2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yemek Aşkı
MAKALE #477 © Yazan Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN | Yayın Aralık 2007 | 6,567 Okuyucu
YEMEK AŞKI

Bazı insanlar bazı durumlarda belirli besinlere karşı dayanılmaz bir istek duyarlar. Buna aşermek de denebilir. Bu kuvvetli istek fizyolojik durumla, psikolojiyle, yiyeceklerin etki mekanizmasıyla veya yaşam şartlarıyla etkilenir ve şekillenir. Bir çalışmada iştahı etkileyen faktörler 6 başlık altında toplanmış ve bunlar; ruh hali, kişisel değerler, besin çeşidi, çevre şartları ve sağlık durumu şeklinde belirtilmiştir. Yapılan araştırmalar özellikle diyet süresince kişileri çok zor durumlara maruz bırakan bu durumun sebeplerinin çok çeşitli olabileceğini gösteriyor. Besinlerin aşerilmesi çok yaygın olduğu ve obezite sıklığını veya beslenme durumunu etkileyeceğinden merak edilen bir konudur. Ayrıca besinlerin aşerilmesinin, hap ve alkol bağımlılıkları gibi bağımlılıkların da kaynağı olabileceği de belirtilmiştir. Şu durumda hangi nedenle olursa olsun besinlere karşı aşırı istek çözülmesi gereken bir sorundur.

İştahın fazlasıyla artmasının bir sebebi yanlış besin öğelerinin diyette kullanılıyor olması olabilir. Yapılan bir araştırmada, saf karbonhidratların, proteinlerin ve yağların kısa süreli tokluğa olan etkileri araştırılmış ve yeme isteği ve gastrik boşluğun karbonhidrat ve yağ tüketiminde, protein tüketimine kıyasla daha fazla olduğu görülmüştür. Bu nedenle süt, yumurta, peynir, yoğurt, et gibi başlıca protein kaynaklarının diyette yer alışıyla daha fazla tokluk sağlanacaktır. Özellikle saf karbonhidrat tüketimi tam tersi bir etkiye sahiptir ve kan şekerini hızla yükselttiğinden kısa bir süre sonra yine hızla düşüreceğinden tekrar karbonhidratlı bir besin tüketme isteği doğuracak ve durumu içinden çıkılmaz bir kısır döngü haline sokacaktır.

Yapılan bir çalışmada görülen, yiyecekler konusunda sınırlanan kişilerin diğerlerine göre yemekten önce koku ve yiyecek üzerine düşünme gibi uyaranlara karşı daha duyarlı oldukları ve sonucunda daha fazla yedikleridir. Aynı çalışmada, çikolata görüntüsünün kadınlarda aşermeye ve suçluluk duygusuna neden olup olmadığı ve bu etkilerin diyet yapanlarda daha fazla artıp artmadığı araştırılmıştır. 85 kadından oluşan katılımcılara cezbedici çikolata ve çikolata dışındaki bazı yiyecekler gösterilmiştir. Görüntülerden sonra tüm katılımcılara bir anket uygulanmış ve yalnızca diyette olanların belirgin derecede istekleri göze çarpmıştır. Yani diyetle kısıtlanmak yasaklanan yiyeceklere karşı istekte artışa neden oluyor, bu durumsa suçluluk, sinirlilik ve depresyona neden olabiliyor.

İlgi dağıtılmasının, yemeği sonlandıracak fizyolojik ve duyusal sinyallere olan duyarlılığı azalttığı yapılan deneylerde belirlenmiştir. İlk deneyde, 88 kadın besin tüketirken ya bir video oyunuyla meşgul olmaları yada sessizlikte oturmaları sağlanmış, sonuç olarak açlık, mide doluluğu ve yeme isteği seviyelerindeki farklılığın analizinde, ilgileri dağıtılan deneklerin yüksek yeme isteklerinde ve mide doluluklarında pek bir değişim olmadığı görülmüştür. 2. deneydeyse, aynı şekilde 88 kadının verilen yiyeceklere ve yasaklanan yiyeceklere karşı istek ve doygunlukları araştırılmıştır. İlgileri dağıtılmayan deneklerde yenilen besinde yenilmeyene kıyasla yeme isteklerinde azalma olduğu, ilgisi dağıtılan kişilerdeyse her yiyeceğe karşı bir istek duyulduğu görülmüştür. Dahası, kişiler arası bu fark yemek bitiminden 5 ve 10 dk sonra görülmüştür. Bu bulgulara göre, ilgi dağıtılmasının duyusal- doygunluk gelişimini zayıflattığı ve bu etkinin ilgi dağıtıcı faktör bitince de geçmediği görülmüştür. Bu tür bir fenomen daha fazla incelenmeye ihtiyaç duyar çünkü hem yeme süresini uzatarak hem de yemekler arasındaki süreyi azaltarak aşırı yemeye katkıda bulunabilir.

Durdurulamayan besin tüketimi sonunda kendini bulimia nervoza olarak göstermesi olasıdır. BN hastalarında bazal kortizol seviyelerinde artış saptanmış ve bu durum kendini artan besin alımıyla göstermiştir. Yapılan bir araştırmada, kortizol, açlık ve aşırı yeme isteği incelenmiştir. Sonuç olarak, hiperaktif pituiter adrenalin aşırı açlık ve aşırı yemeyle sonuçlanabileceği hipotezi doğrulanmıştır. Yani aşırı yemek yemek, psikolojik veya yanlış beslenmenin yanında hormonal dengelerin bozulmasının da sonucu olabilir. Adet dönemleri öncesinde artan tatlı ihtiyacı da hormonal değişimlere bir örnektir, ancak kısa dönemde etki gösterdiğinden kalıcı ve tehlikeli sonuçları yoktur.

