Estetik Cerrahi Yara İzleri Tedavisi
Yaranın şekli(düz ya da dairesel oluşu, dik ya da eğimli oluşu, boyu ve derinliği), vücutta bulunduğu yer ve izin yönü, derinin rengi ve kalınlığı, kişinin yaşı, genetik faktörler gibi birçok değişken izin görünümünü etkileyebilir. Yaralanma veya kesik sonucu cilt bütünlüğü bozulduğunda, vücudun tamir mekanizmaları devreye girer ve bol miktarda tamir hücresi ve bu hücrelerin ürettiği bağ dokusu(kollagen) ile yara kapatılır.
Bu adeta iki metal parçayı kaynakla birleştirmek gibidir. Vücudun bu acil iyileştirme ve açık yarayı kapatma mekanizması yara izini oluşturan asıl sebeptir.
İzsiz yara iyileşmesi ancak ana rahminde erken dönemlerde olabilmektedir. Hücresel düzeyde yara iyileşmesini etkileyerek iz oluşumunu önlemek, bugün üzerinde hala araştırmalar yapılan bir konudur ve henüz başarılabilmiş bir olay değildir.
Hiçbir iz tümüyle yok edilemez. Bir çok kişi plastik cerrahların izsiz ameliyatlar yapabildiğini sanır. Plastik cerrahların, ameliyat izlerinin mümkün olduğunca belirsiz kalması için çeşitli teknikler kullandığı ve mevcut izleri yine çeşitli teknikler ile rehabilite ettikleri doğrudur, ancak yaralanma veya ameliyat sonrası izlerin kalıcı olduğunu ve tamamen yok edilemeyeceğini bilmek gerekir.
Estetik ameliyatlarda izler mümkün olduğunca gizlenir. Örneğin yüz germe ameliyatlarının izleri kulak arkasında ve saçlı deri içinde gizlidir. Yine burun ameliyatlarında izler burun içinde olduğundan görünmez. Göz kapakları çok ince olduğundan genellikle iz kalmaz.
Herhangi bir yara ya da ameliyat izinin ne kadar belirgin olacağını ve sizi ne kadar rahatsız edeceğini bilmek için en az 6 ay-1 yıl beklemelidir. Bu süre sonunda kalan izler rahatsızlık verecek boyutta ise rehabilitasyonu düşünülebilir. Oluşmuş bir yara izinin tedavisine başlamadan önce kişinin kabul etmesi gereken şey hiçbir izin tamamıyla yok edilemeyeceği ve her yara izinin yukarıda belirtilen değişkenlere bağlı olarak, tedaviye de farklı ve önceden tam kestirilemez cevaplar vereceğidir.
Bazen yara iyileşirken bu tamir hücreleri olması gerekenden fazla üretilir ve aşırı skar formasyonu dediğimiz keloid ve hipertropfik skarlar ortaya çıkar. Bunlar patolojik yara iyileşmeleridir ve kimde oluşabileceği önceden tahmin edilemez.
Keloidler; yaralanmadan veya ameliyattan 1-2 ay sonra ortaya çıkar, kabarık bir şekilde yara kenarlarını aşar. Yanıklardan sonra ve omuz, göğüs gibi bölgelerde sık görülür. Bazen bir kulak delinmesi sonrası kulakta ortaya çıkabilir. Koyu ciltlilerde, genç yaşlarda, bayanlarda ve genetik yatkınlığı olanlarda görülme olasılığı daha fazladır. Kendiliğinden iyileşmez.
Hipertrofik skarlar; yara kenarları ile sınırlı ve daha erken dönemde kendini belli eden taze görünümlü kabarık izlerdir. Gergin dokularda, enfeksiyon varlığında, dikişlerin sıkı olduğu durumlarda, çocuklarda ve genetik yatkınlığı olanlarda sıktır. Zamanla yumuşar ve solar.
