Depresyon,depresyonda Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Uygulamaları
DEPRESYON,DEPRESYONDA BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI PSİKOTERAPİ VE UYGULAMALARI
DEPRESYON NEDİR?
Öncelikle depresyonun DSM-4 tanı ölçütlerine göre tanımakta fayda var.bu ölçütler şöyle listelenebilir.
- iştahsızlık yada aşırı yemek yemek,
- uykusuzluk yada aşırı uyku,
- enerji azlığı yada yorgunluk,
- düşük benlik saygısı,suçluluk duyguları,
- karar vermede güçlük ve konsantrasyon güçlüğü,
- umutsuzluk duyguları,
- yineleyen ölüm düşünceleri,
- kilo kaybı yada aşırı kilo alma,
- ilgi kaybı ve eskisi gibi hiçbirşeyden zevk alamama.
Kliniklere başvuran depresyonlular;üzgün, kederli,sürekli ağlayan duygudurum içindedirler.Bazı depresyonlularda ise duygudurum küntlüğü yaşanır ve ağlayamazlar,genelde ilk defa sizin yanınıza geldiğimde ağladım derler.suçtan ve suçlanmaktan korkarlar,huzursuzdurlar,gergindirler,tahammül güçleri azalmıştır,sürekli yalnız kalmak isterler,enerjileri düşüktür,hiçbir iş yapmak istemezler,yataktan çıkmak istemezler,iş verimlilikleri azalmıştır,kendilerini güçsüz ve zayıf hissederler.
Okuduklarını anlamakta güçlük çekerler,dikkatleri zayıftır.dikkat ve bellek işlevlerinde azalma olmuştur.Sabaha karşı uyanıp uykuya dalmakta güçlük çekerler,beyinlerinden atamadıkları tekrarlayıcı düşünceleri mevcuttur.Kadınlarda erkeklere göre 4 kat daha fazla depresyona yakalanma riski vardır
DEPRESYONUN NEDENLERİ:
- BİYOLOJİK NEDENLER
- PSİKODİNAMİK NEDENLER
- PSİKOTİK DEPRESYON: majör depresyonun bütün ölçütleri mevcut olup,takıntı ve hallisinasyonların eşlik ettiği depresyondur.
- MELANKOLİK DEPRESYON: majör depresyonun bir alt türüdür.genelde sabahları mutsuz ve karamsar olarak uyanmayla kendini gösterir.tedaviye daha çabuk yanıt verirler.
- ATİPİK DEPRESYON
- MEVSİMSEL DEPRESYON
BİLİŞSEL DAVRANIŞSAL TERAPİ SEANSLARININ YAPISI NASIL OLMALIDIR?
- GÜNDEM HAZIRLIĞI VE OLUŞTURULMASI,
- RUH HALİ KONTROLÜ,
- SON SEANSIN ÖZETLEMESİNİN YAPILMASI,
- BUGÜNKÜ GÜNDEM MADDELERİ,
- EV ÖDEVİ VERME,
- SEANS ÖZETİ
- HASTADAN GERİBİLDİRİM ALMA.
DEPRESYONDA PSİKOTERAPİNİN AMAÇLARI
Öncelikle depresyonlu bir hastaya profesyonel bir yardım süreci gereklidir.Bu süreç alanında yetişmiş uzman bir PSİKOLOG tarafından verileceği gibi PSİKYATRİ UZMANLARINDAN DA tam destek alınması gerekir.
Hastalar için;
- özgüven ve değersizlik duygularında iyileşme,
- aktivite ve girişimlerinde artış,
- krizle başa çıkma yeteneğinin gelişmesi,
- kendi depresyonuyla başa çıkmak için sorumluluk bilincinin gelişmesi, vb...amaçlarla hastaya yaklaşmak gerekir.Bu arada depresyonlu hastanın aile bireylerinin de katılımı ve desteği alınmalıdır.
Şimdi isterseniz depresyon ve psikoterapiye ilişkin sıkça sorulan durumlara bir göz atalım:
Psikoterapi nin moral verici konuşmalardan ya da diğer rahatlatıcı şeylerden farkı ne?
Aile ya da komşular da geçici rahatlamayı sağlayabilir; ama psikoterapiyi uygulayan psikoterapist her şeyden önce eğitimli biri ve sorunu olan kişiyle bireysel bir yakınlığı olmadığı için tarafsız davranabilir. Ayrıca, kişiye getirdiği iç görüler ve önerdiği çözüm yolları açısından da belli bir kuram ve araştırmalara dayalı ektin stratejileri uygulayabilir.
Psikoterapi ortalama ne kadar sürer?
Bu, kişiden kişiye ve yaklaşımdan yaklaşıma değişir. Son yıllarda yapılan araştırma bulgularına göre, depresyon tedavilerinde en etkili psikoterapi yöntemi bilişsel-davranışsal terapiler.Bu terapilerin özelliği, depresyonun en yoğun olduğu, tedavinin başında haftada l ya da 2 kere hastayla psikoterapistin bir araya gelmesi ve görüşmeler arasında kalan zamanda da ev ödevlerinin uygulanması.Bunlara hasta ve terapist birlikte karar verdikleri için daha yaygın etkileri olabiliyor bunların. Bu terapiler 14-20 hafta sürebiliyor. Bu, hemen hemen en kısa sürede en etkin terapi yöntemi, diğerleri daha uzun sürebilir. Birçok araştırmada bu terapilerin bazı durumlarda ilaç kadar etkili olduğu gözlenmiş. Bu alanda çok net sonuçlara ulaşmak zor olsa da, bilişsel-davranışsal terapiler bittiği zaman ilaçlarla aynı etkiyi veriyor, fakat daha uzun süre etkisinin devam ettiği görülüyor. İlaç alırken belki vücutta kimyasal değişim sağlanabiliyor ama, bilişsel terapide kişi kendi düşünce sistemini, kalıplarını fark edebilme, sorgulama ve değiştirebilme fırsatı buluyor. Kişinin belki çocukluğundan beri taşıdığı örneğin, yetersizlik duygusunu sorgulayarak değiştirebilmesi mümkün. Ama, dinamik oryantasyonlu dediğimiz, bilinçaltına itilmiş bazı anıların, düşüncelerin kişiyi rahatsız ettiği ve kişinin bunları fark edip çözümlemesi gerektiğini kabul eden yaklaşımlar çok daha uzun süren psikoterapi süreçleri gerektirebilir.
