2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Depresyonda İnsan Neleri Yapmaz? Depresyondaki Kişinin Eksik Kalan Yönleri Nelerdir?
MAKALE #6291 © Yazan Dr.Ali Algın KÖŞKDERE | Yayın Ocak 2011 | 38,446 Okuyucu
Depresyon insanın yaşamından güzellikleri ve keyifleri alıp götüren bir hastalıktır. Depresyondaki kişi kayıpları ile, karamsarlığı ile uğraşırken yaşamının geri kalanını da kaybeder. Geçmişte yaşadıklarına duyduğu öfke ile yaşadığı anı ve geleceğini de yıkar. Depresyondaki kişi normalde bir insanın yaptıklarını yapamamaya başlar. Yapamamazlıklar depresyonu iyice derinleştirir. Aşağıdaki yazıda depresyondaki insanın neleri yapamadığına ve bu durumların çeşitli özelliklerine değineceğim. Depresyonda olan kişiler bunları fark edemezler, bu nedenle bunları fark etmelerinde onlara destek olmak gerekir. Depresif yakınmaları kısa süre önce değil de yıllar önce başlayan ve depresif özelliklerin karakterin bir parçası haline geldiği depresif kişilikler, neleri yapamadıklarına dair bir içgörüye sahip olabilirlerse zamanla bu içgörü, değişimi ve iyileşmeyi de getirebilir.

Araştırmacılar son yıllarda, olumsuz duyguların yanında mutluluk ve neşe gibi olumlu duygular üzerine de araştırmalar yapmaktadırlar.
Neşeli ve mutlu insanlar ile neşesiz ve mutsuz insanlar arasındaki farkları tahmin etmek zor değildir. Araştırmalar neşeli ve mutlu insanların bilişsel esnekliğinin daha fazla olduğunu, sorun çözme yeteneklerinin güçlendiğini göstermektedir. Mutlu insanlar, hafızalarını daha iyi örgütleyebilirler ve bütünleştirebilirler, araştırmalar onların daha verimli düşündüklerini ve daha iyi plan yaptıklarını, daha işe yarar yargılamalarda bulunduklarını ortaya çıkarmıştır. Mutluluğun, sosyal işlevselliği ve sosyal sorumlulukları arttırdığı, sosyal yaşama katkıda bulunan, cömertlik, yardımseverlik gibi yönleri ön plana çıkardığı görülmüştür. Neşenin ve mutluluğun ardından, olumsuz duygulanımların yarattığı gerginlik ortadan kalkmakta ve keyifli bir sakinlik ortaya çıkmaktadır.

Depresyonda ise mutluluk ve neşe ortadan kalkar. Yaşama ve insanlara ilgi yok olur. Yaşamın keyfi gitmiştir. Yerine üzüntü, karamsarlık ve olumsuzluk gelmiştir. Enerji ve heyecan yerini uykuya ve yorgunluğa bırakmıştır.

Depresyon yaşayan kişilerin geçmişinde kişiye ağır ve örseleyici gelen, yaşamını karartan olaylara sık rastlanır.
Bu olaylar kişinin ruhsal enerjisini öyle bir tüketir ki ya da kişinin çevreden alması gereken ruhsal beslenmeyi öyle bir engeller ki kişi gelecekteki yaşamında bu ruhsal enerjiyi yeniden biriktiremez. Bazen çevresinden beklediği desteği zamanında ve istediği gibi alamamanın verdiği öfke ile çevresine, ilişkilerine saldırır. Affedemez, hoş göremez, öfkesini yenemez. Bunların ardından yenilenerek yaşamını sürdüremez.

