Psikoterapi Nedir? Psikoterapi ile İlgili Yanlış İnançlar Nelerdir?
PSİKOTERAPİ NEDİR?
Psikoterapi, ruh sağlığı alanında eğitim görmüş, bu alanda uzmanlaşmış bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilen, bireysel terapi veya grup terapisi şeklinde uygulanabilen bir kendini tanıma, davranışlarının ve tutumlarının nedenlerini anlama, çözümleyebilme ve onlara karşı içgörü (farkındalık) kazanabilme sürecine verilen isimdir.
Günümüzde kültürel, sosyal, ekonomik pek çok alanda gerçekleşen hızlı değişiklikler, bireyleri pek çok stres faktörü ile başa çıkmak zorunda bırakmaktadır. Tüm bu değişim ve gelişimler, bireylerin hayatını kolaylaştırmakla birlikte paradoksal bir biçimde onları yalnızlığa, dışlanmışlık duygusuna, aidiyetsizliğe ve zaman zaman da çaresizliğe itmektedir. Biyolojik gerçek ve gerekçelerle ana rahmine düşen insan, bilinçli seçiminin dışında olarak geldiği dünyada pek çok zorlukla başa çıkmak zorunda kalmakta, zaman zaman, zorlukların kendi başaçıkma becerilerini aştığına inandığı durumlarda ise yardıma ihtiyaç duymaktadır.
Psikiyatrist, psikolog veya terapist, bu yardım arayışı içerisinde olan insana, kendi içerisinde var olan başa çıkma gücü ve becerilerinin farkına varmasında yardımcı olan kişidir. Bu başa çıkma gücü ve becerilerini fark etmek zaman zaman kişi için çok güç olabilir. O zaman özellikle ilaç tedavisi gerekebilir. Bu farmakolojik desteği sağlayacak kişi ise psikiyatristtir.
Olaylarla, durumlarla, yaşadığı, hissettiği duygularla başa çıkma güç ve becerilerinin azaldığına inanan her insan terapötik bir destek alabilir ve böylece içinde bulunduğu güç durumdan etkin bir biçimde ve en az hasarla çıkabilir.
PSİKOTERAPİ İLE İLGİLİ YANLIŞ İNANÇLAR
1) “Ben deli miyim? Ancak deliler psikoloğa/psikiyatriste gider”
Bu inanç, kişisel gelişimin ve problem çözmenin önündeki en büyük engellerden biridir. Kişiyi harekete geçme ve kendisi için bir şeyler yapma isteğinden alıkoyar. Psikoloğa veya psikiyatriste gitmeyi kendi özgür iradesi ile seçen kişiler, sorunlarının farkında olarak çözüm üretmeye çalışan, kendileriyle yüzleşmekten çekinmeyen, içgörü sahibi insanlardır.
2) “Psikoloğa/psikiyatriste gitsem bile işe yaramaz. Bu sorunu kimse çözemez.”
Bu inanç, temelde sorunlarının biricikliğine, özelliğine, çözümsüzlüğüne inanan kişilerin dile getirdikleri bir inançtır. Psikoterapi süreci içerisinde yaşayacakları deneyimlerle farkındalıkları artan bireyler, etraflarındaki pek çok kişinin de benzer sorunlarla başa çıkmaya çalıştıklarını gördükçe şaşırırlar.
Bir psikoloğun ya da psikiyatristin görevi, hiçbir zaman kendilerine danışan bireyin sorunlarını çözmek değildir. Bireylerin, sorunlarını çözmede yetersiz kaldıklarına inandıkları durumlarda, sorunlarının ve çözümlerinin önündeki tek engelin kendilerinden başkası olmadığı gerçeğini fark etmelerini sağlamak, içlerinde var olan sonsuz potansiyeli dışa vurmalarına yardımcı olmak etkin bir psikoterapinin ve psikoterapistin görevidir.