Günümüzde depresyon tedavisinde en yaygın olarak bilişsel-davranışsal psikoterapi kullanılıyor.
Bu farklı yöntemlerin amaçları ya da hedefleri de farklı mı?
Psikoterapiler hemen hemen beş değişik düzey üzerinde çalışır. En üst düzeyde kişinin semptomlarını ya da çevreyi değiştirerek kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlamaya yönelik; ikinci düzeyde, daha çok kişinin düşüncelerini değiştirmeye çalışarak iyileşmesini sağlayan; üçüncü düzeyde aileyi, sistemi değiştirmeye yönelik; daha alt düzeyde daha genel sistemler üzerine ve en alt düzeyde de derinde yatan çatışmaları çözmeye yönelik yöntemler olarak beş değişik düzeyde çalışır psikoterapiler. Bu nedenle süreleri de farklı olabiliyor.
Psikoterapi her zaman etkili mi ya da tek başına yeterli olabilir mî?
Psikoterapi her zaman herkese uygun olmayabilir. Bilişsel-davranışsal terapilerin uygun olması için her şeyden önce kişinin motivasyonu yüksek olmalı, terapistle iyi bir ilişkinin kurulabilmesi, kişinin bu modeli benimseyebilmesi ve içselleştirebilmesi, kendisini sözel olarak ifade edebilmesi gerekli ve kişinin psikoterapiden beklentileri önemli. Bir de kişiye psikoterapi pahalı gelebilir. Devlet hastanelerinde çok fazla hasta olduğu için uzun uzun psikoterapi yapılamıyor.
Depresyonda bizim en fazla üstünde durduğumuz şey, ölüm düşüncesi ve intihar riski. Eğer hastada intihar riski varsa, mutlaka tedaviye ilaçla başlamak gerekir. Semptomlar hafifleyip, kontrol altına alındıktan sonra ve dikkati toparlandığında hasta, psikoterapiden yararlanabilir.
Depresyon yineleyebilen bir rahatsızlık. Hasta psikoterapistine karşı bağımlılık geliştirebilir mi?
Kişi bir psikoterapiden geçmişse, belli bir iç görü kazanmış oiuyor ve yaşamla başa çıkarken belli yaklaşımlarının onu depresyona götürebileceğini ya da depresyona yatkınlığı olduğunu bildiği için terapiden sonra bir daha depresyona girme eşiğine geldiğinde kendisi bunun daha fazla farkına varabiliyor. Bilişsel terapiler aslında bir eğitim sürecidir, kişiye çok fazla bakış açısı ve strateji öğretiyoruz. Kişi kendi kendisine de onları uygulayabiliyor. Bu, ev ödevleriyle de pekiştirilen bir şey. Ayrıca, bilişsel terapilerde depresyonun yenilenmesinin önlenmesi için program yapılır. Diyelim kişi kendisini çok iyi hissediyor, testler de bunu doğruluyor. Biz o kişiye depresyonunuz geçti gidin demiyoruz; alt ay sonra bir daha görüşelim diyoruz. Böylece kişiyi, eğer nüks etmeye yatkınlık görürse kendisinde o zaman neler yapabileceği konusunda önceden hazırlayan bir program yapıyoruz. Bunlara aşılama seansları diyoruz ve altı ay sonra bir daha görüyoruz hastayı. Terapi tamamen kesilmiyor, bir takip sürecine giriyoruz.Aslında başka bir tabirle hastayı destek terapisine alıyoruz.
Hasta eğer terapistine bağımlı hale gelmişse hem kötü bir terapi yapılmış, hem de terapi beklenen başarıya ulaşamamış diyebiliriz. Çünkü, depresyonda en önemli şeylerden biri bağımlı olmaya yatkınlık. İşbirliği ilkesi çok önemli modern terapilerde. Belirli amaçlarla verilen ve bu amaçların hastaya doğru bir biçimde anlatıldığı ev ödevleri de bu işbirliğini, ekip çalışmasını pekiştirir.
Depresyona yatkınlığı etkileyen risk faktörleri olduğunu biliyoruz. Örneğin, kadınların sosyalleşmeyle öğrendikleri başa çıkma stratejilerinin onları depresyona daha yatkın hale getirmesi ya da küçük yaşta anne baba kaybı, fakirlik gibi etkiler var. Dolayısıyla, önleyici toplumsal çalışmaların yapılması gerektiği bilincinin yerleşmesi gerekiyor. Bireyleri depresyona karşı dayanıklı hale getirebilmek için neler yapılabilir türünden geniş çaplı çalışmalar yapılmalı.
PSİKOLOG ALİ GÜLNAR
mayıs 2010
MERSİN
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Depresyon,depresyonda Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Uygulamaları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ali GÜLNAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ali GÜLNAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
2 Beğeni
Yazan Uzman
|
depresyon, depresyonda bilişsel terapi, depresyonda davranış terapisi, depresyonda ev ödevleri, depresyonda terapinin amaçları, depresyon seansları, depresyon tipleri, depresyonda farmakolojik tedavi
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.