2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Streste Zihnin Rolü ve Şemalarımız
MAKALE #5718 © Yazan Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK | Yayın Ekim 2010 | 8,453 Okuyucu
Özet:

Stres dediğimiz ve üst basamaklardaki memelilerde gözlediğimiz aşırı gerginlik halleri,aslında çevrede cereyan eden önemli değişimlere karşı bedenin yapması gereken uyum sağlayıcı reaksiyonlar esnasında yaşanan duyumsal ve duygusal hal olarak düşünülebilir. Bir olayın stresli olarak algılanıp algılanmaması, olayın yapısına ve kişinin bu olayla baş etme ve savunma mekanizmalarına bağlıdır. Yaşamımız boyunca farklı durumlarla karşılaşır ve her duruma da belirli bir anlam vermeye çalışırız. Zihnimiz, deneyimlerimiz sonrasında belirli kategoriler oluşturarak gelen bilgileri de bu kategorilere dahil ederek anlamlandırmaktadır. Kişinin çevresinde olan biteni ne şekilde anlamlandırdığı ise neler hissedeceğini ve nasıl davranacağını belirlemektedir.
Bilindiği gibi aynı olayı yaşamalarına karşın bazı kişilerde olay sonrasında psikolojik rahatsızlığa uzanan sonuçlar görülebilmekteyken, bazısı bu olayı daha uykuya dalmadan unutabilmektedir.Bunun sebeplerinden biri zihnimizde kendiliğinden kategorizasyon süreci içinde oluşturduğumuz otomatik düşüncelerimiz yani şemalarımızdır.

Şema bizi etkileyen uyaranın ne olduğunun anlaşılması ve değerlendirilmesi için oluşturulmuş zihinsel bir yapıdır.Şemalar çevreden gelen bilgiyi anlamada kalıp görevi görürler ve bu nedenle yaşam boyu gelişerek kişinin davranışlarını, düşüncelerini, hislerini ve diğer insanlarla olan ilişkilerini belirlerler.

Anahtar kelimeler: stres, şema, stres ve zihin
Keywords:stress,schemes,stress and consciousness


1-Giriş

Stres kavramının psikoloji alanında kullanılmasına ve araştırmalar yapılmasına 1950'li yıllarda başlanmıştır(Uçar,2004).Stres genel olarak insanın psikolojik boyutta zorlanması sonucunda hem psikolojik hem fizyolojik rahatsızlıkların görülmesi durumuna kadar giden bir haldir.Fizyolojik veya duygusal boyutta yaşanan durumu,kişinin bilişsel yapısı doğrultusunda açıklamak gerekir.Kişinin içinde yaşadığı kültür,inançları,idealleri kim olduğunu ve olaylar karşısındaki tutumunu belirleyecektir.Yaşamımızın her noktasında bilişsel yapımız etkindir.Bu tutumlarımızı belirleyecek olan da zihinsel şemalarımızdır.Yani tüm davranışlarımız ve duygularımız şemalarımıza bağlı olarak gelişir.

Bu çalışmada araştırılacak olan streste zihnin rolünün yanı sıra,bilişsel şemalarımız,otomatik düşünceler ve bilgi işleme sürecinin etkisidir.

1.1-Streste Zihnin Rolü

Tanımlara bakıldıgında, bir stres kaynağının otomatik olarak her bireyde bir takım duygusal tepkilere yol açacağı anlamı çıkartılabilir. Oysa, Yıldırım'a (1991)göre, aynı stres kaynağı, her bireyde aynı duygusal tepkilere yol açmaz. Bir stres kaynağının birey tarafından "nasıl algılandığı" önemlidir. Bireyin, yaşadığı stresin derecesi, stres kaynağını algılayış biçimine bağlıdır. Örneğin, Afrika'da açlıktan ölme, tüm dünyada yoğun silahlanma, körfez savaşı, nişanlanma, sınava girme ve kırmızı ışıkta geçme gibi olaylar karşısında her bireyin yaşayacağı stresin derecesi farklı olacaktır, çünkü bireylerin bu stres kaynakları karşısındaki algıları, yorum,düşünce ve inanç kalıpları farklıdır.

