2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Neden de Biziz Aslında, Sonucu Da! (Yaşam Felsefesi Üzerine Denemeler)
MAKALE #4428 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Şubat 2010 | 5,730 Okuyucu
Bir ustanın ölçüm işinde baz aldığı bir mihenk taşı / noktası olmazsa sonuç yanlış çıkar. Aynı şekilde insanların zihinsel değerlendirme işi esnasında düşüncelerini baz aldıkları gerçek ve uygun bir zemin olmayınca ölçü şaşıyor, bu durumda çıkan duygusal sonuçlar eksik, yanlış ve de olumsuz oluyor. Bu sonuçlara ise bizler genelde stres, mutsuzluk, hoşnutsuzluk, huzursuzluk, sıkıntı falan diyoruz.

Bir insan kendisini zemindeki dağa göre mukayese ederse karıncadan bile küçük, arkasındaki ufacık çiçekle kıyaslarsa da koca bir ağaç gibi görür. O halde sağlıklı ve doğru bir sonuç için neyi neyle ve nasıl değerlendirdiğimiz çok önemli.

İşte size mevcut sorunlarınızı dev gibi fonla kıyaslayarak ne kadar küçük olduğunu gösterecek (gördükten sonrası ise size kalmış) bir kaç örnek!

Siz hiç 3 metre kare bir yerde, tek bir gün bile dışarıya çıkmadan tam 7 yıl (365 x 7 gün) kaldınız mı? Geride daha 15 sene olduğunu bilerek ışığı söndürmek, yatağınıza bu gerçeği bilerek uzanmak, bunu bile bile uykuya dalmak zorunda kaldınız mı?

"Yo kalmadım... mı diyorsunuz! Sadece bugünlerde biraz streslimisiniz?"

Siz hiç en güvendiğiniz kişinin acımasız bir iftirasına kurban giderek haksız yere ceza yediniz mi? Bildiğiniz halder ispatlayamadığınız için boynunuz önünüze suçluymuş gibi yaparak usulca düştü mü hiç? Çocuklarınızı dışarıda tabiri caizse kurda kuşa yem olarak aç, sefil bir vaziyette bıraktınız mı? Özgürlükle mahkumiyetin arasındaki o ince çizgisinin ötesine geçtiniz ve mahkum oldunuz mu? Akşam olduğunda, sabahtan beri belki yirminci kez kaynayan demlikteki zifiri koyu çayla birlikte yudum yudum acı, özlem, keder ve pişmanlık yudumladınız mı hiç?

"Son birkaç günden buyana çok mutlu olamıyorsunuz, öyle mi?"

"Karar... 17 yıl 2 ay..." sesini işitir işitmez iliklerinize değin titrediğinize hiç şahitlik ettiniz mi? Sonra da demirden bir kafesin ardına serçe kuşu misali kilitlendiniz mi? Geçmese de, buna inanmasanız da yine de saydığınız o uzun ve soğuk günlerin sizi bir gün kendisine kavuşturacağını umduğunuz insanın, çocuklarınızı emanet ettiğiniz tek kişinin, sevgi dolu olduğunuz hayat arkadaşınızın, eşinizin ani bir kaza sonucu öldüğü haberini aldınız da cenazesinde bile yanında olamayışın o kahredici iç sancısını gözünüzden akan utangaç bir kaç damla ile tekrar geri içinize çektiniz mi hiç?

"Anlattığınıza göre bugünlerde biraz uykunuz kaçıyormuş, sabahları biraz erken kalkmaya başlamışsınız, doğru mu?"

Siz hiç tanımadığınız, sadece tavsiye edildiği için başvurduğunuz bir hekimin son derece sakin bir tavırla ağzından kolayca çıkıveren "akciğerlerinde bir sorun var, tekrar tahlil yapacağız" sözünü işittiniz mi? Ardından da zihninizde "eyvah, galiba kanserim" sözleri yankılandı mı hiç? Bütün dünya bir anda koca dağlar misali üstünüze yıkıldı mı? Dizlerinizin bağı çözüldü mü anında?

"Son günlerde biraz canınız sıkkınmış, duydum, doğru mu sahiden?"

Sizin hiç "baba biz neden fakiriz" diyen, derken ise sesi ürkek ürkek titreyen, sonra birden gözleri dolan, o şirin ve güzelim yüzü aniden ıslanıveren küçük, tatlı, şirin bir kızınız oldu mu hiç? Ya da böylesi iç yakan bir tablo karşısında içten içe eriyen, ama elinden de bir şey gelmeyen çaresiz, talihsiz bir anne - baba oldunuz mu?

