2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sosyal Destek Mahrumiyeti ve Bir Koruyucu Ruh Sağlığı Önerisi
MAKALE #4115 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Aralık 2009 | 4,656 Okuyucu
Doğu veya Batı... Geçmiş dönemlerdeki ya da şimdiki... Dünya üzerinde hüküm sürmüş yahut sürmekte olan hemen her kültür içinde zamanla daha iyi anlaşılan bazı “sakıncalı yaklaşım - davranış unsurları” da taşıyor kuşkusuz. Hiçbir kültür bu manada sütten çıkmış akkaşık değil. Bu olgu maalesef bizim kendi özbeöz kültürümüz için de geçerli.

Mesela bizde hak eden bir kişinin yüzüne karşı “tebrik ve takdir ifadeleri” kullanmak çok hoş karşılanmaz. Çoğu kişi bunun bir çeşit “yağcılık” olduğunu düşünür. Bu eksiklik, ancak kişi öldüğünde ardından sergilenen “abartılı övgülerle” telafi edilmeye çalışılır. Bu geç kalınmış yaklaşım övene vicdani bir rahatlama sağlar kuşkusuz ancak ölenin işine artık pek yaramaz. Öyle ya, “kına zamanında lazımdı.”

Hal böyle olduğu halde içinde yaşadığımız aynı toplumda bir kişiye çok da hakkı olmayan tebriklerde bulunmak bir manada teşvik edilir, hatta buna “iltifat” denilerek bir “paye” dahi verilir.. İltifat edemeyenlere ise yeri geldiğinde, amansız bir eksiklikleri varmışcasına en acı tenkitler yöneltilir.

Kime ait olduğunu tam olarak anımsayamadığım bir sözde, “Bir ağacın iyi mi kötü mü olduğu meyvesinden belli olur” denilir. Bu yaklaşım biçimlerini sonuçları - meyveleri bakımından tahlil ettiğimde hiç de “doğru” olmadığını söyleyebilirim

Birincisinde, gece gündüz demeden çalışanları, insanlık için faydalı ve iyi işler başaranları “marifet iltifata tabii” olduğu halde ödülsüz - enerjisiz bırakmış, zaten çok az yetişen bu girişken ve adanmış ruhlu kişileri küstürmüş, kendi kabuklarına geri döndürmüş oluruz. Böylece iyiliğe dair “ne bir yol bulmuş, ne bir yol açmış, ne de yoldan çekilmiş” oluruz. Çok veciz bir sözde ifade edildiği gibi, “Bazı kişiler kuyunun ağzına düşen taşa benzerler. Ne kendileri su içerler ne de başkalarının içmesine izin verirler” misali, hatta bizzat kendimiz bu yolun fedakar yolcularına engeller çıkartırız, hiç farkında dahi olmadan.

Diğerinde ise, o şeytandan kaçınırcasına kaçındığımız “yağcılığın ve yalancılığın” önünü alabildiğine açmış oluruz toplumda. Bakın, neye niyet neye kısmet! Ne muradetmiştik, ne gerçekleşti! “Yanlış yol, maksadının zıddına gider” derler! Ne kadar da doğru! Demek ki sadece “iyi niyet” yeterli olmuyor. Eğer bu güzel niyetimiz doğru davranış adımlarıyla desteklenmezse bizi tek başına “hedefe” götürmüyor.

Aynı şekilde kültürümüzde bir işi ya da eylemi “istememek”, “...Hayır, farklı bir nedeni yok, sadece istemiyorum...” demek tek başına yeterli ve makul bir mazeret olarak kabul edilmez. İllaki yalan söylemeye, daha mazur görülebilecek bir başka bahane bulmaya teşvik ediliriz çoğu zaman. “Misafir gelecek de..., hem annem de hasta biraz...” vs. demek, ayaküstü bir kaç yalanı ardarda dizmek durumunda bırakılırız. Sözgelimi bir davete icabet etmemiz talep edildiğinde sadece ve sadece “işim var” demek yeterli görülmez, bu işimizin ne olduğu da illaki öğrenilmeye çalışılır.

Yine mesela derdi olan, sıkıntı çeken birine yaygın olarak, “Üzülme, canını sıkma, takma...” deriz. Sanki bizim hiç canımız sıkılmamış, benzer durumla karşılaştığımızda biz sanki hiç üzülmemişiz gibi. “Canını sıkma” demek, “Ben senin sıkıntını hiç ama hiç anlamıyorum” demenin diğer bir ifadesidir oysa.

Halbuki bunun yerine, “Sıkıntını çok iyi anlıyorum. Çünkü ne yaşadığını bilebiliyorum. Şuan yerinde ben olsaydım, inanıyorum ki aynı duyguları ben de hissederdim. İnsanız sonuçta. Robot değiliz. Etten ve kemikteniz. Elbetteki yeri gelecek, canımız da sıkılacak, üzüleceğiz de. Ama biraz daha dirençli, dirayetli ve güçlü olmaya çalış, eğer istersen sen bunu başarabilirsin” vb. bir sözle daha gerçekçi, daha makul mesaj - telkin yardımlarında bulunabiliriz pekala.

“Canını sıkma, üzülme, boşver, takma...” demek muhatabın o anki “negatif modlu ruhsal frekansına” uyan bir dil / üslup olmadığından arzu edilen faydayı da pek sağlamıyor. Üstelik de bu yanlış mesaj, ekseriyetle maksadın tam tersinin gerçekleşmesine hizmet ediyor. Böylece, onca iyi niyetimize rağmen sosyal desteğe ihtiyacı olan kişilere aslında “varlık içinde yokluk” çektirmiş oluyoruz.

Evet, sosyal destek mekanizması çok güçlü ve çeşitli olan kültürümüzde, verdiğimiz yanlış mesajlar yüzünden sıkıntı çeken nice kişilere varlık içinde yokluk çektirmiş, görünüşte destek oluyormuşuz gibi yapıp aslında bu kişileri gerçek manada “desteksiz” bırakmış oluyoruz.

Bakın yine, “Neye niyet, neye kısmet!”

Psk. İzzet Güllü


Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sosyal Destek Mahrumiyeti ve Bir Koruyucu Ruh Sağlığı Önerisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     5 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Sosyal Destek Psk.Suna BAYRAM
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Sosyal Destek Mahrumiyeti ve Bir Koruyucu Ruh Sağlığı Önerisi' başlığıyla benzeşen toplam 39 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


23:03
Top