Gerçek yaşamda sorun çözme ya da stresli olaylarla başa çıkabilme, psikolojik sağlık ve uyumla ilişkilidir(Uçar,2004).Çevre ile etkileşimlerimiz sırasında engelleyen, sinirlendiren, tedirgin eden olaylar bizi zorlar. Bunlar boşanma, bir yakınının kaybı ya da ayrılık, ölümcül hastalık, hayat pahalılığı, trafik, gürültü, okul başarısızlığı, sınav kaygısı, savaş, tecavüz ya da doğal afetler gibi olumsuz etmenler olabileceği gibi; evlenme, terfi, kariyer değişikliği gibi olumlu yaşam olaylarını da kapsayan çok geniş bir yelpaze içinde değerlendirilebilir. Genelde herkes için travmatik sayılabilecek bir olayın ardından tepkilerin yavaşlaması, dış dünyaya ilginin azalması normaldir.

Görüldüğü gibi bilişsel yapılarımız fiziksel veya ruhsal durumumuz üzerinde etkin rol oynamaktadır.Bunun için zihin süreçlerine bakmak gerekir.Bunlar araştırmamızda bilgi işleme süreci,şemalar ve otomatik düşünceler alt başlıklarında incelenmiştir.

1.2-Bilgi İşleme Süreci


Bilgi işleme sırasında kullanılan kaynaklar yaşantılarımıza ilişkin bir tür havuz gibidir. Bu havuzda biriken deneyimlerimiz çeşitli kategoriler doğrultusunda sınıflandırılmaktadır ve bu sayede bilgi ya da referans değerleri elde edilmektedir. Örneğin çocukluğumuza ilişkin yaşantılar bu tür bir kaynak olabilir. Bu durumda kişinin çocukluk yaşantıları ile ilgili bilgileri işlemesi kolaylaşmaktadır; çünkü kendisine belirli bir bağlam hazırlamış demektir. Aynı şekilde bu tür bilgileri geri çağırırken de daha az zorluk çekecektir. Bu da daha kısa zamanda daha fazla bilginin sisteme girmesi ve işlenebilmesi anlamını taşımaktadır(Uçar,2004).

Sınırlı kapasitedeki bilgi işleme sisteminin ’sınırlı’ olma özelliği seçici bilgi işlemeyi de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle bazı bilgiler öncelikli olarak sisteme alınır. Son yıllarda yürütülen çalışmaların sonucunda hem kişisel özelliklerin hem de uyarıcıdan kaynaklı özelliklerin seçici bilgi işleme üzerinde etkili olduğunu göstermiştir (Williams,Watts,Macleod ve Mathews,1997 akt. Uçar,2004).

Bilgi işlemenin temelleri üzerinde duran başlıca iki modelden söz edilebilir: Aşamalı ve paralel bilgi işleme. Aşamalı bilgi işleme modeline göre bilgiler basamak basamak işlenmektedir. Her basamakta verinin girdi ve çıktıları değerlendirilmekte ve bu aşamadaki işlemlerin bitmesiyle birlikte de bir üst basamağa geçilmektedir. Üst basamakta da bilgiler bir başka açıdan değerlendirilmekte ve bu süreç böylece devam etmektedir. Paralel bilgi işleme modeline göreyse sürecin işleme sırasında veri birçok açıdan aynı anda değerlendirilir; yani farklı basamaklardan aynı anda veri toplanır ve çıktı elde edilir. Kişi görevin durumuna göre bu modellerin her ikisini de kullanıyor olabilir. Bir süre sonra kullanılan bilgiye göre bu süreç otomatik hale gelir avantajları olduğu gibi dezavantajları da vardır, bu durum ise kişiyi stres yaşantısıyla yüz yüze getirebilir(Solso,Maclin ve Maclin,2007).