Depresyondaki kişi, yaşadıklarını, hissettiklerini, zorluklarını anlayacak insanları çevresinde bulamamaktan yakınır, yoğun bir yalnızlık hisseder.
Buna en çok maruz kalanlar çocuklardır. Ailede sorunlar yaşandığında çocuklar ihmal edilebilmekte, çocuklar yaşadıkları sıkıntıları paylaşmakta zorluk çekebilmektedirler. Çocuklukta böyle bir durumla karşılaşmak, anlaşılmadığını hissetmek, gelecekte depresyonun ya da başka bir psikiyatrik sorunun gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. Bu açıdan, günümüz insanı sıkıntıdadır. Çağımızda sosyal ilişkilerde yaşanan gerilemeler, kısıtlılıklar ve yüzeysellikler depresyonun gelişiminde önemli roller oynamaktadırlar. Bu olumsuzlukların ağına takılan depresif kişiler bu ağdan kendilerini kurtaramazlar, ağın içinde debelenip dururlar.

Bazı zamanlar da kişiler, kendilerine ağır gelen kayıplar yaşarlar.
Bu kayıpların yasını tutamamak ya da bu kayıpların yasına gömülme, depresyona neden olabilir. Depresifler yaslarını tutamazlar ya da yaslarından çıkamazlar. Örneğin 12 yaşında babasını kaybetmiş bir kız çocuğu hem yası ile hem ergenliği ile baş edemeyebilir. Buna bir de annesinin yas tutamayışı ya da annesini üzeceğini düşünerek tüm üzüntülerini bastırmaya çalışma eklenirse bu kız büyüdüğünde depresyon yaşama açısından riskli olacaktır. Bazen ailenin bir üyesi öldüğünde evde güçlü bir matem havası, yıllarca sürebilmektedir. Böyle bir evde büyüyen çocuklar depresyona kolaylıkla yakalanırlar.

Depresif kişiler yaptıkları fedakârlıkları yapılandıramazlar;
ya çok fedakârlık yaparak kendilerini tüketirler, ya yaptıkları fedakârlıkları daha sonra aptalca bulurlar, ya da fedakârlıklarının karşılığını alamamaktan yakınırlar. Maddi ya da manevi bir şey alıp vermek onlar için zordur.

Bu kişiler; içlerindeki acımasız, eleştirel, karamsar iç sesi fazlaca dinlerler.
Bu sesler yaptıklarını ve yaşadıklarını değersizleştirir, aşağılar, suçluluk hissettirirler, yaşamdan keyif almalarını engeller. Böylelikle özgüvenleri beslenemez. Kendilerini sevilen ve iyi biri olarak algılayamazlar. En uç noktada yaşamı yaşamaya değer bulmazlar ve intihar ederler. İyi ve olumlu yorumlar yapan iç ses zayıf ve cılızdır.

Keyif alamadıkları ve enerjisiz oldukları için isteksizlik ortaya çıkar.
Zamanla isteksizlik yüzünden yaşamları sığlaşır ve yataktan çıkamaz hale gelirler. Keyif alamama ve enerjisizlik yaşamla ilgili tüm motivasyonları etkiler.

Depresyondaki kişiler gevşeyip rahatlama yetilerini kaybettikleri, yoğun bir biçimde karamsarlaştıkları için gece uyku kaliteleri bozulur. Derin ve dinlendirici bir uyku uyuyamazlar. Sabah erken kalkma, gece uyanma ve karamsar düşünceler yüzünden uyuyamama şikâyetleri olur. Uykusuzluk da yorgunluğu şiddetlendirir.

Tüm bunlar depresif kişilere derin bir çaresizlik hissettirir.
Bu çaresizliğin içindeyken çareler göremezler, çaresizliklerini azaltacak çareler bulamazlar. Çare bulacaklarına, yaşamın, yeni günün onlara çarelerle geleceğine dair umutlar besleyemezler, umutsuzdurlar. Bakış açıları o kadar karamsardır ki bu karamsarlığın içinde hiçbir ışık, umut, çare, iyilik göremezler. Bu açıdan bir körlük yaşamaktadırlar. Kötülükleri, olumsuz yanları görme açısından görme yetenekleri çok gelişmiştir. Görülmemesi gereken ya da görülse de bir şey yapılamayacak olan olumsuzluklara odaklanırlar. Ne olursa olsun, kiminle, nerede olursa olsun eğlenebilme, yaşamdan keyif alabilme becerileri azalır. Böylelikle umutsuzluklarına umutsuzluk, karamsarlıklarına karamsarlık katarlar. Çevrelerine ve kendilerine olan ilgileri azalır.

