Boşanma ve Çocuklar : Boşanıyoruz, ya Çocuklar (!)
BOŞANIYORUZ.. YA ÇOCUKLAR..
Evlilik müessesesi dermiş eskiler. Önemini ve özelliğini anlatabilmek için belki. İki insanın hayatlarının belli bir noktasında yaptığı yaşamsal bir seçim evlilik. hayatımız boyunca erişeceğimiz bu son noktaya odaklanarak yetiştiriyor bizi kültürümüz. “Önce büyü, oku ya da çalış, mesleğini eline al sonra da hayırlı bir kısmet bul evlen, çocuk yap, çoğal ” diye dikte ettiriliyoruz. Nitekim öyle de yapıyoruz seçimlerimizi. Ve evlenmeyi seçen iki insan hayatları boyunca çuvallarına doldurdukları deneyimleri döküveriyor ortaya. Sonra başlıyorlar yap boz parçalarını birleştirmeye. Yap bozun çoğunluğu uyar ve anlamlı bir resim elde edilebilirse ne ala, ama anlamlı bir resim elde edilemezse, hatta daha kötüsü anlamsız bir resim elde edilirse “ boşanıyoruz ”.
Özellikle yukarıdaki diktenin sonuna kadar ulaşıp çoğaldıysak boşanıyoruz demek o kadar kolay olamayabiliyor. İşler karmaşıklaşmaya başlıyor. Çocuklarımız varsa bu artık ortak bir paydamız var anlamına geliyor ve kopup gitmek zorlaşıyor. Birçok aileyle karşılaşıyorum çocuklar olmasa bu iş çoktan bitmişti diyen. Bu ne büyük bir sorumluluktur çocukların küçücük omuzlarında. Bir an durup düşünün; anne ve babanız hayatlarında başka türlü mutlu olma fırsatlarını kaçırmışlar ve ömürlerinin çoğunu kendilerini hapsettikleri bir döngüde geçirmişler.. neden? Sizin için, sizi üzmemek için. Bu yükün altına girebilir misiniz? Ya da kimsenin sizi bu yükün altına sokmaya hakkı var mı?
Çok katı görünmek istemem, elbette bir evlilikte kurtarılmaya değer şeyler kaldıysa sonuna kadar savaşılmalı. Düzeltmek, toparlamak, yeni bir sayfa açmak.. adına ne derseniz deyin..birşeyleri olumluya döndürmek için gerekli emek ve çabadan kaçınılmamalı.. ancak benim özellikle değinmek istediğim konu artık çıkış yolu bulunamayan evliliklerdeki çocuklar.
Karşımıza iki soru çıkıyor. Gelin bu soruları önce kendimize soralım. Çünkü bazı kararlar için öncelikle etkileneceğini düşündüğümüz çocuklarla empati kurmak şart.
1- Birbirlerine artık sevgi ve saygıyla bakamayan mutsuz bir anne babayla mı büyümeliyim?
2- Birbirleri ile artık mutluluğu yakalayamayan ama ayrı ayrı mutlu olabilecek ve kaliteli ilişkiler içerisinde kalabileceğim bir anne babayla mı büyümeliyim?
Aslında 3. bir seçenek de var, ki bu bizi yoran kısım zaten. Ayrı ayrı da birlikte de mutsuz olan ve çocukları arada telef eden evlilikler ve boşanmalar. Çiftler boşanıyorlar ve çocuklar bundan olumsuz etkilenir gibi eksik bir yargı var. Evet gerçek şu ki çocuklar yaşları ne olursa olsun anne ve babayı bir arada mutlu görmek isterler. İdeal olan budur. Ancak bunun olmadığı koşulda çocukları yıpratan boşanmış olmak değil boşanma şeklidir. Konuyu biraz daha spesifik hale getirmek gerekirse; bir çift düşünelim. Kesinlikle her yolu denemişler ama artık yürümüyor evlilikleri. Çocukları da var. Ne yapmaları gerekir?
Dürüst, içten ve tutarlı olmak altın sözcükler. Çocuğunuza söyleyeceğiniz kelime ve cümle grupları ne olursa olsun ana fikir şu olmalı “ biz artık karıkoca olarak mutlu değiliz ve artık hayatlarımızda mutlu olmak istiyoruz. Ancak bu durumun seninle hiç ilgisi yok. Bunun sorumlusu ya da suçlusu sen değilsin. Biz seni her zaman aynı şekilde sevmeye devam edeceğiz ve her zaman senle ilgili her konuda annen ve baban olarak omuz omuza kalacağız. Sana olan sevgimizi hiçbir şey değiştiremez. Yine istediğimiz zaman görüşeceğiz. Seni hep seveceğiz.”
