2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,979 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İçindeki Kadını Hapisten Çıkar
MAKALE #3569 © Yazan Dr.Psk.Başak DEMİRİZ | Yayın Eylül 2009 | 16,667 Okuyucu
İÇİNDEKİ KADINI HAPİSTEN ÇIKAR*


“Kadın doğulmaz, ama olunur” demişti Simone de Beauvoir, 1949 yılında yazdığı “İkinci Seks” adlı kitabında. Var olmanın temel koşulu olarak kabul ettiği cinsel benliğe doğuştan sahip olmadığımızı, hayatın zorlu sınavlarından geçerek öğrendiğimizi savunmuştu satırlarında.


“Ailemdeki tüm kadınlar, annem, teyzem, anneannem, gerçek kadındırlar, yüksek topuklu ayakkabılar giyerler, makyajsız dolaşmazlar” diyor dünyanın en seksi kadını olarak kabul edilen Monica Belluci. Anlaşılan o, kadın olmayı, çocuk yaşta kadınlığına hayran olduğu anneannesinden öğrenmiş, “80 yaşındaydı ama hala kiliseye giderken kırmızı ruj sürerdi” diyor. Cinsel benlik olmadan var olmaya çalışmanın mümkün olmadığını keşfetmiş küçük yaşta.

Bizim annemiz, teyzemiz, anneannemiz ne durumdaydı acaba? Cinsel benliklerine sahip çıkmayı öğrenmişler miydi? Kadınlıklarıyla gurur duyuyorlar mıydı? Cinsel benliğe sahip olmayan insanın eksik, mutsuz, sağlıksız olduğunu, kadınlığını yaşayamayan kadının müzik çalamayan piyanoya, sözü olmayan kitaba benzediğinin farkına varabilmişler miydi? Eğer “kadın doğulmaz ama olunur” ise, neden bazı kadınlar bunu başarmış bazıları ise başaramamıştı?

Kadın veya erkek rolleri sosyal, biyolojik, psikolojik ve hatta ekonomik şartlardan etkilenerek uzun bir yolculuk sonunda oluşur aslında. Bu yolculukta genç kızlar, genç erkekler cinsel benliklerini keşfetmeye, kendilerine “yakışan” bir kimlik oluşturmaya gayret ederler.

“Kendini nasıl tanıtırsın” diye sorduğunuzda insanlar değişik açılardan tanıtırlar kendilerini. Kimisi mesleğinden söz eder, kimisi anne olduğundan. “Kendim” kavramı yıllarca süren bir yolculuk sonunda, etrafın da şekillendirmesiyle oluşmuştur. Kendimizi düşünürken, “kendim” içinde, rollerimizin, duygularımızın, statümüzün zenginleştirdiği birçok ben olduğunu, sadece bir tane “ben” olmadığını fark edebiliriz. “Anne ben,” “evlat ben,” “arkadaş ben,” “kızgın ben,” “sevecen ben,” “kıskanç ben,” “çocuk ben”…Genç kadınlara “kendini nasıl tanıtırsın” diye sorulduğunda, bu “ben”lerin arasında en cılız ses genellikle “kadın ben” den çıkar… Çünkü “kadın ben” saklanmıştır. Kadın ben’in ihtiyaçları, ilgileri, istekleri “etraf” tarafından onay görmemiş ve bu nedenle ortadan kaldırılmıştır. Çünkü “kadın ben” konuşacak olsa, izin verilse, özgür bırakılsa, sadece “etraf” değil, diğer benler de onu itip kakmaya, aşağılamaya başlayacaktır.

Kişinin benliği oluşurken, başkaları tarafından kabul görmeyen davranışlar, duygular ya en derinlerde saklanır ya da ortadan kaybolmalıdır. Eğer kızgınlık etrafınızda tolere edilen bir duygu değilse, örneğin, kızgın değilmiş gibi davranmayı öğrenirsiniz. Kızgınlığınızı bastırırsınız. Cinsel duygular, yasaksa, konuşulmasına, ifadesine izin verilmezse, cinsel duygularınız, heyecanlarınız yokmuş gibi davranmaya zorlanırsınız.


Pek çok genç kız, cinsel benliklerini, kadın kimliklerini oluşturmaya çalışırken, düz bir çizginin üzerinde en negatif tarafa “hafif kadın”ı, diğer ucuna da “erkek gibi kadın”ı koyup, öğrendikleri doğrular ve yanlışlar ışığında kendilerine bu çizgi üzerinde bir yer ararlar. Seçim sanki kaçınılmazdır. “Hafif kadın olamayacağıma göre, erkek gibi kadın olmalıyım.” Bu karar, toplum tarafından onaylansa da kişinin psikolojik sağlığı için çok sakıncalıdır. Çünkü bu kararı destekleyen inançlar tehlikelidir: Kadın ne kadar cinselliğinden uzak olursa, ne kadar az elbise giyerse, ne kadar az güzel olur, ne kadar az erkeklerin ilgisini çekerse, ne kadar az seks isterse, ne kadar az cilve yapar, ne kadar az KADIN olursa, o kadar iyi…


Başkalarının onaylaması, kişiliğin kabul görmesi için gerçek ihtiyaçlardan, duygulardan uzaklaşır, başkalarına saygılı olmak uğruna en büyük saygısızlığı kendinize yaparsınız. Gerçek benliğinizden, kadınlığınızdan uzaklaşırsınız.

