2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Oral İmplant Nedir? Oral İmplantoloji Nedir? Oral İmplantoloji ve Tanı Yöntemleri
MAKALE #226 © Yazan Prof.Dr.Dt. Tosun TOSUN | Yayın Eylül 2007 | 8,817 Okuyucu
Özet - Günümüzde, kemikiçi oral implant uygulamalarının ana hedefi osseointegre implantlar ve bunlardan destek alan implant-üstü protezler ile her türlü dişsizliğin rehabilitasyonudur. İmplantolojide uzun dönemde başarıyı garanti altına almak için periodik olarak klinik ve radyografik kontroller ile implant-kemik ara yüzeyinde osseointegrasyonun devamlılığının tetkik edilmesi gereklidir. Peri-implanter destek kemik kayıplarını önlemek, erken teşhis edebilmek ve dolayısı ile uzun dönemde implant başarısını sağlamak için çeşitli klinik parametrelerden faydalınalarak, yapılacak rutin kontrollerde peri-implanter yumuşak ve sert dokuların durumu denetlenmelidir. Klinikte değerlendirilen parametreler okluzyon, plak ve kanama indeksleri, ataşman düzeyi, sulkus likiti , mobilite, radyolojik ve mikrobiolojik kontrollerdir. Diagnoz yöntemlerinin daha pratik ve klinikte kolay uygulanabilir hale getirilmesi gerekmektedir. Bu amaca yönelik olarak geliştirilmesi gereken araçlar enzimatik ve mikrobiolojik kitler, mobilite ölçüm araçları, kolay uygulanabilen standart radyografi metodu olarak ortaya çıkmaktadır.

Anahtar sözcükler: diş, implant, diş implantı, diagnoz, teşhis

I. DİŞ İMPLANTI UYGULAMALARININ KISA TARİHÇESİ

Diş implantları XX.yyın ikinci yarısından itibaren bilimsel olarak ele alınarak rutin dişhekimliği tedavileri arasında yerini almıştır. Tarihçesine bakıldığında, konu ile ilgili en eski bulguların Mısır ve Maya uygarlıklarında kaybedilen dişlerin yerine yeşim taşı vs gibi suni maddelerin çene kemiğine ekilmesi olduğunu görmekteyiz. Güncel implantoloji uygulamalarına benzer ilk çalışmalar XX.yy başlarına rastlamaktadır. 1908 yılında ABD'de Greenfield ilk diş implantı patentini almıştır. Geçen yüzyılın ortalarına kadar Strock, Formiggini, Chercheve, gibi dişhekimlerinin günümüzde kullanılan implantlara benzer uygulamalar yapmışlardır. Ancak bu yaklaşım ve çabaların hepsi ampirik uygulamalar olarak ve vaka raporlarının ötesine gidememiş çalışmalar olarak kalmışlardır [1].
Oral implantolojideki bilimsel gelişmelerin başlangıcını Branemark ve ark. [2,3] ile Schroeder ve ark. [4-6]’nın saf titanyum implantlar ile yaptıkları temel çalışmalar oluşturur. Branemark 1955 yılında tavşan tibialarında revaskülarizasyonu vital mikroskopi ile inceleyen bir deney sırasında tesadüfen kemik ile titanyum arasındaki sıkı adaptasyonu fark ederek konuyu daha detaylı araştırmıştır [7]. Branemark ve ark., bu fenomeni "osseointegrasyon" olarak adlandırıp ‘yaşayan kemik dokusu ile titanyum implant arasında, ışık mikroskobu düzeyinde büyütme ile gözlenen direkt temas’ olarak tanımlamışlardır. Aynı araştırıcılar daha sonra bu olguyu ‘canlı kemik dokusu ile yükleme altındaki implant yüzeyi arasında direkt yapısal ve işlevsel bağlantı’ tanımı ile pekiştirmişlerdir [8].
İsveçli araştırıcılar, 1965 yılından itibaren total dişsizlik vakalarının sabit protezler ile rehabilitasyonu amacıyla uyguladıkları tedavilerin sonuçlarını 1969 ve 1977 yıllarındaki iki yayın ile dişhekimliği literatürüne kazandırarak konunun bilimsel platforma oturmasında öncülük etmişlerdir [2,3]. Bu tedavi konseptinde alt ve üst çenelerin ön bölgelerine yerleştirilen dört ile altı adet implant üzerine okluzal tutucu vidalar ile sabitlenen protezler yapılmaktadır [9].
Başlangıçta total dişsizlik vakalarının rehabilitasyonuna yönelik olarak ortaya çıkan osseointegre diş implantları, zaman içersinde saptanan başarılı sonuçların ışığı altında endikasyon alanını genişleterek, tüm diş eksikliği biçimlerinin tedavisini kapsar hale gelmiştir.