Belleğimizde çocukluğumuzdan itibaren gelen bilgiler doğrultusunda şemalar oluşmaktadır. Bu şemalar da şimdiki yaşadıklarını ne şekilde değerlendireceklerinin en önemli dayanaklarından bir tanesidir(İngram,2003 akt. Uçar,2004). Araştırmalar olumlu duygu durumuna sahip kişilerin belirsiz olan ipuçlarını da olumlu olarak değerlendirdiklerini aynı şekilde mutsuz olan insanların da belirsiz ipuçlarını daha olumsuz olarak değerlendirdiklerini göstermektedir.
Sahip olduğumuz şemalar seçici dikkatin yönlendirilmesinde etkili olmaktadır. Tehlike anında kişinin uyarıcıdan aldığı verim miktarının düşük olduğu durumlarda eksik bilgiler kişide mevcut olan bilgilerle tamamlanmaktadır. Bu durum da kişinin yanlı değerlendirme olasılığını beraberinde getirmektedir (Hamilton,1982;Mandler,1982;Bijttebier,Vasey ve Braet,2003 akt.Uçar,2004).

Yukarda bahsedilen bilgi işleme modeli bütün insanlar için geçerlidir. Yani her insan dışardan veri alır ve kendi şemalarındaki bilgiler doğrultusunda verilerin eksik kısımlarını tamamlar ve yorumu da buna bağlı olarak yapar. Fakat bazı insanlar bu türden geri bildirimle daha fazla dikkate alırken bazı insanlar yaşantının altında yatan nedeni anlamak için daha az çaba göstermektedir(Uçar,2004).Bu da aynı durumun kişiden kişiye yaşanan farklı stres boyutunu açıklıyor görülmektedir.

1.3 Bilişsel Şemalar


Beş duyumuz aracılığıyla ham halde aldığımız uyarıcılar, belleğimiz aracılığıyla alınmakta, uygun bir biçimde zihne yerleştirilmekte ve kişi için yeni kaynaklar oluşturmaktadır(Uçar,2004).Şema bizi etkileyen uyaranın ne olduğunun anlaşılması ve değerlendirilmesi için oluşturulmuş zihinsel bir yapıdır. Şemalar sayesinde zamanda ve mekandaki yerimizi bilebilir, çevremizdeki olup biteni fark edip onlara uygun tepkiler geliştirebiliriz. Çevreden gelen bilgiyi anlamada kalıp görevi görürler bu nedenle de kişinin davranışlarını, görüşlerini, başkalarıyla olan etkileşimlerini belirlerler.Yani tüm davranış ve duygularımız şemalarımıza bağlı olarak gelişir(Karaosmanoğlu,?).
Son yıllarda Young ve arkadaşları tarafından geliştirilen teoriye göre ise
şemalar , bireyin kişisel ve çevresel bilgiyi düzenlemesine temel oluşturan, dünya ve kendisiyle ilgili temel inançlarını içeren, geçmiş yaşantılarla kurulan kognitif yapılardır. Çevreden edinilen bilgiyi kognisyonlara dönüştüren temel inançlardır.
Yaşamın erken dönemindeki kişisel deneyimler ve çevredeki önemli insanlarla
yapılan özdeşimlerle oluşan şemalar, sonraki yaşamdaki benzer deneyimler ve
öğrenmelerle pekişir. İnançların en temel düzeyini oluşturur. Kalıcı kognitif yapılar olan şemalar bazen baş etme mekanizması olarak olumlu olabilecekleri gibi işlevsiz ve olumsuz da olabilirler (Karahan,2006).