Depresyonda kaybolan, depresif kişilerin zamanla yitirdikleri bir diğer öge gülmek, şaka yapmak, neşelenebilmek ve eğlenebilmektir.
Gülmek, şaka yapmak, birçok psikiyatrik hastalıkta insanın kaybolan bir özelliğidir. Ama gülememek, şaka yapamamak, hafife almamak depresyondaki ana sorunlardandır. Gülerek bize ve çevremize kötü gelebilecek, kötü hissettirebilecek durumları hafifletiriz. Aşağılanmış hissedebileceğimiz durumları gülerek aşağılar, üstesinden geliriz. Böylelikle özgüvenimizi korur, yaşadığımız durumun yarattığı öfkeyi boşaltır, tüm bunlara ek olarak kötü bir duruma gülerek durumu keyif alabileceğimiz bir hale getiririz. Gülerek ve şaka yaparak cinsellik ya da öfke yüklü dürtüler boşalma yolu bulurlar.

Gülmenin yaşamın ilk yıllarında sosyal yönü ağırlıktadır. Yaşamın ileriki dönemlerinde de gülmenin sosyal yönü devam eder ve insanlar bir aradayken daha çok gülerler. Anne ve bebek duygularını ifade ederek mesajlaşırlar. Bebek kelimeleri değil kelimelerin taşıdığı duyguyu algılar. Ağlayarak doğar, annesinin kucağında sakinleşir, susar, uyur. Büyüdükçe memnuniyetini, doyduğunu gülerek, memnuniyetsizliğini, sıkıntısı, açlığını ağlayarak gösterir. Bebek gülümseyerek, attığı kahkahalarla sevgi ve ilgi toplar. Bebek gören erişkinler refleks olarak gülerler ve gülerek bebeğe yaklaşırlar. Depresyonda insanların neşeleri, gülüşleri azaldıkça sosyal açıdan çevreleri fakirleşmeye başlar. İnsanlar ağlayan, yardım isteyen birisine genelde ilgiyle yaklaşırlar. Ama sürekli olarak ağlayan, sürekli yardım isteyen birisi bir süre sonra ilgiyi tüketir ve yalnızlaşır, çevresindekiler onunla görüşmekten kaçınmaya başlarlar. Olumlu duygular, sosyal yaşamın sürdürülebilmesi için şarttır.

Gülebilmek önemli bir yetidir. Çocuklar önce garip hareketlere, düşmelere, hatalara, yanlışlıklara gülerler. Çocukların içindeki neşe ve gülme arzusu kendiliğinden ortaya çıkar. Çocuklardaki neşeyi ve coşkuyu yok edebilmek için özel ve uzun süreli bir uğraş, gayret ve çaba gerekir. Erişkinlerin bunu yapabilme yetenekleri güçlüdür, özellikle de çocuksulaşamayan, çocukluklarını yaşamamış olan, çocukluklarında anlaşılmamış olan erişkinlerin.

