Düşükten Sonra Evlilik Yürür mü? Sessizlik, Suçluluk ve Bağ Kurma Mücadelesi
Düşük Sonrası Evlilik İlişkisi
Düşük ve Evlilik Üzerindeki Etkisi
Çiftlerin düşük sonrası evlilik veya ilişkilerini gözlemleyen bir psikoterapi uzmanı olarak duygusal yaraların atlanarak teknik bir meseleymiş gibi ele alınmasının kadına, ilişkiye ve de erkeğe ne gibi hasarlar verdiğine tanık oldum. Bu makalede, sizlere bu düşük süreci öncesi, sırası ve sonrasında ilişkide nasıl dikkatle ele alınacağına dair fikir vermek adına yazmak istedim.
Düşük süreci, fiziksel bir süreç değil aynı zamanda psikolojik olarak da çiftlerin büyük tartışmalarla görünür veya dışarıdan hiç belli olmayan içsel fırtınalarla ötelenmiş sorunlar olarak yaşadığı bir süreçtir.
Çiftlerin, evlilikte veya genel hayatlarında ayrı ayrı derin duygusal zorluklar yaşamasına ve de birlikte birbirlerine travma yaşatmalarına neden olarak çoğalan psikolojik acılara yol açabilir. Aslına bakarsanız, birlikte inşa ettikleri ve hayalini kurdukları bir geleceği geçici olsa da kaybetmek, çiftlerin bu yas sürecini farklı tepkilerde, şekillerde yaşamasına neden olabilir. Düşüklerde yaşanan duygusal zorluklar, iletişim kopuklukları ve suçluluk duygusu evlilik ilişkisini de derinden sarsabilir. Makul mantıklı konuşmalarla süreç sorunsuz işliyormuş gibi görünebilse de kadın açısından “doğurganlık” gibi hassas bir dosyanın açılması hem biyolojik hem de psikolojik açıdan oldukça sarsıcı olabilmektedir. Özensiz bir yaklaşım aile gibi önemli bir toplumsal kurumun ilerleyen dönemde bozulmasına, kadın-erkek ve de aile işleyişi açısından ağır hasarlara yol açabilmektedir.
Düşük Süreci Sonrası İlişki Psikolojisi
Yas ve Duygusal Yaralar
Her yas süreci kişiye özel yaşanır. Geçmiş travmalarımız, aile kültürümüz, inançlarımız yas sürecindeki duygusal tepkilerimizi şekillendirir ve farklılaştırır. Bazı kadınlar içe kapanırken, bazıları dayanılmaz ağlama nöbetleri yaşar. Bazı kadınlarsa öfke patlamaları yaşar ve de ilişkilere dair ani kararlar alırlar. Genelde, erkeklerse sıklıkla “güçlü kalmak” adına duygularını mantıkla bastırmayı seçer. Duygusal açıdan krizi yönetmek için gerekli olsa da kontrol ederken duygusal basıncın atılabilmesi adına katı olmamak faydalı olacaktır. Aksi durumda, bastırılan duygular, öfke patlamaları, depresif ruh halleri ya da sıklıkla yaşanan suçluluk şeklinde yeniden su yüzüne çıkacaktır. Yaralar sarılana kadar, duygusal karmaşalara izin vermek yas döneminin uygun şekilde tamamlanabilmesine yardımcı olacaktır. Tabii ki yukarıda kadın erkek şöyle yapar böyle davranır dediğim durumlarda tam zıttı durumlar da yaşanabilmektedir.
İletişim Kopuklukları ve Yanlış Anlamalar
Duyguların ifadesindeki zıtlıklar oldukça kafa karıştırıcıdır. Bir sarkaç gibi salınan zıt uçlu duygular yaşanabilir. Bu da maalesef çiftler arasında iletişim kopuklukları ve de yanlış anlaşılmalara yol açar. Kadın, “Sadece yanında olmanı istiyorum.” derken erkeğin kendini savunurcasına algısı: “Benim sessizce destek olmam yetmiyor mu, talepleri bir türlü bitmiyor, daha ne yapabilirim ki?” şeklinde tükenmesine ve sabırsızlanıp içsel mağarasına çekilmesine yol açabilir. Sonrasında da, birbirlerine soğumaya izin vermeyecek kadar yakınlık sağlanıp, yorulup tükenip yeniden uzaklaşma yaşanabilir. Bu ikilemli, gelgitli yakınlaşma ve de uzaklaşma ihtiyaçları aslında iki kişideki yas sürecinin olduğunu gösterir. Unutmayın, yas süreci karmaşık duyguların aynı anda yaşandığını gösteren bir süreçtir. Duygular bu şekilde bastırmadan yaşanabilirse ilişki güçlenir ve de iyileştirici bir iletişim süreci oluşturur.