3) “Ben hasta değilim, terapi almama gerek yok”
Bu inanç, hayatında bir şeylerin yanlış, eksik, hatalı gittiğini kabul etmek istemeyen bireylerin sıklıkla dile getirdikleri bir inançtır. Kişinin, belirli bir konuyla ilgili sıkıntı yaşamasıyla, “hasta” olması arasında fark vardır. Kişi, sorunlarıyla yüzleşip, sorumluluğu almayı kabul etmedikçe, psikolojik olarak sağlıksızlaşması yani bir değer deyişle “hasta” olması kaçınılmazdır.
4) “Beni bu hale “onlar” getirdi. O zaman onlar terapi görsün”
Kişinin aldığı kararların, yaptığı seçimlerin, tutum ve eylemlerinin sorumluluğunu almadığı/almak istemediği durumlarda inanmayı seçtiği ve dile getirdiği inançtır. Bu kişilerin tutumlarına, davranışlarına, duygularına karşı objektiviteleri bozulmuştur ve yaşamlarının sorumluluğunu başkalarına yükleyerek, hissettikleri suçlulukla umutsuzca başa çıkmaya çalışırlar. Psikoterapi bu noktada kişinin kendi tutumlarına ve davranışlarına farkındalık kazanmasını destekleyerek kişiye yardımcı olur.
5) “Terapi almak istiyorum ama işe yarar mı ki?
Genelde soru şeklinde olan bu inanç, aslında “terapi işe yaramaz” şeklindeki önyargıyı temsil etmektedir. Bu inanca sahip kişiler de yaşamlarının sorumluluğunu almaktan korkan, çekinen veya yaşamlarının gidişatıyla ilgili sorumluluk almak istemeyen kişilerdir. Daha önce hiç denememiş olmalarına rağmen, terapotik süreç hakkında tereddüt ederler ve aslında bu kişiler, kişisel gelişime dirençli olan insanlardır. Tüm bu konular üzerinde çalışıldığında psikoterapiden oldukça iyi bir sonuç alınabilmektedir.
UZM. KLİNİK PSİKOLOG
SERAP SÖZEN
Psikoterapi, ruh sağlığı alanında eğitim görmüş, bu alanda uzmanlaşmış bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilen, bireysel terapi veya grup terapisi şeklinde uygulanabilen bir kendini tanıma, davranışlarının ve tutumlarının nedenlerini anlama, çözümleyebilme ve onlara karşı içgörü (farkındalık) kazanabilme sürecine verilen isimdir.
Günümüzde kültürel, sosyal, ekonomik pek çok alanda gerçekleşen hızlı değişiklikler, bireyleri pek çok stres faktörü ile başa çıkmak zorunda bırakmaktadır. Tüm bu değişim ve gelişimler, bireylerin hayatını kolaylaştırmakla birlikte paradoksal bir biçimde onları yalnızlığa, dışlanmışlık duygusuna, aidiyetsizliğe ve zaman zaman da çaresizliğe itmektedir. Biyolojik gerçek ve gerekçelerle ana rahmine düşen insan, bilinçli seçiminin dışında olarak geldiği dünyada pek çok zorlukla başa çıkmak zorunda kalmakta, zaman zaman, zorlukların kendi başaçıkma becerilerini aştığına inandığı durumlarda ise yardıma ihtiyaç duymaktadır.
Psikiyatrist, psikolog veya terapist, bu yardım arayışı içerisinde olan insana, kendi içerisinde var olan başa çıkma gücü ve becerilerinin farkına varmasında yardımcı olan kişidir. Bu başa çıkma gücü ve becerilerini fark etmek zaman zaman kişi için çok güç olabilir. O zaman özellikle ilaç tedavisi gerekebilir. Bu farmakolojik desteği sağlayacak kişi ise psikiyatristtir.
Olaylarla, durumlarla, yaşadığı, hissettiği duygularla başa çıkma güç ve becerilerinin azaldığına inanan her insan terapötik bir destek alabilir ve böylece içinde bulunduğu güç durumdan etkin bir biçimde ve en az hasarla çıkabilir.
