Mesleki Makale Yazma İşi ve Bir Deontolojik Kural İhlali
Mesleki Makale Yazma İşi ve Bir Deontolojik Kural İhlali
Biz psikologlar da aynı şekilde, sabahtan akşama kadar devam eden mesleki görüşmeler esnasında sürekli soruna odaklana odaklana, “Suyun başını kesmek gerek” ilkesi gereği her an sorunların kaynağını bulmaya çalışa çalışa bir süre sonra beynimiz bu yönde bir yetenek ve alışkanlık kazanıyor. Bu işin iyi tarafı. Sonuçta kazanılan bir kaabileyet... Lakin sıkıntılı tarafı şu: Önce sadece mesleki uygulamlar esnasında sergilediğimiz bu geçici tutum bir süre sonra içselleştirilmeye, derken kişiliğimizin temel bir parçası / treydi haline gelmeye başlayabiliyor. Kanımca hayatın çoğu köşesinde işimize yarayan bu özel kazanım özellikle yakın çevre ve aile ilişkilerinde sıkıntı sebebi olabiliyor. Bu gerçeği baştan bilerek, bildiğimiz için de önceden bekleyerek daha uyanık ve farkında olmak, sonra da ona göre davranmak muhtemel sorunlara iyi geliyor diyebilirim.
Önceki yazılarımdan birinde bu günlerde yeni bir huy edindiğimi, paylaşım sitelerinde gezinmeye başladığımı belirterek gözüme çarpan bir meseleye dair eleştirel bir yaklaşım getirdiğimi ifade etmiştim. Hazır gezintiye çıkmış ve böylesi eleştirel bir mod da yakalamışken bir tespitimi daha bu ortak zemine taşımak, şu “mesleki makaleler yazma” işine de sırf bu nazarla bir gözatmak istedim.
Bilimsel bir mesleğin sadık taşıyıcıları / uygulayıcıları olan, sadece olmaları yetmez bu şekilde kalmaları da gereken meslek uzmanlarından bir kısmının kaleme aldıkları “mesleki” makalelerde olması gerektiği gibi davranmadıkları, ana kaynaklardan ve bilimsel literatürden büyük ölçüde yararlanmadıkları, konuları adeta bir atasözünü açıklayan düz bir kompozisyon tarzında ele aldıkları gerçeği oldukça ilgimi çekti.
“Tanı kriterleri, seyrine ve yaygınlığına dair nesnel bilgiler, bilimsel veriler, araştırma bulguları, tanı ve ayırıcı tanı kriterleri, tedavi yolları” gibi her bir detayı ile standartlaşmış böylesi bilimsel / mesleki konuları sadece hafızamıza güvenerek düz bir kompozisyon formatında kaleme aldığımızda belki ne kadar bilgili olduğumuzu tekrardan hissetmenin o tadına doyum olmayan tarifsiz lezzetini yaşayabiliriz. Lakin bu yanlış tutum, sadece zaman içinde unuttuklarımızın değil o an için anımsayamadıklarımızın da, yanlış anımsadıklarımızın da, hatta yazacağımız metnin uzunluğuyla ve kısalığıyla ilgili ve zaman bazlı bazı sınırlamaların da işin içine girmesine, dolayısı ile ortaya bilimin izah ettiğinden bambaşka bir tablonun / çerçevenin çıkmasına neden olabilmektedir. Böylece bilimsel – nesnel gerçekler hergeçen gün aşınmakta, “aşağı köyde bir yalan söyledim yukarı köye gelince ben de inandım” kabilinden sakıncalı sonuçların doğması kaçınılmaz olabilmektedir.
Nitekim okuduğum bu türden yazıların azımsanamayacak bir bölümünde uzmanın yazdıklarının ya sağdan soldan öğrenilmişçesine sığ, derme çatma bilgilerle dolu olduğunu gördüm, üzüldüm. Ya da, “Alah allah, bu sorun böylemiydi, bu bu kadar basit miydi” demek durumunda kaldım, şaşırdım. Hemen arkasından da Mevlana’nın, “Kaynaktan uzaklaşan su kirlenir” veciz sözünün ne kadar haklı bir tespiti ortaya koyduğunu bir kez daha iliklerime değin hissettim.
"Uzun sözü maksadını anlatamayan söyler" miş (Mevlana). O halde velhasılıkelam diyerek özetleyelim:
Uzman olmanın sadece etiket vermediğini, yetkinlik sağlamadığını, ücret kazandırmadığını, mesleki sorumluluk da yüklediğini unutmamamız gerekiyor. Evet, uzmanlık sahamıza giren mesleki – akademik konularda (depresyon, anksiyete, terapi, iletişim vs.) yazı yazarken bunun belli kurallarının - kalıplarının olduğunu unutmamak ve ona göre davranmak gerekiyor.
Bir banka memurunun işinin sorumluluğunu idrakten yoksun bir biçimde ve sokaktaki vatandaş ağzıyla - kolaycılığıyla “hesabın kapandı” sözüne itimat etmek durumunda kalan, yıllar sonra katlanan faiz neticesinde ağır bir borç bilançosuyla karşılaşan şaşkın müşteriden daha kötü durumlara sebep olabileceğimizi iyi bilmeliyiz. Çünkü biz uzmanların ağzından çıkanların birilerinin algılarını, zihin dünyalarını, davranışlarını, duygularını, duygulanımlarını, diğer bir deyimle psikolojilerini şekillendirebileceğini, bunun ise zincirleme bazı sakıncalı sonuçlarının olabileceğini gözlerden uzak tutmamalıyız.
Uygulamacılar bilimin halka bilgi ve hizmet götüren sadık elçileridirler. Elçi kendisini bu görevle yollayan kişiden ve temsil ettiği gerçekten ayrı, bağımsız ve keyfi davranmamalıdır. Çünkü temsil ettiği, kendisini belli bir maksatla gönderen makama ihanet etmiş, pahalı sonuçların doğmasına zemin hazırlamış olur. Bunun bedelini ise hizmet talep eden yığınla insan ve bilimin sonsuza dek uygulamacı varisleri olarak kalacak olan yarının meslektaşları öder.
Psk. İzzet Güllü
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Mesleki Makale Yazma İşi ve Bir Deontolojik Kural İhlali" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
