2007'den Bugüne 92,232 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,964 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Su Neden Herşeyden Daha Önemli?
MAKALE #4776 © Yazan Dyt.Pınar AKKUZU | Yayın Nisan 2010 | 6,391 Okuyucu
Aslında bunu herkes gayet açık ve net biliyor ama yine de açıklamakta fayda var. Su, insan hayatı için oksijenden sonra gelen en önemli şey. Yine herkesin bildiği ve sık sık duyduğu bir cümle daha. İnsan, beslenmeden haftalarca yaşamını sürdürebiliyor fakat su almaksızın bunu yapması imkansızlaşıyor. Ancak hayatını birkaç gün kadar idame ettirebiliyor. Genel bir değerlendirmede bulunursak; insan,
-vücudundaki karbonhidratların ve yağ dokusunun tümünü
-proteininin yarısını
-vücut suyunun ise % 10’u kadarını kaybettiğinde hayati tehlikeye giriyor.
Bu sonuçtan da susuzluğa karşı en ufak bir tahammülümüzün olmadığı bedenen de kanıtlanmış oluyor.
Ve hatta şunu eklemekte fayda var. Vücut suyumuzun % 20 oranında yitirilmesi demek, ölümümüz anlamına gelmekte.
Peki bedenimizin su içerikleri nasıl? Vücudumuzun yüzde kaçı sudan oluşmakta?
Bu sorunun cevabı size özel. Ama ortalama bir rakam belirtecek olursak; % 42 ile % 71 arasında geniş bir alandan bahsetmemiz olasıdır. Tabi vücudumuzdaki su bileşimini etkileyen en önemli faktör yaşımız. Bedenimizdeki su oranı ilk yaşlarımızda oldukça yüksektir. Ve yaş ilerledikçe bedenimizdeki su oranının yerini artık yağ dokuları kaplamaya başlar. Yetişkin bir bireyi ele alacak olursak da, vücudunun % 59’u sudan oluşmaktadır gibi bir yorumda bulunabiliriz. Tam olarak bulundukları yerleri tanımlayacak olursak da şu sonuca varırız. Yetişkin bir bireyin vücut suyunun % 60’ı hücre içinde, %40’ı da hücre dışında bulunmaktadır.
Peki suyun bedenimizdeki görevleri neler?
Başlıca işlevleri arasında, besinlerin sindirimi, emilimi ve emilen besin öğelerinin tekrar hücrelere taşınması bulunuyor. Ayrıca, besin öğelerinin hücrelerde metabolizmaları sonucunda açığa çıkan bileşenlerin dışarı atılmak üzere böbrek ve akciğerlere taşınması, beden ısısının denetimi, eklem kayganlığının sağlanması, elektrolitlerin beden içindeki taşınma durumları da görevleri arasında yer almaktadır.
İnsan bedeninde, kemik, deri, lipitler ve bağ dokusu dışında, her şey su içerisinde çözelti şeklinde bulunmaktadır. Ve dolayısıyla hücrelerimizde meydana gelen bir takım kimyasal tepkimeler de hep bu çözelti (su) içerisinde oluşmaktadır. Bedende oluşan ısı, ter vasıtasıyla dışarı atılmaktadır. Hatta şunu söylememiz gayet mümkün. Yaklaşık olarak 1 litre suyun buharlaşarak ter yoluyla atılması, 600 kalorilik ısıyı yok eder.

SU GEREKSİNMEMİZ NE KADAR VE BİZ VÜCUT SUYUMUZU NERELERDEN KARŞILIYORUZ?

Bedenimiz bizim hemen aklımıza gelen yolların dışında da su ihtiyacını karşılayabiliyor. Bilinen ve aklımıza gelen ilk kaynak, içecekler. Yani hem sadece su olarak karşılanması, hem de gün içerisinde tükettiğimiz (çay, kahve gibi) içeceklerle karşılanması.
Ama bunun dışında da bir takım kaynaklar mevcut. Örneğin, bedenimizdeki bir takım metabolizmalardan sonra açığa çıkan sudan ve yiyecekler vasıtasıyla aldığımız sudan da su ihtiyacımızı az da olsa karşılayabiliyoruz.

