2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Hasta ve Yaşlılarla Yaşam
MAKALE #540 © Yazan Psk.Nihal ARAPTARLI | Yayın Aralık 2007 | 14,455 Okuyucu
HASTA VE YAŞLILARLA YAŞAM ;



AİLE BİREYLERİNİN YAŞADIĞI GÜÇLÜK VE DUYGULAR



Dünyaya gözünüzü açtığınız ilk andan itibaren yaşamda kalmanız, yarınlara en iyi şekilde hazırlanmanız için yemeden yedirip, içmeden içirip, gece uykularından, gündüz rahatlarından fedakarlık yaparak sizi olası tüm kötülüklerden korumaya çalışan anne-babalarınızla rollerinizi değiştirmeye keşke hiç gerek olmasaydı.

Ama hayatın gerçeklerinden kaçamıyoruz, kaç yaşına gelirseniz gelin onların gözünde hala çocukken, günler onları da bir çocuk gibi korunmaya ve kollanmaya muhtaç kılıyor. Yılların yorduğu bedenleri ergeç, bırakın evlatlarına destek olmayı artık kendi temel ihtiyaçlarını bile karşılamaya yetmemeye başlıyor. Ayrıca yaşlanmanın doğal süreci haricinde çeşitli hastalıklarda ortaya çıkmaya başlıyor. Fizyolojik kökenli herhangi bir hastalık karşısında yapabilecek yardım ve destekler daha gözle görülebilir, somut iken özellikle demans ve alzheimer gibi nörofizyolojik ve psikolojik hastalıklar karşısında ne yapılması, nasıl tepki verip, nasıl davranılması gerektiği pek bilinmiyor. Bireyler kendilerini çaresiz ve güçsüz hissetmeye başlıyor. Çünkü yıllarca evlatlarının bakım ve sorumluluğunu üstlenmiş bir kişinin bakıma muhtaç kalması yani evlatları ile rolleri değiştirmeleri hem kendisi, hem de evlatlar için kabullenmesi, alışılması zor bir süreçtir.

Büyüklerinden birine demans ya da alzheimer teşhisi konan aile bireyleri böyle bir durumun kendi başlarına gelmesine ve bakım sorumluluğunu alma, ona yardım etme isteklerine rağmen, çoğu zaman ne yapacaklarını bilemeyip çaresiz kalmalarına kızarlar. Çünkü bazı demans hastalarının dayanması imkansız davranışları karşısında sabrın taşmaması ve kızmamak imkansız gibidir. Ancak istemeden verilen bu olumsuz tepkiler sonrası vicdan azabı ve suçluluk duygularıyla boğuşmaya başlanır.

İçinde bulunulan durumdan kaynaklanan kızgınlık ve öfke gibi duygular zaman zaman aile bireylerinin birbirlerini suçlamalarına ve birbirlerine olumsuz tepkiler vermelerine de neden olabilir.

Yaşamın her alanını etkileyen bu güçlük ve zorluklar karşısında kızgınlık duymak insani bir duygu olmakla birlikte bu duygunun istemeden de olsa yaşlıya yansıtılması mümkün olup, onun davranışlarını daha da kötüleştirir. Çünkü hastalığı, yaşanan bu öfkenin makul şekilde karşılanmasını, anlaşılmasını imkansız kılmaktadır.

Hastalığın getirdiği durumlar ve olası tehlikeler nedeniyle ev içinde çeşitli değişikler yapılıp, ortamın ve günlük düzenin bunlara göre değiştirilmesi gerekebilir. Bu değişiklikler hastanın yaşamını kolaylaştırıp, riskleri asgariye indirirken diğerlerinin yaşamını zorlaştırır.

Yaşlının davranışları bazen yakınları için utanç verici olabilir ve çoğu zaman yabancılar ne olduğunu anlayamazlar. Bu utanç verici durumları aile içinde tutma, gizleme ihtiyacında olan aile bireyleri eve misafir çağırma ya da ziyaretlere gitmeyi azaltma yoluna giderler ki bu da sosyal ilişkilerinin bozulmasına ve zamanla sosyal izolasyona neden olabilir.

Kronik olan ve ilerlemenin yavaşlatılması dışında bir tedavisi olmayan demans gibi bir hastalığa sahip aile büyüğü ile birlikte yaşamak, bireylerin kendilerini çaresiz, zayıf ve demoralize hissetmelerine neden olur.

Yaşlı ile olan yaşamlarının dışında da sürdürmeleri gereken bir yaşamları, istekleri, beklentileri vardır ancak hasta bir yaşlıyla birlikte yaşarken bunları gerçekleştirmeleri mümkün olmamaktadır. Bu durum bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yaşlıya karşı öfke ve kızgınlık duygularının gelişmesini, pekişmesini körükler.