II. GÜNCEL UYGULAMALAR

Günümüzde, kemikiçi oral implant uygulamalarının ana hedefi osseointegre implantlar ve bunlardan destek alan implant-üstü protezler ile her türlü dişsizliğin rehabilitasyonudur. Endikasyonları tek diş eksiklikleri, parsiyel ve total diş eksiklikleri, ortodontik vakalar şeklinde sıralayabiliriz. Uygulama biçimleri olarak, immediat implantasyon, immediat yükleme, yönlendirilmiş kemik rejenerasyonu, sinüs grafting/lifting, onlay/blok grafting, spliting, platelet-rich-plasma, distraksiyon osteogenezis ve osteotom tekniklerinden faydalanılmaktadır. Ortodontik diş hareketlerinde implantlar, ankraj ünitesi görevini görebilmektedirler. Ankraj implantların uygulandıkları bölgeleri, sert damak (palatal implantlar), zigoma kemiği (titanyum mini-plaklar), retromolar bölge ve alveoler kemik olarak sıralayabiliriz. [10].

III. İMPLANTOLOJİDE DİAGNOSTİK YÖNTEMLER

İmplantların yaygın şekilde uygulanmaya başlanması ile birlikte, bunların başarı ve ağız hijyeni açısından denetlenmesi için kullanılacak yöntemlerin ortaya konması gereği doğmuştur. İmplantolojide uzun dönemde başarıyı garanti altına almak için periodik klinik ve radyografik kontroller ile implant-kemik ara yüzeyinde osseointegrasyonun devamlılığının tetkik edilmesi gereklidir. Herhangi bir kemikiçi implantasyon prosedüründe osseointegrasyon hali: 1- canlı kemik dokusu 2- bu dokunun özelliklerinin hasas cerrahi işlem ve uygun yükleme ile korunduğu takdirde devamlılığını sağlayarak başarılı olabilir. Osseointegre diş implantları, hatalı cerrahi uygulamalar, yanlış okluzyon ve protetik üstyapı, mikrobial atak vs.. gibi çeşitli sebeplere bağlı olarak destek kemikte meydana gelen rezorbsiyonlar sebebi ile başarısızlığa uğrayabilirler. Peri-implanter destek kemik kayıplarını önlemek, erken teşhis edebilmek ve dolayısı ile uzun dönemde implant başarısını sağlamak için çeşitli klinik parametrelerden faydalınalarak, yapılacak rutin kontrollerde peri-implanter yumuşak ve sert dokuların durumu denetlenmelidir. Klinikte değerlendirilen parametreler okluzyon, plak ve kanama indeksleri, ataşman düzeyi, sulkus likiti, mobilite ve mikrobiolojik kontrollerdir. Klinik diagnostik metodların yanısıra diğer önemli bir tanı yöntemi de radyolojik tetkikler olarak karşımıza çıkmaktadır.

