2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yaşlanmanın Biyo-Psiko- Sosyal Süreçleri
MAKALE #6292 © Yazan Uzm.Psk.Dilek GÜREL | Yayın Ocak 2011 | 9,334 Okuyucu
YAŞLANMANIN PSİKO SOSYAL SÜREÇLERİ

Yaşlanma (Geriatri) her insanın yaşamının son anlarına yaklaştıkça karşılaştığı fizyolojik bir olaydır. Hiçbir organ sistemi yaşlanmanın sebep olduğu tahribata bağışık değildir. Normal yaşlanma süreci, organ işlevlerinde homeostatik dengelerde düzenli azalmayı içerir. Yaşlanmayla ilgili fizyolojik değişikler her zaman hastalıkla sonuçlanmasa da, yaşlı bireylerin % 80’nini en az bir kronik sağlık sorunu olduğu bilinmektedir ve birçoğunda birden fazla sağlık sorunu vardır. Çünkü gençlere oranla yaşlılar daha sık hastalanmaktadırlar. Bu durumda fizyolojik değişikliklerin yanı sıra yaşlıların hastalık etmenleri ile daha fazla karşılaşmalarının da rolü vardır.

Demografik araştırmalar tarafından 65 yaş ve üzeri yaşlılık olarak kabul edilmektedir. Bazı araştırmacılarca bu dönem 65-75 genç yaşlı,75-85 yaşlı ve 85 üstü ileri yaşlı olarak bölümlere ayrılmaktadır. Yine araştırmacılar son zamanlarda kronik yaş kavramı yanı sıra fiziksel yaş, bilişsel yaş,sosyo- kültürel yaş gibi kavramları tanımlamaktadırlar.
Yaşlılıkta birbiriyle etkileşen üç boyut vardır. Bunlar: Biyolojik, Psikolojik ve Sosyal boyutlardır. Bu boyutlardaki değişikler farklı hızlarda oluşur.Böylece bir kişi görünüşte yaşlı ama ruhsal olarak genç, bir diğeri ise genç görünüşlü ancak davranışta yaşlı olabilir.

Yaşlılığın biyolojik boyutunda evrensel olarak bilinen dış görünüşle artık saklanamayacak belirtilerin ve gözle görülebilir değişiklerin oluşu gelir. Deri incelir, esnekliğini kaybeder, kırışıklıklar olur, damarlar, yağ birikintileri görülür,yer yer yaşlılık lekeleri belirir.Kemik erimesine bağlı boy kısalması, duyu organlarında özellikle görme ve işitmede azalma gözlenir.Yine bedenin çeşitli sistemlerinin de özellikle bağışıklık sistemimin zayıflaması hormon düzeylerinde azalmalar görülür.Solunum sisteminde kapasite azalması,sindirimin sisteminde bazı aksaklıklar olabilir.Böbreklerde kan dolaşımı azalarak süzme hızında yavaşlamalar,beyin ve sinir sisteminde değişikler gözlenir.Beyin dalgalarındaki değişikliğe bağlı hafif uyku ve REM uyku süresi aynı kaldığı halde derin uykuda azalma gözlenmektedir.Derin uyku bilindiği üzere onarıcı ve restore edici bir uykudur.Yaşlılarda uyku sorunları kronik yorgunluğa,endişeli-kaygılı olma gibi psikolojik sorunlara yol açabilir.Evrensel olarak bilinen yine yaşlılıkta bellek ve zekada da bir takım problemlerin ortaya çıktığıdır.Yaşlılıkta gözlenen değişikler bazı entelektüel faaliyetleri olası kılan ve etkisini artıran bilgi işleme kaynaklarındaki azalmayla açıklanabilir.Bilgi işleme kaynakları davranış ve düşünce hızı,geniş çalışma belleği kapasitesi ve dikkatin verimli yöneltilmesini kapsamaktadır.Gençlerle yaşlılar arasındaki en önemli farklardan biri de yaşlıları bilgi işlemede daha uzun zaman gereksinim duyması yani daha yavaş düşünmeleridir.