Hastanın zamanla daha iyi olacağı umuduyla, tıbben düzelmeyeceğinin bilincinde olmak; duygu ve mantık çatışmaları doğurur. Hayatlarındaki önemli kişinin, niteliklerini kaybettiğini, eskisi gibi olamadığını, davranamadığını görmek kişileri kedere sürükler. Bu keder duygusu depresyon ve yorgunluk ile birlikte seyreder ve çoğu kez keder ile depresyonu veya öfke, depresyon ve endişeyi birbirinden ayırmak güç olabilir. Bu aileler, kendilerini her geçen gün, daha üzgün, kederli, depresif ve cesaretleri kırık hissederler.

Ayrıca, hastanın tuhaf davranışları nedeniyle utanç duymaları, ona karşı geçmişteki bazı olumsuz tutum ve davranışta bulunmuş olmaları, hastalığından kaynaklanan bazı tavırları karşısında sakinliklerini koruyamamaları ve bakım sorumluluğunun kendi üzerlerinde olmasını istemeyip, huzurevine yerleştirmeyi düşünmeleri gibi birçok nedenden dolayı kendilerini suçlu da hissedebilirler.
Suçluluk duygusunun etkisiyle bu kısır döngü içinde yuvarlanmak mı yoksa kaldığı yerden hayatlarına devam etmek mi yönünde çelişkili duygular yaşar, karar vermekte zorlanırlar. Demans hastasıyla olan yaşamının dışında da bir hayatı olduğunun ve bu hayatı sürdürmesi gerektiğinin bilincindedir ancak toplumun geleneksel tutumu nedeniyle çevredekiler tarafından yargılanma, eleştirilme, -anne-babalarına bakamadılar- türünde suçlanma kaygılarına yenik düşüp mantıklı karar vermekte zorlanırlar.

DEMANS VE ALZHEIMER HASTALARINDA

PSİKOLOJİK SORUNLAR

Yaşamın sonbaharında, doğal yaşlılık süreciyle birlikte ortaya çıkan fizyolojik sorunlar yanında ruhsal sorunlarda da artış gözlenir. Bu sorunlar çoğunlukla; uyku bozuklukları, öğrenme ve hatırlama güçlüğü, depresyon, anksiyete, performans kaybı, kişilik değişikliği, alınganlık ve bunama gibi hastalıklar olarak karşımıza çıkar. Ancak demans, alzheimer, parkinson gibi fiziksel ve zihinsel performansın zayıfladığı, hastalığın ileri evrelerinde başkalarından yardım almadan en basit yaşamsal işlerin bile yapılamadığı hastalıklar daha yoğun ruhsal sorunların oluşmasına neden olur ki; bunlar hem yaşlı hem de aile bireyleri ve yakınları için yaşamı zorlaştıran etkenlerdir.

İster Alzheimer, ister başka nedenlerden kaynaklanan bunamanın (demans) başlangıç evresinde küçük çaplı unutkanlıklar dışında çarpıcı belirtiler bulunmayabilir. Bu belirtileri hasta ustalıkla gizleyip, çeşitli bahanelere bağlayabilir. Bu nedenle yakın aile bireyleri bu küçük unutkanlıkları yaşlılık belirtileri olarak algılayarak önemsemeyebilirler. Hasta, unutkanlığın yolaçtığı sorunları kendi yöntemleriyle ve çoğunlukla da kaçınma ile halletmeye çalışır ancak bu yitimler hastayı mutsuz ederek endişelenmesine neden olur. Neşesizlik, huzursuzluk, uyku düzensizliği, içe kapanma gibi belirtiler ortaya çıkar.

Hastalığın orta evresinde, unutkanlık iyice belirginleşir. Bu süreçte yakın çevresindekiler de değişimin farkına varmaya başlarlar. Hasta aynı soruları tekrar tekrar sormaya başlar. Günlük yaşamında kolaylıkla yaptığı küçük işleri bile başaramaz. Kendi evi de dahil çok iyi bildiği, sıklıkla gittiği yerlere bile nasıl ulaşacağını bilemez hale gelir. Basit aletleri bile kullanamadığı, ya da bir iş yaparken hemen unuttuğu için kazalara neden olabilir. Yakınlarını bile tanımakta güçlük çekebilir, sorumluluklarını yerine getiremez, basit aletleri kullanamaz olup küçük kazalara neden olabilir. Bazen anlamakta güçlük çektiği, bazen de çok iyi anlasa bile kısa zamanda unuttuğu için onu herhangi bir konuda ikna etmek güçleşir. Kuşkulu olma, alınganlık ve cimrilik belirginleşir. Neşesizlik, huzursuzluk, uyku düzensizliği sorunları bu dönemde artar. Üzüntü, sıkıntı gibi duyguların yerini öfke, kızgınlık gibi duygular alır.