III.a. KLİNİKTE UYGULANAN DİAGNOSTİK METODLAR

Diş implantları, doğal dişlere benzerlik gösterdiklerinden, başlangıçta periodontoloji literatürünün sağladığı bilgi birikiminden faydalanarak ve yine periodontolojide kullanılan denetleme yöntemlerinden yararlanılarak/adapte edilerek değerlendirilmişlerdir. Ancak, diş implantları ile dişler arasında fonksiyon ve çevre doku tipleri itibarı ile benzerlikler bulunmakla birlikte, çevre dokular ile olan ilişkileri histolojik olarak farklılıklar gösterir ki bunlar uygulamada sonuçları oldukça etkilemektedirler. Dolayısı ile implantları çevreleyen yumuşak dokuları dişeti kelimesi ile tanımlamak yerine mukoza tabirini kullanmak doğru olacaktır. Bu nedenle başlangıçta peri-implant dişeti olarak adlandırılan bu dokular, daha sonra peri-implanter mukoza olarak adlandırılmıştır. Aynı şekilde peri-implant yapışık dişeti tanımı yerine peri-implanter keratinize mukoza tanımı tercih edilmelidir.
Yumuşak doku sağlığının incelenmesi herhangi bir patoloji varlığında, bu lezyonun implant açısından hayati önemi olan destek kemiği etkilemeden ortaya çıkartılıp önlenmesi açısından önem taşır. Klinik olarak krestal kemik seviyelerinin tespiti mümkün değildir. Ancak Peri-implanter Sulkus Derinliği (PSD) veya Peri-implanter Ataşman Düzeyi (PAD) implant etrafındaki herhangi bir lezyonun varlığını gösterebilirler. Yine de peri-implanter dokuların periodontal dokulardan farklı özellikler göstermesi nedeniyle periodontolojide indikativ olan klinik parametrelerin implantolojide yeterli hassasiyete sahip olmadığını görmekteyiz [11]. Periodontolojide sondalama işlemi sırasında periodontal sonda uygulanan kuvvetin etkisi ile zayıf bir bağlantı gösteren oluk içi bağlantı epitelinde defekt meydana getirerek daha alt katmanlara penetre olur. Bu nedenle histolojik oluk derinliği hiçbir zaman ölçülemez. Sondalama ile yapılan ölçümlerde saptanan klinik sulkus derinliğidir. Benzer durum diş implantları için de geçerlidir. Araştırıcılar implantlar etrafında sondalama yapıldığında kimi zaman implant yivlerine takılındığı, kimi zaman ise bağ dokusu ataşmanının zayıflığından veya uygulanan kuvvetin fazlalığından dolayı alveol kretine kadar inilerek hatalı ölçüm yapıldığını ileri sürmektedirler. Bu nedenle peri-implant sulkus derinliği ölçümleri kesin değerler vermesine rağmen yeterli hassasiyete sahip olmadığı kabul edilir. Öte yandan, derin sulkus periodontolojide patalojik gelişmeleri gösterirken, implantolojide sulkus derinliği flap kalınlığından kaynaklanabileceğinden her zaman patolojik bir durumu göstermez. Buna karşın ataşman seviyesi ölçümleri implantların herhangi bir noktasından referans alınabildiği ve derinlik değişimleri daha kesin bir şekilde saptanabildiği için daha avantajlı bir yöntemdir. Sonuçta, PSD spesifik bir peri-implanter parametredir, ancak endikativ değildir. Ataşman düzeyi ölçümleri PSD ile kıyaslandığında daha endikativdir. Çünkü PSD ölçümünde referans alınan serbest mukoza kenarında zaman içersinde değişmeler olabilir ve dolayısı ile değişimin sulkus dibindeki seviyenin derinleşmesinden mi veya serbest kenardaki değişimden mi kaynaklandığı anlaşılamaz. Oysa PAD ölçümünde kuronalde diş/implant üzerindeki sabit bir referans noktasından sulkus dibi-ataşman seviyesine kadar olan mesafe ölçülür ve bu kuronal sabit nokta hep aynı kalacağı için her zaman sulkus dibindeki olası değişiklikler saptanmış olur. Diş implantları etrafında sondalama yapılması buradaki dokulara zarar verebileceği, el ile yapılan sondalamaların standart olmamaları gibi eleştiriler almaktadırlar. Standart sondalama yapabilmek için basınç kontrollü periodontal sondalar geliştirilmiştir (Florida-probe, Gainesville, FL, ABD; Peri-probe, Dentalair, Hollanda) [12,13]. Rutinde metal periodontal sondalar (ör: