2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



“kimseye Etmem Şikâyet” Ten “yalvarırım Gel de Kurtar”a… Depresyon
MAKALE #5351 © Yazan Psk.Mehmet DİNÇ | Yayın Ağustos 2010 | 5,680 Okuyucu
“Depresyondayım, Unutuldum, Aldatıldım sevgilimden ayrıldım, Çok yalnızım kimseye kızamadım Kimseye küsemedim Sonunda kendime küstüm”*

Depresyon anlaşılamamaktır hem de en başta kişinin kendisi tarafından. Depresif kişi her şeyden ve herkesden önce bizzat kendisi tarafından anlaşılamaz, kendisine yabancılaşır, kendisine küser, kendisinden soğur, kendisinden bıkar, Alan Ehlenberg’in o harikulade tanımıyla kendisinden yorulur. Çünkü en basit sebebiyle sevdiği, olmak istediği kişi kendisi değildir. Carl Rogers’ın terminolojisini kullanırsak depresif kişi ideal benliği gerçek benliğinden uzağa düşmüş kişidir. İşte bu yüzden depresyonu anlamak için benliği, benlik algısını, gerçek benlik/ideal benlik tanımlarını ve bunların birbirlerine dönük yakınlık ya da uzaklıklarının depresyonla ilişkisini anlamak lazımdır. Bu makalede söz konusu kavramlar ve depresyonla ilişkileri tartışılacaktır.

Benlik; kişinin kendini bildiği andan itibaren, çevresi ile etkileşimi yoluyla oluşur ve birey çevresini, bu oluşan benlik kavramına uydurarak algılar; benlik kavramına uygun yaşantıları benliğe özümser (sembolize eder), uygun düşmeyenleri ya yadsır ya da benlik kavramına uyacak biçimde değiştirir. (Rogers, 1959)

Benlik Algısı ise kişinin kendi hakkında neye inandığı ve ne bildiğine dayanır. O kişinin kendi hakkındaki belirli görüşleri, duyguları, arzuları, yetenek ve sınırlılıkları, ilgi ve ilgisizlikleri ile hakim davranış biçimlerine ilişkin algılaması ve yorumudur. Bu yorum, şu andaki görüşlerinin yanında gelecekle ilgili umut ve beklentilerini de içerir. (Budak, 2000). Yani bir bakıma benlik algısı kişinin ideal benliği ile gerçek benliğinin bir bütün olarak kişi tarafından görülmesi ve bilinmesidir. Bu noktada ideal ve gerçek benliğin tanımlamasının yapılmasında resmin bütününün görülmesi açısından fayda var.
Rogers’ın benlik kuramında ideal benlik; bireyin ulaşmak istediği ve sahip olduğu takdirde kendini çok değerli bulacağı benlik kavramını ifade eder.(Byrne, 1974) Yani bireyin “benim için neler değerlidir?”, “hayattan neler istiyorum” sorunlarının cevapları ile erişilmek istenen moral düzeyi, gerçekleştirilmek istenen istek, özlem ve emelleri gösteren ideal benliği oluşturur. Gerçek benlik ise bireyin sahip olduğu zihinsel ve fiziksel özelliklerinin farkında olmasıdır.(Pişkin, 2003) Yani bireyin “ben neyim”, “ben neler yapabilirim” sorularının cevapları gerçek benliği oluşturur. (Baymur, 1985).
Rogers’a göre kişide ortaya çıkan uyumsuzluk, ideal benlik ile gerçek benlik arasındaki farkın büyüklüğünden kaynaklanmaktadır. Farktaki artış benlik yapısını bozmakta ve kaygıya yol açmaktadır. Gerçek benlik ile ideal benlik arasındaki fark arttıkça uyumsuzluk düzeyinde de bir artış gözlenmektedir. (Byrne, 1974) Rogers, kendini kabullenmenin iyi düzeyde zihinsel sağlıkla eşdeğer olduğunu, uyum problemlerinin çoğunun ise kendini kabullenme duygusunun eksikliğinden kaynaklandığını belirtmiştir. (Buss, 1995)