Suçluluk ve Yetersizlik Hissi
Düşük yapmış bir kadın, “Bebeğimi koruyamadım” diyerek kendini suçlayabilir; erkek ise, “Eşime yeterince yardım edemedim.” duygusuna kapılabilir. Bu suçluluk iki kişide de, içe kapanma, topluma karışamama, kendini aşırı işe verme şeklinde yaşanan problemden kaçma davranışına yol açar. Bu dönemde, düşük sonrası suçluluk hissi nedeniyle arkadaşların davetleri reddedilerek evde yalnız kalmak veya işte daha uzun saatler geçirip evdeki sessizlikle yüzleşmekten kaçınılmak da istenilebilir.
Düşük Sonrası Dönemde Evlilikte Cinsellikte Sorunlar
Düşük sonrasında, fiziksel iyileşme süreciyle ruhsal toparlanma birbirinden farklı işlemektedir. Kadınlar, bedenlerine yönelik yaşadıkları korku ve tedirginlikle fiziksel yakınlıktan kaçınırken; erkek bu kaçınmayı “reddedilme” olarak algılar. Sonuç ise maalesef, duygusal açıdan uzaklaşma ve yeniden yakınlık kurmaktan kaçınma şeklinde yaşanan bir döngü oluşur. Eğer düşük sonrası, penetrasyon olmadan güvende hissettiren dokunuşlarla cinsellik acele etmeden, yas sürecinin tamamlanmasını bekleyerek düzenlenebilirse çiftler eğer başka bir travma daha yaşamadılarsa veya özel başka durumları yoksa eski hallerine yeniden dönebilmektedirler.
Eşlerin Düşük Sonrası Çatışmaları
Cinsiyet kimliklerine yani içgüdüsel /biyolojik tepkilere göre de yas sürecinde ayrışma yaşanabilmektedir. Erkekler, kontrolü elinde tutmak için pratik çözümlere de odaklanırken; kadınlar duygusal ifadenin derinliklerinde dolaşabilir. Bu yaklaşım farklılıkları “Sen ne anlarsın ki, birbirimizi hiç anlayamayacağız ki!” şeklinde bıkkınlıkla ifade edilen ilişkinin temellerini sarsacak bakış açılarına yol açabilir. Bu da en sonunda, iletişim kapılarının tamamen kapanması ve de çatışma zemininde eski çözümsüz problemleri tetikler.
Düşük Sonrası İlişkiyi Yeniden Nasıl İnşa Edelim? Düşük Sonrası İlişki Stratejileri
1.Açık ve Şeffaf İletişim: Duygularınızı karşı tarafa olabildiğince net ve sözel olarak ifade etmek, yanlış anlamaları azaltır. Filtresiz konuşmamak değil ama yeterince açık olmak niyet okuyup yanlış yorumlar yapmayı azaltır. Karşıdakinin seni anlamasından daha çok, “Bugün kendimi çok yalnız hissediyorum.”demek eşin size yaklaşımında farklılık oluşturabilir. Suçlu ve borçlu hissettirerek sezzizce gerginlik yaşatmaktansa yalnız hissedene daha çok destek sağlamaya yöneltebilir. “Yanımda olman, sessiz kalsan bile bana iyi geliyor.” demek eşinizde daha az iletişim baskısı yaratacağı için yönlendirici bir etki sağlayabilir. Özetle, sessiz beklenti veya suçlayıcı dilden de kaçınarak, “Sen…” yerine “Ben şunu hissediyorum…” demeyi tercih etmek düşük sonrası evlilik ilişkilerinde psikolojik acının iyileşmesine zemin sağlar.
2.Düşük Sonrası Birlikte Yas Tutabilmek: Yası mümkün olduğunca birlikte tutabilmek iyileşmeye yardım ederek çiftin bağını güçlendirebilir. Hayat trajedileri ve kayıplarda daha da hazırlıklı olmaya yardımcı olur. Ölüm gibi herkesin korku yaşadığı ve unutmak istediği bir konuda aslında derinden hazırlık ve hayatın aslında sevdiklerimizin ölümü kaybı dışında da boyutları olduğunu kaçırmadan yaşamamıza katkıda bulunur. O yüzden, düşük sonrası yas süreci dikkatle ele alınmalıdır. Bazen sadece konuşmak, sadece sessiz kalmak bazen de A4 kağıda kayba dair bireysel duygu ve düşünceler ne olursa olsun filtresiz yazmak, bir kere okuyup sonra yırtıp atmak da fayda sağlar. Her iki kişi de deneyebilir. Ayrıca, doğada sessiz bir yürüyüş bile , hem bedenin hem ruhun yenilenmesine katkı sağlayabilir.