"Çocuğunuz son sınavda bir öncekine göre biraz düşük not almış, az önce söyledi, öğrendim. İnşallah düzeltir."

Siz hiç tek katlı, rutubetli, bir türlü ısınmayan, zaten o kadar da fazla kömürü olmayan bir evde sırf o evde doğdunuz, sadece o aileye ait oldunuz diye uzun çocukluk yıllarınız boyunca oturmaya mahkum kaldınız mı? Sırf bu nedenle göz göre göre romatizmaya yakalandınız mı?

"Eviniz asma tavan, saten boya ve 20 metre kare daha büyük olsaydı iyi olurdu... mu diyorsunuz, bunun için eşinizle sık sık tartışıyor musunuz! Yanılmıyorum, değil mi!"

Issız bir dağın güneye bakan yamacında bulunan, adı dahi olan, x mezrası denilen yerdeki üç evden birisi hiç sizin oldu mu? Evinizin penceresi ağaç kesmenin yasak olduğu, içinde yabani hayvanların barındığı ve korumaya alındığı sırma bir ormandaki yüksek ağaçlara baktı mı hiç? Sizin hiç tek arkadaşınız gündüzleri keçiler; geceleri de yüreğinize ürperti, ürküntü veren vahşi hayvan ulumaları oldu mu?

"Oturduğunuz sitede çocuk sayısı çok, dolayısı ile fazla ses oluyor, bu yüzden satıp daha lüks bir siteye giderseniz ancak o zaman mı huzur bulurum diyorsunuz? "Valla bu artık canımıza tak dedi, anlayın" mı diyorsunuz! Anlıyorum tabi. Hatta bir çocuk çok yüksek sesle falan bağırır da çocuğunuzda bir fobi falan da gelişebilir, haklısınız"

Siz hiç arka arkaya 10 gün bir yatağa mahkum oldunuz mu?

"Aman Allah göstermesin... mi dediniz! Bu kadar mı yani! Bu kadar kolay mı!"

Siz hiç gözsüz, ayaksız, elsiz ya da dilsiz kaldınız mı?

"Ya ne kötü değil mi, Allah onlara yardımcı olsun... mu diyorsunuz? Sağolun, çok sağolun. Allah sizden razı olsun. Ya demeseydiniz?"

Siz hiç 7 sene okula gittiğiniz halde hala iki heceyi çatamayan bir çocuk oldunuz mu?

"Oldum, son zamanlarda okuduklarımı sanki daha çabuk mu unutur oldum mu diyorsunuz!"

Sizin yuvada her bayramı buruk geçiren bir yetiminiz var mı? Kendisine kızacak, bağıracak, gücenmeyecek, psikolojisi dahi bozulmayacak, buna söz verecek, yeterki bir annem olsun diyecek, uzak ve soğuk hayallerinde sıcacık bir annenin derin özlemini düşleyecek bir öksüzünüz oldu mu hiç?

"Çocuğunuza gösterdiğiniz ilgi sanki biraz az gibi mi geliyor, bu ileride bir sorun olabilir mi acaba diye merak da mı ediyor, bu konuda bir uzmandan yardım almayı bile mi düşünüyorsunuz?"

...

"Mutsuzum, sıkıntılıyım, karamsarım, huzursuzum..." derken, bunun sebeplerini sürekli anlattığınız ve genelde hep dışınızda zannettiğiniz bir takım nedenlerde (eksikliklerde, aksiliklerde, şansızlıklarda...) ararken ne bulmayı bekliyorsunuz?

Aradığınız şeyi aslında olmadığı yerde bulmayı nasıl bekleyebiliyorsunuz!

Aradığınız aslında sizde, içinizde, beyninizde değil mi!

Pencerede oturmuş komşunuzun kapısını gözetlerken hırsız size yöneliyor, kendi evinizi mi soyuyor acaba, ne dersiniz!

Psk. İzzet Güllü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Neden de Biziz Aslında, Sonucu Da! (Yaşam Felsefesi Üzerine Denemeler)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     8 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Sokrates ve Felsefesi Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
► Parmenides ve Felsefesi Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Neden de Biziz Aslında, Sonucu Da! (Yaşam Felsefesi Üzerine Denemeler)' başlığıyla benzeşen toplam 33 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:08
Top