2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Zeytin Ağacı ve Aile Dizilimi
MAKALE #22816 © Yazan Psk.Zülal ERİK | Yayın Ağustos 2022 | 1,585 Okuyucu ÇOK OKUNUYOR
ZEYTİN AĞACI VE AİLE DİZİLİMİ

Kuşaklar Arası Travmaların Çözümünde EMDR ve BSP

Birçok danışanımdan gelen “Aile Dizilimi” hakkındaki sorular nedeni ile oturup izlediğim bir mini dizi film hakkında yazdığım bir yazı bu.

Son dönem popüler Türk dizilerinden birisi olan ‘Zeytin Ağacı’; içinde sevdiğim beğendiğim oyuncuların da yer aldığı keyifli bir romantik aşk hikayesi, tam da yaz tadında izlenebilecek bir film. Öte yandan arka fonda işlenen ana fikir ya da senaristin bu film ile tartışmaya açtığı konu danışanlarım üzerindeki etkisine bakılırsa hakkında konuşulmaya değer bir içerik oluşturuyor.

Nedir bu tartışma konusu?

Soy ağacımızda yer alan önceki kuşakların (bir görüşe göre 7 kuşak) yaşadıkları travmalar, zorlu yaşam olayları soy ağacımızda kuşaktan kuşağa aktarılan bir döngüye neden olabilir mi?

Ya da bu travmatik döngülerin izleri hayatımızın ayrıntılarında mesela benzer sahneleri farklı oyuncularla bir daha bir daha yaşıyormuşuz gibi bir histe kendini gösterir mi?

Bu, kuşaktan kuşağa aktarılan travmaların ve travmatik döngülerin izlerini, hayatımızda sürerek köke kadar inip kökü iyileştirerek ve/veya kökteki bu gerçekliği / durumu kabul ederek döngüye son verebilir miyiz?

Yıllardır travma ağırlıklı çalışan ve EMDR, BSP vb. terapi yöntemlerini aktif kullanan bir psikoterapist olarak bu soruya cevabım evet.

Öncelikle travma nedir ve adı geçen bu travmalar ve zorlu yaşam olayları nelerdir diye bakmak gerekir:

Yediğimiz yemeğin midemiz ve bağırsaklarımızdaki yolculuğuna bakarak başlayabiliriz konuya. Nasıl ki yediğimiz yemekler midede sindiriliyor; kullanılabilecek kısımlar muhtelif işlemlere tabii tutulup kullanılıyor; depolanacak kısımlar yine muhtelif işlemlere tabii tutularak depolanıyor ve posa atılıyor buna da sindirim sistemi diyorsak beynimizde de benzer bir sistemin yaşantılarımız için işlediğini söyleyebiliriz. Nasıl ki bazen yediğimiz bir besin midemiz de sindirilemiyor ve halk arasındaki tanımı ile biz mide fesatı geçiriyor ve hastanelik olabiliyorsak işte beynimizin giriş kapısında yani amigdalada da bazen yaşantıyı sindirmek mümkün olmayabiliyor. Ve beynimiz tarafından tehlikeli addedilen bazı yaşantı öbekleri adaptif yani gelecek yaşamda işimize yarayacak kod sistemleri ile anı depolarına kaydedilmek yerine eşikte/ yani amigdalada/ yani beynin giriş kapısında beyin tarafından “Bu yaşantı tehlikeli! Sakın dokunma!” Etiketi ile öylece kaderine terk edilebiliyor. İşte bu yaşantılara travma diyoruz. Ancak travmatik yaşantılar olarak duyduğumuz yaşantıların muhtemel travmatik yaşantılar olarak adlandırmak çok daha sağlıklı olacaktır. Az sonra örneklerini sıralayacağımız yaşantılar sadece travma için risk oluşturan yaşantılardır. Örneğin her depremzede hatta daha da ileri gidersek her enkazdan çıkarılan depremzede aynı oranda aynı biçimde travma yaşamayabilir. Ya da her biri Travma Sonrası Stres Bozukluğu geliştirmeyebilir. Bazıları travmatize olmadan da bu tür felaketlerin üstesinden gelebilir. Belki ‘Travma Nedir’ başlıklı bir yazıda çok daha ayrıntılı anlatabileceğimiz bir konu bu. Ancak bu yazı için yeterli bir açıklama diye düşünüyorum. Peki beynin giriş kapısındaki “tehlikeli, sakın dokunma!” etiketini alması muhtemel riskli yaşantılar nelerdir?

