2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Akademik Başarısızlık ve Özgüven
MAKALE #5271 © Yazan Erdi KANBAŞ | Yayın Ağustos 2010 | 13,169 Okuyucu
Öğrenme güçlüğü, akademik beceri ve yeteneklerin (dinleme, konuşma, okuma, yazma, matematik vb.) kazanımında ve kullanımında önemli derecede güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir grup bozukluğu içeren bir terimdir. Bu yetersizlikler ve güçlükler bireyin içsel özelliği olup, merkezi sinir sistemindeki aksaklıklardan kaynaklandığı varsayılmakta ve yaşam boyu sürebilmektedir. Kendini düzenleyebilme, toplumsal yaşamı algılama ve sosyal etkileşim davranışlarındaki sorunlar öğrenme güçlükleri ile birlikte ortaya çıkabilir fakat bu sorunlar kendi başlarına bir öğrenme güçlüğü kategorisi oluşturmazlar. Öğrenme güçlüğü, diğer yetersizlik gruplarıyla (örneğin, duyusal yetersizlik,zihinsel yetersizlik,sosyal ve duygusal yetersizlik) ya da çevresel etkilerle (örneğin, kültürel farklılıklar,yetersiz ya da uygun olmayan öğretim ) bir arada olabilmekle birlikte, bu koşulların ya da etkilerin doğrudan sonucu değildir. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar zihinsel yetenekleri normal sınırlar içinde yer alan, ancak öğrenme güçlüğü gösteren çocuklardır. Öğrenme güçlüğü olan çocukları, zihinsel yetersiz ve davranış bozukluğu olan çocuklardan ayırmak gerekmektedir.
Öğrenme güçlüğü öğrencilerin en belirgin özellikleri okul başarısızlığıdır. Okul başarısızlığı, bir öğrencinin, kendi yaş ve yetenek düzeyine uygun öğrenme yaşantısı sağlandığı halde ortalama okul başarısı gösteren öğrencilere göre önemli ölçüde başarısızlık göstermesidir. Öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerdeki okul başarısızlığı dinleme,konuşma,okuma,yazma,matematik gibi akademik becerileri öğrenmede güçlükle kendini göstermektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar okul yaşamları süresince akademik becerilerde sık sık olumsuz yaşantılar yaşamakta ve bu başarısız yaşantıların süreklilik taşıması bu çocukların özgüven, benlik ve kişilik gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Yaşanılan bu olumsuz yaşantılar öğrenme güçlüğü olan çocuklarda sadece okul ortamında kalmamakta çocuğun gerek yaşıtlarıyla olan ve ailesi ile de olan yaşantılarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu çocuklarda başarısız yaşantılar başarısız yaşantıları doğurmakta ve bu olumsuz yaşantılar çocuğun sorumluluk almaktan kaçmasına , çocukta hep başarısız olacağına, eleştirileceğine, küçük düşeceği korkusu düşüncesinin oluşmasına neden olmakta ve bu da çocukta özgüvenin yitirilmesine neden olmaktadır.

Kişinin bu dünyada bende varım’ diyebilmesi, haklarını savunabilmesi için en önemli etken olan özgüven; doğduğumuz andan itibaren gelişmeye başlayan, hem duygusal hem de toplumsal anlamda kendimizi güvende ve mutlu hissetmemiz için önemli olan, kişiden kişiye değişiklik gösteren karmaşık bir süreçtir. Öğrenme güçlüğü olan çocukları incelediğimizde hem duygusal hem de toplumsal anlamda kendilerini huzursuz ve mutsuz hissetmektedirler. Çünkü okul, akran ve aile yaşantılarında yaşanılan başarısızlıklar bu çocukların huzursuz ve mutsuz olmalarının temel nedenidir. Bu çocukların güvensizliklerinin temelinde “ben zaten yapamam ki, daha öncede yapamamıştım, yine başarısız olacağım, kimse beni sevmiyor ” gibi olumsuz düşünceler yatmaktadır. Artık herkesin bildiği bir gerçek var ki bu düşüncelerle başlanan işler başarısızlığı beraberinde getirmektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar duygu ve düşüncelerini açıkça, serbestçe dile getiremeyebilirler. Gerçek duygularını dile getirdiklerinde onaylanmayacakları ya da reddedilebilecekleri ve yine eleştirilecekleri düşüncesine sahip olabilirler.

