Sınavlar Sınavlar Öss-Sbs
Bu yıl ÖSS ve SBS'ye yaklaşık 3.5 milyon öğrenci hazırlandı. Sınavlara hazırlanan gençlerin ne kadarı yerleşebildi? Peki ya açıkta kalanlar?
Yerleşen öğrencilerin sayısı az olmakla birlikte, kafaları karıştıran diğer problem sınav sistemindeki değişimler. Bu keşmekeş hem gençlerde, hem de aileler de soru işareti yaratıyor. Probleme değinmeden önce biraz süreçten bahsetmek istiyorum.
Eski ÖSS nasıldı?
İsimler ve sistem sürekli bir değişim halinde. Şöyle ki; sistemin değişmesi ile birlikte hem okul, hem de dershane müfredatları değişti. Daha önceki yıllarda, iki program birbirinden ayrıldığından lise üçüncü sınıfa kadar herhangi bir hazırlık yapılmaz, üçüncü sınıfta ya da okul bittikten sonraki yılda öğrenci sınava hazırlanır ve aldığı puana göre yerleştirilirdi. Okul puanı da etkendi ancak sınav başarısı çok daha önemli bir faktördü. Bu durumda dershanelere yönlenme çok daha fazla idi ve dershaneye gitmeyen bir öğrenciye sınavı kazanamaz gözü ile bakılırdı. Bir müddet sonra bu sistem rafa kalktı ve hem okul hem de ÖSS'deki puan başarı faktörü oldu aynı zamanda lise 4 yıla çıkartıldı. Öğrenciler hem okul dersleri, hem de dershane ile yoğun bir program içine girdiler.
Hem hayata hem de mesleğe hazırlanma aşamasında sürekli müfredata ayak uydurmak zorunda bırakılan gençlere yapılan tek haksızlık bu değil. Bu yoğun temponun sonrasında birkaç saatlik bir sınavla yoklanan başarının puanı. Bu kadar stresli ve yoğun bir temponun ardından alınan puana göre meslek seçimine karar verilmek durumunda bırakılmak ne kadar adil?
Bu yıl ÖSS yeniden bir evrim geçirerek isim ve yöntem olarak yeniden adlandı. 2 aşamalı sınav sistemi YGS ve LYS. Bu sınavda elde edilecek puanlar sonucunda üç taban puan olacak. Bir tanesi Önlisans Taban Puanı-1... Bu taban puanını geçen adaylar önlisans programları ile açık öğretim programlarını tercih edebilecek. Bu seneki 145'in karşılığı. İkinci bir taban puan adaylara, ikinci aşama sınavlara katılma hakkı sağlayacak. Üçüncü taban puan da lisans programlarını tercih etmek için kullanılacak.
Bir diğer yanda SBS yarası...
İlköğretim altıncı, yedinci ve sekizinci sınıfta alınan puanların ortalamasına göre lise ve dengi okullara yerleşecek öğrencilerin girdiği sınav SBS. Sonuç olarak baktığınızda ÖSS çok daha önemli gözükse de, aslında SBS gençlerin hayatlarına yön vermeleri açısından çok daha önemli. Bunun bilincinde olan aileler içinse yarış biraz daha erken başlıyor. Çocukken birden büyümek zorunda kalan gençlerin tek çıkış kapısı ders olarak gösteriliyor.
Sınavları bir yana bırakırsak, kanımca en büyük problem aslında bu kadar çok sınav, yeni eklenen, değişen isimler ve beraberindeki bu karışıklıklar. Meslek seçimi için gerçekten de okul başarısı çok önemli ve bu çocuğa ilk yıllarda yani anaokulunda verilmeye başlanmalı. Sistem en başından düzeltilmeli. Bir başından bir sonundan düzeltilmeye çalışılan bir sistemde ortada sürekli çatlaklar oluşuyor.
Akademik başarı iş hayatı için gerçekten yadsınamaz bir gerçek, ama hayattaki başarı için birinci etken değil.
Dört yıllık üniversite bitirmek şart mı?
Tabiî ki değil. Her meslek sahibi dört yıllık üniversite mezunu değil. Bu bize dayatılan sistemin en büyük yanlışı… Meslek, kişinin yapmak istediği, ilgilenmekten hoşnut olduğu alandır. Meslek kavramının açılımı dört yıllık lisans programı değildir. Çözümler yeni yeni çoğaltılmaya başlanıyor. Dört yıllık lisans programlarına yerleşemeyen öğrenciler için bu kadar fazla, yeni açıköğretim programları açılıyor. Açıköğretim ve 2 yıllık meslek yüksek okulları bunun yanında meslek edindirici programlar ve sanat dalları seçilebilecek, yönlenebilecek alanlar içerisinde. İnsanı hayata hazırlayan sadece meslek değil, kişisel gelişimdir; kendini ve dünyayı tanıması, anlamasıdır. Tabiî ki kişiler yapabileceklerinin en iyisini yapmakla mükelleftirler ancak bu aile ve çevre baskısı ile olacak bir durum değil, kişinin kendi kararları doğrultusunda oluşması gereken bir bütündür. Genç derslere çalışması için motive edilmeli, bunun mantığı açıklanmalıdır. Ailelerin de yapması gereken çocukları bir yarış atı gibi sonucu düşünmeden sınava hazırlamak değil, onların yanında olarak hayatta aslında neyi yapmak istediklerine karar vermelerini sağlamaktır. Asıl önemli olan neyi yapmak istediğimizdir.
PSİKOLOG NİLÜFER ŞİŞMAN
LÜTFEN İZİNSİZ KULLANMAYALIM.
