2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuk Yetiştirmede Çocukları Anlamanın Önemi
MAKALE #4368 © Yazan Psk.Neslihan DURATEYMUR | Yayın Ocak 2010 | 7,566 Okuyucu
ÇOCUK YETİŞTİRMEDE ÇOCUKLARI ANLAMANIN ÖNEMİ



Çocuklar bizim zannettiğimizden çok daha önce söylediklerimizi anlamaya ve anlamlandırmaya başlarlar. Onlarla kurduğumuz iletişim, çocuklar konuşmaya başlamadan çok önce başlıyor. Yapılan araştırmalar bebeklerin anne karnındayken annelerinin sevdikleri veya sevmedikleri insanları hissederek ileride duygularının o kişilere karşı annelerininki ile paralel olduğunu açıklamıştır. Yani çocukla kurulan iletişimin anne karnında başladığını söylersek hiç de yanlış olmaz.




Çocuklar bizim onlara anlattığımız herşeyi anlayabilirler yeter ki anlatmak istediklerimizi doğru ifade edebilelim. Bunun için de son zamanların en moda sözcüğü empatiden faydalanabiliriz. Günlük hayatımızda bir çok insanla iletişimde bulunurken faydalandığımız empati kendi çocuğumuzla olan iletişimimizde işimizi daha da kolaylaştıracaktır. Çocuklarla olan iletişimimizde onları da bir birey olarak görmek ve empati kurmak çok önemlidir. Çocuklar birilerinin onları gerçekten dinlediklerini gördüklerinde çok mutlu olurlar ve önemsendiklerini hissederler tıpkı yetişkinler gibi. Çünkü genelde kimse onları dinlemez ama onların da duygu ve düşüncelerini paylaşmaya, kendilerini ifade etmeye ihtiyaçları vardır hepimizin olduğu gibi. Genellikle anne-babalar ve öğretmenler öğreten durumunda oldukları için çocukların da duygu ve düşünceleri olduğunu çoğu zaman unuturlar. Bu nedenle onları dinlemezler ve tabi doğal olarak çocuklar da onları.


Empati kurmak önemli dedik peki nedir bu empati nasıl işimize yarayacak? Çocuğunuz okuldan geldi, çok da yorulmuş. Bütün gün okulda ders dinlemiş, arkadaşları ile oyun oynamış, zıplamış, koşturmuş. Siz de o gelir gelmez, ' üzerini değiştir, elini yıka vs.' gibi talimatlar yağdırmaya başladınız, oysa ki onun da dinlenmeye ihtiyacı olduğunu unuttunuz. Eğer çalışan anne ya da babaysanız eve gelir gelmez size sürekli yapmanız gerekenleri sıralayan biri olsa ne hissedersiniz? Kendinizi kötü hissedeceğiniz kesin tabiki ama en önemlisi de önemsenmediğinizi ve karşınızdaki insanın sizi anlamadığını düşünürdünüz doğal olarak. Burda önemli olan çocuğunuzun da okuldan yorgun geldiği ve dinlenmeye ihtiyacı olduğunu bilmek. Ona zaman tanıdığınızda, okuldan geldiğinde neler yaptığını onunla paylaştığınızda ve okuldan geldiği için yorgun olabileceğini düşündüğünüzü ve onu anladığınızı ona hissettirdiğinizde onunla empati kurmuş olursunuz ve ondan sonra vereceğiniz talimatları (!) ne kadar çabuk yerine getireceğini şaşkınlıkla izleyeceksiniz.


