Hayat Denizinin Ufuk Çizgisi “meslek Seçimi”
Yola çıktığında her şey normal görünüyordu. Hava şartları, güçlü gemisi ve ona ömür boyu yetecek kadar erzakı vardı. Üstelik “deniz” nedir iyi biliyordu. Derin tecrübeleri ile başına gelecekleri tartıp değerlendiriyordu. Ve asla kimsenin öğütlerine de ihtiyaç duymuyordu. Oysa annesi, babası ve etrafındakiler denizcilik konusundaki bilgilerini onunla paylaşmaya çalışıyor, gemisinin gücüne, erzakının miktarına iyi bakmasını, yarı yolda kalmamasını istiyorlardı. Büyük törenlerle yola çıkan denizci karşılaştığı ilk dalgada hayal kırıklığı yaşamaya başladı. Hafif hasar alan geminin o ilk günkü hali bozulmaya başlayınca “ben böyle hayal etmemişim ki” diye söylendi. Ta ki etrafında tek bir kara parçası görmeyinceye kadar başına gelen en kötü fırtınanın bu olduğunu düşünüyordu. Etrafta hiç kara parçası kalmamıştı evet ama bu sis nereden çıkmıştı? Bozulan telsizi de yol almasını iyice zorlaştırıyor, yılgınlık gitgide öfkeyle yer değiştiriyordu.’
Yukarıda yazılan her cümleyi meslek seçimiyle ve meslek seçimine giden yolda gencin karşılaştığı zorluklarla özdeşleştirebiliriz. Zira meslek seçimi sürecinde alınan yol da aslında pek çok fırtınalı süreci içinde bulunduran ve tek başına yolculuk etmenin de pek kolay olmadığı bir yolculuk. Önemli olan bu fırtınada gencin gemiyi yardımla da olsa tecrübe desteği ile de olsa kıyıya kendisinin yanaştırması.
Ebeveynler çocuklarıyla ilgili kurdukları hayallerle ve o hayallerin gerçekleşmesi çabaları ile uğraşırken meslek seçimi sürecindeki gençler hem kendi hayal kırıklıklarıyla, hem de yaşattıklarını düşündükleri hayal kırıklıklarının üzüntüsüyle uğraşmaktadır.
Kendini yalnız ve çaresiz hisseden genç zaman zaman da dünyayı sırtında taşıyabilecek denli kendini güçlü hisseder. İşte bu iki uçlu duygu durumu genci yorar ve denizin ortasında koca bir sis bulutunun içindeymiş gibi hissetmesine vesile olur. Bu noktada ailesi ve öğretmenleri ona destek olmaya çalışır ama genç kendini yine de yalnız hisseder. Çünkü ilk kez gerçekten tek başına savaşacağı bir arenadadır. Bu noktada başlayan sınav kaygısı, umutsuzluk, yetersizlik ve gücünü fark edememe yaşanan çaresizliği git gide pekiştirir. Aslında korkulan sadece sınav ya da sadece seçeceği mesleği doğru belirleyememe değil; istikbal kaygısıdır aynı zamanda. Bugüne kadar başarılarıyla ve başarısızlıklarıyla tanıdığı herkes sahip oldukları ve olamadıklarıyla bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer. Yücelttiği her beklenti kendini doğrulayan kehanet gibi yapamadığı, başaramadığı puanlar olarak eksi hanesine yazılır. Oysa istenerek seçilen ve sevilerek yapılacak bir meslek bu noktada seçimin şifresini oluşturur. Hangi meslek olursa olsun sevilmeden ve istenmeden salt saygınlığı ve maddi kazançları göz önüne alınarak tercih edildiğinde sınırsız bir hayal kırıklığına yapılmış yatırım olacaktır.