ü Deprem, sel, yangın gibi doğal afetler;
ü Savaş, göç, soykırım, terör olayları gibi toplumsal ölçekli travmalar
ü Ailesel ve bireysel ölçekli şiddet, ensest, tecavüz, akıl hastalıkları, aileden dışlanma, kapatılma, mahrum bırakılma, ilk aşklar ve ayrılıklar, nişanlılık- evlilik ve ayrılıklar, istenmeyen hamilelikler, cinayetler, düşükler, ölü doğumlar, miras kayıpları, haksız miraslar, kan davaları, aile terki, damgalanma, dışlanma, intihar, töre … vb. olaylar.

Yukarıdaki sorulara cevabımın “Evet” olmasının nedenlerine gelirsek bunun sebeplerinden bir tanesi danışanlarımın beden kayıtları ile çalıştığım BSP (BrainSpotting) seanslarında defalarca şahit olduğum bir gerçek: tıbben tanımlanamayan ya da psikosomatik olarak adlandırılan bazı bedensel rahatsızlıkların (sırt ve boyun ağrısı, boğazda düğümler, yutkunma problemleri, kol bacak ve eklem ağrıları, deride döküntüler, sedef, mantar vs. bir çok cilt rahatsızlığı, migren ağrıları, vücudun çeşitli bölgelerindeki ağrı, acı ya da uyuşmalar) ve anlam verilemeyen bedensel bazı hislerin güncel travmalar kadar soy ağacındaki aile travmalarından da kaynaklanmış olduğunu görmüş olmam.

Örneğin bir danışanımın 14 yaşlarında başlayan sırt ağrısı “köyünden sevdiği ile kaçmış (tabii ki 14 yaşında) ve kaçtığı için geri dönememiş, bu süreçte anne babasını kaybetmiş ve cenazelerine katılamamış” büyük anneanne hikayesini BSP ve EMDR ile çalıştığımızda geçmişti.

En büyük korkusunu “bir dağ başında çukura atılıp ölümü beklemek zorunda kalmak” olarak tanımlayan panik atak rahatsızlığı olan şehirde doğmuş ve büyümüş bir danışanım: benim yönlendirmemle yaptığı aile araştırmaları sonucunda bir aile husumeti nedeni ile büyük dedesinin vurulup bir çukurda ölüme terkedilmiş ve tesadüfen çobanlar tarafından günler sonra bulunarak kurtarılmış olduğunu öğrenişti ve bu bilgi EMDR terapisine bambaşka bir yol çizmemizi sağlamıştı.

Vajinismus yaşayan danışanlarımın bazılarının soy hikayelerinde problemlerine köken teşkil edebilecek izleri (tecavüz, ensest, cahilce bazı kızlık zarı onarma ya da bitişikliği açma yöntemleri …vs) bulmamız ve bu yönde EMDR ve BSP çalışarak sorunu çözdüğümüz örnekler de mevcut.

Eşi ile çocuk sahibi olmayı çok istemelerine ve tıbbi hiçbir engel olmamasına rağmen yıllarca çocukları olmayan, yeni tıbbi yöntemlerin ise her seferinde başarısızlıkla sonuçlandığı başka bir danışanımda ise “çocuk sahibi olmayı hak etmediği ve rahminin kirli olduğu” inancı vardı. Bu onun için çok büyük bir utanç kaynağı idi. Ve aile araştırması sonucu şaşırtıcıydı: “Büyük hala (büyük büyükbabanın kız kardeşi) evlendikten sonra geri baba evine gönderilmiş çünkü vajinasında bir sorun varmış (?!) ve çocuk sahibi olamazmış!” Geleneksel toplumda yaşanan ve maalesef çok yanlış anlamlandırılan muhtemel bir vajinismus ya da erektil disfonksiyon sorunu. Danışanım EMDR seansında bu büyük hala ile yaşadıkları ortak utanç ve suçluluk hissi üzerine paylaşımda bulunduktan bir süre sonra hamile kaldı.