Michigan probe) veya plastik sondalar (ör:PerioProbe) kullanılmaktadır. İmplant çevresinde sondalama yapmak ile diş etrafında sondalama yapmak arasında ufak bir farklılık vardır. Peri-implanter yumuşak doku içersinde titanyum yüzeye dik gelen perpendiküler kollagen lif sayısı çok az, sirküler lifler ise zengindir. Periodontal dokularda ise Sharpey lifleri ve retikülin fiberler gibi perpendiküler fiberler ataşmanda daha ön plandadır. Bu fark nedeni ile peri-implanter doku sağlıklı iken daha sıkı bir kapama yapar ve sondanın yerleştirilmesi sırasında hasta ağrı hisseder. Periodontal dokularda ise sondalamada normal kuvvetler uygulandığında ağrı hissi oluşması nadirdir. Peri-implanter enflamasyon durumunda ise sirküler liflerdeki gevşeme ve yıkımdan ötürü kapayıcılık hızla azalır ve kolaylıkla sondalama yapılarak sulkus içinde ilerlenebilir.
Peri-implanter kole bölgesinde keratinize mukoza varlığı mikrobial ataklara karşı güvence sağlayan bir durumdur. Her ne kadar Wennström ve ark[41]mukoza tipi ile periodontal iltihaplanma arasında bir ilişki olmadığını ortaya koymuşlardır. Buna karşın Schroeder[42] implant başarısının peri-implanter mukoza tipinden etkileneceğini düşünerek, hareketli mukoza varlığında serbest dişeti grefti uygulamalarını benimsemiştir. Sonuçta, genel kural olarak implantlar etrafında keratinize mukoza bulunmasının gerekli olmadığı, ancak istenen bir durum olduğu prensibi kabul görmektedir. Klinikte iyotlu preparatlar ile mukoza boyanarak keratinize ve non-keratinize dokuları görsel olarak ayırd etmek olasıdır.
Ağız hijyeni ve motivasyonu denetleme açısından periodontal/peri-implanter plak miktarı değerlendirilir (plak indeksleri). Mukozal iltihap varlığı renk, kanama veya sondalamada kanama gibi yöntemler kullanarak saptanır. Sulkus likitindeki enzimatik değişimleri iltihap sürecinin başlangıcında saptayarak erken teşhis metodu olarak kullanmak üzere diagnostik kitler geliştirilmiştir [14,15].
Rutin kontrollerde peri-implant yumuşak doku sağlığı hakkında bilgi edinmek için klinik olarak uygulanabilecek indekslerin birbirlerini olumsuz etkilememeleri için takip edilmesi gereken işlemler sıralaması:
- implantların bulunduğu bölge pamuk tamponlar ile tükürükten izole edilir,
- peri-implanter mukozanın renk-ödem özellikleri değerlendirilir (Gingival İndeks-Löe ve Silness[43]),
- hava spayı ile bölge hafifçe kurutularak plak varlığı Plak İndeksi (PI)-Silness ve Löe, veya Modifiye Plak İndeksi-Mombelli[44] uygulanarak tespit edilir, supramukozal plak var ise pamuk ile uzaklaştırdıktan sonra,
- mikrobial örnekleme yapılacaksa steril paper pointler sulkus içine 1mm kadar yerleştirilip 30sn süre ile beklenir ve alınan örnek hemen transport mediuma aktarılıp vakit geçirmeden mikrobioloji laboratuarına ekim yapılması için gönderilir,
- sulkus likit miktarları saptanacaksa endikasyon kağıtları sulkus içinde 30 sn tutularak ölçüm yapmak üzere kenara alınır veya mikrokapiller tüpler 1dk süre ile bekletilip daha sonra tüp içinde biriken likit miktarı milimetrik olarak ölçülür (Sulkus Likit Miktarı),
- periodontal sonda ile sulkus içersine 1mm kadar girerek kole çevresinde dönüp ve 30 sn bekledikten sonra kanama varlığı saptanır (modifiye Kanama İndeksi-Mombelli[44]),
- periodontal sonda ile bukkal, mezial, distal ve palatal yönlerde apikal zedelenme yaratmamak için hafif el kuvveti (0.25N) uygulayarak derinlik ölçümünü gerçekleştirilir (PSD),
- implant-üstü protezde belirli bir nokta referans alınabiliyor ise, bu nokta ile sulkus dibi arasındaki mesafe saptanır ve daha sonraki randevularda elde edilen değerler ile karşılaştırılır (PAD)
- keratinize mukoza miktarı saptanmak üzere iyotlu preparat (ör: povidon iyodin) ile mukoza boyanıp yanak hareket ettirilerek hareketli mukozanın sınırı gözlemlenir.

