2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yas Tutmak ya da Tutamamak...
MAKALE #22184 © Yazan Uzm.Psk.Şeyma KOÇAK | Yayın Şubat 2021 | 2,133 Okuyucu
YAS TUTMAK YA DA TUT(A)MAMAK

Yas kavramını "Ölüm kayıpların en somut ve en acı olanıdır. Ölüme karşı verdiğimiz tepkilerimizde farkında olmaksızın, geçmişimizdeki yarım kalmış, dayatılmış ya da aceleye gelmiş ayrılıklarımızın bilinçaltımızdaki kalıntılarını da bir arada yaşarız. Yas tutma, sadece ölüme karşı verilen bir yanıt değildir. Yas tutma herhangi bir yitim ya da değişikliğe verdiğimiz psikolojik yanıt ve iç dünyamız ile gerçeklik arasında uyum sağlayabilmemiz için yaptığımız uzlaşmalardır" olarak tanımlar Prof. Dr. Vamik Volkan Gidenin Ardından isimli kitabında.

Neden yas tutarız?

Kişi, sevilen kişiye dair olumlu ve olumsuz özellikleri içine alıp zihninde onun bir temsilini oluşturur. Yine sevdiği kişinin bazı özelliklerini benliğine ekler ve zihninde kendine ait temsiller de oluşturur. Dolayısıyla, iç dünyasında hem kendine ait temsiller olur hem sevdiği kişiye ait temsiller. Ben ve öteki biraz karışık durumdadır. Yas demek, onun öldüğünü kabul etmek demektir ve bu süreç kişinin, ben ve ötekini ayırmasını sağlar.

Bir başka ifadeyle, yas, sevilen kişinin zihnindeki temsiliyle yani akılda kalan haliyle, ilişkiyi yavaşlatmak diğer bir deyişle huzur içinde vedalaşmak anlamına gelir. Bu vedalaşmayı yapamamak patolojik bir durumun işaretidir.
Yas süresince iç dünyamızda neler oluyor?

Şaşkınlık ve İnkar

Yas sürecinin ilk aşaması olan inkar aşamasında genellikle olay veya durum yok sayılır, başa gelmiş olan kabul edilmez, bir yanlışlık olduğu düşünülür.

Örneğin, telefon çaldı ve birinin öldüğü haberi geldi. Kişinin ilk vereceği tepki şaşkınlık olur, şoka girer ve inkar eder: Olamaz! Hayır! Doğru değil! Der. Sanki başkası hakkında konuştular, başkasının haberi gelmiş gibi, şimdi kapıdan çıkıp gelecekmiş gibi… ifadeler kullanır.

Öfke/Pişmanlık

İnkar mekanizması etkisini yitirirken kişide pek çok duygu olur, çoğunluğu pişmanlık ve öfkedir. Kişi, genel olarak ölen kişiye olan tutum ve davranışlarından ötürü pişmanlık duyar.

Keşke son konuştuğumuzda şunu söylemeseydim. Keşke daha çok vakit geçirseydim. Keşke son davetini kabul etseydim… gibi ifadeler kullanır kişi.

Pişmanlıkla birlikte kişide ölen kişiye karşı yoğun bir öfke duygusu vardır: Beni bırakıp nasıl gittin! Beni yalnız bıraktın! Gibi sitem içeren söylemleri olur.
Bazen de ilahi bir güce örneğin Allah’a ya da kadere öfkesini yöneltir:
Neden ben!? Böyle felaketler neden hep benim başıma geliyor!
Burada kişinin bu öfkesini yaşayabilmesi sağlıklıdır.
Bu süre zarfında ölüye karşı dini ya da geleneksel ritüeller yapılır. Her kültür kendi sistemine göre gerekeni yaparken bir süre sonra pazarlık denilen evreye geçilir.

Pazarlık

Deneyimlenen öfke ve pişmanlık duyguları sonrasında kişi bu yoğunluğu hafifletmek için gerek kendisiyle, gerek çevresiyle gerek de ilahi bir güçle pazarlık yapmaya başlar. ‘’Şu şöyle olsaydı başına bu gelmezdi’’, ‘’Oraya gitmeseydi bu olmazdı’’ gibi düşüncelerle meşgul olur zihni. Kişi hesaplarla ölümün geridönüşünün olmadığı gerçeğini yok sayar. Bu evre, zamanla kaybın gerçekliğini idrak etmeye ve yapılan hiçbir hesabın bunu değiştiremeyeceğini kabullenmesiyle son bulur.

