2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kendimizi Geliştirmiyoruz, Öğrenmiyoruz, Düşünmüyoruz: Biri Bizi Çimdiklesin
MAKALE #3831 © Yazan Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ | Yayın Kasım 2009 | 6,109 Okuyucu

BİRİ BİZİ ÇİMDİKLESİN

Çocukların en hızla geliştiği dönem 0-6 yaşlar arası (Okul Öncesi) dönemdir. Bu dönem, çocuk yaşamının temelidir. Temel alışkanlık ve beceriler bu dönemde edinilir. Bedensel, zihinsel, dil, duygusal, ahlaki ve sosyal büyümenin en hızlı olduğu dönemdir. Kişilik özelliklerinin % 82’si bu dönemde kazanılır.

Geleceğin yetişkinleri olacak çocukların, erken yaşlarda eğitilmesinin gerekliliği artık tüm dünyaca kabul edilmiş önemli gerçeklerden biridir. Avrupa ülkelerinde okul öncesi eğitim %70 ile %100 arasındayken ülkemizde % 16 civarlarındadır. 1994 yılında bu oran % 7 idi. Aradan geçen 15 yılda ülke olarak kat ettiğimiz mesafeye bakılırsa pek de iyi durumumda olduğumuz söylenemez. Ülkemize cep telefonu yine 1994 yılında yeni yeni gelmeye başlamıştı, şimdilerde gençler tarafından takoz, fosil olarak adlandırılan telefonlar o yıllarda 2500 dolardan aşağı bir rakamla alınamıyordu. 1994 yılını baz alacak olduğumuzda, telefonlaşma oranımız nedir sizce? Bunun için nette araştırma yapmak bile istemiyorum. Asıl işi öğrenim görmek olan çocukların ellerinde telefonlar, dııtt mesajınız gönderiyor, dıtt mesaj alıyorlar.

Bilgisayarlar da aynı tarihlerde DOS işletim sistemiyle çalışırdı. Şimdiki çocukların çoğu DOS nedir bilmese de bilgisayarsız ev yok neredeyse. Sayıları her geçen gün artan bilgisayar bağımlılarına ne demeli? Dün gece televizyonda ana haber bülteninde Beyazıt Öztürk, Mario oynayan bir çocuğu taklit ediyordu. O çocuğu facebook daha önce izlemiştim. Üzücü çok üzücü. Aileler, çocukları bilgisayar kullanmayı öğrensin, arkadaşlarının yanında kendisini tam hissetsin, bilgisayarla çağı yakalasın derken; çocuklarının asosyal ve bağımlı kişilik özellikleri geliştirdiklerini fark edemediler.

Uyuşturucu kullanımında 7-8’li yaşlar konuşulur oldu. Eskiden özel okul ve kolejlerin sayısı az, eğitimleri kaliteliydi. Şimdilerde düz liselere süper kelimesini ilave ederek süperleşeceğiz yanılgısını göremeyen bir toplum olduk. Devlet özel üniversitelere kredi veriyor diye dershaneleri özel üniversitelere çevirdik. Beraberinde eğitimin kalitesini düşünmedik. Ve daha neler neler. Ne oluyor bize? Ülke olarak nereye doğru gidiyoruz? Araştırmıyoruz, üretmiyoruz, kendimizi geliştirmiyoruz, öğrenmiyoruz, düşünmüyoruz. Biri bizi çimdiklesin.

Oysa bilgi çağında yaşıyoruz, hala kişi başına düşen kitap sayımız komik rakamlarla telaffuz edilse de, bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. Öğrenmek istediğimiz her konuda bilgi alabileceğimiz kaynaklar hatta uzmanlar elimizin altında. Göremediğimiz gerçeklerden biri, bilgiye ulaşmanın bilgiden yararlanmak anlamına gelmediği. Bilgiyi duymak, okumak, görmek bilgiyi anlamak anlamına gelmiyor. Bilgiyi anlamak bilgiyi öğrenmek anlamına gelmiyor. Bilgiyi öğrenmek bilgiyi kullanmak anlamına gelmiyor. Bilgiyi kullanmak bilgiyi uygulamak anlamına gelmiyor. Uygulamayacağım bilginin zihnimde işi ne?

Niçin toplumsal olarak bilgi açlığı içinde her şeyi öğrenmeye çalışıyor, nihayetinde öğreniyor, buna rağmen bir gıdım yol kat edemiyoruz. Niçin okullaşma oranımız bu kadar düşük, telefonlaşma oranımız bu kadar yüksek? Niçin her yüz kişiye bir kitap düşerken her cebe birden fazla telefon düşüyor? Çünkü düşünmüyoruz. Düşünmedik, düşünmeyeceğiz. Gelecek nesilleri düşünmeyen çoğunluk olarak bizler yetiştireceğiz.


Düşünmediğimizi affınıza sığınarak olabildiğince saçma bir örnekle açıklayayım. Örneğin, yazının başında “Temel alışkanlık ve beceriler okul öncesi dönemde edinilir.” cümlesi geçmişti. İnanmıyorsanız yazının başına dönüp bakabilirsiniz. Yazıyı okuduk o cümle arada öylesine geçişti mi; yoksa okurken o cümlenin önemini fark ederek, bir kenara not ettik mi? Ya da içimizden hakikaten ya, bu cümle üzerinde düşünmeliyim dedik mi? Çoğumuz ben cümleye dikkat çekene kadar fark etmemiştir bile. Çünkü etkin okumuyoruz hatta etkin dinlemiyoruz nihayetinde etkin iletişim kuramıyoruz. Psikolog, “Temel alışkanlık ve beceriler okul öncesi dönemde edinilir.” dedi bilgisinin üzerine çıkmaya çalışmıyoruz. Oysa her gün gerek televizyon gerek radyo programlarında gerekse gazetelerde bir takım uzmanlar bu ve bunun gibi binlerce cümle sarf ediyorlar. Okuduğumuz kitaplar sayısız cümle ve bilgi içeriyor.

