2007'den Bugüne 92,827 Tavsiye, 28,317 Uzman ve 20,065 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kendinizin Kullanma Kılavuzunu Keşfedin!
MAKALE #6035 © Yazan Psk.Dnş.M. Burak OLGUN | Yayın Kasım 2010 | 5,119 Okuyucu
Her şey düşüncede başlar. Bütün her şey düşüncede oluşturulur. Bilinçli olarak düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler ve bu etki düşüncedeki güç ve arzunun derecesine bağlı oluşarak eyleme dönüşür. Düşüncelerimiz davranışlarımızı, davranışlarımız da hayatımızı değiştirebilir. Hemen bir uygulama yapalım mı? Şimdi başınızı aşağıya eğip hayatınızdaki en olumsuz şeyleri düşünmeye başlayın. Birinin size kızdığı, bağırdığı yada çok başarısız olduğunuz bir olayı, hatta çok üzülüp ağladığınız bir anı. Omuzlarınızı da iyice düşürün. Düşündüğünüz şeylerle ilgili en olumsuz duygulara bürünün. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Berbat olmalı. Bu küçük uygulama bile düşüncelerimizin bizleri nasıl etkilediğini oldukça iyi ortaya koyar. Siz ne isterseniz beyniniz size onu verir. Olumsuz ve karamsar durumlar yaşadığınızda bu örneğin tersini de uygulayabilirsiniz. Bu gibi hissettiğiniz durumlarda hemen gözlerinizi kapatıp yaşadığınız en güzel şeyleri düşünün. Bunlar sizi başarılı kılan, sevindiren yada heyecanlandıran şeyler olabilir. Onları düşünürken başınızı dik tutun ve gülümseyin. O anı yaşarken hissettiğiniz duyguları anımsayın. Sonuç ne? İyi hissettiğinize eminim.
İleri derecede hasta iki adam aynı hastane odasında yatıyorlardı. Adamlardan birinin ciğerlerindeki suyun süzülmesi için her öğleden sonra bir saatliğine oturmasına izin veriliyordu. Bu hastanın yatağı odadaki tek pencerenin tam yanındaydı. Diğer hasta ise hep sırtüstü yatmak zorundaydı. Bu iki hasta saatlerce birbiriyle konuşur, eşlerini, ailelerini, evlerini, işlerini, askerlik anılarını, tatilde gittikleri yerleri anlatırlardı birbirlerine.
Pencerenin yanındaki hasta, her öğleden sonra oturmasına izin verdikleri saati diğer hastaya pencereden görebildiklerini anlatarak geçiriyordu. O kadar güzel şeyler anlatırdı ki. Diğer hasta dışarıdaki renkli ve hareketli dünyayı dinlemek için hep bir sonraki günü iple çekmeye başladı.

Anlatıldığına göre pencere, içinde çok güzel bir göl olan parka bakıyordu. Ördekler ve kuğular gölde yüzerken çocuklar gemilerini suda yüzdürüyorlardı. Genç aşıklar, gökkuşağının tüm renklerindeki çiçeklerin arasında kol kola dolaşıyorlardı. Ulu ağaçlar etrafı süslüyor, uzaktan şehrin silueti görünebiliyordu. Pencere kenarındaki adam bunları muhteşem bir detayla anlatırken, odanın diğer ucunda yatan adam gözlerini kapar ve bu muhteşem manzarayı hayalinde canlandırırdı. Sıcak bir öğleden sonra, pencerenin yanındaki adam geçmekte olan bir şenlik alayını tarif etti. Diğer adam bando seslerini duyamasa bile pencere kenarındaki adamın anlattıklarından tün olanları hayalinde canlandırabiliyordu.

Günler ve haftalar geçti. Bir sabah banyo yaptırmak için su getiren hemşire pencere kenarında yatan hastanın cansız bedeniyle karsılaştı: uykusunda, huzur içinde ölmüştü yaşlı adam. Hüzünlendi, hastane görevlilerini adamı dışarı taşımaları için çağırdı. Uygun zaman geçtiğine kanaat getirir getirmez, diğer hasta pencerenin kenarındaki yatağa taşınmasının mümkün olup olamayacağını sordu. Hemşire memnuniyetle isteğini yerine getirdi. Hastanın rahat olduğundan emin olduktan sonra da onu yalnız bıraktı.
Adam aylardır dinlediği o muhteşem manzaraya sonunda kendisi bakabilecekti. Yavaşça, duyduğu acıya aldırmadan, bir dirseğine yaslanarak dışarıdaki dünyaya bakmak üzere yatağından doğruldu. İşte, sonunda, dışarıyı kendi gözleriyle görme zevkini yaşayabilecekti. Pencereden dışarı bakabilmek için yavaşça dönmeye zorladı kendisini.