3.Profesyonel Destek Almak: Yas süreci uzunsürüyor ve hayatı çok aksatıyorsa, çift terapisti veya aile terapisti eşliğinde psikoterapi almak ve de günlük hayat düşük sonrası travmaları atlatırken psikiyatri desteği alarak hayat kalitenizi düzenleyebilirsiniz .
4.Cinsel Yaşamı Yeniden İnşa Etme: Cinsel yakınlığın fiziksel ve psikolojik yönden zarar görmesinden dolayı, yeniden bu yakınlık bağını kurmak zaman alabilecektir. Sabırlı ve özenli olmak bu konuda tamamen kopuşu engelleyecektir. Cinsel birleşme olmadan kadına sarılmak, sevmek, şefkatli bir şekilde hayattaki ihtiyaçlarını atlamadan yeterince özenli olmak bu süreçte daha önceliklidir.
Düşük sonrası süreçte, çiftler ilişkilerinde büyük bir sınavdan geçerler. Çoğu zaman düşük sonrası süreçte çiftler ağır hasarlı bir şekilde onarılamaz hale gelebiliyorlar. Boşanma ve uzun süren ayrılıklar ve de yabancılaşma maalesef ki gündem olabiliyor. Unutmayın ki, bu süreci atlatmak bir zaaf değil, aksine ilişki dinamiklerinize dayanıklılık katabilir. Yalnız olmadan da profesyonel destek almaktan çekinmeden de ve en en en önemlisi her adımda duygularınızı birbirinize açmaktan korkmadan da düşük sonrası süreci atlatmak aslında mümkün!
Düşük ve Evlilik Üzerindeki Etkisi
Çiftlerin düşük sonrası evlilik veya ilişkilerini gözlemleyen bir psikoterapi uzmanı olarak duygusal yaraların atlanarak teknik bir meseleymiş gibi ele alınmasının kadına, ilişkiye ve de erkeğe ne gibi hasarlar verdiğine tanık oldum. Bu makalede, sizlere bu düşük süreci öncesi, sırası ve sonrasında ilişkide nasıl dikkatle ele alınacağına dair fikir vermek adına yazmak istedim.
Düşük süreci, fiziksel bir süreç değil aynı zamanda psikolojik olarak da çiftlerin büyük tartışmalarla görünür veya dışarıdan hiç belli olmayan içsel fırtınalarla ötelenmiş sorunlar olarak yaşadığı bir süreçtir.
Çiftlerin, evlilikte veya genel hayatlarında ayrı ayrı derin duygusal zorluklar yaşamasına ve de birlikte birbirlerine travma yaşatmalarına neden olarak çoğalan psikolojik acılara yol açabilir. Aslına bakarsanız, birlikte inşa ettikleri ve hayalini kurdukları bir geleceği geçici olsa da kaybetmek, çiftlerin bu yas sürecini farklı tepkilerde, şekillerde yaşamasına neden olabilir. Düşüklerde yaşanan duygusal zorluklar, iletişim kopuklukları ve suçluluk duygusu evlilik ilişkisini de derinden sarsabilir. Makul mantıklı konuşmalarla süreç sorunsuz işliyormuş gibi görünebilse de kadın açısından “doğurganlık” gibi hassas bir dosyanın açılması hem biyolojik hem de psikolojik açıdan oldukça sarsıcı olabilmektedir. Özensiz bir yaklaşım aile gibi önemli bir toplumsal kurumun ilerleyen dönemde bozulmasına, kadın-erkek ve de aile işleyişi açısından ağır hasarlara yol açabilmektedir.