Bazı kadınlar kadınlıklarından fiziksel görüntüleriyle uzaklaşırlar, bu kadınları tanımak, çözmek daha kolaydır. Kadın olduklarına isyan eder gibidirler. Onlara kadın diyesiniz gelmez. Bazıları ise kadın gibi giyinseler, kadın gibi süslenseler de, iç dünyalarında kadınlıktan uzaklaşırlar. Kadınlıkla ilgili tabuları, kuralları, kadın ruhlarını hapsetmiştir. İsteklerini, ihtiyaçlarını kabul etmezler. Onlarda görünüşleri dışında bir kadınlık bulamazsınız… Seksi görünürler ama seks sevmezler…

Seks seven seksi kadın: Ayşe Arman

Kadın olabilen kadın, kadınlığını hissetmeyi, güzel olmayı, seksten zevk almayı, elbise giyip otobüse binebilmeyi, kadınlığından keyif almayı becerebilir. Kadın olduğunu ama “hafif” olmadığını her fırsatta haykıra haykıra bağırmak, etrafına kabul ettirmek ister. Mert, güvenilir, akıllı, başarılı olurken “erkek gibi” olmamanın gururunu taşır. Etrafın onayını almanın değil, kendi kendisini onaylamanın asıl zafer olduğunu keşfeder. Cinsiyetsiz, eksik bir insan olmayı kabul etmez.

Kadınlığı ile barışan kadın vücudundan da korkmaz. Kendisine aynada çıplak bakmaktan, dokunmaktan, kendi kendine zevk almaktan korkmaz. Kendini saklamaz. Kadınlığına küskün kadının ise, kadınlığı nefes alamaz. Saygı görmeyen, sahip çıkılmayan kadınlığı, cinselliği, küskün vücutlara, mutsuz cinsel hayatlara ve doyumsuz ilişkilere yol açar. Kendini yalnız, çaresiz, tatminsiz, kızgın, mutsuz hisseder ve bazen de psikolojik kökenli cinsel bozukluklara neden olur

Kendine güvenen kişiler etrafın onayı ile çok fazla ilgilenmeyen kişilerdir. Tıpkı Ayşe Arman gibi, orijinalliklerini, hayallerini, hedeflerini, seçimlerini sahiplenir, başkalarından kolayca etkilenmezler. Seksin ayıp olmadığını, hayatın önemli ve doğal bir parçası olduğunu, kadınların da cinsel hayatta erkeklerle aynı haklara sahip olduklarını bilir, kadınlığına saygıyla sahip çıkar. Kendini kabul etmenin, kabul görmekten daha muhteşem olduğunu, kendisi için en önemli onayın kendisinden gelmesi gerektiğini bilirler.

Monica Belluci, Ayşe Arman gibi kadınlar, güzel olmanın, çekici olmanın, “süslü” olmanın, kadın olmanın onları “hafif kadın” yapmayacağını, akıllı, başarılı, yetenekli ve aynı zamanda da “kadın” olunabileceğini, içindeki kadını hapisten çıkarmadan mutlu ve sağlıklı olunamayacağını keşfetmişlerdir. Onlar, cinselliklerine saygılı ve dürüst olmayı bilen, seksi seven seksi kadınlardır.

Dr. Başak Demiriz
Klinik Psikolog


*Bu yazı Temmuz 2009 tarihinde aylık Tempo dergisinde yayınlanmıştır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İçindeki Kadını Hapisten Çıkar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Başak DEMİRİZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Başak DEMİRİZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     8 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Başak DEMİRİZ Fotoğraf
Dr.Psk.Başak DEMİRİZ
İstanbul
Doktor Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Başak DEMİRİZ'in Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,979 uzman makalesi arasında 'İçindeki Kadını Hapisten Çıkar' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Obsesif Aşklar (Takıntılı Aşk) ÇOK OKUNUYOR Kasım 2009
► Tatil Psikolojisi Temmuz 2009
► Kişisel Sınırlar Ekim 2008
► Kırkından Sonra Aşk Eylül 2008
◊ Panik Atak İyileşir Eylül 2014
◊ Psikolojik Saglık Şubat 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:29
Top