Çocuk gözlemlerinde, çocukların tehlikeli durumlarda güldükleri görülmüştür. Kaygılanılacak durumlarda kıkırdamaya, gülmeye başlarlar. Kapının ardından çıkarak arkadaşını korkutan çocukla birlikte korkan çocuk da güler. Anlayamadıkları, saçma gelen durumlarda da gülerler, bu durumlarla dalga geçerler, oynarlar ve bunları sindirilebilecek hale getirirler. Annesinin varlığı ve yokluğu ile fazlaca meşgul olan bebek, annesi gözden kaybolduğunda yok olduğunu zannedip ağlayan bebek, “Ce!” oyununda bir anda ellerin arkasından çıkan yüzü görünce kahkahayı patlatır. Kişiye ağır gelen durumlarda yükselen gerilimin boşaldığı bir yoldur gülmek, dalga geçmek. Yeni öğrendikleri kelimeleri kullanırken, özellikle de ayıp bulunan kelimelerle oynarlar ve gülerler. Böylelikle güçsüzlüklerini ve zayıflıklarını psikolojik bir yol kullanarak aşar, kendilerini yeniden güçlü ve egemen hissederler. Bu süreçler yalnızca çocukluğa özgü değildir. Benzerleri erişkinlikte da yaşanır. Güçsüzlüklerine, zayıflıklarına katlanabilen, bunları hoş görebilen kişiler, yaşama daha kolay uyum sağlarlar, daha kolay öğrenirler, yaşamda daha esnek olurlar. Yaşamla, küçük düşmelerle, olayların, durumların ve kişilerin olumsuz yanları ile dalga geçemeyenler, bunları gülerek yumuşatamayanlar, aynısını kendine, kendi olumsuz yönlerine yapamayanlar için yaşam zordur. Örneğin ölümle ilgili şakalar yapabilen kanser hastalarının, hastalıkları hakkında daha olumlu bir bakış açısı geliştirdikleri, kendi ölümlülükleri ile aralarına mesafe katarak ölüm ve kaybı daha kolay ele aldıkları ve bunlarla daha kolay baş ettikleri gözlemlenmiştir.


Şaka ve espri yapabilmek için hayal edebilmek, başkalarının yerine kendini koyabilmek, farklı, şaşırtıcı, yaratıcı bir yaklaşımla durumları ele alabilmek gerekir. Düşünülmeyeni düşünmek, kimin neye gülebileceğini hayal edebilmek gerekir. Tüm bunlar, zihinsel işlevlerin rahatça ve iyi bir biçimde kullanılması ile olabilir. Böylelikle sorun çözme yeteneği ve yaratıcılık gelişir. Depresif kişiler, yaşadıkları dikkat dağınıklığı, çökkünlük ve tahammülsüzlük ile bu tür zihinsel işlevleri yeterince kullanamazlar.

Depresif kişinin hem kendisi hem de çevresi saldırganlık ve yıkıcılıktan payını alır. Depresif kişi neşesini kaybettiğinde espri yapmakla yıkıcılığını azaltarak saldırganlık gösterebilme yeteneğini de kaybeder. Engelleyen, kızdıran, sinir eden kişilerle alay edebilmek, bu kişilerin yarattığı sıkıntı ve çökkünlüğü azaltabilir. İnsanın zihninde, bu kişileri küçük düşürebilmesi, aşağılayabilmesi ve bunlara gülebilmesi, ciddi bir boşalma sağlar. Böylelikle bu ilişkilerde biriken öfkenin ketleyici etkisi ortadan kaldırılır ve öfke, keyif veren bir zihinsel etkinliğe dönüşmüş olur, serbest çağrışım artar. Aynı zamanda zihinsel etkinlikler ve soyut düşünce, ilkel zihinsel süreçlerle ve haz alma ile buluşur.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Depresyonda İnsan Neleri Yapmaz? Depresyondaki Kişinin Eksik Kalan Yönleri Nelerdir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     8 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Dr.Ali Algın KÖŞKDERE
Bursa
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi7 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'nin Makaleleri
► Jinekoloğunuzda Neleri Aramalısınız? Prof.Dr.İlker GÜNYELİ
► Sünnetin Tıbbı Yönleri Op.Dr.Emir İMANİ
► Burun Estetiğinin Psikolojik Yönleri Dr.Ali Algın KÖŞKDERE
► Az Bilinen Yönleri ile Reflü Hastalığı Prof.Dr.Ahmet Kemal GÜRBÜZ
► Depresyon ve Depresyonda Belirtiler Doç.Dr.Murat Eren ÖZEN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Depresyonda İnsan Neleri Yapmaz? Depresyondaki Kişinin Eksik Kalan Yönleri Nelerdir?' başlığıyla benzeşen toplam 94 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kıskançlık ve Haset Mayıs 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:19
Top