2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yanlış Kişilik Algısı ve Aile İçi Sorunlar
MAKALE #3933 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Kasım 2009 | 7,717 Okuyucu
YANLIŞ KİŞİLİK ALGISI VE AİLE İÇİ SORUNLAR

Bir önceki yazımda, “Aile de bir kurumdur. Tıpkı okul gibi, hastane gibi...” diyerek ailenin “kurum” olma vasfına değinmiş, daha çok eşlerin bu kurumdaki kişisel “rolleri ve görevleri" üzerinde durmaya çalışmıştım. Bu yazımda aynı konuyu farklı bir başlık altında devam edecek, yanlış kişilik algısının aile içi ilişkilerdeki pahalı sakıncası üzerinde durmaya çalışacağım.

“Yarım hoca dinden, yarım doktor candan eder” derler. Yarım bilgi de insanı mutluluktan ediyor gerçekten! Bu yarım bilgilerden bir tanesi de “kişilikli olmak” konusundadır. Çoğu insan, toplumsal hayatımızda farklı rollerimizin olduğu bilgisinden habersizdir ve bu farklı rollerimize uygun davranmanın “kişiliksizlik” olduğunu zanneder. Bu son derece yanlış bir kabuldür. Sosyal psikolojide “rol katılığı” ve “rol bulaşması” kavramlarıyla ele alınan bu mesele, gerek aile gerekse sosyal yaşamımızdaki birçok önemli sorunun en önemli sebeplerinden birisi arasındadır.

Örneğin bir öğretmen çok sevecen, diğeri ise çok soğuk yapılı olabilir. Yine bir başkası az konuşmayı seven, diğeri aşırı konuşma düşkünü olabilir. Ancak bütün bu kişisel farklılıklar öğretmenlik rolünün gerektirdiği şekilde davranmayı engellemez. Hepimizin bildiği gibi öğretmenlik görevinin yüklediği bazı evrensel doğrular vardır ve hiçbir öğretmen işini yaparken şahsi kişilik özelliklerine takılıp kalmaz, bu evrensel doğruları / davranışları bir “görev bilinciyle” yerine getirmeye çalışır. Mesela bir öğretmen, “Ben az konuşmayı seven bir yapıdayım, bu konu ise çok uzun, haliyle çok konuşmamı gerektiriyor. Bu ise bana uygun değil, ben kişilikli bir insanım, dışarıda az konuşup burada çok konuşamam. O nedenle bu konuyu işlemiyoruz, geçiyoruz çocuklar” demez. O, sınıfa girdiği zaman öğretmen olduğunu bilir, bu rolünün gerektirdiği şekilde davranmaya çalışır.

Söz konusu rol bilincini taşıyıp da bu rolüne uygun davranmayı başaramayan tek bir öğretmen dahi yoktur dünyada. Bu işi beceremediğimiz tek alan, maalesef ki aile hayatımızdır.

Bilindiği gibi kurallı ve sorumlu davranmak zor gelir insana. İçimizden geldiği gibi, yani keyfi davranmak ise daha kolaydır. Üstelik aile hayatımızda ihmal ettiğimiz her sorumlu davranışın sonunda bizi bekleyen açık ve yakın bir ceza da yoktur. Örneğin, eşimize karşı işlediğimiz hatalarımız sonunda, mesela özür dilemeyince ya da hitap edişimizde saygı ölçülerini aşınca ne maaşımız kesilir ne de sürgün ediliriz. Ne de işimizden olma ihtimali vardır. İnsanoğlunun davranışlarında ise cezanın büyük bir rolü vardır.

İnsanoğlu daha ziyade yakın ve somut tehlikelerden korkar. İşte okul vb. kurumlardan farklı olarak aile kurumunda yapılan yanlışların ve ihmallerin “somut ve yakın” bir cezasının olmayışı, eşleri aile ortamında “görev bilinciyle” davranma konusunda gevşek, kontrolsüz ve sorumsuz davranmaya iter. Pekçok aile içi sorun da işte tam bu noktada ortaya çıkar. Oysa eşler, bu "gevşekliğin" uzun vadedeki olası sakıncalarını “sıralı nedensellik” ilkesi çerçevesinde düşünüp baştan sezebilselerdi, sözgelimi bu ortamda yaşayan bir eşin psikolojik açıdan hızla yıpranabileceğini, bunun çocuğa yansıyabileceğini, bu çocuğun ise ileride bir çeteye dahil olup suç işleyebileceğini, sonra da yakalanıp yıllarca hapiste yatabileceğini, derken ailenin param parça olabileceğini ve böylece hayatlarının bir anda ters yüz olabileceğini öngörebilselerdi, ailedeki eş olma görevlerini de en az iş yerlerindeki vazifeleri kadar ciddiye alırlardı. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, ailedeki ihmallerin ve hataların kısa vadeli ve gözle görülür bir tehlikesi pek yoktur. Uzak olan tehlike ise, her ne kadar büyük bir tehlike dahi olsa maalesef hep göz ardı edilir.

Eşlerine yaklaşımları hakkında konuştuğum birçok kişinin, “Ben böyleyim hocam, yapım bu, kişilik meselesi, ne yapayım, değişemem” diyerek kolayca kestirip atıverdiklerine defalarca şahit olmuşumdur. Ancak; ekseriyetle soğuk olan, iltifattan hoşlanmayan, katı ve asabi yapılı bu insanların neredeyse tamamının, evlerine bir misafir geldiği zaman ev sahibi olma rolüne en az diğer insanlar kadar uygun davranabildikleri, ileri derecede sevecen, ilgili, sıcak, hoş sohbet, duyarlı bir ev sahibi olabildikleri, hatta öyle ki bir "melek" haline gelebildikleri görülmektedir.

Demek ki mesele, işin zorluğundan kaynaklanan bir yapamama meselesi değil!

Mesele, “Ben mutlu olmayı ve mutlu etmeyi istiyorum. Ben bir eşim ve bundan kaynaklanan görevlerim var. Görevlerim ise, "Şunlar, şunlar, şunlar…" Yapım ya da kişiliğim her ne olursa olsun, okulumda, işimde, arkadaş ilişkilerimde, misafir ortamımda nasıl o anki rolümün gereklerine uygun davranabiliyorum, aynı şekilde eş olmanın gereklerine de uygun davranacağım. Karşılığında da, belki servetimi versem satın alamayacağım şeyleri (çünkü bunlar dükkanda satılmıyor), aile huzuru ve mutluluğu satın alacağım” mühim kararını verip vermeme, sonra da bu kararlılığı istikrarlı bir biçimde sürdürüp - sürdürmeme meselesidir.

Evet, aile içi mutluluk büyük ölçüde; özel bir yetenek ve üstün bir beceri işi değil, sadece ve sadece bu doğru kararı verip - vermeme meselesidir aslında.

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yanlış Kişilik Algısı ve Aile İçi Sorunlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     14 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Toplumdaki Kadın Algısı Psk.Sümeyye ARSLAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Yanlış Kişilik Algısı ve Aile İçi Sorunlar' başlığıyla benzeşen toplam 38 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


21:28
Top