Yara izlerinin mümkün olduğunca az olması için plastik cerrahların uyguladığı bir dizi teknik önlem vardır. Bunlar cilt kesilerinin cilt çizgilerine paralel ve düzgün yapılması, dokulara nazik davranılması, yara gerginliğinin cilt altı dokulara transferi, cilt altı ve içi dikişler, daha az reaksiyona neden olan ipliklerin kullanımı, yara dudaklarının düzgün kavuşturulması, gerginliği azaltıcı bandaj ve pansumanlar gibi önlemlerdir.
Tüm bu önlemler ve özene rağmen, yara izinin son şekli bir çok faktöre bağlıdır. Bunlar hastanın yaşı, cilt tipi, genetik yapısı, yaranın veya kesinin bulunduğu yer, ameliyat sonrası bakım ve direktiflere uyum gibi kontrol edilemeyen bir çok faktör yara izinin ne şekil alacağını belirler.
Patolojik olsun veya olmasın oluşmuş bir yara izinin tedavisi için bir çok yöntem vardır. Tedaviler genellikle çok aşamalıdır. Hemen hepsinde eğer çıkarılması mümkünse, öncelikle kötü iyileşmiş yara izi veya patolojik skar çıkartılır. Yara izi ince hatlar haline getirilir, kontraksiyon kuvvetleri z-plastiler ile kırılır, bazen cilt greftleri kullanılabilir,.
Eğer patolojik skar ise bu aşamadan sonra topikal tedaviler, uzun dönemli kompresyon bandajları, silikon jel ve kalıplar devreye girer. Bilinmesi gereken tüm tedavilere rağmen keloid ve hipertrofik skarlar bazen tekrarlayabilir.
Patolojik olmayan yara ve ameliyat izleri de, gerekli ise önce bir cerrahi düzeltmeden sonra bir dizi uygulama ile kaybedilmeye ve daha belirsiz sevilere getirilmeye çalışılır. Bir takım cilt soyma tekniklerini içeren bu uygulamalar; lazer ya da kimyasal peeling, dermabrazyon, mikrodermabrazyon, kryoterapi şeklindedir.
Soyma teknikleri ile bozulmuş kollagen diziliminin yeniden düzenlenmesine çalışılır. Bu uygulamalar topikal tedaviler ile takviye edilir.Yine tatuaj yöntemi ile yara izleri kamufle edilebilir.
Bu adeta iki metal parçayı kaynakla birleştirmek gibidir. Vücudun bu acil iyileştirme ve açık yarayı kapatma mekanizması yara izini oluşturan asıl sebeptir.
İzsiz yara iyileşmesi ancak ana rahminde erken dönemlerde olabilmektedir. Hücresel düzeyde yara iyileşmesini etkileyerek iz oluşumunu önlemek, bugün üzerinde hala araştırmalar yapılan bir konudur ve henüz başarılabilmiş bir olay değildir.
Hiçbir iz tümüyle yok edilemez. Bir çok kişi plastik cerrahların izsiz ameliyatlar yapabildiğini sanır. Plastik cerrahların, ameliyat izlerinin mümkün olduğunca belirsiz kalması için çeşitli teknikler kullandığı ve mevcut izleri yine çeşitli teknikler ile rehabilite ettikleri doğrudur, ancak yaralanma veya ameliyat sonrası izlerin kalıcı olduğunu ve tamamen yok edilemeyeceğini bilmek gerekir.
Estetik ameliyatlarda izler mümkün olduğunca gizlenir. Örneğin yüz germe ameliyatlarının izleri kulak arkasında ve saçlı deri içinde gizlidir. Yine burun ameliyatlarında izler burun içinde olduğundan görünmez. Göz kapakları çok ince olduğundan genellikle iz kalmaz.
Herhangi bir yara ya da ameliyat izinin ne kadar belirgin olacağını ve sizi ne kadar rahatsız edeceğini bilmek için en az 6 ay-1 yıl beklemelidir. Bu süre sonunda kalan izler rahatsızlık verecek boyutta ise rehabilitasyonu düşünülebilir. Oluşmuş bir yara izinin tedavisine başlamadan önce kişinin kabul etmesi gereken şey hiçbir izin tamamıyla yok edilemeyeceği ve her yara izinin yukarıda belirtilen değişkenlere bağlı olarak, tedaviye de farklı ve önceden tam kestirilemez cevaplar vereceğidir.