Tüketicilere göre sakız çiğnemenin aşermeyi ve atıştırmaları azalttığı belirtilmiştir. Yapılan bir çalışmada, sakız çiğnemenin iştah ve abur cubur tüketimine etkileri araştırılmıştır. Sonuçta, sakız çiğnenmesinin enerji alımını sakız çiğnenmeyene göre 36 kkal düşürdüğü saptanmıştır. Ayrıca, sakız çiğnemenin iştahı engellediği, özellikle tatlı isteğini ve abur cubur tüketimini azalttığı da belirtilmiştir.

Bilindiği gibi besinlere sık ve tekrarlanan şekillerde maruz kalmak doygunluk veya monotonluk yaratır. Bu konuda gerçekleştirilen 2 deneyden ilkinde, alım sıklığının monotonluğa etkileri araştırılmıştır. Sonuçta, testler ekmek ve tereyağın daha sık yendiğini ancak çikolatadan daha az sevildiğini göstermiştir. Bireylere 22 gün boyunca her gün belirli miktarlarda çikolata, ekmek ve tereyağı verilmiş, çikolatadan alınan memnuniyetin ve yeme isteğinin zamanla belirgin derecede azaldığı, ilginç şekilde ekmek ve tereyağında böyle bir değişim görülmediği belirtilmiştir.

Bir başka çalışma da psikolojik doygunlukla ilgilidir ve sonuçta doygunluğun, oral yolla alınan besinin yendikten değil çiğnendikten sonra da sağlanılabildiği görülmüştür. Duyusal doygunluk çorba ve salata yendiğinde, ayrıca salata yenmeyip çiğnendiğinde de saptanmıştır. Salata yendiğinde açlık derecesi düştüğü ve doygunluk hissinin arttığı belirlenmiştir. Salata çiğnenirken yemede istekte azalma olurken, doygunluk hissi artırmıştır. Yani sonuç olarak, yalnızca çiğnemenin yeme isteğinin azalmasında, doygunluk olmasa da yeterli olduğu belirlenmiştir.

Görüldüğü gibi besinlere karşı aşırı istek ve iştah duygusunun bir çok sebebi olabilir. Ancak sonuca bakıldığında bazı kontrol edilemeyen hormonal durumlar dışında iştahın istenen düzeyde tutulması kişinin elindedir. Yanlış beslenme yöntemleri yerine, gereksinmelerin karşılandığı, proteinden zengin ve saf karbonhidratlar yerine (şeker gibi) kompleks karbonhidratlara (ekmek, meyve gibi) yer verilen bir diyet düzeni aşırı karbonhidrat alımını engelleyecektir. Bunun yanında, psikolojik baskı veya şartlamaların diyette yer almaması gerektiği gerçeği söz konusudur. Bir uzman denetiminde uygulanan bir diyette hiçbir yasağın olmayacağı, hiçbir yiyeceğin ulaşılmazlık kategorisine sokulmaması gerektiği bilinmelidir. Çünkü yapılan araştırmalar da gösteriyor ki çikolata gibi diyette yer almaması gerektiği düşünülen besinler sıklıkla tüketildiğinde ana besinlerin aksine isteksizlik yaratabiliyor, bir düşünün gözünüzde büyüttüğünüz bir besin zamanla bıkkınlık yaratabiliyorsa o kadar da vazgeçilmez değildir. Ayrıca, tv izlemek, kitap/dergi okumak gibi aktivitelerin yerinin yemek saati olmadığının da üstüne basılmalıdır. Araştırmaların da gösterdiği gibi ilgileri dağılmış kişiler yemekler konusunda ne seçim ayrıcalığına ne de miktarda yeterliliğe karar verebilecek durumda olmuyorlar. Çünkü o esnada mümkün olan tek şey sadece yemek, ne olursa yemek, ne kadar olursa yemek mantığı oluyor. Sakız çiğnemek, besini yalnızca çiğnemek veya duyusal şartlamaların besin tüketimini dengede tuttuğu araştırmalarda belirtilmiştir. Ancak bu küçük yardımcıların besin tüketiminin büyük ölçüde azaltılmasında değil, aşırı istek ve iştah durumlarında kullanılması gerekir ve zaten bu gibi durumlarda etki gösterebileceklerdir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yemek Aşkı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sinem KOLBAKIR AYDIN Fotoğraf
Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi130 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Sinem KOLBAKIR AYDIN'ın Makaleleri
► Yemek Aşkı (Yemek Yemeyi Çok Sevmek) Dyt.Esra Rahşan ÇALIŞKAN
► Yemek Yemek mi? Atıştırmak mı? Dyt.Çağlayan ŞAHİN
► Diyet Yemek Nedir? Dyt.Nursel EROĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Yemek Aşkı' başlığıyla benzeşen toplam 52 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Ah Çikolata Ekim 2007
► Üzümün Gücü Ekim 2007
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


23:17
Top