Düşük Süreci Sonrası İlişki Psikolojisi
Yas ve Duygusal Yaralar
Her yas süreci kişiye özel yaşanır. Geçmiş travmalarımız, aile kültürümüz, inançlarımız yas sürecindeki duygusal tepkilerimizi şekillendirir ve farklılaştırır. Bazı kadınlar içe kapanırken, bazıları dayanılmaz ağlama nöbetleri yaşar. Bazı kadınlarsa öfke patlamaları yaşar ve de ilişkilere dair ani kararlar alırlar. Genelde, erkeklerse sıklıkla “güçlü kalmak” adına duygularını mantıkla bastırmayı seçer. Duygusal açıdan krizi yönetmek için gerekli olsa da kontrol ederken duygusal basıncın atılabilmesi adına katı olmamak faydalı olacaktır. Aksi durumda, bastırılan duygular, öfke patlamaları, depresif ruh halleri ya da sıklıkla yaşanan suçluluk şeklinde yeniden su yüzüne çıkacaktır. Yaralar sarılana kadar, duygusal karmaşalara izin vermek yas döneminin uygun şekilde tamamlanabilmesine yardımcı olacaktır. Tabii ki yukarıda kadın erkek şöyle yapar böyle davranır dediğim durumlarda tam zıttı durumlar da yaşanabilmektedir.
İletişim Kopuklukları ve Yanlış Anlamalar
Duyguların ifadesindeki zıtlıklar oldukça kafa karıştırıcıdır. Bir sarkaç gibi salınan zıt uçlu duygular yaşanabilir. Bu da maalesef çiftler arasında iletişim kopuklukları ve de yanlış anlaşılmalara yol açar. Kadın, “Sadece yanında olmanı istiyorum.” derken erkeğin kendini savunurcasına algısı: “Benim sessizce destek olmam yetmiyor mu, talepleri bir türlü bitmiyor, daha ne yapabilirim ki?” şeklinde tükenmesine ve sabırsızlanıp içsel mağarasına çekilmesine yol açabilir. Sonrasında da, birbirlerine soğumaya izin vermeyecek kadar yakınlık sağlanıp, yorulup tükenip yeniden uzaklaşma yaşanabilir. Bu ikilemli, gelgitli yakınlaşma ve de uzaklaşma ihtiyaçları aslında iki kişideki yas sürecinin olduğunu gösterir. Unutmayın, yas süreci karmaşık duyguların aynı anda yaşandığını gösteren bir süreçtir. Duygular bu şekilde bastırmadan yaşanabilirse ilişki güçlenir ve de iyileştirici bir iletişim süreci oluşturur.
Suçluluk ve Yetersizlik Hissi
Düşük yapmış bir kadın, “Bebeğimi koruyamadım” diyerek kendini suçlayabilir; erkek ise, “Eşime yeterince yardım edemedim.” duygusuna kapılabilir. Bu suçluluk iki kişide de, içe kapanma, topluma karışamama, kendini aşırı işe verme şeklinde yaşanan problemden kaçma davranışına yol açar. Bu dönemde, düşük sonrası suçluluk hissi nedeniyle arkadaşların davetleri reddedilerek evde yalnız kalmak veya işte daha uzun saatler geçirip evdeki sessizlikle yüzleşmekten kaçınılmak da istenilebilir.
Düşük Sonrası Dönemde Evlilikte Cinsellikte Sorunlar
Düşük sonrasında, fiziksel iyileşme süreciyle ruhsal toparlanma birbirinden farklı işlemektedir. Kadınlar, bedenlerine yönelik yaşadıkları korku ve tedirginlikle fiziksel yakınlıktan kaçınırken; erkek bu kaçınmayı “reddedilme” olarak algılar. Sonuç ise maalesef, duygusal açıdan uzaklaşma ve yeniden yakınlık kurmaktan kaçınma şeklinde yaşanan bir döngü oluşur. Eğer düşük sonrası, penetrasyon olmadan güvende hissettiren dokunuşlarla cinsellik acele etmeden, yas sürecinin tamamlanmasını bekleyerek düzenlenebilirse çiftler eğer başka bir travma daha yaşamadılarsa veya özel başka durumları yoksa eski hallerine yeniden dönebilmektedirler.
Eşlerin Düşük Sonrası Çatışmaları
Cinsiyet kimliklerine yani içgüdüsel /biyolojik tepkilere göre de yas sürecinde ayrışma yaşanabilmektedir. Erkekler, kontrolü elinde tutmak için pratik çözümlere de odaklanırken; kadınlar duygusal ifadenin derinliklerinde dolaşabilir. Bu yaklaşım farklılıkları “Sen ne anlarsın ki, birbirimizi hiç anlayamayacağız ki!” şeklinde bıkkınlıkla ifade edilen ilişkinin temellerini sarsacak bakış açılarına yol açabilir. Bu da en sonunda, iletişim kapılarının tamamen kapanması ve de çatışma zemininde eski çözümsüz problemleri tetikler.