İçimize dönüp soralım “Bu cümleden ne anladım?” Cevabımız, “Temel alışkanlık ve becerilerin okul öncesi dönemde edinildiğini” İse, sadece bu kadar anladıysak, anladığımızı atalım çöpe gitsin. Tüm bunlar ezbercilikten kaynaklanıyor. Anlamak için ezberin yetersiz olduğunu, ezberin sadece papağanlık olduğunu artık kavramamız gerekiyor. Toplum olarak bu konuda uyanmamamız gerekiyor. Peki “Başka ne anladım, bu cümle bende nereye temas etti, bana ne düşündürttü, aklıma hangi fikirleri getirdi…? “

“Hanım duydun mu, temel alışkanlık ve beceriler okul öncesi dönemde edinilirmiş, herhalde bu tür alışkanlıkların kazanılması için en elverişli yaşlar bunlar. Bizim çocuk yemeklerden önce ve sonra hala ellerini biz hatırlatmadan yıkamıyor, yemekleri senin yedirmeni bekliyor, hala tuvalet temizliği için seni çağırıyor, oyuncaklarıyla oynadıktan sonra odasını senin veya ablasının toplamasını bekliyor, yatağını kendi toplamıyor, saçlarını zorla tarıyoruz, tırnaklarına özen göstermiyor, sırasını beklemiyor, izin istemiyor, sessiz durması gerektiği ortamlara kendisini kontrol edemiyor, kalem tutamıyor, … bu çocuk seneye okula gidecek ve hala temel alışkanlık ve becerilerini geliştiremedi, ona yardımcı olmak için acilen bir şeyler yapmamız lazım. “diyebiliyor ve bilgiden işimize yarayacak şekilde yararlanma fırsatı yakalayabiliyorsak ne mutlu bize.

Çocuğa okula başlamadan önce ulaşabilmek, çocuğu bedensel, zihinsel, dil, sosyal, duygusal ve ahlaki yönden okula hazırlamak şart. Bu gelişim alanlarından birindeki eksiklik diğerini etkileyeceğinden, her ayağın üzerinde ayrı ayrı çalışmak ve her birini sağlam örmek gerekiyor. Hepimizin bildiği gibi büyümek ve gelişmek için elverişli şartlar bulamayan çocuklar, akademik hayatın beklentilerine kolay cevap veremediklerinden okulda başarılı olamıyorlar. Bununla birlikte, televizyon kanalları, zihinsel ve bedensel gelişim alanlarını desteklemenin yeterli olduğu izlenimi yaratma çabası içindeler. Çocuğunuza bilmem ne yedirin, zeki olsun, bilmem ne içirin boyu uzasın. Zeki ve uzun boylu olmak, özgüvenli olmayı gerektirmiyor. Boy uzamasıyla sıra bekleme davranışı arasında pozitif korelasyon yok. Ancak, duygusal açıdan özsaygısı, özsevgisi ve özgüveni gelişmiş, kaba ve ince kasları yeterli, kitap sevgisi kazanmış, öğrenmeye hevesli, dinleme ve konuşma becerilerini geliştirmiş, sınırlarını belirlemiş… çocuklar değişen şartlara daha kolay uyum sağlamakta ve okulda başarılı olmaktadırlar.
,

Böylesine önemli bir dönemde çocuğa kazandırılacak tüm olumlu beceri ve güzel alışkanlıklar, çocuğun sağlam temeller inşa etmesine yardımcı olacaktır. Temeli sağlam olan yapıların depreme daha dayanıklı olması gibi, temelleri sağlam bir çocuk da dayanıklı ve esnek olacaktır. Eşim sağlam karakterli, kararlı, ne istediğini bilen, gürbüz çocuklar için “20. kattan at, yere bir şey olur ona bir şey olmaz.” der. Çocukları böylesine sağlam inşa etmek, ancak onlara her tür olumlu desteği vererek ve deneyim kazanacağı zeminleri sunarak mümkün olur.



Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kendimizi Geliştirmiyoruz, Öğrenmiyoruz, Düşünmüyoruz: Biri Bizi Çimdiklesin" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tuğba DEMİRÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi244 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'ün Yazıları
► İlişki Tarzlarından Biri- Yansıtma Psk.Tuğba DEMİRÖZ
► Kendimizi Tanıyalım Psk.Selin KARA
► Kendimizi Ne Kadar Tanıyoruz? Psk.Dnş.Sibel DEMİR SARIOĞLU
► Kendimizi Bulmak ve Değişim Psk.Dnş.İsmail SÖNMEZ
► Kendimizi Özel ve Önemli Hissetmek Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Kendimizi Geliştirmiyoruz, Öğrenmiyoruz, Düşünmüyoruz: Biri Bizi Çimdiklesin' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Manüplasyon Ocak 2017
► Empati Kasım 2016
◊ Kıyamet Senaryoları Temmuz 2013
◊ Ticari Zeka Haziran 2013
◊ Hey Tuğba Naber? Nisan 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:34
Top