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya çapında sayısı 340 milyonu geçen depresyon hastasının varlığı ve depresyonun ülkemiz dâhil olmak üzere bütün dünyada bir virüs salgını gibi yayılması diğer bütün etkenlerin yanı sıra kanaatimizce büyük oranda gerçek benlik-ideal benlik uzaklaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu noktada problemin iki sebeple ortaya çıktığını söyleyebiliriz: Birinci olarak en ücra köydeki insanın dünyanın en büyük iş, sanat, kültür merkezlerinden haberdar olmasını ve iletişim kurmasını sağlayan kitle iletişim araçları ve özellikle internet bir çok faydasının yanı sıra insanların kendilerini bilgisayar ya da televizyon ekranlarından gördükleri ve dertsiz, tasasız masal dünyasında yaşıyor gibi düşündükleri insanlarla kıyaslamalarına sebep olmaktadır. Hiç şüphesiz bu kıyaslama bir öykünmeyi de beraberinde getirmekte ve bireyler ideal benliklerini gördükleri ideal dünyalar üzerinden tanımlamak istemektedirler. Her insanın yaşadığı dönem, mekân, şartlar ve yeteneklerin farklı olmasının yanı sıra ekranlardan gösterilen hayatların da büyük oranda sahici olmaması tanımlanan ideal benliğin doğru temeller üzerine oturmamasıyla ve dolayısıyla gerçek benliğin ideal benliğe ulaşamayacağı şekilde var olmasıyla sonuçlanmaktadır. Bunun sonucunda da bulunduğu yerden nerede olursa olsun ve nereye gelirse gelsin mutlu olamayan, mevcut imkânlarına ve şartlarına sevinemeyen ve yetinemeyen kitleler oluşmaya başlamıştır. Nitekim “daha fazlasını iste” sloganı 7’sinden 77’sine dünya çapında milyarlarca insanın zihnine kazınmış bir yaşam felsefesi haline gelmiştir. İkinci olarak da “anı yaşa” sözü modern dünyanın muttolarından olduğu için istenilen hiçbir şey için beklemeye, çalışmaya, uğraşmaya, mücadele etmeye kimsenin sabrı kalmamıştır. İdeal benlik için konumlandırılan her şey şu an ve hemen olmalıdır. Hiçbir şekilde gerçekle bağdaşmayacak bu düşünce de insanı kendisinden uzaklaştıran bir diğer önemli etkendir. Sözkonusu iki problemin en somut halini son günlerin en popüler şarkılarında bulabiliriz.

Hem vazgeçip hem seçtiklerimle
Yepyeni bir dünya kursam
Hem isteyipte hem yapmadığım
Hayallerim gerçek olsa
Evli olup bekar kalsam
Çalışmadan zengin olsam
Çok yiyerek zayıflasam
Sevgilimden ayrılmadan
Her gün yeni aşk yaşasam
Gizli olsa herkes bilse
İstemeden seçtiklerim
Ne işim var burda benim
Ben aslında caz severim
Çok yaşasam yaşlanmasam
Estetiksiz güzel olsam
Olgunlaşıp çocuk kalsam
Ben yine her gün kaybolsam
Kandan korkan bi doktor olsam
Aşkımı alıp dağlara çıksam
dünya çirkin düzelir sansam
Her şey benim,peki sen kimsin?
Sıkıldı ruhum yeni bir şey bulun
Sözleri sattım sonra geri aldım
Bedenim büyüdü ben çocuk kaldım*

Meselenin bir diğer boyutu ideal benlik gerçek benlik uzaklaşmasının neticesinde hissedilen yalnızlık ve depresif duygu durumundan kurtulmaya yönelik olarak tanımlanan her özelliğin ve çözümün başkalarından bekleniyor olmasıdır. Çünkü kendini ulaşamayacağı yerlere konumlandıran birey ile kendini hayal kırıklığına uğratan öz benliği arasında oluşan küslük, bireyin kendi kendisine toparlanmasını ve ayağa kalkmasını mümkün kılmamaktadır. Nitekim “kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime” den “dipteyim, sondayım, depresyondayım, yalvarırım gel de kurtar” a giden yolda yıllarla beraber değişen algı kendini şarkılarda açıkça göstermektedir.
Sonuç olarak modern dünyada ve de ülkemizde bir virüs salgını gibi her geçen gün yaygınlaşan ve herkese bulaşan depresyon düşüncemizce diğer bütün etkenlerin yanında büyük oranda kişinin kendinden uzaklaşmasından, ideal benliği ile gerçek benliği arasında bir uçurum oluşmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumu ortaya çıkartan sebep ise insanların sanal dünyaların sanal heyecanlarını gerçek olarak kodlayarak ideal benliklerini söz konusu çerçeveye koymaları ve bunun sonucunda da gerçek benliklerinin hemen o çerçeveye giremediği için gerçek benliklerine küsmeleridir. Hiç şüphesiz bir çok problemde olduğu gibi bu problemde de çözüm insanın kendisini artısıyla, eksisiyle; doğrusuyla, yanlışıyla gerçekten tanımasından geçmektedir.

Kaynaklar
1- Baymur, F. (1985). Genel Psikoloji, 7.Baskı. İnkılap Kitapevi, İstanbul
2- Byrne, D. (1974), An Introduction to Personality, (2nd Edition), Prentice Hall, Englewood Cliffs
3- Budak, S. (2000) Psikoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat
4- Buss, A.H. (1995) Personality: Temperament, Social Behavior and The Self, Allyn&Bacon
5- Pişkin, M. (2003) Özsaygıyı Geliştirme Eğitimi, Yıldız Kuzgun (Ed), İlköğretimde Rehberlik, Nobel Yayın Dağıtım
6- Rogers, C. (1959) A Theory of Therapy, Personality and Interpersonal Relationships, as develop in the client-centered framework, Psychology: A Study of a Science, Vol: 3, Mc Graw Hill
Not: Bu yazı Başka Psikiyatri ve Kültür Dergisinde de yayınlanmıştır.


* Söz: Göksel

* Söz: Leyla TUNA
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında '“kimseye Etmem Şikâyet” Ten “yalvarırım Gel de Kurtar”a… Depresyon' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:53
Top