Bu çok önemli çünkü birçok çocuk, özellikle küçük yaşlardakiler, kendini suçlar bu tür durumlarda. Yaramazlık yaptığı için anne babasının ayrıldığını düşünen çocuklarla bile karşılaşabiliyoruz. Bu konuşmadaki en önemli şey altın sözlerin ikisini karşılıyor. “Dürüstlük ve içtenlik”. Üçüncü ve belki de diğer iki altın sözcüğü besleyen ve devamını sağlayan “tutarlılık” en önemli ve zor aşama. Çocuğumuza verdiğimiz bu mesajı sürdürmeliyiz. Gerçekten de onunla ilgili konularda bir arada dost kalabilmeyi başarmak zorundayız. Bu evlilikle ilgili bir sorumluluk değil , “anne ve baba olmak” ile ilgili bir sorumluluktur. Bunu da başarabildiğimizde çocuğumuz ilk zamanlarda biraz zorluk çekse de tutarlılığımızdan dolayı bunu yara almadan atlatabilecektir. Daha önce belirttiğim gibi , sorun yaratan şey boşanmanın kendisi değil boşanma şeklidir.
Kavga , gürültü, hırs, intikam ateşi içimizi kavurabilir. İnsanız ve bu tür duygular da var insan olmanın içinde. Ama bunlara yenik düşüp çocukları da bu duygular içinde boğmamalıyız. Önce kendimize zarar vermiş oluruz sonra da çocuklara.
Unutmayalım ki çocuklar model alarak öğrenir ve sizin yaşamlarınızı taklit ederler. Kendinize bir bakın, anne ve babalarınızda hiç hoşlanmadığınız, eleştirdiğiniz özelliklere sahipsiniz yetişkin hayatlarınızda. Siz yaşamınıza ve mutluluğunuza ne kadar değer verir ve bunu medeni yollarla yapabilmeyi ne kadar başarırsanız, çocuğunuz da kendi hayatında bunu taklit edecektir. Bunu içselleştirecektir.
Mutsuz olduğumuz bir şeyin içinde olamayacağını bile bile varolmak doğru değildir. Çocuklarımızı da bunun içine hapsetmek doğru değil. Boşanmaya karar verip, çocuklarımızı itiş kakışın içine sürükleyerek boşanmak da doğru değildir. Sonuç olarak bitmiş bir şeyi bitirmekte özgürüz , ancak bunu uygun yollarla ve medeni şekillerde az hasarla yapmaya çalışmak çocuklu çiftlerde en önemli görev ve sorumluluktur. Boşanma şeklimiz onların hayatlarına çok derin bir darbe de vurabilir, onların hayatlarını daha mükemmel de kılabilir. Bu bizim elimizde..
Mutlu ve huzurlu bir ömür diliyorum..
Psikolog
Bengü TOROSLUOĞLU
Evlilik müessesesi dermiş eskiler. Önemini ve özelliğini anlatabilmek için belki. İki insanın hayatlarının belli bir noktasında yaptığı yaşamsal bir seçim evlilik. hayatımız boyunca erişeceğimiz bu son noktaya odaklanarak yetiştiriyor bizi kültürümüz. “Önce büyü, oku ya da çalış, mesleğini eline al sonra da hayırlı bir kısmet bul evlen, çocuk yap, çoğal ” diye dikte ettiriliyoruz. Nitekim öyle de yapıyoruz seçimlerimizi. Ve evlenmeyi seçen iki insan hayatları boyunca çuvallarına doldurdukları deneyimleri döküveriyor ortaya. Sonra başlıyorlar yap boz parçalarını birleştirmeye. Yap bozun çoğunluğu uyar ve anlamlı bir resim elde edilebilirse ne ala, ama anlamlı bir resim elde edilemezse, hatta daha kötüsü anlamsız bir resim elde edilirse “ boşanıyoruz ”.
Özellikle yukarıdaki diktenin sonuna kadar ulaşıp çoğaldıysak boşanıyoruz demek o kadar kolay olamayabiliyor. İşler karmaşıklaşmaya başlıyor. Çocuklarımız varsa bu artık ortak bir paydamız var anlamına geliyor ve kopup gitmek zorlaşıyor. Birçok aileyle karşılaşıyorum çocuklar olmasa bu iş çoktan bitmişti diyen. Bu ne büyük bir sorumluluktur çocukların küçücük omuzlarında. Bir an durup düşünün; anne ve babanız hayatlarında başka türlü mutlu olma fırsatlarını kaçırmışlar ve ömürlerinin çoğunu kendilerini hapsettikleri bir döngüde geçirmişler.. neden? Sizin için, sizi üzmemek için. Bu yükün altına girebilir misiniz? Ya da kimsenin sizi bu yükün altına sokmaya hakkı var mı?
Çok katı görünmek istemem, elbette bir evlilikte kurtarılmaya değer şeyler kaldıysa sonuna kadar savaşılmalı. Düzeltmek, toparlamak, yeni bir sayfa açmak.. adına ne derseniz deyin..birşeyleri olumluya döndürmek için gerekli emek ve çabadan kaçınılmamalı.. ancak benim özellikle değinmek istediğim konu artık çıkış yolu bulunamayan evliliklerdeki çocuklar.