Çocuklarımızla kuracağımız iletişimde empati kurmak kadar önemli olan diğer bir nokta da onların bizlere güvenmesini sağlamaktır. Bizler yetişkinler olarak ilişkilerimizde güvenebileceğimiz insanlarla arkadaşlık kurmayı isteriz, bu istek de bizim en temel ve doğal isteklerimizden biridir. Aksi takdirde güven duymadığımız bir ilişkinin içinde, güven duymadığımız bir insan ile arkadaşlığımızı sürdürmek istemeyiz. Bu nedenle kurduğumuz ilişkilerde tutarlılık çok önemlidir. Çünkü tutarsız bir tavır belirsizlik demektir, belirsizlik ise insanları huzursuz eden bir durumdur. Çocuk yetiştirirken de aynı durum geçerlidir çünkü onlarla olan iletişimimizde tutarlılık hayati bir önem taşır. Burda tutarlılıktan kastedilen hem anne ve babanın kendi içindeki hem de birbirleriyle olan tutarlılığıdır. Çocuğun gerçekleştirdiği bir davranışın bir gün onaylanıp diğer gün onaylanmaması ya da annenin evet dediğine babanın hayır demesi çocukta kafa karışıklığına neden olur ve çocuk yetiştirirken kuralların konulmasına ve bu kuralların uygulanmasına engel olur. Anne baba arasındaki tutarsız davranışlar ise çocuğun kişiye göre davranma eğiliminin artmasına, hatta ailede taraf olunmasına neden olur. Bu nedenle anne-babanın çocuk eğitiminde, kuralların belirlenmesinde ve bu kuralların uygulanmasında tutarlı bir tutum sergilemesi önemlidir. Çocukla ilgili bir karar alınacaksa bu kararın ortak alınması veya kararı sadece anne ya da baba almışsa bunu diğerine iletmesi ve kararda ortak hareket edilmesi gerekir. Anne baba çocukla ilgili verilecek kararı çocuğun yanında uygun bir dille tartışarak ve hatta çocuğu da alınacak bu karara dahil ederek hep birlikte alabilir. Babalar genellikle anneye oranla çocukları ile daha az zaman geçirdikleri için çocuklarının her isteklerine onları üzmemek adına onaylama eğilimindilerdir. Bu da yine istenmeyen ve tutarlı olmayan bir davranıştır. Anne babalar bazı zamanlarda kendi içindeki anlaşmazlığı çocuklarına yansıtarak, birinin hayır dediğine diğeri evet diyerek çocuk üzerinden kavgalarını sürdürebilirler. Bu durum da çocuğun psikolojik olarak sağlıklı gelişimini engelleyerek ve kuralların uygulanamamasına yol açarak anne ve baba arasındaki bir güç gösterisine dönüşebilir ki bu da çocuk yetiştirirken hiç de uygun olmayan davranışlardan biridir. Annelerin çocukların ısrarlarından kurtulmak için, eşlerini bahane ederek çocuğa hayır şeklinde yanıt verebilirler. Bu durum da çocuğun babaya karşı tepkili olmasına neden olabilir. Ortada farklı görüşler olsa bile bir karar verilmişse bu karara uymak ve uygulamak gerekir. Çocuğa karşı tutarlı davranmak onların anne ve baba tarafından konulan kurallara uymalarını ve bu kuralları delme konusunda ısrarcı olmamalarını sağlar. Ayrıca anne-baba ve çocuk arasında güven ilişkisinin kurulması, çocuğun kendini güvende hissetmesine yardımcı olur.


Her anne-baba tabiki ileride gurur duyacakları çocuklar yetiştirmek ister. Çocuk yetiştirmek size verilen boş bir kağıda yazı yazmak gibidir, oraya ne yazarsanız onu okursunuz. O sayfaya yazacağınız en önemli şeylerden biri de çocuklarımızın dürüst bireyler olarak yetişmesidir. Ne yazık ki ahlaki kurallar kalıtsal olarak insandan insana geçmez, durum böyle olsaydı işimiz ne kadar kolay olurdu. Tabiki çocuğunuza dürüstlüğü öğretmek 'çocuğum dürüstlük güzel bir şeydir, sen de dürüst ol' demekle de olmaz. Burada yine en önemli görev anne ve babaya düşmektedir. Her konuda anne ve babasını örnek alan çocuk bu konuda da anne babasını örnek almaktadır. Oysa farkında olmadan söylediğimiz ve bize zararsız gibi görünen pek çok yalan çocuklarımızı etkilemektedir. Doktordan korkmayan çocuk neredeyse yok gibidir. Oysa doktora gidince eğer çok büyük bir sağlık problemi yaşamıyorlarsa en fazla iğne olurlar ve iğne olmak onların dayanamayacağı kadar büyük bir acı yaşatmaz onlara. Anne babalar hiçbir zaman çocuklarına karşı bu konuda dürüst olmazlar, çocukların iğne olmaları gerekse bile hiç acımayacak diye çocuklarını teselli ederler, ama malesef iğne olduklarında ufak da olsa acı hissederler. Bir dahaki sefer doktora gideceğinde, daha önce kandırılan çocuk, doktorda başına neler geleceği ile ilgili fikri olmayacağı ve anne babasına da inanmadığı için çok daha büyük bir direnç gösterecektir. Bu durumda yapılacak tek şey çocuğa doktora gitmeden önce orada neler yaşayacağını anlatmaktır. Doktora gideceğini iğne olacağını, canının biraz da olsa yanacağını ama onun güçlü bir çocuk olduğunu bu acıya dayanabileceğini ve yaşanacak acının çok kısa bir zamanda geçeceğini uygun bir dille anlattığınız zaman hem çocuğunuza karşı dürüst davranmış olursunuz hem de doktordan ve iğneden korkmamasını sağlarsınız. Çünkü iğne olduğumuzda duyduğumuz acı çocukluğumuzda yaşadığımız, buna benzer durumlar nedeniyle psikolojik bir acıdır ve yetişkinlikte de iğne korkusu bu nedenle bırakmaz peşimizi.

