2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Arkasına Sığındığımız Protokol ve Özgüven
MAKALE #4061 © Yazan Psk.Ceyda ŞENEL | Yayın Aralık 2009 | 4,954 Okuyucu
Kimi zaman kendimizi bir kelebek kadar özgür hissederiz o coşkuyla sanki her şeyi yapacak güç ve enerjiye sahip olduğumuzu düşünürüz, hatta aşık olacak kadar cesurlaşırız. Ama gel gelelim o cesaret bir şekilde kırılır. Nedeni önemli değil, birileri ya da bazı durumlar o heyecanı ve özgür ruhu yaşamamızı engeller. Aslında olaylardan bağımsız hareket etme şansımızın varlığını çoğu zaman unuturuz. Olaylar bizi değil biz olayları yönlendirmeliyiz. Tabi sonunda pişmanlık ve mutsuzluk duymak istemiyorsak!
Eğer size biri içinden geldiği gibi davran diyorsa, buna çok da aldanmayın derim çünkü, o kişi muhtemelen sizden gelecek geri bildirimlere göre sizinle ilişkisini düzenleyecektir. Yani samimi olma olasılığı düşük. Hele hele, içinizden, o kişinin en değerli kitap koleksiyonundan bir eseri, “ben bunu çok beğendim alıyorum” dediğinizde aslında ne kadar da içinden geldiği gibi davran demek istemediğini anlarsınız.. Yani özgürlüğünde bir sınırı var bu duruma göre.
İçinizden geldiği gibi davranmak demek bir sosyal çevrede yaşayıp bir gruba müdahil olduğunuzu unutun demek değildir. Toplumun koyduğu kurallara uyarak da özgür yaşanabilir. Tabi çevrenizdekileri de mutsuz etmeden.
Karşınızdaki kişiden aldığınız sinyallere çok dikkat edin. Beklide olumsuz ve ters gibi gözüken bir durum tamamen sizin leyinize işliyor olabilir. Fakat parçaları yanlış yerlere koymanız yüzünden olumsuzmuş gibi gözükebilir.
En çok karşılaştığım durumlardan biri, kaybedecek fazla bir şeyi olmamasına karşı kendisi olmaktan kaçan ama ona verilen sahte etiketle ömrünün sonuna kadar var olabileceğini zanneden sahte insanlar.
Bu kişilerin zor bir hayatları olur. Sahip oldukları sahte etiketten bir gün ayrılmak zorunda kaldıklarında, bunalıma girmeleri ve ben kimim sorularını kendilerine sürekli sormaya başlayıp bir türlü cevap bulamamaları da işin başka bir kısmını oluşturur. Umarım kim olmanız istendiğinden çok kim olduğunuzun farkına varırsınız. Cümlenin ikinci kısmı çok daha değerli bunu asla unutmamanız dileklerimle…


Özgüveninin çoğu zarar peki azı karar mı?