Karşımıza iki soru çıkıyor. Gelin bu soruları önce kendimize soralım. Çünkü bazı kararlar için öncelikle etkileneceğini düşündüğümüz çocuklarla empati kurmak şart.
1- Birbirlerine artık sevgi ve saygıyla bakamayan mutsuz bir anne babayla mı büyümeliyim?
2- Birbirleri ile artık mutluluğu yakalayamayan ama ayrı ayrı mutlu olabilecek ve kaliteli ilişkiler içerisinde kalabileceğim bir anne babayla mı büyümeliyim?
Aslında 3. bir seçenek de var, ki bu bizi yoran kısım zaten. Ayrı ayrı da birlikte de mutsuz olan ve çocukları arada telef eden evlilikler ve boşanmalar. Çiftler boşanıyorlar ve çocuklar bundan olumsuz etkilenir gibi eksik bir yargı var. Evet gerçek şu ki çocuklar yaşları ne olursa olsun anne ve babayı bir arada mutlu görmek isterler. İdeal olan budur. Ancak bunun olmadığı koşulda çocukları yıpratan boşanmış olmak değil boşanma şeklidir. Konuyu biraz daha spesifik hale getirmek gerekirse; bir çift düşünelim. Kesinlikle her yolu denemişler ama artık yürümüyor evlilikleri. Çocukları da var. Ne yapmaları gerekir?
Dürüst, içten ve tutarlı olmak altın sözcükler. Çocuğunuza söyleyeceğiniz kelime ve cümle grupları ne olursa olsun ana fikir şu olmalı “ biz artık karıkoca olarak mutlu değiliz ve artık hayatlarımızda mutlu olmak istiyoruz. Ancak bu durumun seninle hiç ilgisi yok. Bunun sorumlusu ya da suçlusu sen değilsin. Biz seni her zaman aynı şekilde sevmeye devam edeceğiz ve her zaman senle ilgili her konuda annen ve baban olarak omuz omuza kalacağız. Sana olan sevgimizi hiçbir şey değiştiremez. Yine istediğimiz zaman görüşeceğiz. Seni hep seveceğiz.”
Bu çok önemli çünkü birçok çocuk, özellikle küçük yaşlardakiler, kendini suçlar bu tür durumlarda. Yaramazlık yaptığı için anne babasının ayrıldığını düşünen çocuklarla bile karşılaşabiliyoruz. Bu konuşmadaki en önemli şey altın sözlerin ikisini karşılıyor. “Dürüstlük ve içtenlik”. Üçüncü ve belki de diğer iki altın sözcüğü besleyen ve devamını sağlayan “tutarlılık” en önemli ve zor aşama. Çocuğumuza verdiğimiz bu mesajı sürdürmeliyiz. Gerçekten de onunla ilgili konularda bir arada dost kalabilmeyi başarmak zorundayız. Bu evlilikle ilgili bir sorumluluk değil , “anne ve baba olmak” ile ilgili bir sorumluluktur. Bunu da başarabildiğimizde çocuğumuz ilk zamanlarda biraz zorluk çekse de tutarlılığımızdan dolayı bunu yara almadan atlatabilecektir. Daha önce belirttiğim gibi , sorun yaratan şey boşanmanın kendisi değil boşanma şeklidir.
Kavga , gürültü, hırs, intikam ateşi içimizi kavurabilir. İnsanız ve bu tür duygular da var insan olmanın içinde. Ama bunlara yenik düşüp çocukları da bu duygular içinde boğmamalıyız. Önce kendimize zarar vermiş oluruz sonra da çocuklara.
Unutmayalım ki çocuklar model alarak öğrenir ve sizin yaşamlarınızı taklit ederler. Kendinize bir bakın, anne ve babalarınızda hiç hoşlanmadığınız, eleştirdiğiniz özelliklere sahipsiniz yetişkin hayatlarınızda. Siz yaşamınıza ve mutluluğunuza ne kadar değer verir ve bunu medeni yollarla yapabilmeyi ne kadar başarırsanız, çocuğunuz da kendi hayatında bunu taklit edecektir. Bunu içselleştirecektir.
Mutsuz olduğumuz bir şeyin içinde olamayacağını bile bile varolmak doğru değildir. Çocuklarımızı da bunun içine hapsetmek doğru değil. Boşanmaya karar verip, çocuklarımızı itiş kakışın içine sürükleyerek boşanmak da doğru değildir. Sonuç olarak bitmiş bir şeyi bitirmekte özgürüz , ancak bunu uygun yollarla ve medeni şekillerde az hasarla yapmaya çalışmak çocuklu çiftlerde en önemli görev ve sorumluluktur. Boşanma şeklimiz onların hayatlarına çok derin bir darbe de vurabilir, onların hayatlarını daha mükemmel de kılabilir. Bu bizim elimizde..
Mutlu ve huzurlu bir ömür diliyorum..
Psikolog
Bengü TOROSLUOĞLU
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Boşanma ve Çocuklar : Boşanıyoruz, ya Çocuklar (!)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Bengü TOROSLUOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Bengü TOROSLUOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.