Yaşlanma ile birlikte gözlenen bilişsel değişikler nörofizyolojik ve biyolojik değişiklere bağlanabilir. Ancak bilişsel performansı etkileyen başka nedenlerde vardır. Bunlardan biride psikolojiktir. Tüm topluma hakim olan kültürel kalıp yargılar bellek sorunlarına vurgu yapmaktadır. Örneğin; genç bir kadının yemeğin altını açıp bırakıp yaktığını duyduğumuzda büyük olasılıkla ‘dalgın’ veya ‘kafasının meşgul olduğu’ şeklinde yorumlanırken 70 yaşındaki bir kadın yaptığında akla gelen onun bunamaya başladığıdır. Toplumdaki ön yargılara uygun olarak bellek kusurları abartılıp olduğundan çok daha önemli olarak algılanırsa kişinin kendi belleği ile ilgili güveni azalır. Bu şekilde bir güven azlığı güdülenmeyi ve çabayı azaltarak hatırlamayı gerektiren etkinliklerden uzaklaşmaya neden olur.

Çeşitli etkinliklere katılmaktan, giyim kuşama kadar birçok davranışın etkilendiğini görmekteyiz. Öyle hissetmese de, içinden gelmese de yaşlı kişi ‘yaşına uygun davranmaya çalışır. Belli renkleri giymemeye, belli faaliyetlerden vazgeçmeye sık rastlanır.Bu çeşit ön yargıların birçok sakıncalı sonuçları vardır.Bu en başta yaşlıları oldukları gibi algılamamızı zorlaştırıp onlarla ilgili daha gerçekçi planlar yapmayı,politikalar geliştirmeyi engelleyebilir,çalışma ve eğlenmeyi mutlulukla sürdürmeyi güçleştirebilir ve kuşakların birbirinden uzaklaşıp,kopmasına yol açabilir.Diğer yandan hemen herkeste olan yaşlanmayla ilgili korkuları kamçılayarak bu Zaralı kalıp yargıların daha da pekişmesine neden olabilir.

Önyargılar doktorlar, psikologlar gibi profesyonel kişilerde de bulunmaktadır. Bir hastalığın belirtilerini hastalığa değil de yaşa atfetmek düzelebilecek durumların yeterince ele alınıp tedavi edilmesini güçleştirmektedir. Yaşlı kişinin ve ailesinin benzer tutumu sağlık kuruluşlarına başvurmayı engelleyerek tedavi edilebilecek hastalıkların tedavi edilmemesiyle, düzeltilebilecek kusurların düzeltilmemesiyle sonuçlanabilmektedir. Böylece kişinin yaşam kalitesi ve doyumu etkilenmektedir.
Emeklilik, çocukların evden ayrılması, eş ölümü, iş ve akrabalık rolleri azaldıkça yaşlının sosyal çevresi daralı.Kişiler böyle bir durumda rollerini bırakır ve edilgen bir duruma gelirler.Edilgen oldukları için yeni roller yüklenmezler yalnızlığa gömülürler,toplumdan uzaklaşırlar.Bu durumun en olumsuz sonucu depresyondur.depresyon yaşlı kişiler arasında sık görülür, özellikle de huzur evlerinde % 14 gibi yüksek oranda depresyon mevcuttur.

Ailelerin yaşlılardaki depresyonu tanıması zor olabilir. Yaşlı kişilerde ne tür duygular yaşadıklarını anlatmaya çekinebilirler. Bu yüzden yaşlılardaki hayata katılım, uyku, iştah, ağlama sıklığı, iç sıkıntısı gibi ipuçları iyi takip edilmelidir. Bazı zamanda depresyonu olan yaşlı ‘kendimi iyi hissetmiyorum’ veya ‘halim yok’ gibi durumunu maskeleyici bir tutum sergileyebilir. Aynı nedenlerle dış görünüşlerini dış görünüşlerini ihmal etmeye yıkanma , beslenme veya gerekli ilaçlarını ihmal etmeye başlar. Yaşlılarda klinik depresyon belirtileri farklı bir biçimde yani hiç üzüntüsü yok gibi görünürken sadece uyku bozukluğu, kilo kaybı ya da sebepsiz fiziksel yakınmalarla seyredebilir. Ancak yine çok dikkat edilmesi gereken bir konu bu, depresif bir bozukluğun başlangıcına aynı bulgular başka önemli hastalığın belirtilerine işaret edebilir. Doğru tanı iyi bir ekip çalışmasıyla konulur.