Bunları açıklayacak olursak;

METABOLİK SU;
Biraz önce de belirttiğim gibi, metabolik su, besin öğelerinin metabolizmaları açığa çıkan su demektir. Metabolik su miktarı, besin öğelerine bağlı olarak değiştiği için, bir bireyin diyetine göre farklılıklar göstermektedir. Ancak ortalama rakamlarla belirtecek olursak şu sonuçlara ulaşırız.
-1 gr karbonhidrat 0,6 gr
-1 gr yağ 1 gr
-1 gr protein 0,4 gr
su oluşturmaktadırlar. Mesela bir örnekle bunu açıklayabiliriz. Şayet, 2000 kcallik bir diyetle besleniyor olsaydık ve diyetimizdeki karbonhidrattan gelen enerji miktarımız, diyetimizin toplam enerji miktarının % 60’ını, proteinden gelen enerji miktarı toplam aldığımız enerji miktarımızın % 10’unu ve son olarak da yağdan gelen enerji miktarımız, diyetimizin toplam enerji miktarının % 30’unu karşılıyor olsaydı, bedenimizde meydana gelecek bir takım metabolik olayların sonucunda 267 gr kadar su elde ediyor olacaktık.
Ufak bir ipucu verelim. Diyetimizin proteine göre karbonhidrat ve yağ miktarının yüksek olması metabolik olarak ortaya çıkan su miktarını arttıran bir faktördür.

Yetişkin bir birey üzerinden konumuza devam edelim. Yetişkin bir birey, içeceklerle ortalama olarak ve bir günde 1000 ml, ve yiyecekleriyle de 1200 ml civarlarında su alır. Eğer su içeriği yüksek besinlerin tüketimi fazlaca oluyorsa, su isteği de azalacaktır. Mesela, sebze ve meyvelerin % 85 ile % 90’ının su olduğu varsayımından gidersek, diyette sebze ve meyvelerin çok olması da içecek alımını azaltır.
Diyetle alınan enerjinin her bir kalorisi için 1 gr su alınması gereklidir. Bu bebeklerde 1.5 gr olarak değişiklik göstermektedir.

Peki atılma durumu nedir?

İnsan bedeninden, normal koşullar altında ve ortalama günlük olarak, deri yoluyla 500 ml, akciğer yoluyla 300 ml, böbreklerden idrar yoluyla 1500 ml ve bağırsaklardan 200 ml su atılmaktadır.
Ancak bu rakamlar kesinlikle değişmeyen ve hep sabit seyreden rakamlar olarak görülmemelidir. Çünkü bu rakamlar kişilerin yaşadığı çevre koşullarına, tükettikleri diyetlerin içeriklerine ve miktarlarına ve bedenlerindeki hormon durumlarına göre değişiklik göstermektedir. Mesela, sıcak ve soğuk havalarda, ağır fiziksel uğraşı koşullarında ve enfeksiyon hastalıklarında bedenden deri yoluyla su atımı artmaktadır. Soğuk ve kuru hava faktörü sadece deri yoluyla değil, akciğerler yoluyla gerçekleşecek su kayıplarını da arttırmaktadır.

Böbreklerimizden atılacak su bir hormon denetiminde gerçekleşmektedir. Bu hormona antidiüretik horman yani ADH diyoruz.plazmadaki iyon yoğunluğu arttığı zaman, bu ADH hormonu uyarılarak, hormonun salgılanması artar ve böbreklerden su geri emilimi başlar. Bu yüzden bu hormonun yetersizliği ya da aksaklığı durumunda bedenimizde su dengesizlikleri görülebilmektedir. Aynı zamanda proteinden yüksek beslenme örüntülerinde ve gereğinden fazla tuz tüketiminin olduğu zamanlarda böbreklerden su atılımı fazlalaşmaktadır. Ama buna karşılık olarak, diyet örüntüsünde yüksek miktarlarda karbonhidrat alımı, diyet su gereksinmesini azaltmaktadır. Vücutta su dengesizliğine neden olacak durumlar sadece hormonlardaki bir takım bozukluklar değildir elbette. Aynı zamanda böbreklerdeki süzme sürecinde meydana gelecek bir takım bozukluklar da aşırı su kaybına ve ya bedende su tutulmasına neden olabilmektedir. Bu durum genellikle böbrek hastalıklarında ortaya çıkmaktadır. Bunun dışında böbreklerden kaynaklamayan sorunlar da su kaybına neden olabilir. Mesela, bağırsaklardaki problemler ve ishal gibi durumlar da vücuttan su kaybını artıran faktörler arasında yer almaktadır.