Olumsuz ve işlevsiz olanlar için erken disfonksiyonel şema terimi kullanılır.Erken disfonksiyonel şemalar yaşamın erken dönemlerinde geliştikleri için değişmeye belirgin direnç gösterirler, kendini sürdürücü özellik gösterirler. Şemanın tam tersi olaylarla karşılaşılırsa bile kişiler ısrarlı bir şekilde geçerliliğini korumak için gelen bilgileri çarpıtırlar. Belirgin olarak işlevselliği bozucudurlar(Karahan,2006).Örneğin küçükken köpek tarafından ısırılan bir çocuk köpeklerden korkmaktadır. Bu çocuk üniversitede veterinerlik okumuş ve bir köpeği tedavi etmesi gerektiğinde başarılı olamamış; bunun sonucu mesleğini bırakmaya kadar gitmiştir.Çocuğun geliştirdiği köpeklere ilişkin olumsuz şema onu mesleğinde başarısızlığa sürüklemiştir.

Şemalar kişinin çevresi ile olumlu ilişkiler içinde olma, özerklik, keyif alma ve kendisini ifade gibi temel ihtiyaçlarını karşılamasını ve diğerleri ile ilişkide sınırları fark edebilme becerilerini engellerler(Karahan,2006).Şemalar birbiri içine geçmiş yapılar olduğu için, tek bir şemanın bile doğruluğunun sorgulanması tüm sistemi etkiler(Karaosmanoğlu,?)

1.4-Otomatik Düşünceler

Karaosmanoğlu'na göre,otomatik düşünceler bilinçli bir yargılama olmaksızın ortaya çıkan, eylemlerimiz ve duygularımızı derinden etkileyen zihinsel işlevlerdir. Çevrede gelişen olaylara bağlı olarak meydana gelen bu düşünceler, daha sabit olan inançlarımız ve şemalarımızdan köken almaktadırlar.Otomatik düşünceleri üreten bazı düşünme biçimlerimiz vardır. Bunu bilişsel terapinin diliyle söylersek bunlar aslında bilişsel çarpıtmalar yani alışkanlıklarımız gereği farkına varmadan yaptığımız akıl yürütmelerdir.
Bilişsel modele göre, insanın duygularını ve bununla ilişkili fizyolojik ve davranışsal tepkilerini etkileyen şey, herhangi bir durumun kendisi değil, genellikle otomatik düşüncelerle kendisini belli eden, o duruma ilişkin yaptığı yorumlardır. Otomatik düşünceler, daha belirgin düşüncelerle birlikte bir akış içindedirler; herhangi bir durum karşısında aniden ve kendiliğinden ortaya çıkarlar. Bilinçli bir çaba ya da niyet yoktur. Kişiler genellikle bunlarla ilişkili olan duygularının farkındadırlar. Genellikle çok kısa, gelip geçici, seri ve örtüktürler. Sözcükler ya da imajlar şeklinde oluşurlar. Kişiler genellikle bu otomatik düşüncelerini üzerinde durmadan ve değerlendirmeden doğru olarak kabul ederler (Şahin, 2001).

Beck'e göre,kişi edindiği olumsuz şemalar ya da inançlarla yeni karşılaştığı olayları bağdaştırır.Ayrıca bu olumsuz şemalar kişinin gerçeği çarpıtmasına neden olan bazı bilişsel yanlılıkları uyarır ve onlar tarafından beslenir.Bu bilişsel yanlılıklar:
1-Keyfi çıkarsama: yeterli ya da hiç kanıt olmadan bir sonuca varmaktır.örneğin, piknik yapmaya giden bir kişinin yağmur yağdığı için kendini değersiz hissetmesi.
2-Seçici soyutlama: birçok öğesi olan bir durumda öğelerden yalnızca birine göre sonuca varmak. örneğin,on kişinin çalıştığı bir projede projenin başarısızlığını kişinin kendine mal etmesi,halbuki o projede bir çok kişi çalışmaktadır.
3-Aşırı genelleme: tek olasılıkla da saçma bir olaya dayanarak çok genel bir sonuç çıkarmak. örneğin,bir öğrenci belli bir günde bir dersteki başarısızlığını değersizliğinin ve aptallığının son kanıtı olarak kabul eder.
4-Büyütme ve küçümseme: değerlendirmelerde abartılı olmadır.
2-Etiyoloji