Bu evrede diğer hastalık belirtilerine depresyon da eşlik etmeye başlayabilir. Depresif oldukları için üzgün, keyifsiz veya kederli olabilirler. Depresyon belirtileri ile kendi başlarına başetmeleri olanaksızdır. Genel olarak yakınlarının onları bu keyifsiz durumlarından çıkarmak için yaptıkları uyarılar, onları daha da olumsuz yönde etkileyebilir. Bazen onları neşelendirmeye çalışmak, onlarda “beni kimse anlamıyor” duygusunun oluşmasına neden olabilir. Depresyon hastalarının her zaman kendilerine zarar verme olasılığı vardır. Bir Alzheimer hastasının intihar planı yapması zor olmakla birlikte; onların, kendilerine zarar verme olasılığına karşı yakınları her zaman uyanık olmalı, intihara dair konuşma ve yorumları her zaman ciddiye almalıdırlar. Depresyondaki kişiler, yaşadıkları keder ve mutsuzluktan kurtulmak için alkol veya madde kullanmaya da eğilimli olabilirler.

Alkol veya madde kullanımı, demans hastasının işlevlerini yerine getirmesini iyice güçleştirir. Demans hastaları sağlıklı insanlara nazaran alkolden çok daha fazla etkilenebilirler. Bir kadeh içki bile onların işlevlerini kötü yönde etkileyebilir. Alkol ve madde kullanımı onlarda beslenme bozukluğuna neden olabilir. Yalnız yaşayan ve daha önce alkol veya madde kullanımı olan kişilerde bu olasılığa karşı daha dikkatli olunmalıdır. İnatçı ve saldırgan tutuma sahip hastalar, bu tutumlarını beslenme alışkanlıkları ile birlikte tüm davranışlarına yansıtabilir, yakınları için çok güç durumlar yaratabilir, onların bakımını denetim altında tutmakta çeşitli güçlükler çekebilirler.

Daha ileri evrede hastanın tüm işlevlerinde ciddi kayıplar oluşur, belleği tamamen bozulmuştur. Hasta, konuşmak, yürümek, yemek yemek ve kişisel bakımını yapmakta güçlük çeker. Aşırı hareketlilik, uyumsuz ve saldırgan davranışlar gösterebileceği gibi aşırı hareketsiz de olabilir. Sürekli yatmak istediği için giderek yatağa bağlı bir hale gelebilir.
Demans hastaları bazen anlaşılmaz biçimde öfkelenebilirler. Verilen bakıma tepki gösterebilir, eşyaları kırıp dökebilir, bağırır ve suçlamalarda bulunabilir. Yoğun kuşkuları nedeniyle, çok değersiz eşyalarını bile çalınacağı kuşkusuyla saklar, sakladığı yeri unutup, çalındığını düşündüğü için çevrelerindeki suçlayabilir, bu kaygı ile polis bile çağırabilirler. Gerçekte olmayan şeyleri duyabilir, görebilir, koklayabilirler. Bu halisünasyonlar bazen onları korkuturken bazen de hoşlarına gittiği için ısrarlı bir şekilde tekrarlanabilir.

Kendileri içinde bulundukları durumun farkında olmadıkları gibi davranışlarının neden ve sonuçları konusunda da bilinçsizdirler. Bu durum yakınlarına önemli sorumluluklar yükler. Onları olası tehlikelerden korumak ve mevcut durumun daha kötüye gitmesini engelleyebilmek için hastanın takibini yapan doktoruyla işbirliğine gidilmeli, hastalığın özelliği, belirtileri ve seyri konusunda bilgi edinmeli, gerektiğinde psikiyatrist, nörolog ve psikologlara başvurularak destek alınmalıdır.

Çıkış yolu bulmakta zorlandığımız noktalarda bir uzman desteği almak işimizi kolaylaştırabilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Hasta ve Yaşlılarla Yaşam" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Nihal ARAPTARLI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Nihal ARAPTARLI'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Nihal ARAPTARLI Fotoğraf
Psk.Nihal ARAPTARLI
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi127 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Nihal ARAPTARLI'nın Makaleleri
► Yaşam Değişim Dönemleri - Yaşam Döngüsü Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
► Zor Hasta ile Psikoterapi Dr.İbrahim SARI
► Hasta Eden Yapı Psk.Remzi KARAKAYA
► Bana Hasta Olduğumu İspat Et Psk.İzzet GÜLLÜ
► Hasta Doktor İletişiminde Sorunlar Psk.Dnş.Halil İbrahim ÇABUK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Hasta ve Yaşlılarla Yaşam' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öfke Yönetimi Mart 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


20:24
Top