Bedendeki su kaybı kritik sonuçlar doğurabildiği için kaybedilen su miktarının geri alınması zorunludur.normal koşullar altında bir gün içinde atılan yaklaşık 2.5 litre su, yukarda da bahsi geçen şekilde içeceklerle, yiyeceklerle ve metabolik olaylarla karşılanmaktadır. Bedendeki su miktarının olması gereken seviyelerden daha aşağılara düşmesi, kanın iyon yoğunluğunu arttırmaktadır. Kandaki bu iyon yoğunluğunun %1 oranındaki artışı, hipotalamustaki susama merkezinin uyarılmasına neden olur. Böylece susama durumunu hissetmiş oluruz. Ancak bu durum her zaman geçerli değildir. Çünkü aşırı su kaybıyla birlikte tuz kaybı yaşayan bir beden (tıpki ishalde ve kusmada olduğu gibi) susama durumunu hissetmeyebilir. Çünkü tuz kaybı olduğu için kandaki iyon yoğunluğu artmayacak ve böylelikle hipotalamus uyarılamayacaktır. Yani yukarda anlatılan süreç gerçekleşemeyecek demektir.
Vücut suyundaki % 3 su kaybı demek, fiziksel performansın düşmesi ve kan hacminin azalması anlamına gelmektedir. % 5 lik kayıp durumlarında ise birey konsantrasyon durumunu yakalayamaz hale gelir. % 8 kayıp demek ise, bir birey için baş dönmesi anlamına gelir. Aynı zamanda birey aşırı yorgunluk hisseder ve soluma güçlüğü çekebilmektedir. % 10 kayıp ise artık bir takım kritik problemlerin yaşanmaya başladığı evre olarak nitelendirilebilir. Kas spazmı, dolaşım ve böbrek yetmezlikleri, aşırı yorgunluk bu kritik gelişmeler arasında sayılabilir. Yetişkin bir bireyden çok, çocuklardaki su kayıpları çok daha önem taşımaktadır. Özellikle ishalli çocuklarda bu durum çok dikkat edilmeli ve kontrol altına alınmalıdır. İshalli bir çocuk aynı zamanda sodyum, potasyum ve glikoz içeren sıvı ile de desteklenmelidir.

ORAL YOLLA SIVI TEDAVİSİ NE DEMEKTİR? NASIL UYGULANIR?

Yukarıda özellikli ishalli çocuklara, su ile beraber sodyum, potasyum ve glizkoz ilavesinin de yapılması gerektiğini belirtmiştik. Bu çözeltide bulunması gereken miktarlar şu şekilde açıklanabilir.
3.5 gr tuz
2.5 gr karbonat
1.5 gr potasyum kloroid
20 gr glikoz
UNICEF tarafından belirlenen bu karışım ağızdan sıvı tedavisi (oral yolla sıvı tedavisi) olarak bilinmektedir. Aynı zamanda eczanelerde de özel poşetler içinde toz şeklinde temin edilebilir. Bu tedavi, ishalle aşırı derecede su kaybeden çocuklara takviye edilmelidir.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Diyetisyen Seçimi Neden Önemli Dyt.Esra DİNÇER
► Anne Sütü Neden Bu Kadar Önemli Dyt.Sevgi Gökçen ERKÜN
► Prebiyotik ve Probiyotik Tüketimi Neden Önemli? Dyt.Asuman AKÇAY KEPEZLİOĞLU
► En Önemli İçeceğimiz Su Dr.Dyt.Aylin HASBAY BÜYÜKKARAGÖZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,964 uzman makalesi arasında 'Su Neden Herşeyden Daha Önemli?' başlığıyla benzeşen toplam 81 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:04
Top