Ama o da ne! Pencere, bomboş bir duvara bakıyordu. Adam büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Peki ya arkadaşının anlattıkları? Adam hemen hemşireyi çağırarak ona, vefat eden oda arkadaşının pencerenin dışında görünen harika şeyleri anlatmasından bahsetti. Ve neden böyle bir şey yapmış olabileceğini sordu. Hemşirenin cevabı adamı bir kez daha şaşkınlığa uğratmıştı.

Hemşire ölen adamın aslında kör olduğunu ve pencerenin önündeki duvarı asla göremediğini söyledi. 'Sanırım harika bir hayal gücü vardı ve seni cesaretlendirmek istedi.' dedi. Adam boş duvara bakarken arkadaşını bir kez daha özlediğini fark etmişti.
Düşünce gücünün doğru kullanıldığında neler elde edilebileceğini sanırım artık herkes biliyor... Tabii buradaki "herkes" sözü Türkiye'de araştıran, soru soran, bildikleriyle yetinmeyen çok küçük sayılabilecek bir "okur" kitlesi için, yani sizler için söylenmiş bir sözdür... Evet... Herkes biliyor... Fakat nasıl ki sigaranın zararlarının bilinmesi sigarayı bırakmak için çoğu kez yeterli olamıyorsa, bunun da bilinmesi düşünce gücümüzden etkin bir şekilde yararlanabilmeye yetmiyor... "Seviniz, seviliniz, bir olunuz..." demekle insanların sevgiyi yaşayamadıkları gibi...Yani sadece bilmek yeterli olmuyor... Bilmek ayrı bir şey yapabilmek apayrı bir şey... Peki bildiklerimizi nasıl yapabilir hale getirebiliriz?...

Ele alacağımız konuları dikkatle takip eder ve "değişimin ihtiyacını" gerçekten içinizde hissederek bu çalışmaları sürdürürseniz; farklı bir dünyanın kapılarının önünüzde aralanmaya başladığını göreceksiniz...

Bu yolda, şimdiye kadar hiç olmadık bir şekilde kendinizle başbaşa kalacak ve dışarıdan hiç bir şeyi kendinize ilave etmeden, sadece kendi sırlarınızı keşfetmenin doğallığını yaşayacaksınız... Ortaya çıkartacağınız tüm sırların sizin içinizde gizli olduğunu unutmayın...

Evet...Her şey sizde gizli…

Bu yolda, sizde varolan "potansiyel gücünüz" ve asıl kökeniniz hakkında çok önemli ipuçlarını yakalayabilmeniz de mümkün olabilecektir... Ama unutmayın: Bütün bunlar kendiliklerinden gelmezler... Özel bir çaba ve gayret göstermeniz gerekecektir. Kısacası kendinizi bazı yönlerinizle yeniden tanıyacak, kendinizi yeniden keşfedeceksiniz. Bu söz... Yani "insanın kendini tanıması" meselesi, belki ilk başta bize biraz garip gelebilir... "Ne demek yani, şimdi ben kendimi tanımıyor muyum..." diye düşünebiliriz. Çünkü kendimiz hakkında yeterli fikre sahip olduğumuzu düşünürüz. Oysa ki çoğunlukla, kendi varlığımızın kökeni ve özellikleri hakkında yeterli bilgiye ve yeterli anlayışa sahip olmadan yaşamımızı sürdürürüz. Bunların içinde sahip olduğumuz, ancak çoğunlukla farkında bile olmadığımız ruhsal yeteneklerimiz, yani ‘’Duyular Dışı Algılamalarımız’’ da vardır.

Böyle olunca da, kendi varlığımızın iç potansiyelini, iç gücünü çoğunlukla kullanmadan kısıtlı imkanlarla yaşamaya kendimizi mahkum ederiz... Ve yaşamımızın büyük bir bölümü böyle geçer...