Gerçek kişiliklerini ortaya koyduklarında dışlanacakları riskini yaşayabilirler. Bu nedenle kendi gibi olmaktan çok, çevresindekilerin istediği gibi olmaya özen gösterirler. Su gibi girdikleri kabın şeklini alabilirler, hep başkalarının düşüncelerine katılırlar. Karar veremezler, onaylanmaktan harekete geçmez, insiyatif kullanamaz, kendiliğinden harekete geçemezler. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar genellikle kendilerinden hoşnut değildirler. Kendilerini çoğunlukla olumsuz sıfatlarla tanımlayıp, değersiz bulabilirler. Bu nedenle bu çocuklar çoğunlukla çevresindekilerden kendileri hakkında olumlu şeyler duymak ihtiyacı içindedirler. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar özgüven sorunu yaşadıklarından riske girmek istemezler. Sorumluluk almaktan kaçanırlar ve hep başarısız olacaklarından, eleştirileceklerinden, küçük düşürüleceklerinden korkarlar. Bu çocuklar kendine güveni eksik , okulda çekingen veya aşırı davranış problemleri olan, duygusal olarak aşırı kırılgan ve hassas olan, yeni deneyimlere kapalı olan, silik ve pasif kişilik özellikleri gösteren çocuklar olarak gözlenmektedirler.

Öğrenme güçlüğü olan çocuklarda genellikle yaş düzeyine göre oyun oynamak, sohbet etmek, ya da sosyal faaliyetlere katılmak gibi sorunlarda gözlenebilmektedir. Bu çocuklar akranlarıyla ilişkilerinde lider olmak öne çıkmaktan çok pasif,içekapanık ve akran grubundaki lider veya öne çıkan çocuklara beğenilmek ve onların isteklerini yerine getirmek eğilimindedirler. Grup içinde sorumluluk almaktan kaçınırlar. Yaşanılan olumsuz yaşantılar sebebiyle kendilerini hiçbir zaman grup içerisinde başarısıyla öne çıkan çocuklar gibi görme eğiliminde değildirler ama onlara kendilerini beğendirerek grup içerisinde yer alma çabası içindedirler. Bazı çocuklarda yaş düzeyine uygun oyun kurma, konuşma (bebeksi konuşma) ve davranışlar sergilememe gözlenebilmektedir. Yaş ilerledikçe özellikle çocukluktan ergenliğe geçiş ile birlikte akranları kendi yaş düzeylerine uygun davranışlar ve sorumluluklar sergilerken bu çocuklar özellikle çocukluk dönemlerindeki davranış,tutum ve kişilik özeliklerini sürdürebilmekte ve buna uygun yer yer savunma mekanizmalarını kullanabilmektedirler. Çünkü bu çocuklar için çocukluk dönemi sorumluluk almama,hayal gücünü istediği gibi kullanma, kendi başına olma ve başarısız yaşantılarla karşı karşıya kalmama demektir. Oysa ergenliğe geçiş sorumluluk,hayal dünyasının yıkılması,bir gruba ait olduğunun farkına varılması kısaca onlar için mutsuzluk demektir. Bazı öğrenme güçlüğü olan çocuklarda çocukluktan ergenliğe geçiş süresi daha uzun ve yoğun davranış sorunları ile geçmekte ve çocuk ergenliğe adım atmak istememektedir.

