2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Hipokondriyasis:Hastalık Hastalığı
MAKALE #22708 © Yazan Psk.Mustafa GÖDEŞ | Yayın Mart 2022 | 952 Okuyucu
Hastalık hastalığı, kişinin vücudunda herhangi bir hastalık bulunmamasına rağmen ciddi bir hastalığının olabileceği düşüncesi veya ciddi bir hastalığa yakalanacağı korkusudur. Bu bireyler sürekli olarak kalp krizi geçireceği, kanser olacağı, herhangi bir viral hastalığa yakalanmış olabileceği gibi düşünceler ve bu düşüncelere bağlı yoğun korkular yaşarlar. Bu nedenle sürekli vücutlarına odaklanırlar ve çoğu zaman hastanelere başvurarak defalarca kez kontrolden geçer, sürekli testler yaptırırlar. Örneğin hiv vürüsü kapmış olabileceği kaygısı yaşayan hipokondriyak bir birey bununla ilgili bir test yaptırır. Testi negatif çıktığında geçici bir rahatlama yaşar. Ancak bu rahatlama bir süre sonra yerini tekrar kaygıya bırakır ve emin olmak için bir test daha yaptırır. Bu kısır döngü bu şekilde sürer gider. Bu yönüyle bakıldığında bazı özel hastaneler için hipokondriyak bireyler en değerli müşterileridir.

Hipokondriyak bireylerin bir kısmı yaşadıkları durumun psikolojik nedenlerden kaynaklandığını bilseler de yine de bundan tam olarak emin olamadıkları için hastalık ile ilgili araştırma ve kontrollerine davam ederler.

Hastalık hastalığı ile ilgili olarak buraya kadar anlatılanlar, konuyla ilgilenen pek çok kimse tarafından bilinen veya internette kolayca ulaşabilecek bilgiler. Ancak ben buradan sonra hipokondriyasis’ in oluşumu ve terapi süreci ile ilgili olarak çok da bilinmeyen yönleri anlatmaya çalışacağım.

Pek çok psikolojik problemin kökeninde olduğu gibi hipokondriyak şikayetlerin başlıca nedenleri arasında travmatik yaşantıların geldiği uzmanlarca da dile getirilen bir durumdur. Elbette ki travmatik yaşantılar psikolojik problemlerin oluşmasında önemli etkilere sahiptir. Fakat kimi zaman uzmanlar tarafından da gözden kaçırılan bir konu vardır ki, bir travmatik yaşantı psikolojik problemin asıl nedeni mi yoksa tetikleyicisi mi sorusudur. Özellikle son yıllarda popüler haline gelen travma terapileri bazen bu sorunun göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Yani travmatik yaşantının ana nedenden ziyade tetikleyici olabileceğinin göz ardı edilmesi semptom odaklı müdahalelerin yapılmasına neden olmaktadır. Yani daha basitçe anlatacak olursak öksürük şikayetleri olan bir akciğer kanseri hastası düşünelim. Doktor öksürüğü tedavi ediyor, ancak kansere yönelik herhangi bir müdahale yapılmıyor. Bu durumda da problem bir süre sonra tekrar nüksediyor.

Yıllar önce 4 arkadaşım otomobille bir toplantıya giderlerken yaranma olmayan maddi hasarlı bir trafik kazasına karışmışlardı. Otomobilde bulunan 1 arkadaşım birkaç yıl boyunca bu olayın etkisinden kurtulamadı ve pek çok ortamda trafik kazası travması bulunduğunu ifade etti. Ancak diğer 3 kişiden hiçbir zaman bu kazaya dair bir yorum duymadım. Peki nasıl oluyor da basit bir trafik kazası aynı arabada bulunan 3 kişi için bir anlam ifade etmezken diğer 1 kişi için bir travma olabiliyor?

İşte burada kişinin öznel ruhsal dünyası devreye giriyor.

Hipokondiyasis’ e tekarar dönecek olursak insanoğlu dünyaya geldiği ilk andan itibaren sevilme, değer görme, onaylanma, takdir edilme gibi psikolojik ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlarımız çocuklukta ilk önce ebeveynlerimizden karşılarız. Ancak bu ihtiyaçlarımız yerinde ve yeterince karşılanmadığında hayatımız boyunca eksikliğini hissederiz. Ya da bu onaylanma, takdir görme, beğenilme gibi ihtiyaçlar olması gereken dozun üzerinde çocuğa verildiğinde bu ihtiyaçların bağımlısı olabiliriz. Her iki durumda da birey yaşamının ilerleyen yıllarında bu ihtiyaçlarını çevresinden karşılama yoluna gider. Ne var ki çevremizdeki kişiler tarafından bu ihtiyaçlarımızın yeterince karşılanmaması durumunda ruhumuzun derinliklerinde değersizlik ve yetersizlik duyguları aktif olmaya başlar. Bu durum karşısında bilinçaltımız tüm duygusal yatırımını bedenimiz üzerine yapar. Yani değerli hissedebilmek için bir anlamda bedenimizi kutsarız. Peki bir şeyin kutsal ve çok değerli olması deyince aklımıza ilk ne gelir hiç düşündünüz mü? Onun itina ile korunması ve iyi bakılması. Mesela bazı müzelerde çok değerli sanat eserleri vardır. Flaş ışından etkilenmemesi için fotoğraf çekmenize bile izin vermezler.