GI Skor 0: Normal gingiva/mukoza
Skor 1: Orta seviyede iltihap, renk hafif kızarık, hafif ödem; palpasyonda kanama yok
Skor 2: İleri seviyede iltihap, kızarıklık, ödem ve parlaklık; palpasyonda kanama
Skor 3: Aşırı iltihap, bariz kırmızılık ve ödem, ülserasyonlar; spontan kanama eğilimi
Gingival Indeks (Löe-Silness 1967)

mP1I Skor 0: Plak yok
Skor 1: Implant boynunda sonda ile dolaşarak saptanan plak
Skor 2: Çıplak göz ile saptanan plak
Skor 3: Bol yumuşak birikinti
Modifiye Plak Indeksi (Mombelli ve ark 1987)

mKI Skor 0: Periodontal sonda ile implant boynunda dolaşıldığında kanama olmaması
Skor 1: Kanama noktaları var
Skor 2: Kolede kanama halkası var
Skor 3: Bol kanama
Modifiye Kanama Indeksi (Mombelli ve ark 1987)


İmplant mobilitesinin saptanması implant-kemik bağlantısı hakkında fikir verir. Bu amaçla el ile perküsyon testi, standardize perküsyon testi (Periotest, Siemens AG, Bensheim, Almanya) ölçümleri yapılabilir [16,17]. El ile yapılan perkusyon testinde implanttan tok bir ses gelmesi gereklidir. Yumuşak ses tonu ve göz ile hafif oranda farkedilen mobilite peri-implanter fibröz enkapsülasyonu işaret eder. Periotest cıhazı tekrar edilebilirliği oldukça yeterli sonuçlar veren bir ürün olmasına karşın ne yazık ki üretimi durdurulmuştur.
Hemen veya erken yükleme uygulamalarının yaygınlaşmasıyla primer stabilite kriter olarak ön plana çıkmış ve yerleştirme tork değeri ölçümleri ve yeni bir metod olan “Rezonans Frekans Analizi – RFA (Osstell, İsveç)”nin kullanıldığı protokoller geliştirilmiştir.
İmplant yerleştirme tork değerleri implant stabilitesi, diğer bir değişle primer stabilite üzerinde net bir fikir vermektedir. Tork ölçümleri mekanik el aletleri, elektronik olarak tork aletleri ya da fizyodispenser bünyesinde bulunan tork ölçerler ile yapılabilir. El aleti olarak en yaygın tork ölçerler, raşet içersine zemberek yerleştirilmiş ve bu zembereğin vida ile sıkıştırılmasıyla kalibre edilen mekanik tipte olanlardır. Elektronik veya mekanik tork ölçerler kullanılırken 5 veya 10Ncm gibi düşük tork değerlerinden başlanarak implant vidalanmaya başlanır, kemikte sıkıştığı dirençe gelindiğinde kaç Newton’luk bir torka ulaşıldığına bakılır ve bir üst kademe dirence geçilir. Bu işlem implant krestal seviyede gömülene kadar devam eder ve son direnç saptanarak kaç Ncm’lik bir primer stabiliteye ulaşıldığı anlaşılır.
RFA ölçüm yönteminde, implanta verilen titreşimden elde edilen sayısal değerler Implant Stability Quotient (ISQ) birimi ile ifade edilerek incelenir. Erken yüklenen implantlarda 1. ve 2. aylardan itibaren düşük ISQ değerleri gösteren implantların kaybedildiği, dolayısı ile bu tip değerler veren implantların yükleme dışı tutularak kurtarılabileceği öne sürülmüştür [18]. RFA’nin implant stabilitesini izleme açısından faydalı olabileceği üzerinde durulmaktadır. Ancak, sensörün farklı kuvvetlerde implanta vidalanması, sensörün dudak veya dil ile teması ya da implantın içine kan-tükürük kaçması ölçüm değerlerini farklılaştırabilmektedir. Dolayısı ile Osstell ile yapılan ölçümlerde hata payı olabileceğini düşünerek her implant için yapılan ölçümün birkaç kez yinelenmesinde fayda vardır.