Peki olumsuz yaşantıları sebebiyle özgüven sorunu yaşayan öğrenme güçlüğü olan çocuklara ne yapmalıyız ve nasıl davranmalıyız sorusu aklımıza gelmektedir. Bu çocuklarda özgüvenin geliştirmesinde çocuğun başarısızlığı değil, çocuğun çevresinde bulunan kişilerin çocuğun başarısızlığına gösterdikleri tepkileri, tutum ve davranışlar daha fazla önem taşımaktadır. Bu tür çocuklara sahip olan ailelerin de çocuğunu doğru ve gerçekçi bir gözle tanıması, çocuğun gücünü aşmayan beklenti içinde olması, olumlu bir iletişim ortamı kurması, koşulsuz, olumlu tepki göstermesi bu çocuklarda özgüvenin oluşup, pekişmesinde etkili olmaktadır. Bu çocuklar sadece belirlenmiş bir amacı başardıkları için değil, çabaları için de desteklenmelidir. Yani önemli olan performans değil gösterilen çabadır. Çocuk yeteri kadar çaba göstermesine rağmen sonuç başarılı olmayabilir. Bu durumda performansa göre tepki verilirse bir sonraki işte çocuğun heves ve heyecanı kırılabilmektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocukların kendilerini daha iyi tanıyabilmeleri için çeşitli sosyal etkinliklere (resim, tiyatro, spor vb…) yönlendirilmeleri önemlidir. Bu tür sosyal etkinlikler, özellikle akademik anlamda başarılı olamayan bu çocuklar için kendilerini yetenekli ve değerli hissetmeleri açısından önem taşımaktadır. Hiçbir çocuk yeteneksiz değildir. Önemli olan yeteneklerini tanıyabileceği etkinliklere katılması için teşvik etmektir. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar topluluk içinde ve okul ortamlarında söz almaları ve katılımlarının daha fazla olabilmeleri için teşvik edilmelidirler. Genelde "sen bunu başarabilecek güçtesin, sana güveniyorum" sözleri, anne-babanın çocuklarına gerektiğinde söyleyebilecekleri sihirli sözlerdir. Bu çocuklara ev içinde ve dışında başarabileceği sorumluluklar (sofrayı kurma, ufak tefek alışveriş yapma.... vb.) verilerek kendi başlarına bir şeyler yapabildiklerini görmeleri gerekir. Nasıl başarısız yaşantılar başarısız yaşantıların oluşmasında etkili ise başarılı yaşantıların artması çocuğun başarı duygusunu tatmasında ve başarılı yaşantıların artmasında etkili olacaktır. Bu çocukların fikirlerinin eleştirmeden dinlenilmesi, fikirlerine önem verildiğinin gösterilmesi, sıkıntılarının mutluluklarının paylaşılması önemlidir. Şayet çocuk anne-babası ile konuşmak istediği anda anne yada baba çocuğa zaman ayıramayacak ise ona uygun olmadığını ve ne zaman uygun olacağını çocuğa söylemelidirler. Anne ve baba çocuklarının başarısızlıklarını yada onunla ilgili konuları çocuklarının yanında konuşmamalı ve tartışmamalıdır. Anne ve baba çocuklarına karşı konulacak ödül ve cezalarda tutarlı olmalıdırlar. Şayet tutarsızlık söz konusu ise çocuk anne ya da babayı sığınılacak ve sorunlardan kurtulacak bir liman olarak görme eğilimi göstermektedirler. Anne ve baba çocuğun başarısızlık durumları karşısında uygun ödül ve ceza yöntemi kullanırsa yani çocuğun üzerinde gerçekten etkili olabilecek ödül (tv.,bilgisayar,oyuncak,birlikte vakit geçirme vb.) ve cezaları (çocuğun üzerinde etkili olabilecek bir etkinlikten mahrum bırakma örneğin hafta sonunu daha önce belirlenen sinemaya gitmeme, tv. izleme süresinin azaltılması gibi) uygun şekilde kullanırsa çocukta başarılı yaşantıların artmasında etkili olacaktır. Bu çocuklarda cezalandırma anne-babalar tarafından hiçbir şekilde şiddet ve güç kullanma şeklinde olmamalıdır. Bu çocuklar zaten pasif ve içine kapanıklık eğiliminde oldukları için bu çocuklarda pasif,silik,aşırı özgüven sorunu yaşamalarına , olumsuz benlik ve kişilik sorunlarının artmasına neden olmaktadır.

Öğrenme güçlüğü olan çocukların eğitim sürecinde anne-babanın ve öğretmenlerinin sıcak, samimi, olumlu, onaylayıcı, kişiliği değil de davranışları sorgulayıcı, kabul edici ve destekleyici bir iletişim ortamı oluşturmaları, özgüven güçlendirici olduğu bilinmektedir.


KAYNAKÇA
1. ELDEKLEKLİOĞLU Jale.Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 24, Sayı:2 , 2004.
2. MARTİN, M. WALTMAN-GREENWOOD,C. Çocuğunuzun Okulla İlgili Sorunlarını Nasıl
Çözersiniz. Sistem Yayıncılık. İstanbul: 2002.
3. SELÇUK, Z. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktif Çocuklar. Pegem Yayıncılık. Ankara: 2000.
4. TARHAN Nevzat, Çocuklarda Özgüven, Makul Çözüm, Timaş Yayınları, Mart 2004.
5. YAZGAN, Y. Hiperaktif Çocuk Okulda. Evrim Yayınları. İstanbul: 2002.

(Hazırlayan: Erdi Kanbaş, Özel Eğitim Uzmanı-Aile Rehberi)
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Akademik Başarısızlık ve Özgüven" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Erdi KANBAŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Erdi KANBAŞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Erdi KANBAŞ
İstanbul
Özel Eğitim Uzmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi3 kez tavsiye edildiTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Erdi KANBAŞ'ın Makaleleri
► Çocuklarda Öğrenme Güçlüğü Psk.Bahattin GÖKTAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklarda Akademik Başarısızlık ve Özgüven' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Engelli Çocuk ve Aile Temmuz 2011
► Spina Bifida Ağustos 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:08
Top