İşte tam da bu noktada farkında olmadan kutsadığımız tüm duygusal yatırımını onun üstüne yaptığımız bedenimiz için endişelenmeye başlar, bir hastalığa yakalandığımız veya yakalanacağımız kaygıları yaşamaya başlarız.

Bu yazıyı okuyan ve hipokondriyak şikayetleri yaşayan bazı bireyler şunu söyleyebilirler. ‘Benim çok mutlu giden bir evliliğim, harika bir işim ve çok iyi bir çocukluk geçmişim var. Seviliyorum, onaylanıyorum, takdir de görüyorum.’ Ancak bu kişilerin hayatlarını derinlemesine incelediğimizde ilişkilerinin yüzeysel olduğunu ve bu yüzeysellik nedeniyle insanlarla olan ilişkilerinde yeterince psikolojik doyum sağlayamadıklarını görmekteyiz. Ya da hastalık hastalığı yaşayan bireylerin şu andaki hayatlarında bir problem olmasa bile geçmiş yaşamlarına kendilerinin bile farkında olmadıkları bir takım çözümlenmemiş meseleleri bulunduğuna sıklıkla rastlamaktayız.

Hipokondriyasis’ in nedenleri ile ilgili olarak klinikte en çok karşılaştığımız durumlardan birisi de ‘narsistik kırılma’ adını verdiğimiz bir durumdur. Pek çocuğumuz hayatımızın büyük çoğunluğunu mücadele ve koşuşturma içerisinde geçiririz. Sınıfı geçmek, üniversiteyi bitirmek, iş sahibi olmak, evlenmek, ev almak vb. pek çok şey. Ancak belli bir yaşa gelindiğinde tüm bunları elde edip artık mücadele vereceği çok da bir şey kalmayan bazı insanlar için hayat birdenbire anlamsızlaşır. Yani bir anlamda yol bitmiştir. Böyle bir anlamsızlık duygusu ile mücadele edemeyecek olan insan zihni bir anda en değerli varlığına, yani bedenine odaklanır ve bedeni ile ilgili kaygılar yaşamaya ve bununla mücadele etmeye başlar.

Hipokondriyak şikayetler bazen kişinin kendinden ziyade çok sevdiği bir kişiye, örneğin bireyin çocuğuna, annesine veya eşine yönelik olarak da ortaya çıkabilir. Bu durum hipokondriyasis’ in obsesyonla birleştiği farklı bir formudur. Bu durumdaki bireyler de yine benzer şikayetleri (örneğin çocuğuma bir şey olacak gibi…) sevdikleri kişiye yönelik yaşayabilirler.
Bu durum kimi zaman hipokondriyasis formundan çıkıp tamamen obsesyon şeklinde bir psikiyatrik problem olarak da ortaya çıkabilir. Böyle durumlarda kişi 'ben ölürsem çocuğuma ne olacak?' ya da 'ben ve eşim trafik kazası geçirirsek' çocuğuma kim bakacak gibi düşünceler ve bu düşüncelere bağlı yoğun kaygılar geliştirirler. İşte bu yüzdendir ki psikiyatri literatüründe hipokondriyasis ve obsesyonlar benzer gruptaki psikiyatrik hastalıklar olarak değerlendirilir.

Tabi ki burada bahsettiğimiz temel nedenlerin dışında hipokondriyasis in oluşumu ile ilgili başka pek çok neden bulunabilir. Hipokondriyasis in nasıl geçeceği konusunda internette araştırmalar yaparsanız çeşitli önerilerle karşılaşırsınız. Bunların arasında ‘hastalığı kontrol etmeyi bırakın, internetten hastalıkla ilgili araştırmalar yapmayın, doktora gitmeyi durdurun, kaygınızı erteleyin’ gibi birtakım tavsiyeler yer alır. Bu tavsiyeler hafif düzeydeki vakalar için kısmen rahatlama sağlayabilir. Ancak çoğu zaman kalıcı bir çözüm değildir. Problemin kalıcı olarak çözümü için hipokondriyasis şikayetleri olan bireyin analitik yönelimli bir psikoterapi sürecinden geçmesi yani bataklığın kurutulması gerekmektedir.

Mustafa Gödeş
Klinik Psikolog
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Hipokondriyasis:Hastalık Hastalığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mustafa GÖDEŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mustafa GÖDEŞ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Mustafa GÖDEŞ Fotoğraf
Psk.Mustafa GÖDEŞ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi55 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Mustafa GÖDEŞ'in Makaleleri
► Hastalık Hastalığı Psk.Büşra GÜNEŞ
► Hastalık Hastalığı Nedir? Abdullah ÖZER
► Aşk Bir Hastalık mı? Psk.Nazike MEŞE
► Hastalık Psikolojisi Psk.Serap DUYGULU
► Anormal Hastalık Davranışları Psk.Özlem YILMAZ
► Yoksa Tembellik Bir Hastalık mı? Psk.Dnş.Aslı KARTOL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Hipokondriyasis:Hastalık Hastalığı' başlığıyla benzeşen toplam 63 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Depresyon Nasıl Geçer? Aralık 2019
► Panik Atak ve Psikoterapi Haziran 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


21:16
Top