III.b. RADYODİAGNOSTİK YÖNTEMLER

Diş implantı uygulamalarının bilimsel dokümantasyona kavuşmasını takiben implant doku ilişkisini tetkik etmek için kullanılabilecek en etkili yöntemin radyografik tetkik olduğu ortaya çıkmıştır. Günümüzde de bir takım yeni tekniklerin de eklenmesi ile radyografik tetkik oral implantolojideki en etkin diagnostik metod olma özelliğini korumaktadır. Diş implantı uygulamalarının öncesi ve takibinde kullanılan radyografik tetkik yöntemleri sırası ile panoramik, periapikal, lateral-sefalometrik radyografiler ile kısıtlı kemik hacmi olan bireylerde gereksinim duyulan bilgisayarlı tomografidir [19].
Bilimsel çalışmalarda deneyin tekrarlanabilirliği sonuçların kıyaslanması açısından büyük bir öneme sahiptir. Radyografik görüntülerin de kıyaslanabilmesi için deney şartlarının değişik zamanlarda çekilen röntgen görüntüleri için aynı olması arzulanır. Bunun diğer bir tarifi radyografilerin standart olmasıdır. Ortopantomogramlardan elde edilen grafilerin standart değildirler. Bunların standart hale getirilmesi içim bir takım bilgisayar destekli metodlara ihtiyaç vardır. Periapikal radyografilerin standardizasyonunda, gelen ışının yönü, poz süresi, film hızı ve banyo şartlarının aynı olması gereklidir. Dijital radyografiler bu anlamda standardizasyona katkı sağlamışlardır.
Peri-implanter kemik seviyelerini incelenmesinde çeşitli radyolojik yöntemlerden faydalanılır. Konvansiyonel radyolojik metodların implantolojide verimli bir biçimde uygulanması için belirli kurallar getirilmiştir [20,21]. Hollender ve Rockler [21] vida implantlar için stereoskopik radyografi yöntemini geliştirmişlerdir. Peri-implanter kemik seviyelerini inceleyen araştırmalarda çoğunlukla stereoskopik radyografi yada standardize intraoral radyografi teknikleri kullanılmıştır [22,23]. Ancak özellikle alveol kemiklerindeki atrofiden kaynaklanan pozisyon elde etme güçlükleri araştırıcıları alternatif çözüm arayışına yöneltmiştir. Bunun sonucunda, mevcut diagnostik metodların iyileştirilmesi yönünde, periapikal radyografilerden daha anlamlı sonuçlar elde etmek için, dijital substraksiyon ve bilgisayar destekli diğer metodlar geliştrilmiştir [24-28].
Bilgisayar destekli radyografik değerlendirme yönteminde, alınan standardize ağız içi grafilerin görüntüleri bilgisayara aktarılarak, görüntüler üzerindeki referans noktaları arasında hasas ölçümler yapılır [29]. Subtraksiyon yönteminin ana fikri, kıyaslanan görüntüler arasında değişmeyen objeler var ise, bunların elimine edilmesiyle incelenen alanın daha sade hale getirilmesidir [30]. Dijital subtraksiyon analizinin birinci şartı tekrarlanabilirlik özelliği gösteren radyografilerin elde edilmiş olmasıdır [31]. Subtraksiyon radyografilerinde de ışın doğrultusunun aynı olması istenir. Bunu sağlamak için iki yöntem vardır. Birincisi, biteblock ve beam-aiming device'den oluşan düzeneğin kullanılmasıdır [32,33]. İkincisi ağız dışı sefalostat kullanıp ışını filmden biraz uzak tutarak görüntü alma tekniğidir [34].
Radyografik görüntüler arasındaki parlaklık farklı olabilir. İngilizce literatürde gray level olarak geçen parlaklık için en sık kullanılan kalibrasyon metodu Rüttimann ve ark önerdiğidir [35]. Bu metodda alınan ilk radyografi üzerinde referans teşkil edecek bir işaret kamasının bulunması gereklidir. Bragger [27], tarafından geliştirilen CADIA Computer-assisted densitometric image analysis yönteminde ise gray level ayarı yoğunluk ölçümü ile yapılmaktadır. Strid [36], tarafından “computer-based interactive digital image analysis system” (IBAS I and II) adlı benzer bir metod geliştirilmiştir. Burada da video aracılığı ile bilgisayara aktarılan radyografik görüntülerden faydalanılır.

IV. DENEYSEL ANALİZLER

Osseointegrasyonun sağlanmasında cerrahi teknik, implant materyali ve dizaynının yanısıra, yüzey özelliklerinin de önemli bir işlevi olduğu düşünülmektedir. Zira, kullanılan implantın yüzey özelliklerine göre kemik dokusunun cevabı farklı olmaktadır [37]. İdeal implant biyomateryalinin kemik iyileşme mekanizmasını engellemeyecek bir yüzeye sahip olması gerektiği ve hatta bu yüzeyin kemik kalite ve kantitesine ve anatomik bölgeye bakılmaksızın iyileşmeyi arttırıcı etkisinin olması gerektiği bir çok araştırıcı tarafından öngörülmektedir [38]. İmplant yüzey özelliklerinin belirlenmesinde SEM metodlarından faydalanılmaktadır.Ticari olarak satılmakta olan değişik implant sistemleri arasında dizayn ve yüzey topografyaları açısından önemli farklılıklar saptanmıştır [39].
İmplantların biyomekanik davranişlarının saptanmasında sonlu elemanlar stres analizi veya fotoelastik metodlar, mekanik dayanıklılık sınırlarının test edilmesi için çekme-germe deneyleri yapan çalışmalar vardır [40].

V. SONUÇ

Diş implantlarının giderek artan sayıda uygulanması ve fakat klinik başarıyı denetlemede kullanılan araçların yetersiz veya zaman alıcı olamaları klinisyenlerin çalışma şartlarını güçleştirmektedir. Diagnoz yöntemlerinin daha pratik ve klinikte kolay uygulanabilir hale getirilmesi gerekmektedir. Bu amaca yönelik olarak geliştirilmesi gereken araçlar enzimatik ve mikrobiolojik kitler, mobilite/stabilite ölçüm araçları, kolay uygulanabilen standart radyografi metodu olarak ortaya çıkmaktadır.