Yaşlılık depresyonlarında bir yakının ölümü, taşınma, maddi zorluklar v.b tetikleyiciler olabileceği gibi bazen de hiçbir belirgin neden olmadan ortaya çıkabilir. Yine yaşlılardaki bunama, kanser, troid bozukları, Parkinson, kalp hastalıkları, karaciğer, böbrek yetmezliği, yüksek tansiyon, felç, romatizma, diyabet depresyonu tetikleyebilir.
Yaşlılık depresyonlarında dikkat edilmesi gereken en önemli sorun ise intihar riskidir. İntihar diğer yaş gruplarına oranla yaşlılarda daha yüksektir. Yaşlılar toplumun sadece % 14’nü oluşturmakla birlikte çalışmalar tüm intiharların % 25’ni yaşlı intiharları oluşturduğunu göstermektedir. Bu nedenle yaşlıların intihara yönelik düşünceleri ciddi ve dikkatli olarak değerlendirilmelidir. Yaşlı kişilerin çoğu ilgi, himaye ve destek isterler ancak bazen de yardıma karşı koyabilirler. Bu durumda çevrenin çok dikkatli olması gerekmektedir. Yaşlı hastaların sürekli yüz yüze oldukları durumlardan biri kayıptır; fiziksel işlev kaybı, arkadaş ve sevilen kişilerin ölümü yada yeti yitimi nedeniyle kaybı ve olası ekonomik- sosyal statü kaybı, yine ayrılık ve yas oldukça sıktır. Özellikle çok yaşlı olanlar ölüm hakkında fazla anksiyete duyar gibi duyar gibi görünmezler ancak sıklıkla acı, terk edilme ve yeti yitimi korkusu vardır.

Yaşlılıkta görülen depresyonu yaşlılığın bir süreci olarak kabul etmemek gerek ilaç tedavisi gerek psiko terapi gerekse aile desteği sağlamak, aileye bu konuda eğitim vermek çok önemlidir. Ailenin evde yaşlığa sabırlı anlayışlı davranmasını, onu dinlemeye zaman ayırmasını, yemek yemesini, yeterince sıvı almasına dikkat etmesi konusunda uyarılması olumlu etkiler sağlayacaktır.

Sonuç olarak genel sağlık politikaları oluşturulurken yaşlı hastalara ulaşan sağlık hizmetinin gelişmişliğin bir ölçütü olduğu akıldan hiç çıkartılmamalıdır. Yaşlı hastaların genel sağlık ve psiko- sosyal sorunlarının taranmasının, ortaya konmasının ve önleyici tedbirler alınmasının önemli olduğu düşünülmektedir.

KAYNAKLAR:
Okyayuz , Ü.H (1999); Sağlık Psikolojisi. TPD Yayınları No: 19 sf 201-221
Özyalçın, N.S (2003); Yaşlılık Çağında Ağrı. Nobel Kitabevleri sf 197
Petersen, R. (2004); Mayo Clinic Alzheimer Hastalığı. El Kitabı
Wise, M.G, Rundell J.R. (1997): Konsültasyon Psikiyatrisi. Compos Mentis Yay.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yaşlanmanın Biyo-Psiko- Sosyal Süreçleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dilek GÜREL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dilek GÜREL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Dilek GÜREL Fotoğraf
Uzm.Psk.Dilek GÜREL
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi15 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Dilek GÜREL'in Yazıları
► Kayıp ve Yas Süreçleri Psk.Simge ÖZYÜREK
► Cinsel Doyum ve Süreçleri Psk.H. Fatih DANE
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Yaşlanmanın Biyo-Psiko- Sosyal Süreçleri' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ On Line Emdr?? Ekim 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:56
Top