Kadınların Cinsel Sorunları
Kadınların cinsel sorunları
Ülkemizde kadının toplumdaki yeri ve cinselliği ifade etme şekli yöreden yöreye değişkenlik göstermektedir. O yüzden tüm Türkiye için geçerli net bir şey söylemek mümkün değildir. Kırsal kesimde kadın daha çok evin işini yapan, tarlada çalışan ve cinsellikte de kocasının isteklerini yerine getirmesi gereken biri olarak görülmektedir. Şehirde ise kadın artık ekonomik özgürlüğünü kazanmıştır, kendini her açıdan daha iyi ifade edebilmektedir ve cinsellikte de kendi istek ve beklentilerini ortaya koyabilmektedir. Aslında şehirde kadın artık cinselliğini daha rahat yaşayabilmekteymiş gibi görünse de, bu çoğu zaman gizli bir şekilde olmaktadır. Çünkü ülkemizde hala bekâret ve kızlık zarı bir tabudur ve hala çiftlerde ilk gece mutlaka kanama olması gerektiği inancı vardır. Cinsel mitlerin, toplumsal baskının ve cinsel konularda bilgi eksikliğinin kadın cinselliği üzerinde etkisi büyüktür. O yüzden kadının cinsel kimliğini tam olarak özgürce ortaya koyabileceği şartların oluştuğunu söylemek güçtür.
Her ülkeyi kendi kültürel ve toplumsal şartlarına göre değerlendirmek gereklidir. O yüzden “Türk kadını Dünya kadınlarına göre cinsellikte daha bastırılmış” diyemeyiz, bazı ülkelere göre daha batırılmıştır ancak kadının sosyal ve cinsel açıdan durumun çok daha kötü olduğu ülkeler de vardır. Türk toplumunda kadın cinselliğine karşı ikiyüzlü bir bakış açısı vardır. Bir yandan kadın medyada bir cinsel obje olarak görülür, kadının varlığı bile seksi çağrıştırır. Diğer yandan da kadının evlenene kadar cinselliği yaşamasına hoş bakılmaz ve kadın erkeğin hatta ailenin namusu gibi görülür. Yine kız çocukları yetiştirilirken erkeklerden ve cinsellikten uzak durmaları telkin edilerek, ilk ilişki ile ilgili korkutularak büyütülürler, ancak daha sonra evlenince eşlerini cinsel yönden memnun etmeleri ve birden seks tanrıçasına dönüşmeleri beklenir. Yani kadının cinsellik konusundaki rolü gerçekten zordur, cinsel açıdan isteksiz olduğunda soğuk olarak damgalanır, eğer istekli ve arzuluysa da eşi daha önceden bir deneyimi olduğunu düşünebilir ve onu suçlayabilir. Bu nedenle kadın yatakta özgür ve rahat kendi olamaz, istek ve arzularını eşine söylemekte zorlanır.
Türk kadının cinsel olarak en sık yaşadığı sorunların orgazm olamama, vajinismus, disparoni ve cinsel isteksizlik olduğunu söyleyebiliriz. Zaten yapılan araştırmalarda Türk kadının %80’inin cinsel bir sorunu olduğu ortaya konulmuştur. Kadınlarda cinsel ilişkiden zevk alamama yani orgazm olamama en yaygın cinsel sorundur. Bunun altında birçok farklı neden yatabilir. Cinsellik hakkında olumsuz duygu ve düşüncelere sahip olma, kendi bedenini ve cinsel organını sevmeme, cinsellik sırasında rahat olamama, gevşeyememe, yeterli ön sevişme yapılmaması, eşin tavırları, vb. nedenler orgazm sorunlarını da beraberinde getirebilir. Vajinismus da Türk toplumunda sık görülen bir sorundur. Her 10 kadınından birinde görülür. Vajinismus, kadının bilinçdışı bir takım korku ve endişeleri nedeniyle, kontrolü dışında kasılarak, cinsel birleşmeye izin vermemesidir. Vajinismusun nedeni genellikle ilk gece korkusudur, ilk ilişkide acı, ağrı duyulacağı ve kanama olacağı korkusu kadının cinsel birleşme yaşamasını engeller. Disparoni; cinsel ilişkide acı ve ağrı duymadır. Vajinadaki bir anormallikten kaynaklanabileceği gibi, psikolojik de olabilir. Özellikle ön sevişme yapılmadan doğrudan cinsel birleşmeye geçiliyorsa, eşi yatakta kadının arzu ve isteklerine önem vermiyorsa ya da eşle ve evlilikle ilgili sorunlar varsa disparoni ortaya çıkabilir. Cinsel isteksizlik ise; her insanda bazı dönemler ortaya çıkabilir, psikolojik de olabileceği gibi hormonsal ya da kullanılan bazı ilaçlara bağlı da olabilir. Cinsel sorunların temelinde aslında çiftin konuşmaması ve birbirine isteklerini söyleyememesi yer alır. Eğer kadın rahat olur, eşi tarafından sevildiğini ve beğenildiğini hissederse cinsellikten zevk alır. Ancak toplumun kadın cinselliğine bakış açısı, çocukluktan itibaren duyulan ya da tanık olunan olumsuz olaylar veya korkular, kadının cinsel hayatını kâbusa çevirebilir. Cinsel sorunların %100 çözümü vardır, çözüm de çoğu zaman cinsel terapidir. Kadın eğer korkularından, kaygılarından sıyrılabilirse, eş ile cinsel konularda samimi ve yakın bir iletişim kurabilirse, çok güzel bir cinsellik yaşayabilir.
