2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Değişen Toplum (Toplumda Değişim)
MAKALE #5325 © Yazan Psk.Burçak DEMİRKAN | Yayın Ağustos 2010 | 10,075 Okuyucu
Toplumlar, tıpkı doğal organizmalar, hatta insanlar gibi, bir tür iç dinamikle, hatta olgunlaşma evrelerine benzer biçimde –bebeklikten çocukluğa, oradan yetişkinliğe doğru- kademeli olarak ilerlemektedirler (Slattery, 2007: 310).

Yaklaşık iki yüz yıl evvel başlayan sanayi devrimi gittikçe artan bir hızla dünyayı etkilemiş ve görünümünün değişmesine sebebiyet vermiştir. Bilimsel buluşlarla uygulamaya geçirilen teknolojik gelişmeler, toplumların yaşamını alt üst etmiştir. Buhar gücünün kullanılmaya başlamasıyla ise makineleşme önemini artırmıştır. Petrol ve elektriğin enerji sağlama amaçlı kullanımı sanayide patlamaya yol açmıştır. Hızlanan sanayileşme sonucunda kırsaldan kentlere akım başlamıştır. Makineli tarımla birlikte gelen verimli çalışma, insan gücüne olan gereksinimi azaltmıştır. En gelişmiş toplumlardan biri olan Amerika Birleşik Devletleri, büyük ölçüde tarım ülkesi iken, tümden bir değişimle sanayi ülkesi olmuştur. Tüm bunlarla beraber, kırsal kesimde tarımla uğraşanların sayısı yüzde 5-10’larda seyretmektedir. Yollarında sadece atlı arabalar gezinen ülkeler, yarım yüzyılda fabrikalardan geçilmez olmuştur. Doğanın yeşil örtüsü, beton, asfalt, baca, yüksek binalar ve motorlu araçlardan oluşan örtüyle yer değiştirmiştir (Yörükoğlu, 1989: 41). Ulaşımda gerçekleştirilen devrimle, yeryüzü adeta küçültülmüştür. Telefon, telgraf, teleks, radyo, televizyon; hemen ardından gelişen bilgisayar ve internet teknolojileri ile dünyanın her bir köşesiyle aynı anda iletişim sağlanabilir olunmuştur ( Slattery, 2007: 399).

Tıpta gerçekleştirilen yenilikler ve buluşlar sayesinde, sağlık alanında devrim yaratılmıştır. Eski çağlarda ülkeleri kırıp geçiren verem, kolera, sıtma, çiçek, veba gibi hastalıkların kökeni kazınmıştır. İyi beslenme ve koruyu sağlık hizmetleri ölümleri azaltmış ve yaşam süresini uzatmıştır. Organ nakli işlemleri, yapay organlar tatbiki, tüp bebek çalışmaları başlatılmıştır. Tüm bu gelişmelerin sonucu ile ise yeryüzü büyük bir nüfus patlamasına tanıklık etmiştir. Ortaçağ’da birkaç milyonu geçmeyen dünya nüfusu, günümüzde yetmiş milyarı aşmıştır. Toplumların geliri artmıştır. Öğrenim yaygınlaşmış, eğitim düzeyi yükselmiştir. Aileler, zaman içinde artan refahtan daha fazla pay almaya başlamışlardır. Yalnızca karın doyurmak için değil, lükse, gezmeye, spora, sanata, eğlenceye ayrılan para miktarı da görece olarak artmaya başlamıştır (Yörükoğlu, 1989: 42). Evlere radyo, televizyon, bilgisayar girmesi, ağ bağlantılarının bu denli gelişmesi yaşamda dönüm noktaları olmuştur (Slattery, 2007: 399). Bir yandan artan üretimle yükselen yaşam düzeyi, diğer yandan gelirin eşitsiz dağılımı birçok ülkede eski düzenleri sarsıp, yeni depremlere yol açmıştır. Rus ve Çin Devrimleri gibi toplumsal düzen değişiklikleri tüm dünya ülkelerini derinden etkilemiştir. İmparatorluklar yıkılmış, yönetim biçimleri değişmiş, krallar taçlarını tahtlarını yitirmişlerdir. Krallıklar yıkılıp cumhuriyet rejimleri doğarken, hukuk devletleri sosyal refah devletleri olmaya yönelmişlerdir. İnsan yaşamını kolaylaştırmaya, uzatmaya ve yoğunlaştırmaya yarayan tüm buluşların yanı sıra korkunç savaş araçları da üretilmiştir. Atom savaşı olasılığı, tüm dünyanın üzerine bir gölge gibi çökmüş ve insanlar atom başlıklı füzelerin altında yaşamayı öğrenmeye başlamışlardır (Yörükoğlu, 1989: 42)

