2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,979 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda Davranış Problemleri (Parmak Emme, Tırnak Yeme, Okul Korkusu ve Tikler)
MAKALE #3182 © Yazan Veli DERİN | Yayın Haziran 2009 | 17,578 Okuyucu
1. PARMAK EMME:

Normal çocuklarda herhangi bir psiko-patolojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bire olgudur. Bebeklerin çoğu başparmaklarını ya da diğer parmaklarını emerler. Zararsız bir davranış olan parmak emmeye hemen bebeklerin tümünde rastlanmak mümkündür (Yavuzer, 1994, s.257).

Doğumu takiben ilk 3-4 ayda normal olarak bir çocuğun yeme ve içmesi için tek yol emmedir. Birinci yılın sonuna kadar emme esas yol olarak kalır. Çocukların bu faaliyetten belli bir şekilde ve derecede zevk aldıkları görülmektedir. Emme refleksinin sıklığı değişir. Birçok çocuğun beslenme sonrasındaki emmeden yeteri kadar doygunluk elde ettikleri görülür. Ağız hayatta haz kaynağı olarak kalır. Bu faaliyet erken çocuklukta emme, çocuklukta sekiz çiğnemek, tırnak ısırmak, gençlikte sigara içme, öpme ve hafif ısırma şeklini alır. Başparmağın, emme objesi olarak seçilmesi muhtemelen rastlantıdır. Başparmak genç çocuğun rasgele yaptığı el hareketleriyle ağız ile temasa gelmesiyle başlamaktadır. Bu sırada faaliyet zevke verici bulunuyor ve bundan sonra da zevk kaynağı olarak devam ediyor (Çağlar, 1981, s.55).

Parmak Emmenin Nedenleri :

Yeni doğan bebekler, parmak emmeyi daha anne rahminde öğrenir bulunmaları ve doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden biri emmedir. Bazı bebekler yeni dişlerin çıkması, bazıları da zorlukla karşılaştıklarında utanma ve sıkılma belirtisi olarak parmaklarını emerler (Yavuzer, 1994, s.258).

İlk bir yaş içinde bebeklik dönem,inde çocuk doğal olarak parmak emebilir. Daha çok başparmağını hatta bazen ayak parmağını bile emebilir. Bu davranışın, çevreyi tanıma ve keşfetme ihtiyacından doğduğu kabul edilebilir. Parmak emmenin temelinde anne-çocuk ilişkisindeki yetersizlik ve çocukta güven duygusunun yeterince gelişmemiş olduğuna ilişkin görüşler vardır (Aydoğmuş, 1993, s.142).

Ayrıca parmak emmenin uykuyla sıkı bir ilgisi vardır. Bir çok çocuk parmaklarını uykulu oldukları ve uykuya daldıkları zaman emerler. 2 yaşındaki çocukların bir kısmı uykuya dalarken parmaklarını ağızlarına almak için direnirler. 3 yaşında bu alışkanlık uyku sırasında kendiliğinden kaybolabilir (Çağlar, 1981, s.57).

Parmak emmenin gıda almak kadar duyguların da doymasına hizmet eden bir keyfiyet olduğu hakkında delil olarak gösterilmektedir. Bilindiği gibi her bebek bir devre parmak emer ve bu gayet tabi olarak görülmelidir. Ancak 1 yaşını geçtiği halde, büyük miktarda parmak emmeye devam eden çocuklarla ilgilenmek icap eder (Enç, 1959, s.12).

Parmak emmenin Tedavisi :

Anne-babaya parmak emmenin zararsız bir faaliyet olduğu açıkça anlatılmalıdır. Küçük yaşlarda çocuklarda uygun beslenmelidirler. Çocuğun beslenme şekli de önemlidir. Bu alışkanlığından vazgeçirmek için şiddet kullanmak, hiçbir fayda getirmez. Vazgeçirilemiyorsa, belli bir süre başka bir yerlere götürmek faydalı olacaktır (Aytuna, 1976, s.236).

Sürekli parmak emme, alışkanlığında psikolojik sorun ve gerginliklerin bir sonucu olarak gelişebilir. Parmak emme alışkanlığı karşısında anne-babanın yapacağı en sağlıklı yaklaşım, olayı telaşa kapılmadan sabırla karşılamak ve ilgilenmekten kaçınarak çocuğa bu alışkanlığın, bebekçe bir davranış olduğunu, başkalarının gözüne hiç görünmeyeceğini, basit bir dille anlatmaktır (Yavuzer, 1994, s.257).

Çocuğa alıştığı parmak emmeden aldığı hazdan daha kuvvetli ve eğlendirici bilhassa ellerini kullanmaktan suretiyle yapılacak bazı meşgaleler vermek olabilir (Aytuna, 1976, s.236).