Keder

Bu evre artık kişinin kaybı tamamen kabullendiği, sosyal ritüellerin bittiği ve duygularıyla baş başa kaldığı evredir. Kişi kayıp karşısında yoğun bir kedere boğulur, içe çekilme yaşar.

Sağlıklı yasın tamamlanma süresi 6 ay ile 1 yıldır. Zaman zaman çocukluk deneyimlerine bağlı olarak süre 1 yıldan fazla sürebilir. Tutulmayan yaslar ömür boyu devam edebilir.

Yas tutmayı kolaylaştıran faktörler nelerdir?

Dini ya da kültürel ritüeller yas tutmayı ve tamamlamayı kolaylaştırır. Kişinin kendi kültüründe ölüye nasıl davranılıyorsa, ölümden sonraki süreç nasılsa, kişi ona uygun davranmalıdır.

Örneğin, kültürümüzde ölü toprağa verildiği gün cenaze evinde pide ayran verilir. Bu aslında mantıksız gibi görünebilir, birine bağış verilse daha işe yarar gibi görünebilir. Bunun kültürde ölenle bir ilişkisi yok. Dolayısıyla, bilinçdışına verilen mesaj aynı olmaz. Pide-ayran demek biri öldü, onun cenazesi için dağıtılıyor demektir, bilinçdışına bu mesaj verilir. Sonra, ölen kişinin kıyafetleri dağıtılır. Bilinçdışına yine aynı mesaj verilir: o kişi öldü, artık yok. Ölü sahibi cenazeye taziyeye gelen her kişiye tekrar tekrar ölünün nasıl öldüğünü anlatır. Bu iyi bir şeydir. Bilinçdışına kişinin öldüğü mesajını tekrar tekrar verir, insan beyni tekrarla öğrenir.

Sonra, taziyeye gelen kişiler ölü sahibine sarılır, ağlarlar birlikte… Sarılmak duygu regülasyonu için önemlidir. İki kişi birbirine sarıldıkça bağlanma hormonu olan oksitosin salgılar vücut. Yatıştırıcı özelliği vardır. Yine, taziyeye gelenlerle temas kurdukça duygusunun birazını gelenlere dağıtır ve kişi rahatlar.

Bu ve benzeri birçok ritüel, sadece dini ya da kültürel açıdan önemli değildir; ayrıca beyne kişinin öldüğüne dair sürekli telkinler verdiği, dolayısıyla, sevilen kişinin öldüğünü kabul etmek ve yası tamamlamayı kolaylaştırdığı için önemlidir.

Sağlıklı yas nedir?

Kayıp dediğimizde pek çoğu ölümü düşünebilir, ancak kaybedilen şey aileden kalan bir kolye, bir hayal, bir hedef, bir dost, itibar ya da iş, memleket kaybı ya da eski yaşantıdaki eski benlik de olabilir…Kişi ölen kişi ya da kaybettiği şey/nesne aklına geldiğinde onun duygusunu ifade edebiliyor ve yaşayabiliyorsa bu sağlıklı bir süreçtir. Öfke, kızgınlık, pişmanlık, utanç… Hangi duygu uyanıyorsa o duyguyu hissetmesi, dile getirmesi sağlıklıdır. Beyin, hissedilen duyguyu bir süre sonra sisteminden atar.
Nereden sonra bu patolojik yasa dönüşüyor?

Bazen kişiler kayıp karşısında o kadar çok duygu yaşar ki bu yoğunlukla yüzleşmeye hazır değildir, henüz başa çıkamaz ve farklı bir duyguya geçer; robotlaşır. Cenazelerde görürüz, birinci dereceden yakını ölen biri hiç ağlamaz-üzülmez ya da sanki başkasının cenazesinden bahsediyormuşçasına duygusuz konuşur. Buna izolasyon denir. Çevredekiler kişinin hemen atlattığını, güçlü olduğunu düşünür. Yas tutmamak güçlülük belirtisi değildir.