Düşük Sonrası İlişkiyi Yeniden Nasıl İnşa Edelim? Düşük Sonrası İlişki Stratejileri
1.Açık ve Şeffaf İletişim: Duygularınızı karşı tarafa olabildiğince net ve sözel olarak ifade etmek, yanlış anlamaları azaltır. Filtresiz konuşmamak değil ama yeterince açık olmak niyet okuyup yanlış yorumlar yapmayı azaltır. Karşıdakinin seni anlamasından daha çok, “Bugün kendimi çok yalnız hissediyorum.”demek eşin size yaklaşımında farklılık oluşturabilir. Suçlu ve borçlu hissettirerek sezzizce gerginlik yaşatmaktansa yalnız hissedene daha çok destek sağlamaya yöneltebilir. “Yanımda olman, sessiz kalsan bile bana iyi geliyor.” demek eşinizde daha az iletişim baskısı yaratacağı için yönlendirici bir etki sağlayabilir. Özetle, sessiz beklenti veya suçlayıcı dilden de kaçınarak, “Sen…” yerine “Ben şunu hissediyorum…” demeyi tercih etmek düşük sonrası evlilik ilişkilerinde psikolojik acının iyileşmesine zemin sağlar.
2.Düşük Sonrası Birlikte Yas Tutabilmek: Yası mümkün olduğunca birlikte tutabilmek iyileşmeye yardım ederek çiftin bağını güçlendirebilir. Hayat trajedileri ve kayıplarda daha da hazırlıklı olmaya yardımcı olur. Ölüm gibi herkesin korku yaşadığı ve unutmak istediği bir konuda aslında derinden hazırlık ve hayatın aslında sevdiklerimizin ölümü kaybı dışında da boyutları olduğunu kaçırmadan yaşamamıza katkıda bulunur. O yüzden, düşük sonrası yas süreci dikkatle ele alınmalıdır. Bazen sadece konuşmak, sadece sessiz kalmak bazen de A4 kağıda kayba dair bireysel duygu ve düşünceler ne olursa olsun filtresiz yazmak, bir kere okuyup sonra yırtıp atmak da fayda sağlar. Her iki kişi de deneyebilir. Ayrıca, doğada sessiz bir yürüyüş bile , hem bedenin hem ruhun yenilenmesine katkı sağlayabilir.
3.Profesyonel Destek Almak: Yas süreci uzunsürüyor ve hayatı çok aksatıyorsa, çift terapisti veya aile terapisti eşliğinde psikoterapi almak ve de günlük hayat düşük sonrası travmaları atlatırken psikiyatri desteği alarak hayat kalitenizi düzenleyebilirsiniz .
4.Cinsel Yaşamı Yeniden İnşa Etme: Cinsel yakınlığın fiziksel ve psikolojik yönden zarar görmesinden dolayı, yeniden bu yakınlık bağını kurmak zaman alabilecektir. Sabırlı ve özenli olmak bu konuda tamamen kopuşu engelleyecektir. Cinsel birleşme olmadan kadına sarılmak, sevmek, şefkatli bir şekilde hayattaki ihtiyaçlarını atlamadan yeterince özenli olmak bu süreçte daha önceliklidir.
Düşük sonrası süreçte, çiftler ilişkilerinde büyük bir sınavdan geçerler. Çoğu zaman düşük sonrası süreçte çiftler ağır hasarlı bir şekilde onarılamaz hale gelebiliyorlar. Boşanma ve uzun süren ayrılıklar ve de yabancılaşma maalesef ki gündem olabiliyor. Unutmayın ki, bu süreci atlatmak bir zaaf değil, aksine ilişki dinamiklerinize dayanıklılık katabilir. Yalnız olmadan da profesyonel destek almaktan çekinmeden de ve en en en önemlisi her adımda duygularınızı birbirinize açmaktan korkmadan da düşük sonrası süreci atlatmak aslında mümkün!
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Düşükten Sonra Evlilik Yürür mü? Sessizlik, Suçluluk ve Bağ Kurma Mücadelesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Deniz DOĞRUÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Deniz DOĞRUÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
düşük sonrası algılanan stres, düşük sonrası eş desteği düzeyi, düşük sonrası evlilik doyumu, düşük sonrası evlilik, düşük sonrası evlilikte problemler, düşük sonrası evlilikte anlayış, düşük sonrası evlilikte dayanıklılık
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.