Anne baba travmalarının çokça, büyükanne büyükbaba ve onların ebeveynlerinden ise tespit edebildiğimiz kadarı ile; kuşaklararası travma geçişlerine ya da danışanlarım üzerindeki anlamlı izlerine seanslarım da defalarca şahit oldum. Kuşkusuz bu aile travmaları bizlere gümüş tepsi içinde sunulmuyor. Hatta çoğunlukla gizli kalmış hiç konuşulmayan ya da bolca ikram edilen hikayelerin yanında şöylece geçiştirilen hikayelerin ayrıntılarında kendini gösteriyor. Çoğu danışanım “bizim ailemizde yok öyle bir travma, annem babam ya da büyükannem dedem hep anlatır… bu yönde bir travma olsa bilirdim” diyorlar. Ancak küçük çaplı ama algıda seçici oldukları bir araştırmaya yöneldiklerinde şaşkına döndükleri hikayeler ile geri geliyorlar.

Bazen hiç iz olmayabiliyor ya da hikâyeyi açığa kavuşturacak yaşayan bir aile büyüğü. Ancak beden üzerinden alakorteks bu kayda ilişkin hisleri tüm canlılığı ile getiriyor. Ve buradan hareketle EMDR ya da duruma göre BSP (BrainSpotting) ile örtük bellekteki travmatik anılara ulaşmak ve çalışmak mümkün olabiliyor.

Tekrar diziye ve senaristin tartışmaya açtığı konuya dönecek olursak evet “Aile Dizilimi” başlığı altında sunulan yöntem, travmaların kuşaklar arası geçişine parmak bastığı ve farkındalık yarattığı için anlamlıdır. Ancak gözden kaçırılmaması gereken unsur; tekrar tekrar yaşanan döngülerin ve senaryoların önceki kuşaklardan miras olmayabileceği gerçeğidir. Anne karnındaki deneyimler, bebeklik yaşantıları, anne ve babanın travmatik örüntüleri ve beklentileri, yaptıkları olumlu olumsuz yüklemeler, doğrudan yaşantılar, şahit olunanlar ya da aile hikayelerinden öğrenilmiş travmaların da (hatta çoğunlukla son kuşağa ait olanların) döngülerimize neden olabileceği ve yaşantılarımızı etkilediğini göz ardı etmemek gerekir. Bu nedenle dizinin etkisi ile sihirli bir değnek bulmuş gibi bir aile dizilimi uzmanı aramak yerine travma odaklı çalışan (EMDR, BSP ya da diğer travma terapilerini uygulayan) ama öncelikle psikoloji alanında diploması olan Aile dizilimi çalışacaksa da psikoloji temelli eğitime sahip olan bir terapiste başvurmak döngülerimizi kırıp senaryoları değiştirmek için önemli bir adım olacaktır. Yoksa eline 100-200 saatlik bir kişisel gelişim sertifikası alan herkes ben uzmanım diyerek boyunu çok aşan uygulamalarla bizlere çözmek zorunda kalacağımız yeni yeni travmatik yaşantılarla malzeme oluşturuyorlar. Terapiye de gittim hiç işe yaramadı “ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİĞİNİ” öğretmeleri ve yaşanan sorunları BU BENİM KADERİM algısını yerleştirmeleri de cabası.

Psk. Zülal Erik
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Zeytin Ağacı ve Aile Dizilimi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Zülal ERİK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Zülal ERİK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     18 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Zülal ERİK
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi61 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Zülal ERİK'in Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Zeytin Ağacı ve Aile Dizilimi' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


05:04
Top