Bir başka patoloji ise kişi duygularını abartarak yaşamasıdır. Bazen cenazelerde görülür, birileri bağıra çağıra dövünür. Bazısı da aralıksız ne kadar perişan olduğu hakkında konuşur durur. Burada kişinin amacı, ölünün üzerinden kendine acımak, acındırmak, görülmek, fark edilmek vb. gibi farklı ruhsal ihtiyaçlarını gidermektir. İki durum da kaybın gerçek duygusundan kaçmak anlamına gelir. Yas yaşanmamış olur.
Tüm bunlar patolojik bir durumdur, psikoterapi desteği almak gereklidir.

Yas tutmanın çocuklukla ilişkisi nedir?

Kişi, 0-6 yaş arasında ilk bakım verenleriyle sevgi ve şefkate dayalı bir bağ kurduysa, iyi ve kötü duygularıyla temas etme ve kötü duygulara tahammül etme becerisini geliştirebilir. Bu beceriyi geliştiren kişi, yetişkin olduğunda kayıp yaşadığında kolay atlatabilir.

Kişi çocukken pek çok kayıp ve travma yaşar. Bakım verenleri bu kayıplara sağlıklı yaklaşmamışsa, çocuk bunların duygusunu bastırır. Bastırılan yaslar, yetişkinlik döneminde yaşadığı kayıplarla tetiklenir. Ve kişi, yetişkinlikte yaşadığı kaybın yasını da tutamaz.


Bazen de anne babanın bir kaybı olur, ancak anne baba bu kaybın duygularını yaşayamaz, ve fark etmeden çocuğa transfer ederler. Yaşanan kayıp karşısında anne baba dik dururken zamanla çocuk keder, öfke, ölüm gibi çeşitli duygular deneyimlemeye başlar. Çocuğa transfer edilen yas, yetişkinken kendi kayıpları olduğunda tetiklenir, kişiyi kendi yasını tutmaktan alıkoyar.

Pandemi ve yas

Maalesef ki salgın sebebiyle sağlıklı bir yas için gerekenleri yapmak şimdilik mümkün görünmüyor. Tarih boyunca toplumlar, savaşlar ya da soykırımlar gibi yaşadıkları travmalardan sonra kaybettikleri kişileri/nesnelerin temsilleri için anıtlar ya da temsili toplu mezarlar oluşturarak biriken öfke, keder, üzüntü gibi olumsuz duygularını boşaltmakta ve erteledikleri yası yaşamaktadır. O halde şunu söyleyebiliriz, kaybedilen ancak salgın nedeniyle yası tutulamamış nesneler için hissedilen duyguları, salgının bitiminde, simgeleştirmek ve bu duygularla bu şekilde temas etmek iyileştirici bir etkiye sahiptir.

Yas tutmanın avantajları nelerdir?

Yas tutmak bir tercih değil, zorunluluktur.

Yası sağlıklı yaşayamamış olanların yakın ilişkileri bozulmaya başlar. Bu kişiler, ilişkileri sürdürmekte zorlanabilir ya ilişkiye yapışır ve kişiyi kaçırır ya da zaten o da gidecek deyip iyice uzaklaşır.

Yas tutmak, kişinin bastırılmış geçmiş kayıplarının duygusunu da temizler ve bu kişiyi adeta canlandırır, yaşama etkin bir şekilde katılmasını sağlar.

(Bu makale daha önce Akit Tv’ de yayınlandı.)
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yas Tutmak ya da Tutamamak..." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Şeyma KOÇAK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Şeyma KOÇAK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Şeyma KOÇAK Fotoğraf
Uzm.Psk.Şeyma KOÇAK
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi19 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Şeyma KOÇAK'ın Makaleleri
► Sır Tutmak Psk.Serap DUYGULU
► Takım Tutmak ve Aidiyet Psk.Cüneyt KAYA
► Korkuyu Bekçi Tutmak Psk.Esra ERDOĞAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Yas Tutmak ya da Tutamamak...' başlığıyla benzeşen toplam 11 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► İlişkide Yok Olmak: Bağımlı Kişilik ÇOK OKUNUYOR Ekim 2022
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:07
Top