SEVGİLERİMLE
Yerleşen öğrencilerin sayısı az olmakla birlikte, kafaları karıştıran diğer problem sınav sistemindeki değişimler. Bu keşmekeş hem gençlerde, hem de aileler de soru işareti yaratıyor. Probleme değinmeden önce biraz süreçten bahsetmek istiyorum.
Eski ÖSS nasıldı?
İsimler ve sistem sürekli bir değişim halinde. Şöyle ki; sistemin değişmesi ile birlikte hem okul, hem de dershane müfredatları değişti. Daha önceki yıllarda, iki program birbirinden ayrıldığından lise üçüncü sınıfa kadar herhangi bir hazırlık yapılmaz, üçüncü sınıfta ya da okul bittikten sonraki yılda öğrenci sınava hazırlanır ve aldığı puana göre yerleştirilirdi. Okul puanı da etkendi ancak sınav başarısı çok daha önemli bir faktördü. Bu durumda dershanelere yönlenme çok daha fazla idi ve dershaneye gitmeyen bir öğrenciye sınavı kazanamaz gözü ile bakılırdı. Bir müddet sonra bu sistem rafa kalktı ve hem okul hem de ÖSS'deki puan başarı faktörü oldu aynı zamanda lise 4 yıla çıkartıldı. Öğrenciler hem okul dersleri, hem de dershane ile yoğun bir program içine girdiler.
Hem hayata hem de mesleğe hazırlanma aşamasında sürekli müfredata ayak uydurmak zorunda bırakılan gençlere yapılan tek haksızlık bu değil. Bu yoğun temponun sonrasında birkaç saatlik bir sınavla yoklanan başarının puanı. Bu kadar stresli ve yoğun bir temponun ardından alınan puana göre meslek seçimine karar verilmek durumunda bırakılmak ne kadar adil?
Bu yıl ÖSS yeniden bir evrim geçirerek isim ve yöntem olarak yeniden adlandı. 2 aşamalı sınav sistemi YGS ve LYS. Bu sınavda elde edilecek puanlar sonucunda üç taban puan olacak. Bir tanesi Önlisans Taban Puanı-1... Bu taban puanını geçen adaylar önlisans programları ile açık öğretim programlarını tercih edebilecek. Bu seneki 145'in karşılığı. İkinci bir taban puan adaylara, ikinci aşama sınavlara katılma hakkı sağlayacak. Üçüncü taban puan da lisans programlarını tercih etmek için kullanılacak.
Bir diğer yanda SBS yarası...
İlköğretim altıncı, yedinci ve sekizinci sınıfta alınan puanların ortalamasına göre lise ve dengi okullara yerleşecek öğrencilerin girdiği sınav SBS. Sonuç olarak baktığınızda ÖSS çok daha önemli gözükse de, aslında SBS gençlerin hayatlarına yön vermeleri açısından çok daha önemli. Bunun bilincinde olan aileler içinse yarış biraz daha erken başlıyor. Çocukken birden büyümek zorunda kalan gençlerin tek çıkış kapısı ders olarak gösteriliyor.
Sınavları bir yana bırakırsak, kanımca en büyük problem aslında bu kadar çok sınav, yeni eklenen, değişen isimler ve beraberindeki bu karışıklıklar. Meslek seçimi için gerçekten de okul başarısı çok önemli ve bu çocuğa ilk yıllarda yani anaokulunda verilmeye başlanmalı. Sistem en başından düzeltilmeli. Bir başından bir sonundan düzeltilmeye çalışılan bir sistemde ortada sürekli çatlaklar oluşuyor.
Akademik başarı iş hayatı için gerçekten yadsınamaz bir gerçek, ama hayattaki başarı için birinci etken değil.
Dört yıllık üniversite bitirmek şart mı?
Tabiî ki değil. Her meslek sahibi dört yıllık üniversite mezunu değil. Bu bize dayatılan sistemin en büyük yanlışı… Meslek, kişinin yapmak istediği, ilgilenmekten hoşnut olduğu alandır. Meslek kavramının açılımı dört yıllık lisans programı değildir. Çözümler yeni yeni çoğaltılmaya başlanıyor. Dört yıllık lisans programlarına yerleşemeyen öğrenciler için bu kadar fazla, yeni açıköğretim programları açılıyor. Açıköğretim ve 2 yıllık meslek yüksek okulları bunun yanında meslek edindirici programlar ve sanat dalları seçilebilecek, yönlenebilecek alanlar içerisinde. İnsanı hayata hazırlayan sadece meslek değil, kişisel gelişimdir; kendini ve dünyayı tanıması, anlamasıdır. Tabiî ki kişiler yapabileceklerinin en iyisini yapmakla mükelleftirler ancak bu aile ve çevre baskısı ile olacak bir durum değil, kişinin kendi kararları doğrultusunda oluşması gereken bir bütündür. Genç derslere çalışması için motive edilmeli, bunun mantığı açıklanmalıdır. Ailelerin de yapması gereken çocukları bir yarış atı gibi sonucu düşünmeden sınava hazırlamak değil, onların yanında olarak hayatta aslında neyi yapmak istediklerine karar vermelerini sağlamaktır. Asıl önemli olan neyi yapmak istediğimizdir.
PSİKOLOG NİLÜFER ŞİŞMAN
LÜTFEN İZİNSİZ KULLANMAYALIM.
SEVGİLERİMLE
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sınavlar Sınavlar Öss-Sbs" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Nilüfer ŞİŞMAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Nilüfer ŞİŞMAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