Kaynaklar

[1] Linkow LI, Rinaldi AW. Evolution of the vent-plant osseointegrated compatible implant system. Int J Oral Maxillofac Implants 1988;3:109-122
[2] Branemark P-I, Breine U, Adell R, Hansson BO, Lindström J, Olsson A. Intraosseous anchorage of dental prostheses. I. Experimental studies. Scand J Plast Recons Surg 1969;3:81-100.
[3] Branemark P-I, Hansson BO, Adell R, Breine U, Lindström J, Hallen O, Ohman A. (1977) Osseointegrated implants in the treatment of the edentulous jaw. Experience from a 10-year period. Scand J Plast Recons Surg 11(suppl 16):1-132.
[4] Schroeder A, Pohler O, Sutter F. Gewebereaktion auf ein Titan-Hohlzylinderimplantat mit Titan-Spritzschichtober-flüche. Schweiz Monatsschr Zahnheilk 1976;86:713-727.
[5] Schroeder A, Stich H, Straumann F, Sutter F. Über die Anlagerung von Osteozement an einen belasteten Implantatkörper. Schweiz Monatsschr Zahnheilk 1978;88:1051-1058.
[6] Schroeder A, van der Zypen E, Stich H, Sutter F. The reaction of bone, connective tissue and epithelium to endosteal implants with sprayed titanium surfaces. J Maxillofac Surg 1981;9:15-25.
[7] Branemark P-I. Osseointegration and its experimental background. J Prosthet Dent 1983:50:399-410.
[8] Branemark P-I. Introduction to osseointegration. In P-I Branemark, GA Zarb, T Albrektsson (eds) Tissue-Integrated Prostheses. Chicago; Quintessence Pub. Co. Inc. 1985.
[9] Branemark P-I, Svensson B, van Steenberghe D. Ten-year survival rates for fixed prostheses on four or six implants ad modum Branemark in full edentulism. Clin Oral Impl Res 1995: 6:227-231.
[10] Tosun, T, Keles A, Erverdi N. Method for the placement of palatal implants. Int J Oral Maxillofac Implants 2002:17:95-100.
[11] Tosun T, Anıl A, Özdemir T, Sandallı P. Peri-implanter sulkus derinliği. Oral İmplantol Der 1995;2:91-94.
[12] Gibbs CH, Hirschfeld JW, Lee JG, et al. Description and clinical evaluation of a new computerized periodontal probe - the Florida Probe. J Clin Periodontol 1988;15:137–144.
[13] Rams TE, Slots J. Comparison of two pressure-sensitive periodontal probes and a manual periodontal probe in shallow and deep pockets. Int J Periodontics Restorative Dent 1993;13:521–529.
[14] Boutros SM, Michalowicz BS, Smith QT, Aeppli DM. Crevicular fluid enzymes from endosseous dental implants and natural teeth. Int J Oral Maxillofac Implants 1996:11:322-330.
[15] Last KS, Cawood JI, Howell RA, Embery G. Monitoring of Tübingen endosseous dental implants by glycosaminoglycans analysis of gingival crevicular fluid. Int J Oral Maxillofac Implants 1991;6:42–49.
[16] Schulte W. et al.: Periotest- a new measuring method for periodontal function. Postgraduate Education 1983;11:1-8.
[17] Karabuda C, Tosun T, Yalçın S, Sandallı P. Assessment of periotest device values of immediate implants. J Dent Res 2000:79(Spec.Issue):386(Abstr.no1940).
[18] Glauser R, Sennerby L, Meredith N, Ree A, Lundgren A, Gottlow J, Hammerle CH. Resonance frequency analysis of implants subjected to immediate or early functional occlusal loading. Successful vs. failing implants. Clin Oral Implants Res. 2004 Aug;15(4):428-34.
[19] Strid KG. Radiographic procedures. Branemark P-I, Zarb GA, Albrektsson T(eds): Tissue-Integrated Prostheses. Quintessence Pub. Co., Inc. 1985 sf 317-327
[20] Larheim TA, Wie H, Tveito L, Eggen S: Method for radiographic assessment of alveolar bone level at endosseous implants and abutment teeth. Scand J Dent Res 1979:87:146-154.
[21] Hollender L, Rockler B: Radiographic evaluation of osseointegrated implants in the jaws. Dentomaxillofac Radiol 1980;9:91-95.
[22] Esposito M, Ekestubbe A, Gröndahl K. Radiological evaluation of marginal bone loss at tooth surfaces facing single Branemark implants. Clin Oral Impl Res 1993;4:151-157
[23] Lindquist LW, Rockler B, Carlsson GE. Bone resorbtion around fixtures in edentulous patients treated with mandibular fixed tissue-integrated prostheses. J Prosth Dent 1988;59:59-63.
[24] Gröndahl HC, Grondahl K, Webber RL: A digital subtraction technique for dental radiography. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1983;55:96-102.