2. TIRNAK YEME :

Ruhsal gerilim, sıkıntı veya saldırganlık duygularının açığa vurulmadığı durumlarda, çocuğun kendi kendine yönelik saldırganlık dürtüsünün bir belirtisi kabul edilir. Huzursuz çocuklarda sıklıkla rastlanır (Aydoğmuş, 1993, s.143).
Tırnak yeme, daha çok sinirli çocuklarda ve dişlerin çıkmaya başladığı dönemlerde görülmektedir. 7-8 ve daha ileri yaşlarda da görülebilen tırnak yeme, özellikle çocukların ellerinde herhangi bir iş ya da oyunla uğraşmadığı zamanlara görülmektedir (Bakırcıoğlu, 1976, s.253).
Bu hal çocuklarda genelde uyku bozuklukları ve hareket huzursuzluğu ile beraber bulunur. Çocuk bu yoldan iç huzursuzluğunu başlatmaya çalışır. Aşırı bastırıcı bir ana-baba veya sert bir öğretmenin etkisinde kalan çocuklarda daha sık rastlanır. Saklı kalmış bir saldırganlığı yansıttığı kabul edilir. Daha çok, kendini suçlayan ve öfkesi içine dönük kişilik yapılarında görüldüğü söylenir (Yavuzer, 1984, s.224).

TIRNAK YEMENİN Nedenleri :

Tırnak yeme, bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilebilir. Aile içinde aşırı baskıcı ve otoriter bir öğretimin uygulanması, çocuğun sürekli olarak azarlanması, eleştirilmesi, kıskançlık, yetersiz ilgi ve sevgiyle sıkıntı ve gerginlik tırnak yemeye neden olan başlıca etkenler arasında sayılabilir.

Çocukların hemen yarısında görülen bu modelin çocuk tarafından taklit edilmesi de bir etken olabilir (Yavuzer, 1997, s.259).

Tırnak yeme büyük bir ihtimalle parmak emmede olduğu gibi, psikolojik çevredeki hoşnutsuzluklardan kaynaklanmaktadır. Evdeki mevcut gerilimleri azaltmaya yöneliktir (Çağlar, 1981, s.60).

TIRNAK YEME Tedavisi :

En etkili tedavi yöntemi, 3-4 yaşlarına kadar, anne-baba tarafından görmezlikten gelinmesidir. Çocuğun bu alışkanlığı kazanmasına neden olan etkenler saptanarak, konuya çözüm getirilebilir. Ancak, çocuğun kendisini güvensiz hissetmesi ila bu davranış tekrarlayabilmektedir. Tırnak yemenin çirkinliği, çocuğun gururu kırılmadan uygun biçimde anlatılabilmelidir. (Yavuzer, 1994, s.259).

Tırnak yiyen çocuklara eski hafif pamuk eldivenler giydirmek suretiyle, yatağa yatırmak ve geceleyin tırnaklarını ısırmak veya yemek istediği zaman hatırlatıcı olması konusunda yararlı olmaktadır. Parmak veya tırnağa acı ama zararsız olmayan bir mayi de sürülebilir. Tırnağını ağzına götürdüğünde hatırlayıp acıyla birleşince, tekrarlama olasılığı azalır.
Çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçmesi için zorlanmamalıdır. Zorlama, alışkanlığı tekrarlatabilir. Son olarak tırnak yemenin ısırmak suretiyle kötü bir alışkanlık olmadığı ve bunu ,isteyen kimselerin kolaylıkla terk edebilmeleri, çocuklara ve gençlere öğretilmelidir. Çocuk buna inandırıldığı zaman bundan daha çabuk vazgeçecektir (Çağlar, 1981, s.61).
En iyi tedbir:Çocuklara ellerini devamlı surette meşgul edecek işler vermektir (Aytuna, 1976, s.79).


3. OKUL KORKUSU :

Çocuklarda okula gitmek istememe ve gitmeme durumu, bazı yazarlar tarafından okul reddi, bazıları tarafından okul korkusu olarak isimlendirilmektedir. Çocuk birden bire bir gün okula gitmek istemez. Zorlanmalar karşısında anksiyete duyar; panik içinde girer, midesi bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir, bazıları zorlamalara dayanamayıp yola çıkar, ya yarı yoldan döner, ya sınıftan çıkar eve gelir (Öztürk, 1969, s.383).

Çocuk, neşesizdir, uykuya dalmakta güçlük çeker, iştahı kesilir, ödevlere karşı ilgisi azalır, her sabah somatik bir belirti ile uyanır. Başı, karnı ağrır, midesi bulanır. Bir gün okula gitmeyeceğini bildirir. Neden olarak, öğretmen korktuğunu veya bir arkadaşının kendisini rahatsız ettiğini söyleyebilir. Çoğu zaman evde rahattırlar. Şiddetli vakalarda çocuklar, evde de huzursuzdurlar. Bağlı ve bağımlı oldukları aile bireyini (bu genellikle annedir) bir yere bırakmaz, peşinde dolaşırlar (Öztürk, 1969, s.384)

OKUL KORKUSUNUN Nedenleri :

Okul korkusunun kaynağı genelde anneden ayrılmak kaygısıdır. Bu davranış bozukluğu bir aile nevruzu şeklinde görülmektedir. Böyle aile bireylerinin birbirlerine karşı aşırı bağımlı durumları göze çarpar. Okul korkusu olan çocuk, okula gittiği zaman anne-babasına bir şey olacağından korkmaktadır. Aşırı bağımlı olan anne ve baba çocuğuna okulda bir şey olacağı kaygısını devamlı yaşarlar. Bu durumda çocuğa karşı aşırı ilgi göstermeleri sonucunda çocuk, bağımlı bir kişilik özelliği kazanarak, ileride uyum problemleri yaşayabilmektedir. Çünkü onlarda birbirlerine aşırı bağımlı olmalarını istemekte ve bu durumu desteklemektedirler (Öztürk, 1997, s.437).