PSİKOTERAPİ İLE İLGİLİ YANLIŞ İNANÇLAR
1) “Ben deli miyim? Ancak deliler psikoloğa/psikiyatriste gider”
Bu inanç, kişisel gelişimin ve problem çözmenin önündeki en büyük engellerden biridir. Kişiyi harekete geçme ve kendisi için bir şeyler yapma isteğinden alıkoyar. Psikoloğa veya psikiyatriste gitmeyi kendi özgür iradesi ile seçen kişiler, sorunlarının farkında olarak çözüm üretmeye çalışan, kendileriyle yüzleşmekten çekinmeyen, içgörü sahibi insanlardır.
2) “Psikoloğa/psikiyatriste gitsem bile işe yaramaz. Bu sorunu kimse çözemez.”
Bu inanç, temelde sorunlarının biricikliğine, özelliğine, çözümsüzlüğüne inanan kişilerin dile getirdikleri bir inançtır. Psikoterapi süreci içerisinde yaşayacakları deneyimlerle farkındalıkları artan bireyler, etraflarındaki pek çok kişinin de benzer sorunlarla başa çıkmaya çalıştıklarını gördükçe şaşırırlar.
Bir psikoloğun ya da psikiyatristin görevi, hiçbir zaman kendilerine danışan bireyin sorunlarını çözmek değildir. Bireylerin, sorunlarını çözmede yetersiz kaldıklarına inandıkları durumlarda, sorunlarının ve çözümlerinin önündeki tek engelin kendilerinden başkası olmadığı gerçeğini fark etmelerini sağlamak, içlerinde var olan sonsuz potansiyeli dışa vurmalarına yardımcı olmak etkin bir psikoterapinin ve psikoterapistin görevidir.
3) “Ben hasta değilim, terapi almama gerek yok”
Bu inanç, hayatında bir şeylerin yanlış, eksik, hatalı gittiğini kabul etmek istemeyen bireylerin sıklıkla dile getirdikleri bir inançtır. Kişinin, belirli bir konuyla ilgili sıkıntı yaşamasıyla, “hasta” olması arasında fark vardır. Kişi, sorunlarıyla yüzleşip, sorumluluğu almayı kabul etmedikçe, psikolojik olarak sağlıksızlaşması yani bir değer deyişle “hasta” olması kaçınılmazdır.
4) “Beni bu hale “onlar” getirdi. O zaman onlar terapi görsün”
Kişinin aldığı kararların, yaptığı seçimlerin, tutum ve eylemlerinin sorumluluğunu almadığı/almak istemediği durumlarda inanmayı seçtiği ve dile getirdiği inançtır. Bu kişilerin tutumlarına, davranışlarına, duygularına karşı objektiviteleri bozulmuştur ve yaşamlarının sorumluluğunu başkalarına yükleyerek, hissettikleri suçlulukla umutsuzca başa çıkmaya çalışırlar. Psikoterapi bu noktada kişinin kendi tutumlarına ve davranışlarına farkındalık kazanmasını destekleyerek kişiye yardımcı olur.
5) “Terapi almak istiyorum ama işe yarar mı ki?
Genelde soru şeklinde olan bu inanç, aslında “terapi işe yaramaz” şeklindeki önyargıyı temsil etmektedir. Bu inanca sahip kişiler de yaşamlarının sorumluluğunu almaktan korkan, çekinen veya yaşamlarının gidişatıyla ilgili sorumluluk almak istemeyen kişilerdir. Daha önce hiç denememiş olmalarına rağmen, terapotik süreç hakkında tereddüt ederler ve aslında bu kişiler, kişisel gelişime dirençli olan insanlardır. Tüm bu konular üzerinde çalışıldığında psikoterapiden oldukça iyi bir sonuç alınabilmektedir.
UZM. KLİNİK PSİKOLOG
SERAP SÖZEN
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Psikoterapi Nedir? Psikoterapi ile İlgili Yanlış İnançlar Nelerdir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Serap SÖZEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Serap SÖZEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.