[25] Ortman LF, Dunford R, McHenry K, Hausmann E: Subtraction radiography and computer assisted densitometric analyses of standardized radiograph. J Periodont Res 1985;20:644-651.
[26] Ohki M, Okano T, Yamada N. A contrast-correction method for digital subtraction radiography. J Periodont Res 1988;23:277-280.
[27] Bragger D, Pasquali L, Rylander H, Carnes D, Kornman KS. Computer-assisted densitometric image analysis in periodontal radiograph. J Clin Periodontol 1988;15:27-37.
[28] Jeffcoat MK, Reddy MS. Digital subtract radiography for longitudinal assessment of peri-implant bone change: Method and validation. Adv Dent Res 1993;7:196-201.
[29] Reddy MS, Mayfield-Donahoo TL, Jeffcoat MK. A semi-automated computer-assisted method for measuring bone loss adjacent to dental implants. Clin Oral Impl Res 1992;3:28-31
[30] Hardstet C, Welander U. Photographic subtraction I. Theory of the subtraction image. Acta Radiologica Diagnosis 1975:16:559-564
[31] Gröndahl K, Gröndahl HG, Webber RL: Influence of variation in projection geometry on the detectability of periodontal bone lesions. J Clin Periodontol 1984;11:411-420
[32] Lurie AG, Creenberg RJ, Kornmann KS: Subtraction radiology demonstrates crestal bone loss in experimentally induced marginal periodontitis. J Oral Surg 1983;55:537-541.
[33] Duckworth JE, Judy PF, Goodson JM, Socransky SS: A method for geometric and densitometric standardization of intraoral radiographs. J Periodontol 1983;54:435-440.
[34] Jeffcoat MK, Reddy MS, Webber RL, Williams RC, Ruttimann UE. Extraoral control of geometry for digital subtraction radiography. J Periodont Res 1987;22:396-402.
[35] Rüttimann U, Webber R, Schmidt E: A robust digital method for film contrast correction in subtraction radiography. J Periodont Res 1986;21:486-495.
[36] Strid K-G, Kälebo P: Bone mass determination from microradiographs by computer-assisted videodensitometry. 1. Methodology. Acta Radiol 1988;29:465-472.
[37] Buser D, Schenk RK, Steinmann S, Fiorellini JP, Fox C, Stich H. Influence of surface characteristics on bone integration of titanium implants. A histomorphometric study in miniature pigs. J Biomedical Mat Res 1991;25:889-902.
[38] Brunski JB, David AP, Nanci A. Biomaterials and biomechanics of oral and maxillofacial implants: current status and future developments. Int J Oral Maxillofac Implants 2000;15:15-46.
[39] Wennerberg A, Albrektsson T, Andersson B. Design and surface characteristics of 13 commercially available oral implant systems. Int J Oral Maxillofac Implants 1993;8:622-433.
[40] Tosun T, Yalcın S, Tezcan S, Ozdemir T. The effects of stress distribuition on peri-implant bone loss: a FEM analysis. J Dent Res 2000:79(Spec.Issue):295(Abstr.no1209).
[41] Wennström JL, Lindhe J: The role of attached gingiva for maintenance of periodontal health. Healing following excisional and grafting procedures in dogs. J Clin Periodontol 1983:10:206-221.
[42] Schroeder A: Orale Implantologie. Georg Thieme Verlag. Stutgart-NewYork1988
[43] Löe H. the gingival index, the plaque index and the retention index systems. J Periodontol 1967;38:610.
[44] Mombelli A, van Oosten MAC, Schürch E, Lang NP. The microbiota associated with successful or failing osseointegrated titanium implants. Oral Microbiol Immunol.1987;2:145-151.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Oral İmplant Nedir? Oral İmplantoloji Nedir? Oral İmplantoloji ve Tanı Yöntemleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Dt. Tosun TOSUN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Dt. Tosun TOSUN'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Dt. Tosun TOSUN'un Yazıları
► Oral Hijyen Motivasyonu Dt.Songül MİRZAOĞLU
► Oral Bakterilerde Aderans PDF Dr.Dt. Murat AYDIN
► İmplantoloji Dt.Mesut MUTLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Oral İmplant Nedir? Oral İmplantoloji Nedir? Oral İmplantoloji ve Tanı Yöntemleri' başlığıyla benzeşen toplam 73 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:12
Top