2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aşka Zaman Yok
MAKALE #421 © Yazan Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ | Yayın Kasım 2007 | 7,822 Okuyucu
Yüksek lisans tezimi bitirdikten sonraki dönemde, tez konumun bir bölümü aşk ve sevgiyi de kapsadığı için, bu konuda konuşmalar ve grup terapileri yapmıştım. Kişiler aşkın ve sevginin kimyasal ve psikolojik süreçlerini öğrenmekten hiç hoşnut olmuyorlardı, herkes zihnindeki kristal sarayın öyle kalmasını istiyordu, yıkılmadan...

Genel inanç şuydu, “Kesin bir aşk vardı, hiç bitmeyecekti ve bunu da ilgili şahıs başaracaktı”...

İlgili şahıs kim mi? Herkes... Diğer bir deyişle, herkes kendini diğerlerinden farklı görmeyi yeğliyor, bilimsel bilgileri reddederek, “Ama ben farklıyım, ben aşkı bulacağım ve ömür boyu koruyacağım” diyordu. O dönemde bazı bilimsel bulguları neden bunca reddettiklerine şaşırmıştım , şimdilerde ise anlıyorum ki, kimse hayalinin çalınmasını istemiyordu.

Oysa, belirsizlikler ve kesintiler olmadığı sürece, aşkın kimyasını ve ortaya çıkışını oluşturan, aynı anda salgılanan birbirine zıt iki hormon Penilethomine ve Endorphine 3 yıl dayanıyordu. Sonra beden bağışıklık kazanıyordu bunlara ve aşk bitiyordu. Kişiler bu bilgileri sevmeseler de aşkın kimyası bu idi, bilimsel bilgi bu idi, aşk bitecekti. Galilei nin dediği gibi, “ Beni assanız da, dünya dönmeye devam edecek”. Bu hormonlar da kendilerini tüketeceklerdi.

Sonraki yıllarda bu konudaki radyo, televizyon konuşmalarım devam ederken, bu hormonların yapısında olan niteliklere öylesine kapıldım ki, kendim de dahil herkese sıklıkla aşık olmalarını, ardında kalan acıyı yaşayıp atlatmalarını, böylece daha zinde- umutlu olacaklarını, bedenlerinin böylelikle sağlıklı kalacağını anlatır oldum.

Bunu izleyen süreçte ise- çok da geçmedi 4-5 yıl ancak- başka konularda konuşmalar yapmaya başladım, aşktan da söz eden kalmadı. Sosyal-Ekonomik Durumsal değişimler, hızlı gelişen teknoloji, yaşam derken...

Şimdilerde, aşkın geride kalmış bir Mit olduğunu görüyorum, günümüz insanı, günümüz teknikleri içinde aşkı yaşayamıyor. Üstün teknoloji imkanlarından yoksun olanlar veya kırsal kesim insanı hariç tabii ki...

Oralarda bir yerlerde aşk hala vardır eminim.

Aşk bazı şeyler ister. O mekanik değildir, gerçek çiçekler- gülücükler ister, dokunmak, duymak, telefon başında aranmayı beklemek, biriyle buluşup da zaman geçmesin diye düşünmek, yağmur altında yürümekten keyif almak ister aşk...

Aşk çok şey ister. Aşkın zamanı geniştir, özen- sabır- insan ister. Artık aşka zamanımız yok..

Nerden geldi aklıma bunlar? Bazı şeyler için hastaneye gittim, bilinen yoğun koşturmanın ötesinde, her şeyin ne kadar sistematik olduğunu algıladım, bankalardaki gibi, muayene ve tahliller için numara alınıyor, sırası gelen koşuyor, kan ya da bir tahlil için... Bilmem kaçıncı kata gidiyor, gene numara alınıp veriliyor, sonuçlar doktora kapıdan uzatılıyor, doktor sizi görmüyor- bakmıyor. Yeni bir tahlil istiyor. Aynı şeyler tekrarlanıyor- tekrarlanıyor...

Asansöre 50 kişi rahat sığıyor, hızla katlar tırmanılıyor.
Sonuçta büyük bir kalabalık, bilgisayar sistemli güzel bir düzen, ancak bu düzenin içinde insan unsuru yok...

Sonra yaşamımıza baktım, alışverişlerimiz, ödemelerimiz otomatik- pratik, her şey hızlı ve kolay. Bilgisayar başında mail yazılıyor, çiçekler kart şeklinde elektronik atılıyor, bilgi bir kutucuğa aranılanı yazıp enter tuşuna basmak kadar yakın. Yollarda koşturan bir çok insan, her şey öyle sistemli ki, ama değdiğimiz- dokunduğumuz insan yok. Birey yok, zaman yok, hiçbir şeye zaman yok. Evet artık aşka da zaman yok...

Böylesi çağrışımlarla geçmiş geldi aklıma, aşk konulu toplantılara gelen kişiler, aşk acısı çeken danışanlar, tanışların aşk konulu anlatımları geride kalmış. Hiç biri yok son yıllarda. Danışılan konuların içeriği değişmiş. Bunaltı olmuş, sosyal fobi, panik atak ve bir çok başka konu olmuş.

Çünkü aşka zaman yok, ondan daha çok hasta oluyoruz, mutsuzuz... Hastaneler insan dolu, gülümseyen insan sayısı azaldı.

Aşk bunca acımasız işte, affetmiyor, yolu kendine uğramayanı hasta bile ediyor. Çünkü bedenin Endorphine de ihtiyacı var.

Dedim ki, keşke eski yıllardaki gibi olsa, birileri aşk için danışmaya gelse, aşkı merak eden ve yaşayanlar olsa, varsın kimse bilimsel bilgilere inanmasın, bilimle zıtlaşsın.

Yeter ki aşk olsun...


Uzm.Psk. Bahar Turunç
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aşka Zaman Yok" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Bahar TURUNÇ Fotoğraf
Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ
Ankara
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Bahar TURUNÇ'un Makaleleri
► Aşka Dair Psk.Muharrem ÇAPKIN
► Romantik Aşktan Gerçek Aşka Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Aşka Zaman Yok' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Ben Seni Hep Aldattım Şubat 2008
► Kişilerarası Çekicilik Şubat 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:23
Top