Değil elbette. Her zaman duygu ve düşüncelerimizde denge kurmayı becerebilirsek, yaşanabilecek birçok olumsuz ruh halinden kendimizi kurtarmış oluruz. Denge dediğimiz hadise o kadar da kolay sağlanmıyor. Her zaman olduğu gibi, yine dönüp dolaşıp köklerimize yani bizi yetiştiren büyüten kişilere geliyor denge mevzusu.
Anne-babaları her zaman suçlamak doğru değil.
Onlarda kendi ailelerinden gördükleri, davranış biçimlerini kendi çocuklarına uyguluyorlar. Özgüven konusunda kurulması gereken denge aslında o kadar da zor değil.
Cesaretlendirmek önemli
Örneğin çocuğu kendi yetenek ve kabiliyetleri doğrultusunda cesaretlendirmek doğru olacaktır. Yani çocuğa olamadığı bir şeymiş gibi davranıp sahte özgüven duygusu aşılamamalıyız. Sen mükemmel bir çocuksun her işi mükemmel yaparsın demek o çocuğa kendini keşfetme fırsatı tanımaz. Çocuk nasıl olsa ben dört dörtlüğüm diye düşünür her şeyi kolaylıkla yaparım düşüncesiyle karşılaştığı zorluklar karşısındaki başarısızlık yüzünden bunalıma girebilir. Böylece çocuğun kendi benliğini geliştirme fırsatı vermemiş oluruz.
Olmayacak beklentilerden uzak durmalı
Çocuklardan yapamayacakları şeyleri bekleyip kendilerine karşı olan güveni azaltmamalıyız. Her çocuğun kendi kabiliyetleri doğrultusunda yapabilecekleri şeyler vardır. Bunu anne babanın kabul etmeli ve çocuğu kendi yapabilecekleri doğrultusunda cesaretlendirmeli. Resim yapmaktan hoşlanmayan bir çocuğu ressam olmak için zorlayamazsınız her ne kadar ders de aldırsanız o çocuğun kendi istek ve kabiliyetleri dışındaysa bu olmayacaktır. Ayrıca genetik faktörlerin önemini de göz ardı etmemeliyiz. Çevresel faktörlerden daha düşük yüzdeye sahip de olsa genlerde. Ne olup ne olmayacağımıza etki ederler. Çocuklarda özgüveni geliştirmek için, çocuğun yaptığı olumlu davranışların ödüllendirilmesi çok faydalı olur. Ödül illaki maddesel bir şey olması gerekmez. Örneğin, “aferin masayı toplamama yardımcı oldun çok güzel yaptın.” bile demek çocuğun kendini değerli hissetmesine sebep olacağı gibi özgüvenini oluşturması içinde büyük bir artıdır.

suç işlemek

Suç işlemek kimilerine itici ve korkunç gelirken, kimilerine de hayli çekici ve cazip gelen bir durumdur. Kimse durup dururken suç işlemez. Her şeyin bir sebebi vardır. Kimi zaman ideolojik sebepler suç işlemeyi cazip kılarken, kimi zamanda kişilik bozukluklarından kaynaklan sorunlar suç işlemeye sebep olabiliyor.

Conduct Disorder
Ergenlik öncesi dönemdeki kişiyi ele alacak olursak, bu dönemdeki bazı çocuklar diğer akranlarına göre davranış ve sosyal çevreye uyum konusunda ciddi sorunlar yaşarlar. Onlar için suç işleme hayatlarının bir parçası gibidir. Çok fazla yalan söylerler. Arkadaşlarına ve çevreye karşı sürekli saldırgan tavırlar sergilerler. Hırsızlık, çeteler kurma grup halinde çevreye zarar verme ve en önemlisi kural tanımama kuralsızlığını kural haline getirme felsefesiyle hareket ederler. Bütün bunlar birleşince ortaya çıkan tablo “Coduct Disorder” denilen ergenlik öncesi dönemde görülen bir bozukluğu ortaya çıkartır. Bu sorun ons ekiz yaşından sonra, Anti Sosyal Kişilik Bozukluğuna dönüşebilir. Daha önceki yazılarımda da anlattığım gibi, bu da tedavisi en zor kişilik bozukluklarından birisidir.
Nedenler
Yapılan araştırmalara göre çevre faktörünün bu problemin gelişmesinde büyük rol oynadığı yönünde. Elbette, daha düşük bir yüzdede olsa genetik faktörlerin önemini de kulak ardı etmememiz lazım.
Biraz önce ideolojik sebeplerden bahsettik. Kendi inandıkları ve toplumun yararına olacağını düşündükleri hedeflere ulaşmak için “suç” işleyen kişileri hangi kategoriye koymalıyız?
Cezalandırmalı mı yoksa iyi niyetlerine ulaşmak için yanlış yol seçtiklerinden dolayı doğu yolu bulmalarına yardımcı mı olmalı? Bunu yaparken ceza kullanmadan mümkün hangi yöntemleri izlemeli?
Hayatta en kolay yapılan şeylerden biri, birilerini suçlamaktır. Ben nerede hata yaptım düşüncesi sanki çok lüks bir şeymiş gibi ondan tırım tırım kaçanlar var. Olaylarını köküne inip baktığımızda, aile bizi biz yapan değerlerin başında geliyor. Maalesef herkes şanslı olup bozuk aile düzeninden az ya da hiç kişilik hasarı almadan kurtulamıyor. Şanslı olanlar elbette var ama onlarda toplumun genelini kurtarmaya maalesef ki yetmiyor.
Neticede,
Yukarıda anlattıklarımızın hepsini mazeret olarak kabul edip, suç işleyen kişinin haklı sebepleri var diye onu cezadan muaf mı tutmalı yoksa cezanın çeşitliğini mi arttırmalı? Belki de bugüne kadar uygulanan yöntemlerin başarısızlığı sitemdeki göze batan, fakat göz ardı edilen yanlışlardan kaynaklanıyordu.
Ne yaparsak yapalım, unutulmaması gereken şey, her ne kadar insani değerler taşı masada ya da taşımıyormuş gibi gözükse de, o kişinde insan olduğunu unutmamalıyız