Çocuğunuzu bir yere bırakıp işlerinizi halletmeniz gerektiğinde de eğer işiniz uzun sürecekse 'hemen dönerim' deyip çocuğunuza yalan söylerseniz bir dahaki sefere geç döneceğinizi bildiği için sizden ayrılması da zor olacaktır. Tabiki bu konuya pek çok örnek verilebilir. Bu örnekler çok basit gibi görünse de çocuğunuzun size olan güveninin sarsılmasına ve en önemlisi de onun da size yalan söylemesine neden olabilir. Örneğin ergenlik döneminde arkadaşıma des çalışmaya gidiyorum diye evden çıkıp da sinemaya gittiğinde çocuğunuza kızmaya ve ondan dürüst davranmasını beklemeye pek de hakkınız olmayacaktır. Çocuklarınıza, yaptığı birşey ne kadar kötü olursa olsun dürüst davranması gerektiğini hissettirin ve bunun için yüreklendirin ki ileride kendisi için tehlikeli olan bir durumla karşı karşıya kaldığında bile bunu sizinle paylaşabilsin. Böylece onunla aranızdaki köprüleri sağlamlaştırmış olursunuz.


Çocuklarınızın eğitimleri ve gelişimleri için yeterince çaba ve emek harcadığınızı, üzerinize düşen herşeyi yaptığınızı düşünüyorsunuz ama bir türlü komşunuz Ahmet Bey'in oğlu gibi çalışkan onun gibi saygılı ve iyi bir çocuk olmadığını düşünüp üzülüyorsunuz. Siz tamamen iyi niyetli olarak ona Ahmet Bey'in oğlu Anıl'ı örnek gösteriyorsunuz. Onun gibi çalışkan, saygılı ve iyi bir çocuk olmasını söylüyorsunuz ama bu davranışın yani yapılan kıyasın çocuğunuzun yetersizlik duygusunu kamçılamaktan başka bir işe yaramadığını da unutmamanız gerekir. Oysa ki her insanın farklı bireysel özellikleri yetenekleri vardır, her bireyi ve tabiki her çocuğu sadece kendi ile kıyaslamak onun gelişimi için çok daha faydalı olacaktır. Başkaları ile kıyaslanan çocuk kendi özelliklerini ve kimliğini ortaya çıkarmakta zorlanır ve içe kapanabilir. Sadece arkadaşı değil anne babaları çoğu zaman kardeşler arasında da sık sık kıyaslama yapabilirler, ağabeyi Anadolu lisesini kazanan bir çocuğa da ağabeyi gibi Anadolu lisesini kazanması için baskı yapılabilir. Oysa evin küçük çocuğu ağabeyi kadar derslerinde başarılı değildir. Sadece sıradan bir liseye devam edebilir. Ancak daha farklı bir alanda yeteneklerini ortaya çıkarabilir. Çocuktan onun yapabileceğinden çok daha fazlasını beklemek onda yetersizlik duygusu yaratabileceği gibi anne babasını hayal kırıklığına uğrattığı ve kıyas yapılan kişi gibi başarılı olamadığı için de özgüvenini zedeleyebilir. Çocuğunuza her fırsatta, her insanın farklı özelliklere sahip olduğunu, hiç kimsenin kimseye benzemediğini vurgulamanız ve başkaları ile kıyaslamamanız çocuğunuz hem kendi yeteneklerini özgürce ortaya çıkarmasını sağlayaktır hem de kendine güvenenen özgüveni tam bir birey olmasına yardımcı olacaktır.