Okul korkusu, geliştiren çocuklar, genelde başarı kaygısı olan, uslu, uyumlu, aşırı onay bekleyen, ailesine bağımlı çocuklardır. Bu kişilik özelliklerine sahip çocuklarda tetiği çeken bir etken hastalığı başlatır (Ailede Hastalık, kardeş doğuşu, gibi).

Anne ve babanın disiplin konusundaki yetersizlikleri sonucu çocuğun egemenlik duygusu artmakta ve kendi istekleri doğrultusunda davranmaya başlamaktadır. Ayrıca çocuğun yabancı bir ortama girmesi de okul fobisini başlatabilir (Yavuzer, 1994, s.179).

OKUL KORKUSUNUN Tedavisi :

Okula gitmediğinden dolayı, çocuğu suçlamaktan kaçınılmalıdır. Ona bu durumun bir çok çocukta görüldüğünü, tedavi edilebileceği anlatılır. Onun güvenini kazandıktan sonra her ne şekilde olursa olsun, okula gitmesi gerektiği, zaman geçerse, bu korkuya derslerden geri kalmış olma korkusunun ekleneceği söylenir. Okula ailesinden birisiyle gitmesi, çıkışa kadar onunla beraber okulda kalması istenir. Bunun için okulla işbirliği sağlanmalıdır. Bir yandan da çocuğun bireysel tedavisi, davranış ve oyun tedavisi ile sürdürülür. Aile tedavisinde ailedeki kronik anksiyete, bağlılık, bağımlılık konuları ele alınır. Yaş, ne kadar küçük ise tedaviye yanıt o kadar iyidir ve kısa sürede çocuk, okula döner (Öztürk, 1969, s.384).

Okul korkusu çocuğun okuldan, sosyal faaliyetlerden, uzaklaşmasına neden olduğundan, çocuğun akademik ve sosyal gelişimi önemli derecede etkilenmektedir. Bu durum egemenlik çağlarında da devam ederse, çocukta ağır kişilik bozukluğuna neden olacağından, bu çocukların erkenden tespit edilip, tedaviye gidilmelidir (Yavuzer, 1994, s.180).


4. ÇOCUKTA TİKLER :

Tikler, bir kas grubunda yinelenen ,istemsiz hareketlerle belirtilen bir bozukluktur (Öztürk, 1969, s.389).

Tikler genellikle iç gerilimlerin ya da çatışmaların öncüleri ya da açık belirtileridir. Bazen çocuk, her boynunu silkişle, kaşlarını, gözlerini oynatışta iç yaşamdaki bir gerilimden kurtulma çabası içinde olduğunu açıklayabilir (Yavuzer, 1994, s.260).
Tiklerin her çocukta oluş şekli ve sayısı bakımından farklılık vardır. Genellikle,
a- Gırtlak temizlemek için yapılan hareketler,
b- Ağız ve dudak hareketleri,
c- Göz kırpmak, kaş oynatmak,
d- Burun çekmek,
e- Hızlı hızlı nefes almak.
f- Ses çıkarmak.
g- Boyun adalelelerini kasmak.
h- Burun kanatlarını oynatmak.
i- Parmak çıtlatmak, kolları germek, omuz silkmek,
j- Baş oynatmak, baş sallamak.
k- Atlamak, sıçramak,
l- Karın adalelerini gerip bırakmak gibi şekilleri vardır.

Veli DERİN
Özel Eğitimci
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklarda Davranış Problemleri (Parmak Emme, Tırnak Yeme, Okul Korkusu ve Tikler)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Veli DERİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Veli DERİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     5 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Veli DERİN Fotoğraf
Veli DERİN
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Özel Eğitim Uzmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi50 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Veli DERİN'in Makaleleri
► Parmak Emme ve Tırnak Yeme Psk.Aysu YENİEL SİLLE
► Çocuklarda Parmak Emme Psk.Sadık SUN
► Çocuklarda Parmak Emme Davranışı Psk.Tuğba ÇETİNKAYA
► Çocuklarda Parmak Emme Davranışı Psk.Evren Evrim ÖNAL
► Çocuklarda Parmak Emme Davranışı Psk.Dnş.Alaaddin DEBGİCİ
► Çocuklarda Tırnak Yeme Psk.Dnş.Gizem AKTÜRK
► Çocuklarda Tırnak Yeme Psk.Dnş.Begüm KODALAK BİLİK
► Çocuklarda Tırnak Yeme Psk.Sadık SUN
► Çocuklarda Tırnak Yeme Psk.Elif GÜNERİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,979 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda Davranış Problemleri (Parmak Emme, Tırnak Yeme, Okul Korkusu ve Tikler)' başlığıyla benzeşen toplam 25 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


23:50
Top