İçimizdeki mevcut potansiyel güçten habersiz kendimizi son derece hür ve özgür zannederek; aslında tam bir mahpushane yaşantısı sürdürürüz... Hapiste olduğumuzu farkedemediğimiz için de, hapisten kurtulmak için hiçbir çaba sarfetmeyiz... İnsanın mevcut iç potansiyel gücünü kullanmadığı bu dünya yaşamında özgür olamadığını, çok kısıtlı imkanlarla yaşadığını farkeden toplumlar, çok eski çağlardan beri bu yolda önemli çalışmalar içine girmişlerdir.

Bu çalışmaların ortaklaşa amacı çok eski çağlardan beri tek bir noktada: "Kendini Bilmek"de yoğunlaşmıştır... "Kendini bilmeyen varoluşun sırlarını da bilemez" ya da "Kendini bilmeyen Rabbi'ni de bilemez" sözleriyle de bu konu dile getirilmeye çalışılmıştır.

Tüm bunları yapıp kendimizi keşif yolculuğuna çıktığımız zaman bu yolda bazı engellerle karşılaşmamız olasıdır. Hayat bahçemizde bize aykırı yabani otların olduğunu bilmeliyiz. Ama hayatımıza giren bu yabani otlar konusunda endişe duymak zorunda değiliz. Onlar da hayatın bir parçasıdır. Onları görmemiz, varlıklarını kabul etmemiz, çözümlere odaklanmamız ve hayatlarımızdaki etkilerini yok etmek için ne gerekiyorsa hemen yapmamız gerekmektedir.

Ve şunu kesinlikle unutmayınız ki: Onları yok farzetmekle yok edemeyiz.
Varlıkları karşısında ateş püskürüp, küplere binmek ya da korkudan pısırıklaşmak; onların bahçemize girmesini daha da kolaylaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Yapılması gereken şey: Onları kuralına göre söküp atmaktır. Ve bunu, bir oyun anlayışı içinde,yaşam içinde neşe içinde yapabiliriz. Ömrünüzün geri kalanında, emin olun, yeni yeni otlar hep gelecek, boy gösterecektir. Eğer her sorun çıktığında dünyaya karşı bir tepki duyarak yaşamak istemiyorsanız, onların da hayatın önemli bir parçası olduğunu hatırlamanız gerekir. Onlar sizi güçlü ve dikkatli tutar. Bahçenizi sağlıklı ve zengin durumda korumak için neler yapılması gerektiğini hep görebilmenizi sağlar. Sadeleşmek, saflaşmak ve bizi saran fazlalıklardan kurtulabilmenin ilk adımı, zihnimizdeki bize ait olmayan otları temizlemektir. Ancak bu otların temizlenmesi için buna hazır ve istekli olmak ve belli bir mücadeleye hazır olmak şarttır. Çünkü bu otların temizlenmesi belli bir süreyi ve çabayı gerektirir. Ve belirli teknikleri ve kuralları vardır... Bu yolda çabasız hiç bir şey elde edebilmek mümkün değildir.

Yıllardır zihnimizde oluşturma alışkanlığı kazandığımız olumsuz bütün davranış biçimlerimiz, bizim için birer yabani ottur. Bu yabani otlardan dolayı içimizdeki filizler gelişip büyüyememektedir. Bunlar, yeteneklerimizi kullanmamızda da engeller oluşturmaktadır...

Ne yapmak istediğinize karar vermek zorundasınız. Eğer gerçekten hayatınız üzerinde bir kontrol duygusu hissetmek istiyorsanız, ki şu anda yapabileceğiniz bir sürü şey varken oturup da bu satırları okumayı seçmiş olduğunuza göre, ne istediğinizi biliyorsunuz demektir; istediğiniz gerçek özgürlük, içsel güçlerinizden yararlanmak ve dünyada daha bilinçli yaşamaksa doğru adrestesiniz... Ve emin olun ki arzu ettiğiniz hedeflere ulaşacaksınız...Yeter ki isteyin..Ve harekete geçin.

Muhammet Burak OLGUN
Nlp Trainer & MCC

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kendinizin Kullanma Kılavuzunu Keşfedin!" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.M. Burak OLGUN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.M. Burak OLGUN'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     6 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Dnş.M. Burak OLGUN
İstanbul
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi9 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.M. Burak OLGUN'un Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,065 uzman makalesi arasında 'Kendinizin Kullanma Kılavuzunu Keşfedin!' başlığıyla benzeşen toplam 9 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Bay Dahi: Beyin Eylül 2012
► Başarı Yolculuğu Kasım 2010
► İletişim mi Yetenek mi? Kasım 2010
► Kendini Bilmek Kasım 2010
► Milli Değişim Hareketi Kasım 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:11
Top