Ailenin en temel görevlerinden biri çocuklarını hayata hazırlamaktır. Hayata hazırlamaktan kastedilen onun kendi yetenekleri doğrultusunda kendine bir yol çizen, bir ideale sahip, hayattan ne istediğini bilen, sağlam ve dengeli bir kişiliğe sahip, kendi kararlarını kendisi verebilen ve bu kararlar doğrultusunda gerçekleştirdiği davranışların sorumluluğunu alabilen, kendi kendine yetebilen, yaşamını başkalarına bağımlı olmadan sürdürebilme becerisine sahip bir birey olarak yetiştirmektir. Yukarıda sayılanlar her anne babanın çocularının sahip olmasını istedikleri özelliklerdir kuşkusuz. Ancak koruyucu aile modellerinde süreç tam tersine işler. Aileler çocuğun tek başına yapabilecekleri pek çok şeyi onların yerine ve onların iyiliği adına yaparlar. Bu yaklaşım çocukların iyiliği için yapılmış olsa da uzun vadede onların işini zorlaştıracaktır. Hiçbir anne baba çocularına ömür boyu onların yanında olma ve onları koruma garantisi veremez. Bu tür koruyucu ailede büyümüş çocuklar okula başladıklarında bir takım sıkıntılar yaşarlar. Daha önce onların adına pek çok şeyi yapan anne-babaları artık yanlarında değildir. Sürekli annesi ile birlikte ders çalışmaya alışmış bir çocuk, annesi yanında olmadığında ve onun derslerini yapmasında yardımcı olmadığında ders çalışmakta zorluk çekecek ve hatta ders başarısı düşecektir. Yemeği sürekli annesi tarafından yedirilen bir çocuk annesi olmadığı ya da başka biri ona yemek yedirmediği zaman, kendi kendine yemek yemekte zorlanacaktır. Bu durumda, böyle bir tutumla büyüyen bir çocuğun kendisi ile ilgili kararlar verebilen, kendisine yetebilen bir birey olarak yetişmesini beklemek herhalde ona yapacağımız en büyük kötülük olur. Yaz tatillerini tatil köyünde geçirenler, yurtdışından tatile gelen yabancıların çok küçük yaştaki çocuklarının tek başlarına yemeklerini alarak yediklerini görenler bu durumdan hayranlıkla bahsederler. Ancak bizim ülkemizde yetişen pek çok çocuğun okula başladıklarında dahi aileleri tarafından yemek yedirildiklerine eminim ki pek çok kişi tanık olmuştur. Çocuğun yemeğini kendi kendine yediğinde etrafın kirlenmesi ya da kendi kendine yemek yemekte zorlanacağı düşüncesi anne babaları bu davranışa iten sebepler arasında sayılabilir. Oysa çocuğumuzun başkasına bağımlı bir birey olarak yetişmesi etrafın kirlenmesinden çok daha önemlidir. Ayrıca çocukların 2-2.5 yaşından itibaren kaşık ve çatal kullanabildikleri ve kendi yemeklerini kendileri yedikleri bilinmelidir.
  • Kendi kendine yemek yeme,
  • Giyinip soyunma,
  • Tuvalet ihtiyacını giderme,
  • Diş fırçalama, el yüz yıkama,
  • Okul çantasını hazırlama,
  • Ödev yapma,
  • Kendi yatağını toplama
gibi becerileri çocuklar küçük yaşta kazanabilir ve tek başlarına yapabilirler. Bu becerileri küçük yaşta kazanan çocuklar, kendine güvenen, kendi sorumluluğunu alabilen bireyler olarak yetişirler. Anne ve babaları olmadığında da kendi kendilerine yetebilen bireyler olarak yetişmenin ötesinde başkalarına bağımlı bireyler olarak yetişmezler.


Anne-babalık tabiki çok zor bir görev, hiçbir anne-baba, bu görevi mükemmel bir şekilde yerine getirdiğini söyleyemez. Çünkü herşeyden önce insan, mükemmel bir varlık değildir Ancak hataları en aza indirmek için çocuğunuzu dinlemek, onun isteklerine kulak vermek ve onu anladığınızı ona hissettirmek, pek çok sorunun üstesinden gelebilmenizi sağlayacaktır.

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuk Yetiştirmede Çocukları Anlamanın Önemi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Neslihan DURATEYMUR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Neslihan DURATEYMUR'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Neslihan DURATEYMUR Fotoğraf
Psk.Neslihan DURATEYMUR
İçel (Mersin)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi13 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Neslihan DURATEYMUR'un Makaleleri
► Çocuk Yetiştirmede Babanın Önemi Psk.Dnş.Gökçe YILDIRIM
► Çocuk Yetiştirmede Ana Baba Tutumları Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL
► Davranışı Anlamanın 2 Yolu Psk.Dnş.Zeynep ANAFOROĞLU BIKMAZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Çocuk Yetiştirmede Çocukları Anlamanın Önemi' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çocuk İstismarı Aralık 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:59
Top