerilmediği sürece sürekli tansiyon ölçmeyeceğiz. Yani yanlış yaptığımız bu aşırılıkları azaltacağız. Bunları yapmamaya direnirken de kendimizi huzursuz hissedeceğiz, daha fazla kaygılı olacağız ama sabredersek bir süre sonra her şey normale dönmeye başlayacak.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Pandemi Döneminde Kaygı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Kamil DEMİR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Kamil DEMİR'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     7 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Kamil DEMİR Fotoğraf
Psk.Kamil DEMİR
Denizli (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi146 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Kamil DEMİR'in Yazıları
► Pandemi Döneminde Ebeveyn Rolleri Psk.Dnş.Gülden GÖKÇEN
► Pandemi ve Psikolojimiz Psk.Namık ACAR
► Pandemi Sürecinde Travma Psk.Dnş.Onur AKKOCA
► Pandemi ve Ötekiyle İlişki Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ
► Pandemi ve Ekran: Şeytani İkili Psk.Tuğçe ŞAHİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Pandemi Döneminde Kaygı' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► İlk Gece Korkusu Ağustos 2014
► Erken Boşalma Problemi Mayıs 2014
► Erken Boşalma Mart 2013
◊ Belki de Kartalsın!!! Aralık 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


22:50
Top