Bazen yara iyileşirken bu tamir hücreleri olması gerekenden fazla üretilir ve aşırı skar formasyonu dediğimiz keloid ve hipertropfik skarlar ortaya çıkar. Bunlar patolojik yara iyileşmeleridir ve kimde oluşabileceği önceden tahmin edilemez.
Keloidler; yaralanmadan veya ameliyattan 1-2 ay sonra ortaya çıkar, kabarık bir şekilde yara kenarlarını aşar. Yanıklardan sonra ve omuz, göğüs gibi bölgelerde sık görülür. Bazen bir kulak delinmesi sonrası kulakta ortaya çıkabilir. Koyu ciltlilerde, genç yaşlarda, bayanlarda ve genetik yatkınlığı olanlarda görülme olasılığı daha fazladır. Kendiliğinden iyileşmez.
Hipertrofik skarlar; yara kenarları ile sınırlı ve daha erken dönemde kendini belli eden taze görünümlü kabarık izlerdir. Gergin dokularda, enfeksiyon varlığında, dikişlerin sıkı olduğu durumlarda, çocuklarda ve genetik yatkınlığı olanlarda sıktır. Zamanla yumuşar ve solar.
Yara izlerinin mümkün olduğunca az olması için plastik cerrahların uyguladığı bir dizi teknik önlem vardır. Bunlar cilt kesilerinin cilt çizgilerine paralel ve düzgün yapılması, dokulara nazik davranılması, yara gerginliğinin cilt altı dokulara transferi, cilt altı ve içi dikişler, daha az reaksiyona neden olan ipliklerin kullanımı, yara dudaklarının düzgün kavuşturulması, gerginliği azaltıcı bandaj ve pansumanlar gibi önlemlerdir.
Tüm bu önlemler ve özene rağmen, yara izinin son şekli bir çok faktöre bağlıdır. Bunlar hastanın yaşı, cilt tipi, genetik yapısı, yaranın veya kesinin bulunduğu yer, ameliyat sonrası bakım ve direktiflere uyum gibi kontrol edilemeyen bir çok faktör yara izinin ne şekil alacağını belirler.
Patolojik olsun veya olmasın oluşmuş bir yara izinin tedavisi için bir çok yöntem vardır. Tedaviler genellikle çok aşamalıdır. Hemen hepsinde eğer çıkarılması mümkünse, öncelikle kötü iyileşmiş yara izi veya patolojik skar çıkartılır. Yara izi ince hatlar haline getirilir, kontraksiyon kuvvetleri z-plastiler ile kırılır, bazen cilt greftleri kullanılabilir,.
Eğer patolojik skar ise bu aşamadan sonra topikal tedaviler, uzun dönemli kompresyon bandajları, silikon jel ve kalıplar devreye girer. Bilinmesi gereken tüm tedavilere rağmen keloid ve hipertrofik skarlar bazen tekrarlayabilir.
Patolojik olmayan yara ve ameliyat izleri de, gerekli ise önce bir cerrahi düzeltmeden sonra bir dizi uygulama ile kaybedilmeye ve daha belirsiz sevilere getirilmeye çalışılır. Bir takım cilt soyma tekniklerini içeren bu uygulamalar; lazer ya da kimyasal peeling, dermabrazyon, mikrodermabrazyon, kryoterapi şeklindedir.
Soyma teknikleri ile bozulmuş kollagen diziliminin yeniden düzenlenmesine çalışılır. Bu uygulamalar topikal tedaviler ile takviye edilir.Yine tatuaj yöntemi ile yara izleri kamufle edilebilir.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Estetik Cerrahi Yara İzleri Tedavisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Güner UYSAL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Güner UYSAL'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
yanık, yara, yara izi, yara izi giderme, yara izleri tedavisi, yara izi tedavisi, yara estetiği, iz tedavisi, izsiz yara, tatuaj yöntemi, yara izi saklama
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