Ülkemizde kadının toplumdaki yeri ve cinselliği ifade etme şekli yöreden yöreye değişkenlik göstermektedir. O yüzden tüm Türkiye için geçerli net bir şey söylemek mümkün değildir. Kırsal kesimde kadın daha çok evin işini yapan, tarlada çalışan ve cinsellikte de kocasının isteklerini yerine getirmesi gereken biri olarak görülmektedir. Şehirde ise kadın artık ekonomik özgürlüğünü kazanmıştır, kendini her açıdan daha iyi ifade edebilmektedir ve cinsellikte de kendi istek ve beklentilerini ortaya koyabilmektedir. Aslında şehirde kadın artık cinselliğini daha rahat yaşayabilmekteymiş gibi görünse de, bu çoğu zaman gizli bir şekilde olmaktadır. Çünkü ülkemizde hala bekâret ve kızlık zarı bir tabudur ve hala çiftlerde ilk gece mutlaka kanama olması gerektiği inancı vardır. Cinsel mitlerin, toplumsal baskının ve cinsel konularda bilgi eksikliğinin kadın cinselliği üzerinde etkisi büyüktür. O yüzden kadının cinsel kimliğini tam olarak özgürce ortaya koyabileceği şartların oluştuğunu söylemek güçtür.
Her ülkeyi kendi kültürel ve toplumsal şartlarına göre değerlendirmek gereklidir. O yüzden “Türk kadını Dünya kadınlarına göre cinsellikte daha bastırılmış” diyemeyiz, bazı ülkelere göre daha batırılmıştır ancak kadının sosyal ve cinsel açıdan durumun çok daha kötü olduğu ülkeler de vardır. Türk toplumunda kadın cinselliğine karşı ikiyüzlü bir bakış açısı vardır. Bir yandan kadın medyada bir cinsel obje olarak görülür, kadının varlığı bile seksi çağrıştırır. Diğer yandan da kadının evlenene kadar cinselliği yaşamasına hoş bakılmaz ve kadın erkeğin hatta ailenin namusu gibi görülür. Yine kız çocukları yetiştirilirken erkeklerden ve cinsellikten uzak durmaları telkin edilerek, ilk ilişki ile ilgili korkutularak büyütülürler, ancak daha sonra evlenince eşlerini cinsel yönden memnun etmeleri ve birden seks tanrıçasına dönüşmeleri beklenir. Yani kadının cinsellik konusundaki rolü gerçekten zordur, cinsel açıdan isteksiz olduğunda soğuk olarak damgalanır, eğer istekli ve arzuluysa da eşi daha önceden bir deneyimi olduğunu düşünebilir ve onu suçlayabilir. Bu nedenle kadın yatakta özgür ve rahat kendi olamaz, istek ve arzularını eşine söylemekte zorlanır.
Türk kadının cinsel olarak en sık yaşadığı sorunların orgazm olamama, vajinismus, disparoni ve cinsel isteksizlik olduğunu söyleyebiliriz. Zaten yapılan araştırmalarda Türk kadının %80’inin cinsel bir sorunu olduğu ortaya konulmuştur. Kadınlarda cinsel ilişkiden zevk alamama yani orgazm olamama en yaygın cinsel sorundur. Bunun altında birçok farklı neden yatabilir. Cinsellik hakkında olumsuz duygu ve düşüncelere sahip olma, kendi bedenini ve cinsel organını sevmeme, cinsellik sırasında rahat olamama, gevşeyememe, yeterli ön sevişme yapılmaması, eşin tavırları, vb. nedenler orgazm sorunlarını da beraberinde getirebilir. Vajinismus da Türk toplumunda sık görülen bir sorundur. Her 10 kadınından birinde görülür. Vajinismus, kadının bilinçdışı bir takım korku ve endişeleri nedeniyle, kontrolü dışında kasılarak, cinsel birleşmeye izin vermemesidir. Vajinismusun nedeni genellikle ilk gece korkusudur, ilk ilişkide acı, ağrı duyulacağı ve kanama olacağı korkusu kadının cinsel birleşme yaşamasını engeller. Disparoni; cinsel ilişkide acı ve ağrı duymadır. Vajinadaki bir anormallikten kaynaklanabileceği gibi, psikolojik de olabilir. Özellikle ön sevişme yapılmadan doğrudan cinsel birleşmeye geçiliyorsa, eşi yatakta kadının arzu ve isteklerine önem vermiyorsa ya da eşle ve evlilikle ilgili sorunlar varsa disparoni ortaya çıkabilir. Cinsel isteksizlik ise; her insanda bazı dönemler ortaya çıkabilir, psikolojik de olabileceği gibi hormonsal ya da kullanılan bazı ilaçlara bağlı da olabilir. Cinsel sorunların temelinde aslında çiftin konuşmaması ve birbirine isteklerini söyleyememesi yer alır. Eğer kadın rahat olur, eşi tarafından sevildiğini ve beğenildiğini hissederse cinsellikten zevk alır. Ancak toplumun kadın cinselliğine bakış açısı, çocukluktan itibaren duyulan ya da tanık olunan olumsuz olaylar veya korkular, kadının cinsel hayatını kâbusa çevirebilir. Cinsel sorunların %100 çözümü vardır, çözüm de çoğu zaman cinsel terapidir. Kadın eğer korkularından, kaygılarından sıyrılabilirse, eş ile cinsel konularda samimi ve yakın bir iletişim kurabilirse, çok güzel bir cinsellik yaşayabilir.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kadınların Cinsel Sorunları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mehmet UZUN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mehmet UZUN'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