2.1-Öğrenme Modeli

Stresin açıklamasını klasik ve edimsel koşullama veya her ikisinin birleşimiyle yapmaktadır.
Watson,klasik koşullanma deneylerinden yola çıkarak yetişkin korkularının,nefretlerinin ve anksiyete duygularının temelinde,erken çocukluk koşullanmalarının olduğunu ileri sürmüştür(akt.Akman,2004).
Stres kuramı için koşullanmanın 2 yönü önemlidir:
İlk olarak korku ve anksiyete gibi duygusal tepkiler karmaşıktır ve davranışsal psikolojik ve fizyolojik bileşenler içerir.Kaçınma davranışı kişiyi stres verici uyarıcıdan uzak tutar.Kişi korkulan nesne,kişi veya olayla karşılaştığında içsel gerilim yaşar,vücut fizyolojik olarak uyarılır.
Edimsel koşullanmada ödül getiren davranışın sıklığının artması, kötü sonuçlara yol açan davranışın sıklığının ise azalması söz konusudur.Stres verici uyarıcıdan uzaklaşmak kişiyi stres yaşamaktan kurtaracağı için kaçınma davranışı artacaktır.Kaçınma davranışı öğrenilmiş korku ya da anksiyetenin azalmasında rol oynar,insanlar hoş olmayan davranışlardan kaçınma eğilimindedir(akt.Akman,2004).

2.2- Bilişsel Transaksiyonel Model

Bilişsel görüşe göre stres,birey-çevre etkileşiminde kişinin uyumunu tehlikeye düşüren,var olan kaynaklarını zorlayan ya da var olan kaynaklarını açan çevresel taleplerdir(Uçman,1990).Bu durumda kişinin durumu anlamlandırması stresi yaşayıp yaşayamacağının ana belirleyicisidir,yani kişinin olaya verdiği anlam önemli rol oynamaktadır.

Bilişsel model insanları aktif olarak düşünen ve karar veren canlılar olarak ele almaktadır. İnsanlar kendilerine ilişkin şemalar oluşturur.Şemaların bir kısmı evrensel iken bir kısmı kişiseldir(Rice,1999;akt.Akman,2004).
Bilişsel transaksiyonel kuramda en dikkat çekici isim Richard Lazarus’tur.Lazarus,kişi bir şeyi stres verici olarak tanımlamadığı sürece hiçbir şeyin stres verici olmadığını ileri sürer. Hiçbir olay evrensel olarak stres verici değildir.Lazarus bu düşüncesini ileri sürerken birincil ve ikincil değerlendirme süreçlerinden de bahsetmiştir.
Birincil değerlendirme;kişi olayın kendisi için ne kadar önemli olduğunu değerlendirir ve olayı kendisi için tehdit edici,kayba neden olan ya da zarar verici bir durum olarak yorumlayabilir.Kişi bir durumu tehdit edici olarak algılarsa,yani stres verici olarak değerlendirirse aynı anda ikincil değerlendirme süreci de başlamıştır.Bu aşama,kişinin başa çıkma yeteneklerinin surumla baş etmeye yetip yetmeyeceğinin zihinsel değerlendirilmesidir (Baltaş ve Baltaş,1987;Gençöz,1998).

Kişi bu bilinçaltı muhasebe sonucunda durumla baş edemeyeceği sonucuna ulaşmışsa durumu stres verici olarak tanımlayıp stres tepkisi verecektir.Olayı değerlendirme kişisel farklılıklar içerir.Kişinin olaya verdiği anlam da kişinin öz saygısı,kişilik yapısı,içinde yaşadığı kültürel değerler,olayın oluştuğu bağlam,fiziksel özellikleri,duygusal durumu,cinsiyeti gibi algısını etkileyen özelliklerin tümü yer almaktadır (Şahin,2003;akt.Akman,2004).