Bu biçimdeki görünen değişmelerin yanı sıra, gözle görülmeyen ancak toplumu önemli ölçüde etkileyen başka değişimler de olmuştur. Örneğin, bugün yeni bir çağa ve yeni bir düzene girmiş bulunmaktayız (Slattery, 2007: 403). Sanayileşme, kentlere göç ve ülkeler arası hızlanan gidiş geliş, toplumsal kurumları da değişime uğratmıştır. Gelenek ve görenekler hızla eskimiş, yerini yenilerine bırakmıştır. Dinsel kurumların insan yaşamını yönlendirme gücü zayıflamış, dinsel bağnazlık azalmıştır. Toplumlarda cinsel tabular yıkılmış, kadın erkek ilişkileri uygarlaşmıştır. Bunun sonucunda ise kadının toplumda ve ailede değeri artmış ve konumu yükselmiştir. Evlilik kurumu ise sessiz bir evrim geçirmiştir. Eğitimin amaç ve yöntemlerini yeni koşullara uydurma zorunluluğu doğmuştur. Yüzlerce yeni meslek alanı oluşmuş ve hemen her alanda uzmanlaşma önem kazanmıştır. Yaşamın amacı ve biçimi değişmiştir. Gelir artışı tüketimi körüklemiş, daha çok kazanıp daha çok tüketmek ise davranış biçimi halini almıştır. İnsanların amaçları, inançları, değer yargıları, yaşam biçimleri, sanat faaliyetleri değişmiştir. Kısacası toplumların kültürü değişmiştir. Toplumlar arası iletişim ve etkileşim dünyaya açılan pencereler kazandırdıysa da, kültür sömürgeciliği ve kültür yozlaşmaları da ortaya çıkmıştır (Yörükoğlu, 1989: 43). Ama yine de, I. Dünya Savaşı’nı izleyen günler, insan toplumlarını onlara modern çağların sunduğu değişimleri, örneğin bireysellik ve daha küçük birimler halinde sosyal yaşamın sürekliliği ve yeni modalitelerin uygulanmaya sunuluşu, yüzyıllardır süregelen kalabalık aile birimlerini, kati şekillerde ve katılaşmış şablonlarla belirlenmiş yaşam biçim ve felsefelerini, iletişim ve paylaşım alışkanlıklarını kolay kolay sistematik bir şekilde yeni yollar araya yöneltememiştir (Ersevim, 2008: 9).

Kültür, insan topluluklarının içinde yaşadıkları fiziksel ve toplumsal uyum çabalarından doğan bir yaşam biçimi olarak tanımlanır (Elkin, 1978: 10). Yer sofrasına bağdaş kurarak oturmak yahut bir kadının çocuğunu sırtlayıp dolaştırması bizim kültürümüze özgü davranışlardır. Bir çağdaş giysi olan yelek ile kasketin Anadolu’daki kullanılış biçimi yöreseldir. Anadolu’da bir erkeğin yanındaki kadına iltifat edilmesi kendi idam fermanını imzalamaya eşit sayılırken, aynı durumun batı ülkelerinde gerçekleşmesi son derece normal karşılanmaktadır. Kültür, insanın toplumdaki ilişkilerini yönlendirir ve kalıplara uygun davranmasını sağlayarak uyum sağlamasına katkıda bulunur. Çünkü birey, kendi kültürü içinde soluk alıp verir, yaşar ve davranışlarını biçimlendirir. Kültürün, bu gibi görünmez öğeleri, kişi kendi kültüründen ayrılıp başka kültürlerle karşılaştığı zaman kendini belli etmektedir. Yabancı bir ülkeye giden kişi, ülkeyi ne kadar tanırsa tanısın yahut konuşulan dilini bilirse bilsin, kendisini ortama ait hissetmez ve boşluktaymış hissi yaşar. Hatta bunu örneklemek için çok da uzaklara gitmeye gerek yoktur. Kendi ülkemizde doğuştan kentli olan bir kimse ile Anadolu’nun herhangi bir köyünde de aynı yabancılığı hissedebilir (Yörükoğlu, 1989: 44).