Durumu tanımladıktan sonra biraz da çözümlerden bahsedelim. Aslında çok kısa ve basit olan çözüm genci “anladığımızı”, “onun yaşadığı zorluğun farkında olduğumuzu” ona ifade etmek kadar kolay. Yetişkin olsun, çocuk olsun tüm insanları yaralayan en temel geri bildirim anlaşılmadığını, yaşanan zorluğun küçümsendiğini hissetmektir. Bir diğer yandan da ebeveynin hayalleri bir birey olarak ne denli kendine aitse gencin hayalleri de bir o kadar kendine ait ve değerlidir. Bu değerin farkında olarak dayatmalardan uzak yapılan tecrübe aktarımları gencin gözünde daha değerli ve anlamlı olacaktır.
Son söz; aslında şu an yeni doğmuş bebeğin anne karnından çıktığı andaki yalnızlık ve ağlamalarını duymaktayız. O andaki kadar yalnız, yabancı ve şaşkınlar…
Yukarıda yazılan her cümleyi meslek seçimiyle ve meslek seçimine giden yolda gencin karşılaştığı zorluklarla özdeşleştirebiliriz. Zira meslek seçimi sürecinde alınan yol da aslında pek çok fırtınalı süreci içinde bulunduran ve tek başına yolculuk etmenin de pek kolay olmadığı bir yolculuk. Önemli olan bu fırtınada gencin gemiyi yardımla da olsa tecrübe desteği ile de olsa kıyıya kendisinin yanaştırması.
Ebeveynler çocuklarıyla ilgili kurdukları hayallerle ve o hayallerin gerçekleşmesi çabaları ile uğraşırken meslek seçimi sürecindeki gençler hem kendi hayal kırıklıklarıyla, hem de yaşattıklarını düşündükleri hayal kırıklıklarının üzüntüsüyle uğraşmaktadır.
Kendini yalnız ve çaresiz hisseden genç zaman zaman da dünyayı sırtında taşıyabilecek denli kendini güçlü hisseder. İşte bu iki uçlu duygu durumu genci yorar ve denizin ortasında koca bir sis bulutunun içindeymiş gibi hissetmesine vesile olur. Bu noktada ailesi ve öğretmenleri ona destek olmaya çalışır ama genç kendini yine de yalnız hisseder. Çünkü ilk kez gerçekten tek başına savaşacağı bir arenadadır. Bu noktada başlayan sınav kaygısı, umutsuzluk, yetersizlik ve gücünü fark edememe yaşanan çaresizliği git gide pekiştirir. Aslında korkulan sadece sınav ya da sadece seçeceği mesleği doğru belirleyememe değil; istikbal kaygısıdır aynı zamanda. Bugüne kadar başarılarıyla ve başarısızlıklarıyla tanıdığı herkes sahip oldukları ve olamadıklarıyla bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer. Yücelttiği her beklenti kendini doğrulayan kehanet gibi yapamadığı, başaramadığı puanlar olarak eksi hanesine yazılır. Oysa istenerek seçilen ve sevilerek yapılacak bir meslek bu noktada seçimin şifresini oluşturur. Hangi meslek olursa olsun sevilmeden ve istenmeden salt saygınlığı ve maddi kazançları göz önüne alınarak tercih edildiğinde sınırsız bir hayal kırıklığına yapılmış yatırım olacaktır.
Durumu tanımladıktan sonra biraz da çözümlerden bahsedelim. Aslında çok kısa ve basit olan çözüm genci “anladığımızı”, “onun yaşadığı zorluğun farkında olduğumuzu” ona ifade etmek kadar kolay. Yetişkin olsun, çocuk olsun tüm insanları yaralayan en temel geri bildirim anlaşılmadığını, yaşanan zorluğun küçümsendiğini hissetmektir. Bir diğer yandan da ebeveynin hayalleri bir birey olarak ne denli kendine aitse gencin hayalleri de bir o kadar kendine ait ve değerlidir. Bu değerin farkında olarak dayatmalardan uzak yapılan tecrübe aktarımları gencin gözünde daha değerli ve anlamlı olacaktır.
Son söz; aslında şu an yeni doğmuş bebeğin anne karnından çıktığı andaki yalnızlık ve ağlamalarını duymaktayız. O andaki kadar yalnız, yabancı ve şaşkınlar…
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Hayat Denizinin Ufuk Çizgisi “meslek Seçimi”" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ebru Ceylan TEZER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ebru Ceylan TEZER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