3-Tartışma

Yapılan araştırmalara genel olarak bakıldığında,streste zihnin rolü bilişsel yapılandırmalarımız aktif rol oynar görülmektedir.Ancak,bilgi işleme süreci,şemalarımız,otomatik düşünceler gibi değişkenlerin kontrol altında tutulmasındaki sıkıntılar kişisel faktölerin de işin içine girmesiyle bir kat daha artmaktadır.Sadece değişkenlerin belirlenmesinde değil bu değişkenlerin ölçümü sırasında da ön plana çıkmaktadır.

Uçar'a göre (2004), kişinin aldığı verilerin işlenmesinden çıkan sonuç kişi için kaçmasını ya da savaşmasını gerektirecek yönde ise kişi stres yaşatmaktadır.Genelde öyle bilinmemesine ve olumsuz anlamda kullanılmasına rağmen stres işlevseldir.Ancak stresin sürekli yaşanması vücudumuzun kullanılmayan bir enerjinin etkisi altında olması ve zihnimizin bu süreklilik doğrultusunda daralan işlem alanı sorunlara kaynaklık edebilmektedir.

KAYNAKÇA
Akman,S.(2004) Stresin nedenleri ve açıklayıcı kuramlar. Türk psikoloji bülteni s(34-35)
Baltaş,A.,Baltaş,Z. (1987) Başarılı ve sağlıklı olmak için stres ve başa çıkma yolları (6.basım). İstanbul;Remzi kitabevi
Davison,G.C., Neale,J.M.(1998) Anormal Psikolojisi (çev.Dağ,İ.) (7.basım)Uçar,F. (2004) Streste zihnin rolü ve strese bağlı zihinsel/ruhsal hastalıklar. Türk psikoloji bülteni s(34-35)
Gençöz,F. (1998) Uyum psikolojisi. Kriz dergisi,s(2)
Karahan,D. (2006) Erken disfonksiyonel şemaların obsesif kompülsif bozukluğu olan hastalar ve sağlıklı kişilerdeki aktivasyonlarının karşılaştırılması
www.istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/psikiyatri/dr_dilara_karahan.pdf
Karaosmanoğlu,H.A. Şema ne demektir;şema eylemleri;otomatik düşünceler. www.psikonet.com
Kocabaşoğlu,N. Stres ve anksiyete. www.mc.metu.edu.tr
Solso,R.L.,Maclin,M.,Maclin.O (2007) Bilişsel psikoloji (çev.Dinn,A.A) Kitabevi yay. (4.basım)
Uçar,F. (2004) Streste zihnin rolü ve strese bağlı zihinsel/ruhsal hastalıklar. Türk psikoloji bülteni s(34-35)
Uçman,P. (1990) Ülkemizde çalışan kadınlarda stresle başa çıkma ve psikolojik rahatsızlıklar. TÜrk psikoloji bülteni s(24)
Şahin,N. (2001) Temel ilkeler ve ötesi.Türk Psikologlar Derneği Yayınları
Yıldırım,İ. (1991) Stres ve stresle başa çıkmada gevşeme teknikleri. Hacettepe üniversitesi eğitim fakültesi dergisi s(6)
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Streste Zihnin Rolü ve Şemalarımız" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK Fotoğraf
Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi132 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'in Makaleleri
► Evlilikte Kadının Rolü Psk.Dnş.Ayşe Gavas ASLAN
► Çocuğun Hayatında Babanın Rolü Psk.Burcu BAŞOĞLU KUNDAK
► Çocuk Eğitiminde Babanın Rolü Psk.Dnş.Evrim Alkış DEMİREL
► Ergenlikte Bağlanma Durumlarının Rolü Psk.Dnş.Zeynep ANAFOROĞLU BIKMAZ
► Çocuk Gelişiminde Babanın Rolü Psk.Gülçin DÖNMEZ FİDAN
► Çocukta Özgüven ve Ailenin Rolü Psk.Dnş.Kemal TUNCER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Streste Zihnin Rolü ve Şemalarımız' başlığıyla benzeşen toplam 29 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kontrol Etme Hastalığı Eylül 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:40
Top