İnsanoğlu, alışkanlıklarına bağlı bir yaratıktır. Tutumlarını, davranışlarını, beğenilerini, inançlarını durduğu yerde ve kendi kendisine değil, toplumla eşgüdümlü olarak ve içinde bulunduğu çevreye uyum sağlayarak geliştirmiş ve değiştirmiştir. Bir başka deyişle, kültürün uyum sağlayıcı işlevi vardır. Uyum sağlama da canlı organizmalar için hayati öneme sahiptir. Bu nedenle de insanların değişiklik karşısındaki ilk tepkileri yadırgama ve yadsıma olmaktadır. İnsandaki değişme ve yenilenme dürtüsü, sürekli olarak alışkanlıklarına bağlı olmakla çelişir. Dolayısıyla çevredeki değişimler hızlı ve fazla olunca yeni durumlara uyum zorlaşır; kişi eski alışkanlıklarına daha sıkı bağlanma gereği duyar. Tüm bunların yanında değişmeye yatkınlık kişiden kişiye, yöreden yöreye göre de değişmektedir. Örneğin toplumsal değişme önce kentlerden başlar, kırsal bölgelere çok daha sonra yayılır. Değişim ve yenilik, varlıklı ve aydın toplum kesiminden başlar ve toplum basamaklarında inişe geçer. Toplum liderleri toplumsal değişmeyi başlatabilir ve benimsenmesini kolaylaştırabilir. Her yenilik önce yadırganır, sonra kanıksanır, mantıksal çerçevede gerekli bulunur ve ardından duygusal olarak benimsenerek uygulamaya geçirilir. Değişimlere tepki vermek, etkilenmenin başlangıcıdır (Kağıtçıbaşı, 1990: 84).

Geçmişi ve günümüzü bu şekilde bir girişle betimlemenin ardından, özellikle günümüz postmodern kültüründen bahsetmenin faydalı olacağı kanısındayız.
Modern kelimesi, içinde yaşadığımız dünyayı, günümüz toplumunun hayat tarzını ve bugünkü hayatı geçmiş toplumlardan ayırdığını düşündüğümüz farklılıkları ve değişimleri anlatmaktadır. 1980’ler ve 1990’lardan itibaren ise postmodern kelimesi kullanılmaya başlanmıştır (Slattery, 2007: 447). Böylece popüler kültür ortaya çıkmıştır. Bu kültürün dayanağı ise, eğlenceyi araç olarak kullanıp bireyin, toplumun yaşam biçimini etkilemek, yaşam biçimine renk vermektir. Bu kavram Amerikan kültürünün yayılmasında, yaygınlaşmasında, bireyler ve toplumlar tarafından benimsenmesinde etkili olmuştur. Dizilerde izlenen blue jean gibi giysiler, fast-food yiyecekler, Coca-Cola gibi içecekler tüm dünyaya yayılmıştır. Söz konusu ürünleri tüketen bireyler artarken, tüketim toplumu kültürü de önemli ölçüde artmıştır. Popüler kültürün temel özelliği, görüntüye dayanan, özden yoksun, benimseme, güncel söylemlerden kaynaklanan, sığ ve yüzeysel bilgidir. Postmodern kültür, bireysel, kişiye özgü alanların kapılarını açmış, sınırları belirsizleştirmiştir. Birçok televizyon programı kişiye özel hayatların, programlar ile izlenmesini göstermiştir. Bilgisizlik, medyadan aktarılan iletilerin tek doğru ve gerçek olarak algılanmasına yol açmıştır. Medyada yer alan bireyin ve toplumun yaşantısında etkili ve yetkili görüntü vermiş, aktardıkları düşünceler, yorumlar benimsenmiştir. Bu değişimler insanların kendi benliklerini bireysel kimlik ve kişilikle ilgili kavramlarını karıştırmıştır. Bireyin benliğinin, kimliğinin, kişiliğinin değişmesi ile birlikte toplumlarda da topluma özgü yeni bir postmodern kişilik yapısı oluşmuştur. Tüm bu durumlar ise, bireyleri ve toplumları medyanın istediği doğrultuda, popüler kültür düzeyinde yönlendirmiştir. Bu yönlendirme ise insanların günlük yaşamlarının gerçekleri yerine, görsel ve sanal dünyanın iletileriyle ilgilenmesini, gerçeklerden kopmasını, yabancılaşmasını kolaylaştırmıştır (Köknel, 2005: 256-257).

Belirtmeye çalıştığımız gibi, kültür durağan değil değişken bir süreçtir. Koşullar değiştikçe kültür değişmesi kaçınılmaz olacaktır. Ortaya, eskiyle yeninin birleşimi yeni bir kültür çıkar. Dolayısıyla, gelenekler elden gidiyor diye acımanın, hayıflanmanın bir anlamı yoktur. Büyük düşünür Herakleitos’un da belirttiği üzere, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Ayrıca, her toplum kendince değişir, değişme doğrultusu ve biçimi de kendine özgüdür.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Değişen Toplum (Toplumda Değişim)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Burçak DEMİRKAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Burçak DEMİRKAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Burçak DEMİRKAN'ın Makaleleri
► Değişen Toplumda Kadın Psk.Burçak DEMİRKAN
► Toplumda ve İlişkide Eş Olma Sorumluluğu Psk.Merve DÖKÜMCÜ ÇAKAN
► İki Yaşında Değişen Çocuğunuz Psk.Suzi MİZRAHİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Değişen Toplum (Toplumda Değişim)' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Türkiye'de Boşanma Durumu Aralık 2012
► Çocuk ve Televizyon Ekim 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


06:09
Top