2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yaygın Gelişimsel Bozukluklarda Tanılar ve Belirtiler...
MAKALE #6538 © Yazan Remzi GÜLEÇ | Yayın Mart 2011 | 6,995 Okuyucu
Yaygın gelişimsel bozukluklar, erken çocukluk döneminde başlayan sosyal beceri, dil gelişimi ve davranış alanında uygun gelişmeme veya kaybın olduğu bir grup psikiyatrik bozukluktur. Genel olarak bu sendromlar gelişimin birçok alanını etkilerler ve süreğen işlev bozukluklarına yol açarlar.

Dünyada, ADD ( Dikkat Eksikliği ), ADHD (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite), SPD (Semantik Pragmatik Dil Bozukluğu), OCD (Obsesive Compalsive Bozukluk), ASPERGER gibi gelişimsel problemlere sebep olan tanılara P.D.D. içerisinde yer verilmektedir. Ülkemizde ise bu tanılar Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk başlığı içerisinde değerlendirilmiştir.

PDD yelpazesinin içersinde tanının doğru konulması tedavi sürecinde çok önemli bir unsurdur. Çünkü her tanının tedavi programı farklı olmaktadır. PDD yelpazesindeki tanıların bazı ortak belirtilerinin olması aileleri yanıltmaktadır. Ama bilinmelidir ki belirgin olarak tanıları birbirinden ayıran belirtiler olmaktadır. Bu tanıların belirginleşmesi erken çocukluk döneminden sonra olmaktadır. Erken tanılama döneminde ortak belirtiler gösterilmektedir. Ortak belirtilere göre tedavi süreci başlatılmaktadır. Tanılama sürecinin doğru konulmasının önemi ve ölçütleri doğru yöntem ve teknikleri oluşturmaktır.

Tanıları birbirinden ayıran birkaç örnek verecek olursak;

Örneğin ADD ile ADHD arasında önemli bir belirti ayrımı vardır. ADD tanısındaki bireylerin yaşadığı problemler ileriki aşamalarda depresyona yol açarken, ADHD tanısındaki bireylerin yaşadığı problemler ileriki aşamalarda problem davranış yoğunluğu göstermelerine yol açmaktadır. Bu iki tanının aynı tanılar olarak algılanmasında bu örnek önemli bir ayrım olduğunu göstermektedir.

Otizmi yoğun yaşayan bir çocuk algılama problemi yaşamaktadır. Bundan dolayı erken çocukluk döneminde otizm yoğun görülen çocuklara öğretmek yerine algılamasının geliştirilmesi gerekmektedir.

Genel olarak değerlendirecek olursak PDD yelpazesindeki bütün tanıların ortak olarak 0-6 yaş aralığında yoğun duyusal problemlerle karşılaştıkları görülmüştür. Duyusal problemler bu çocuklarda norolojik ve psikiyatrik gelişim geriliğine neden olmaktadır. Bu yaş aralığında çocuklar duyusal uyaranlara maruz kalmaktadırlar. Doğru uyaranları alamamaları amaçsız hareketler göstermelerine ve bu durum zamanla algılama ve dikkat problemlerini ortaya çıkarmaktadır. Temel olarak her birey duyusal uyaranlara ihtiyaç duymaktadır. Erken tanılı çocukların algı - motor becerilerinin geliştirilmesi ve duyusal problemlerinin giderilmesiyle erken çocukluktan sonraki dönemlerde hangi tanının içerisinde olursa olsun tanısından dolayı yaşamış olduğu norolojik zorlukları daha erken aşıp ve gelişimsel olarak daha iyi bir noktaya ulaşacaktır.

Otizm’de en belirgin olarak göze çarpan sorun Duyusal Entegrasyon Yetersizliğidir. Dünyada otizmin tedavisinde erken tanının çok önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Sonrasında kabul edilen en etkin yöntem bireyin gelişimsel özelliklerini ve bireysel ihtiyaçlarını ele alan (flor-time, uğraşı terapisi gibi birçok yöntemden faydalanan, özel eğitimi içeren, bilişsel açıdan zenginleştirilmiş, belli içerikler oluşturulan, terapi özelliği olan, bilişsel hedefler oluşturan, amaçlı hareketler bütünlüğü sağlayan) Duyusal Bütünleme Terapisi’dir.
Otizmde görülen belirtileri üç temel grupta toplamak mümkündür;
1-Toplumsal ilişkilerin gelişiminde bozukluk,
2-Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk, sembolik oyun da dâhil olmak üzere hayal gücünden yoksunluk,
3-Takıntılı, tekrarlayıcı davranışlar, ilgi alanının kısıtlılığı ve darlığı.

DUYUSAL BÜTÜNLEME MERKEZİ” tedavi programlarını bu yaklaşıma uygun şekilde oluşturmuştur. Bu sayede çocuğun itibarlı, bağımsız ve yaratıcı çalıştığı, topluma dahil olduğu bir yaşama kavuşması, her çocuk gibi “çocukluğunu yaşama hakkını” teslim etmek hedeflenir. Çocuk, yoğun tedavi ile çevresindeki dünyaya nasıl göğüs gereceğini, kişiler arası iletişimde kendini doğru yönlendirmeyi ve aile-toplum içinde yerini bulmasını öğrenecektir. Halen daha ülkemizde bu yaklaşımlar doğru şekilde anlaşılamamış veya yanlış uygulamalar sonucu kötü sonuçlar ortaya konulmuştur.

Remzi GÜLEÇ
SENSORY İNTEGRATİON UZMANI
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yaygın Gelişimsel Bozukluklarda Tanılar ve Belirtiler..." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Remzi GÜLEÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Remzi GÜLEÇ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Remzi GÜLEÇ Fotoğraf
Remzi GÜLEÇ
İstanbul
Psikoloji Uzmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Remzi GÜLEÇ'in Makaleleri
► Yaygın Gelişimsel Bozukluk Meral HASANDAYIOĞLU
► Otizm (Yaygın Gelişimsel Bozukluk) Psk.Dnş.Ayşegül TETİK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Yaygın Gelişimsel Bozukluklarda Tanılar ve Belirtiler...' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Duyusal Modülasyon Ocak 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:40
Top