Mutlu olamıyorum...

Hayat her mevsim güzel. Yeter ki, içinizdeki mevsimleri hep o yazın neşesi, heyecanı ve tazeliğiyle tutmayı başarın. Bunu yapmak sanıldığı kadar zor değil aslında.

Örneğin, bazı kişiler için mola vermek sanki dünyanın en zor işi ya da hayatlarından yitirecekleri büyük bir zaman kaybı. Hayır, tabiî ki değil. İşkolik diye adlandırılan kişiler için, “mola”, “tatil”, “dinlenmek” gibi kelimeler büyük lüks olarak algılanabilir. Hâlbuki verecekleri kısa bir mola hayatlarında büyük değişiklik yapar. Çalışma performansları artacağı gibi monotonluğun getirdiği düz çizgiyi de keyifli bir şekilde dalgalandırabilecekledir.
Mutlu olmak için hayatınızda yapacağınız küçük değişiklikler bile sizi motive edici ciddi ödüller haline dönüşebilir. Örneğin, yapmanız gereken işleri ertelediğinizde mutsuz olursunuz. Çoğu zaman mutsuzluk ardından umutsuzluğu ve çaresizliği getirir.
Bunu engellemenin yollarından biri kendinizi ödüllendirmektir. Belki de bugüne kadar yapmaya bir şekilde fırsat bulamadığınız, fakat yapmayı çok istediğiniz şeyleri kendinize ödül olarak koyabilirsiniz. Uzun zamandır diyet yapmaya başlayacağım ama bir türlü fırsat olmuyor diye düşünenler, o olmayan fırsatı oldurtmak sizin elinizde. Diyet yapmaya başladığınızda, uzun zamandır almak istediğiniz rugan ayakkabıyı alabilirsiniz. Buradaki amaç bir şeyleri yapmak için motive olmayı başarabilmek.
Bardağın dolu tarafını görmeye çalışalım dediğimizde boş olan tarafları tamamen yok sayalım demiyoruz. Dolunun kıymetini bilmek için bazen hayatımızdaki boşluklarında farkına varmalıyız. Genelde çocuklarını çok yaramaz ve hiçbir olumlu tarafı olarak görmeme eğilimindeler fakat bu yanılgıyı önlemek için anne babanın iyi bir gözlemci olması ve çok ufak dahi olsa, o çocuğun da mutlaka olumlu bir şeyler yapabildiğinin farkına varması gerekir. Bunları yaptıklarında ve o olumlu davranışın tekrarlanmasını motive ettiklerinde bir süre sonra olumsuzun beslenmediği için ortadan kalktığını görüp mutlu olabilirler. Çok zormuş gibi gözüken her şeyi çözmenin mutlaka bir yolu vardır. Mutluluk içimizde gizli ve onu ortaya çıkartmak da bizim işimiz
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Arkasına Sığındığımız Protokol ve Özgüven" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ceyda ŞENEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ceyda ŞENEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ceyda ŞENEL Fotoğraf
Psk.Ceyda ŞENEL
İstanbul
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Ceyda ŞENEL'in Yazıları
► Özgüven Psk.Elif Tuğçe ÇOLAKOĞLU
► Özgüven Psk.Romina KUYUMCUOĞLU
► Özgüven Psk.Nezahat BEDİR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Arkasına Sığındığımız Protokol ve Özgüven' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kompleksler Mayıs 2008
► Andropoz ve Panik Atak Nisan 2008
► Kişilik ve Dayak Nisan 2008
◊ Anne-Baba Çocuk ve Sınav Aralık 2008
◊ Kadın Programları Temmuz 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:04
Top